Siyaset, kötü bir şey midir?

Vahap Uluç Independent Türkçe için yazdı

İllüstrasyon: Education Images/Universal Images Grou

Siyasetin nasıl bir şey olduğunu ahaliye sorarsınız birçoğu "kötü bir uğraş" ya da en iyimser tahmin ile "benden uzak dursun" diyecektir.

Bizim gibi Doğu toplumlarında -Avrupa'da böyle midir; zannetmiyorum- siyasete ve siyasetçiye çok kötü bir gözle bakılır. 

İnsanlar siyaseti, "baskı", "boş vaat", "adam kayırma" "hile", "yalan", "samimiyetsizlik" gibi olumsuz ifadelerle tanımlar.

Siyaset, "kötü" olduğu kadar, kişinin başını derde sokacak sakıncalı bir iş olarak da düşünülür. 

Sakıncalı olması bir yana, gerçekten de siyaset o kadar uzak durulması gereken kötü bir şey midir? 

Siyaset sadece kötülük mü üretir?

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Oysaki Eski Yunanlı Platon ve Aristo gibi filozoflar, siyaseti bir insanın uğraşabileceği en ulvi faaliyet olarak görmekteydiler.

Eski Yunan'da siyaset o kadar ulvi ve ayrıcalıklı bir uğraş olarak görülüyordu ki herkes siyasi faaliyetlerin içinde bulunamazdı.

Siyaset ile uğraşmak ayrıcalıklı bir işti.

Örneğin, doğrudan demokrasinin uygulandığı ve agoralarda vatandaşların siyasi sorunları tartıştığı Atina'da vatandaş kabul edilmeyen kadınlar, köleler ve yabancılar bu ulvi faaliyetin dışında tutulmuşlardı.


Peki siyaset, Yunanlı filozoflar tarafından neden bu kadar yüceltildi?

Onlara göre erdemli bir toplum olmak ancak siyaset sayesinde mümkün olabilirdi.

Yani, siyaset erdemli olmanın ölçüsüydü.

Bu anlamda, Yunanlı filozoflar siyaset ile medenileşme arasında zorunlu bir ilişki görüyorlardı.

Medenileşmek için bir toplum lazım, toplum halinde yaşamak için de siyaset.

Medeniyet şehirlerde bir araya gelen, düzenli birtakım ilişkiler geliştirmiş, iş bölümüne dayanan insan topluluğu ile ortaya çıktı.

Bu şekilde, düzenli ilişkilerle bir arada yaşayan bu topluluğa işleri sevk ve idare eden bir otorite gerekli.

Yunanlı filozoflar Atina, Sparta ve Tep gibi şehir devletleri (site) sayesinde medeni bir toplum haline geldiklerini dünyanın geri kalan toplumlarının ise barbar olduklarını düşünürlerdi.

Yunanlının medenileşme üzerinden siyaseti bu kadar yüceltmesi yanlış bir şey midir?

Hayır!

Siyaset kurumunun (şehir devletleri/site) kendilerine sağladığı boş zaman sayesinde hem o kadar filozof yetişebilmişti hem de demokrasi gibi ayrıcalıklı bir yönetim biçimi mümkün hale gelmişti.

Günümüzde bunun somut örneği devletli (siyaset) toplumlar ile devletsiz toplumlar arasındaki farktır.

Devletli toplumlar belli bir medeniyet seviyesinde yaşarken devletsiz toplumlar bedevi kabile hayatını yaşamaya mahkum kalmaktalar.
 


Bu anlatılanlardan sonra insan ister istemez şu soruyu kendi kendine sorma ihtiyacı hissediyor:

Peki, o zaman neden bizim gibi Doğu toplumlarında siyasete karşı kötü bir intiba var? 

Neden insanlar siyaseti kötü bir faaliyet olarak görmektedirler?

Bunun nedenini siyasetin şahsında somutlaştığı devletlerin özellikle de günümüzdeki işleyişinde aramak gerekir.

Evet, toplumsal bir hayat için siyaset, bir zorunluluğu ifade ediyor.

Ancak siyaset kurumunun işleyişi birçok defa sorunlu oluyor.

Hitler ve Stalin ile siyaset en berbat sınavını verdi.

Temel sorun, özellikle modern devlet ile birlikte yönetenler ile yönetilenlerin sahip oldukları güç konusunda makasın siyaset lehine açılmasıdır.

Teknoloji, siyasi otoriteyi yönetilen kitle karşısında çok güçlü hale getirdi.

Siyasetin tecessüm etmiş hali olan devlet, milyonlarca yurttaşın gücünün temerküz etmiş halidir.

Devlet vergi alır, askere gönderir; hizmetinde savaşa hazır yüzbinlerce asker barındırır.

Bu anlamda devlet Thomas Hobbes'un dediği gibi "yedi başlı bir canavar"dır; eli her tarafa yetişir. 

Gelişmiş toplumlar hukuk, kuvvetler ayrılığı, seçim ve sivil toplum gibi kurumlar aracılığı ile bu "yedi başlı canavarı" ehlileştirip toplumun hizmetine sundu.

Az gelişmiş toplumlarda ise hem iktisadi kaynakların yetersizliği hem ideolojik kamplaşmalar hem çözülememiş mezhepsel/etnik meseleler ve bütün bunlardan dolayı yerleşememiş hukuk, devletin kurumlarının işleyişini siyasi otoriteler şahsında sorunlu hale getiriyor.

Bu durumda siyaset, Eski Yunan'daki filozofların arzuladığı şekilde kamu yararını gözeten bir kurum olmaktan çıkıp ideolojik hesaplaşmanın, nepotizmin, yandaşçılığın ve hukuksuzluğun hüküm sürdüğü bir uğraş haline geliyor.

Siyaset olmadan toplum ve medeni bir yaşam olamayacağına göre yapılması gereken şey siyaseti olumsuzlayıp ondan kaçmak değil, "Onu nasıl kamu yararına dönüştürebiliriz"in yollarını aramaktır.

 

 

*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU