Kapitalist pazarın temel dinamiği olan tüketim döngüsünü hızlandırmak amacıyla şirketler tarafından uygulanan planlı eskitme (planned obsolescence) stratejisi, özellikle teknoloji sektöründe tartışmalı bir konudur.
Bu strateji, ürünlerin teknik ömürleri dolmadan bile kullanılamaz hâle gelmesi veya arzu edilmez duruma gelmesi için bilerek tasarlanmasını içerir.
Akıllı telefon pazarının liderlerinden Apple ve amiral gemisi ürünü iPhone, bu tartışmanın merkezindedir.
Bu makale, Apple'ın yazılım, donanım ve ekosistem politikaları aracılığıyla iPhone'larda planlı eskitmeyi nasıl uyguladığını, bunun tüketici üzerindeki sosyoloik etkilerini ve çevresel sonuçlarını ele almaktadır.
Geçen hafta New York'taki bir Apple mağazasında yaptığım gözlem, dijital üstünlüğün sembolü hâline gelen iPhone 17'ye sahip olma arzusunun küresel çapta ne kadar güçlü olduğunu bir kez daha kanıtladı.
Batterygate ve fonksiyonel eskitme
Apple'a yönelik planlı eskitme suçlamalarının en somut örneği, 2017'de patlak veren ve tarihe Batterygate olarak geçen skandaldır. Şirket, eski iPhone modellerinde (özellikle iPhone 6 ve 7) pil sağlığı azaldığında cihazların beklenmedik şekilde kapanmasını önlemek için kullanıcıları bilgilendirmeden işlemci hızını düşürdüğünü kabul etmiştir.
Apple, bunu batarya ömrünü uzatmaya yönelik bir "güç yönetimi" özelliği olarak savunsa da, kullanıcılar cihazlarının kasten yavaşlatılarak yeni model almaya zorlandığını düşünmüştür. Basit bir pil değişimiyle çözülebilecek bir sorun, kullanıcıyı "eski model" algısına itmiştir. Bu olay, fonksiyonel eskitmenin çarpıcı bir örneği olarak literatüre girmiş, Apple'a karşı açılan davalar sonucunda yüz milyonlarca dolar tazminat ödemesiyle sonuçlanmıştır.
Tamir engelleri ve donanımsal kısıtlar
Apple, iPhone'un donanım tasarımında tamir edilebilirliği kısıtlayan politikalar geliştirmiştir. Bataryaların gövdeye entegre edilmesi, özel vidaların kullanılması ve parçaların yazılımla eşleştirilmesi, kullanıcıların cihazlarını kendi imkânlarıyla onarmasını neredeyse imkânsız kılar.
Son yıllarda, yetkili servis dışında yapılan bazı parça değişimlerinin yazılım tarafından "orijinal değil" uyarısı vermesi, bağımsız tamircilerin faaliyet alanını daraltmıştır. Bu durum, kullanıcıyı tekrar Apple ekosistemine bağlar ve cihazın ekonomik ömrünü yapay biçimde kısaltır. Basit bir tamir işlemi bile yüksek servis ücretlerine dönüşürken, cihaz kısa sürede "ekonomik olarak eskimiş" sayılır. Yani elinizdeki telefon, Marx'tan alıntı ile size yabancılaşmıştır ve derhal bir üst modeli satın alınmalıdır.
Tüketim sosyolojisi: Kimlik inşası ve sembolik eskitme
Planlı eskitmenin en etkili boyutu, sosyologların "psikolojik" veya "sembolik eskitme" dediği alandadır. Bu, ürünün fiziksel işlevini yitirmesinden ziyade toplumsal anlamını kaybetmesiyle ilgilidir. Apple ürünleri yalnızca iletişim aracı değil, bireyin sosyal statüsünü, başarısını ve zevkini yansıtan sembollerdir.
iPhone 17'nin çıkışıyla, iPhone 16 teknik olarak hâlâ güçlü olsa da "geçen yılın modeli" olarak algılanır. Kozmik turuncu ve minimal görsel değişiklikler, cihazın yeni model olduğunu belli eder ve kullanıcı, toplumsal onay için yükseltme yapmak zorunda hisseder. Apple'ın yıllık döngüsü, kullanıcıda sürekli yetersizlik hissi yaratır. Yeni modelin aslında çok farkı olmamasına rağmen bir öncekinden farkı satın almak, savunma mekanizması haline getirilir; bu bizatihi "rızanın imalatı" sürecidir.
Kullanım değerinden sembolik değere geçiş
Planlı eskitme, ürünlerin kullanım değerini değil, sembolik değerini merkeze alır. Kullanıcı artık bir telefon değil, "güncellik" satın alır. Ürünün işlevsel ömrü uzun olsa da sosyal ömrü kısa olur. En güncel modele sahip olmak, yüksek sosyoekonomik statünün en görünür ama geçici göstergesidir. Eski cihazlar, hızlı tüketim ve eşitsizliğin somut örneği hâline gelir. Yeni modelin piyasaya sürülmesiyle birlikte bir önceki model, yalnızca birkaç ay içinde "eski" statüsüne düşer; böylece sürekli tatminsizlik duygusu pekiştirilir.
Sonuç ve değerlendirme
Apple'ın planlı eskitme stratejisi, ekonomik büyümeyi sürdürürken tüketiciyi sürekli yenileme döngüsüne mahkûm eder ve devasa miktarda elektronik atığın oluşmasına neden olur. Kapalı tasarım mantığı, tamir ve geri dönüşüm süreçlerini kısıtlayarak sürdürülebilirliği zayıflatır.
Batterygate ve "Tamir Hakkı" (Right to Repair) hareketi, bu döngüye karşı gelişen toplumsal farkındalığın göstergesidir. Ancak bu farkındalık bile, sistemin tüketim merkezli doğasını kökten dönüştürmekte zorlanmaktadır.
Baudrillard'ın belirttiği gibi, çağdaş birey nesneleri işlevleri için değil, sembolik değerleri için tüketir. Apple örneği, bu sembolik tüketimin en rafine biçimlerinden biridir. Teknolojik ürün, bir araç olmaktan çıkıp, kimliğin ve statünün dili hâline gelmiştir.
Apple, bu sistemde yalnızca bir teknoloji üreticisi değil, anlam üreten bir kültürel aktördür. iPhone'un her yeni sürümü, teknolojik ilerlemeden çok, sembolik bir yeniden doğuşun simgesine dönüşür.
Son kertede, planlı eskitme yalnızca cihazları değil, insanın tatmin duygusunu da eskitir. Kapitalizm maddi nesneleri satar; post-kapitalizm ise arzuyu, duyguyu ve kimliği pazarlayarak tüketim çağının sınırlarını aşar. Bu döngüden çıkış, ancak bireyin "güncellik" yerine sürdürülebilirlik ve anlam arayışına yönelmesiyle mümkün olabilir.
*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish