Harlem Rönesansı ya da Yeni Siyah Hareketi

Ahmet Sait Akçay Independent Türkçe için yazdı

Harlem Rönesansı ya da Yeni Siyah Hareketi [New Negro Movement], bundan yüzyıl önce siyahların başlattığı kültürel ve edebi harekettir.

Irkçı yaklaşımların baskın olduğu bir dönemde, kölelikten azat olan siyahların giriştiği bir eşitlik mücadelesiydi.

Daha sonra Negritude [Siyahi Bilinç] akımına yön veren ve aynı zamanda Afro-Amerikan modernist edebiyatının temellerini atan Harlem Rönesansı, bir coşkunun ve acının, yok sayılmanın, ıstırabın bir arada zerk edildiği edebiyat tarihinin unutulmaz sayfalarından biridir. 


Harlem Rönesansı'nı hazırlayan koşullara kısaca bakmakta yarar vardır.

Ondokuzuncu yüzyılda Amerika'da köleliğe karşı uzun mücadeleler verildi, kuzey ve güney çatışması iç savaşa kadar sürdü.

1865 yılında köleliğin feshiyle birlikte vatandaşlık hakları gündeme gelmişti, milyonlarca siyah köle işsiz kalmıştı.

Siyahların özgür olmasıyla birlikte buna tahammül edemeyen bazı ırkçı gruplar siyahları suçlayarak cezalandırmaya kalkıştılar.

On yıl sonra Amerikalı siyahların kaderini belirleyen Amerikan ayrımcı politikası, Jim Crow yasalarıyla devreye girecektir.

1965 yılına kadar devam edecek olan bu yasalar, siyah-beyaz ayrımını temel alıyordu, Amerika'nın Güney eyaletlerinde geçerli olan bu yasalarla "eşit ama ayrı" politikası bütün kamusal alanlarda geçerliydi. 

Irkçılık, ayrımcılık ve işsizlik, ekonomik koşullar ve mücadeleler, sonunda Amerika'nın demografik yapısını değiştirecek bir göçe yola açacaktı.

"Büyük Göç" olarak tarihe geçecek olan ve iki milyon siyahın kırsal kesimlerden, Güney eyaletlerinden Kuzey şehirlerine yol almasıyla meydana gelen bu yerdeğiştirme şüphesiz kimlik arayışlarını yeniden gündeme getirdi. 


İşte Harlem Rönesansı da bu yoğun göç dalgasının neticesinde oluşan kültürel mücadelenin bir parçasıdır.

Dönemin şairi azamı Langston Hughes, Büyük Deniz (The Big Sea) adlı otobiyografisinde Harlem Rönesansı'nı "Siyahların itibar kazandığı bir dönem" olarak tarif eder.

Harlem'in gece kulüpleriyle, kabare ve tiyatrolarıyla bir zamanların gözdesi olduğunu hatırlatan Hughes, beyazların yıllarca akın akın zengin gece kulüplerine eğlendiğini de ekler.
 

  
Dönemin şairleri arasında Hughes'in yanında Countee Cullen, Claude McKay, Melvin B. Tolson, James Weldon Johnson, Fenton Johnson, Clarissa Scott Delany, Georgia Douglas Johnson, Alice Dunbar Nelson, Anne Spencer, Jean Toomer, Mae Virginia Cowdery, Ruth Dixon sayılabilir.  

Dönemin romancıları arasında da Jean Toomer, Nella Larsen, Jessie Redmon Fauset, Wallace Thurman, Rudolph Fisher, Claude McKay, Countee Cullen, W.E.B. Du Bois, Langston Hughes, Zora Neale Hurston, George Schuyle, Eric D. Walrond, Walter White ve Carl Van Vechten anılabilir. 
 

Langston Hughes Wikipedia.jpg
Langston Hughes / Fotoğraf: Wikipedia


Hughes'un, "Siyahlar Irmaklardan Konuşur" şiiri tarihsel olarak siyahların tecrübe ettiği serencamı romantize eder:

Ruhum ırmaklar gibi derinlerden akıyor
Şafaklar sökmeden Fırat'ın sularında yıkandım
Kongo nehrinin yanı başına diktim kulübemi ve dingin havasıyla uyuturdu beni
Nil nehrine baktım ve Piramitleri yükseltmiştim yukarısına  
Mississippi'nin şarkısını duydum Abe Lincoln New Orleans'a vardığında, ve günbatımında gördüm çamurdan bağrının altın rengine dönüşünü


Şair siyahlığı nehirlere benzeterek, kendi tarihsel yolculuğunun izlerini sürmektedir.

Hughes için geçmiş bazen soyut bir imge olsa da kendi benliğini yeniden inşa etmede önemli rol oynar.

Siyahlık diplerde akan, bilincin dışında gelişen, "bilinçdışı" gibi sunulur.

Susturulmuştur aslında, dipten akarken aynı zamanda tarihten beslenir, yüzyıllar boyunca görülmemenin, ötekileştirilmenin sesini yansıtır şiir.
 

James Weldon Johnson biography.jpg
James Weldon Johnson / Fotoğraf: Biography


Harlem edebiyatının en önemli yapıtlarından sayılan Eski bir Siyah Adamın Otobiyografisi (The Autobiography of an Ex-Colored Man) romanının yazarı James Weldon Johnson "Sen Gittin Gideli" adli şiirinde dönemin melankolik ruh halini, kaybetmenin anlamsızlığını çok iyi yansıtır: 

Bana öyle geliyor ki yıldızlar parlak değil o kadar
Güneş yitirmiş ışığını sanki
İyi giden bir şey yok gibi
Sen gittin gideli
Göğün yarısı o kadar mavi değil sanki
Her şey seni istiyor sanki
Ne yapmam gerektiğini bilmiyorum sanki
Sen gittin gideli
Sanki her şey yanlış 
Sanki günler ikiye katlandı 
Kuş unutmuş gibi şarkısını 
Sen gittin gideli


Dönemin en ilginç modernist şairlerinden Melvin B. Tolson, siyahlığın nasıl tarihsel, toplumsal ve ırkçı bir ideolojide örüldüğünü gösterdiği "Siyah Senfoni" adlı uzun şiirinden çarpıcı bir bölümü aktarıyorum.

Şiir, üç yüzyıllık kölelik serencamına bir ağıt olarak okunabilir.

Sesimizde yüzyılların zerk ettiği şefkat
Üzer koca beyaz dünyayı 
Ve loş ritimlerimizin büyüsü
Hatırlatır savaş öncesini belli belirsiz 
Siyah köleler One More River to Cross şarkısını söylüyor
Köle taşıyan gemilerin işkence deliklerinde,
Siyah köleler Steal Away to Jesus şarkısını söylüyor,
Orman bataklığında, 
...
Unutmamızı söylerler bize 
Arşınladığımız Golgotha'yı ...
Biz nefretle kırbaçlananlarız 
Diyeti başımızdır

Onlar bizi prangaya vuranlardır
Şarkı isterler bizden
Onlar bizi harcayanlardır 
Yanlışı görmemizi istemezler

Unutmamızı söylerler bize
Demokrasi neyinize
Unutmamızı söylerler bize 
İnsan Hakları Yasaları yasaklanmış

Üç yüz yıldır köleyiz,
Köleyiz biz ve çileliyiz hatta:
Ten ve uzuvları isyan etse de,
Onlar bize unutmamızı söylerler 

Ah, nasıl unutabiliriz
Haklarımız reddedilmişken?

Ah, nasıl unutabiliriz
İnsanlığımız çarmıha gerilmişken?

Adalet kirletildiğinde 
Ve lanetli bahane çıkagelir
Özgürlük'ün kapıları demirlenmişse 
Ah, unutmak ne mümkün?   
...
Yeni Siyah:
Onu hor görenlerin putlarını kırar 
Sükût suikastının kökünü kazır 
Ses verir Amerikasına


Çünkü "Yeni Siyah" kültürel ve vatandaşlık haklarının farkında olan ve hatta Amerikan kültürel üretimine katkı sağlayan, sorgulayan yeni bir ruhtur, o artık tarihin prangalarından kurtulmuştur.

Tolson da tıpkı diğer çağdaşları gibi "yeni siyahı" yeni bir ses, çıkış olarak görür Amerika için. 


Şiirin personası yaşanan ayrımcılığa ve ikiyüzlülüğe karşı direnir.

Unutmaya zorlanmak, insani haklardan yoksun olmak şairin karşı çıktığı, direndiği haksızlık, dönemin diğer şairlerinin de ana temaları arasındadır. 


Abiola Irele, ortak bir Afrika kavramının ortaya çıkması ve buna bağlı olarak siyah bilincine yol açan koşullar, doğrudan siyahların kolektif deneyiminin sonuçlarıyla, Afrika ile Avrupa arasındaki tarihi karşılaşmayı belirleyen şiddet ile doğrudan ilgili olduğunu belirtir.

Irele, geçmişinden koparılarak Amerika kıtasına savrulan siyahların köklerini sahiplenmesinin kaçınılmaz olduğunu da vurgular. 


Henry Louis Gates ise, Amerika'daki Afrika köleliğinin, yeni bir Afrika kültürünün, dilsel, kurumsal, metafizik olarak biçimlendirilmiş gerçek bir Pan-Afrikan kültürü olarak ortaya çıkmasında belirleyici olduğunu söyler.


Harlem'in avangart romancısı Jean Toomer

Jean Toomer, şüphesiz Harlem Rönesansı'nın en yetkin kalemlerinden biridir.

1923 yılında yazdığı Şekerkamışı [Cane] romanıyla hem yeni siyahın oluşumunun edebiyattaki karşılığını göstermesi hem de tarzı dolayısıyla dönemin öncüleri arasında yer almıştır.

Romanın adı, Georgia eyaletindeki şeker kamışı tarlalarından alır.
 


Şüphesiz Toomer'in başarısı halk kültürüyle elit kültürü "yüksek modernist" tarzda başarılı bir biçimde dokumasıdır.

Afrika kültürü, Güney kültürü ve şehir yaşamının iç içe geçtiği kısa kısa hikâye parçalarının, oyun ve şiirlerle bir araya getirildiği bir roman Şekerkamışı.

Romanda Toomer, Kuzey ve Güney gerginliğinin ırkçı temellerini muğlak bir dille yansıtır. 
 

Jean Toomer Wikipedia.jpg
Jean Toomer / Fotoğraf: Wikipedia


Şekerkamışı, dönemin hem Amerikan ve hem de siyah medyasında övgülerle karşılanmıştır.

Toomer, Afrika kökenini inkâr etmemekle beraber, kendisini hiçbir zaman Siyah hareketinde anmamıştır, kendisine "Amerikalı" demiştir. 

Şüphesiz Harlem Rönesansı bir var olma ve onur kavgasıydı. Siyahların kültürel alanda verdiği bu mücadele daha sonra Haiti'de, Afrika'da, Jamaika'da ve tüm Afrika diasporasında yankısı bulacaktır.

Harlem Rönesansı siyahların kültürel ve edebi kamusal alandaki kazanımlarının adresidir. 


Modern ve yeni dünyaya açık, söyleyecek sözü olan yeni siyah hareketinin öncülerinin ürünleri Walt Withman, James Joyce, William Faulkner, Francis Scott Fitzgerald, Robert Frost gibi İngiliz ve Amerikan edebiyatının klasikleriyle anılabilir.

Aradan yüzyıl geçse de dönemin edebiyatının çok ciddi okunduğu söylenemez. Harlem kültür hareketi aynı zamanda siyahi bilincin oluşumuyla alakalıdır.

Kölelik sonrası özgürleşen ancak vatandaşlık haklarına sahip olmayan halkların mücadelesinin yansımasıdır bir yanıyla. 


Harlem Rönesansı bugüne ne söyler peki? 

Harlem'in en yetkin kalemi Du Bois'in etkisi 1960'lara kadar belirleyici olmuştur, ki Du Bois Gana'nın bağımsızlığından sonra Accra'da yaşamış, 1963 yılında orada vefat etmiştir.

Bugün Harlem edebiyatının izlerini sürdüğümüzde, özellikle edebiyatta karamsarlığın ve iyimserliğin özneyi nasıl biçimlendirdiğini ve öznel bakışın dünyasının nasıl tarihsel bir dönüşümün ürünü olduğunu kavramamız işten değil.

Sonuçta edebiyatta bir bellek oyunudur, ve yüzleşmedir tarihle, kültürle ve gelenekle.  


Harlem Rönesansı'nın en önemli katkısı ve iddiası, siyahların kaybettiği geçmişini ve benliğini yeniden sahiplenmesidir.

Sahipsizlik ve aidiyet meselesi sanatsal yaratıcılığın, kültürel üretimin en önemli ayraçlarındandır.

Kendi topraklarından, kültüründen ve hatta bedeninden koparılmanın sonucu ortaya çıkan gerginlik, sömürgeciliğin dayattığı kimliksizleştirme, onursuzlaştırma politikasına karşı kültürel ve siyasi bir mücadeleyi beraberinde doğurdu. 

Harlem Rönesansı'nın bize miras bıraktığı en önemli saptama, siyahlığın, siyah olmanın nasıl tarihsel ve kültürel bir ırkçılığın kurbanı olduğudur.

Dolayısıyla siyah olmak, tarihsel olarak, ki hâlâ da öyle anlaşılıyor, "öteki" olmakla eşdeğerdir.

Harlem Rönesansı'nın çelişkisiyle başarısıyla yapmaya çalıştığı da işte bu gerçekliktir.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU