Mısır'ın Şarm el-Şeyh kentinde yürütülen müzakerelerin sonucunda Hamas ve İsrail anlaşmaya vardı.
Mısır basını, ateşkesin saat 12.00'de imzalanarak yürürlüğe girdiğini bildirdi.
Türk Dışişleri Bakanlığı, ateşkes anlaşmasının "memnuniyetle" karşılandığını açıkladı.
İsrail ordusundan yapılan açıklamada, anlaşmanın memnuniyetle karşılandığı ve Gazze'deki birliklerin geri çekilmeye hazırlandığı belirtildi. İsrail parlamentosu yarın durumu resmileştirecek.
Ben size bugüne nasıl gelindi, açıklamak isterim.
Ama bu kez elbette 1947'den başlayarak anlatmayacağım.
Malum, İsrail 1948'de kuruldu. Bunları önceki yazılarımda kapsadım.
Buraya sadece bir 1947 haritası koyarak devam etmek isterim.
7 Ekim 2023'te Hamas İsrail'e saldırdı.
Bunu zafer olarak değerlendiren bir taraf oldu.
Hamas, direnir dendi.
Zaten Hamas demek "direniş" demekti.
Bazıları da bir bityeniği aradı, acaba Hamas oyuna mı geldi diye soranlar çıktı.
İlk gün İsrail tarafında 1.200 civarı ölüm oldu, Hamas tarafından 251 civarı rehine alındı.
Ertesi gün 8 Ekim 2023'te İsrail, kendi tarifi ve meclis kararı şeklinde, "Hamas terör örgütüne savaş" ilan etti.
Bakın ortada Filistin ifadesi hiç olmadı, İsrail tarafından hedef gösterilen bir "düşman" vardı ve bu Hamas idi.
Sanki konu indirgenmiş bir boyuta geldi.
Üstelik Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas da Hamas'ın bu yaptığı saldırıyı onaylamadıklarını defaten söyledi.
Bugüne dek, 733 günde, Gazze'deki kayıpları özetleyelim:
67 bin 183 ölü, 169 bin 841 yaralı, Gazze'nin altyapısının yüzde 83'ü yıkıldı, binalarının yüzde 90'ı moloza dönüştü, 296 okul silindi, bütün üniversiteler yıkıldı, 134 hastane ve sağlık ocağı harabeye döndü, 2 milyona yakın insan evsiz kaldı ve yerinden edildi.
Trump'ın 2025 Ocak ayında ikinci kez işbaşına gelir gelmez yoğunlaştığı, (Yahudi asıllı, Trump'ın damadı) Jared Kushner ile (Rus-Yahudi'si asıllı, Trump'ın yakın çalıştığı isim) Steve Witkoff'u görevlendirdiği süreç, 9 Ekim 2025 itibariyle "bu iş bitti" denecek bir hale geldi.
Bu son barış sürecine katkı sağlayanların en başında olanlardan biri de Türkiye idi. İleriki paragraflarda ifade edeceğim hem BM'deki Trump'ın katıldığı toplantıda (Sn. Erdoğan ve Sn. Trump yan yana idi) hem de Mısır'daki anlaşma noktasında Türkiye'nin katkısı çok değerliydi.
23 Eylül 2025'te BM'de Türkiye ve ABD'nin yanı sıra, Endonezya, Katar, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Ürdün, Pakistan ve Mısır'ı temsilen devlet veya hükümet başkanlarının katılımıyla gerçekleşen, Hamas ile İsrail arasındaki çatışmanın sona erdirilmesine dönük Gazze konulu zirve savaşın sonlandırılması için bir umut ışığı oldu.
Jared Kushner bugüne kadar iki büyük iş yaptı.
İlk konusu, Trump'ın 2018'de Kudüs'ü İsrail'in başkenti ilan etmesi ve büyükelçiliği taşıması gerçekleştirildi.
Sonuncusunda Kushner, Gazze barış projesini geliştirdi, 733 gündür devam eden İsrail-Hamas savaşını sona erdirecek olan bu 8-9 Ekim 2025'teki Mısır'da, Hamas ile Müslüman ülke temsilcilerinin katıldığı barış görüşmelerinin sonuç vermesinde yer aldı.
Çok şey yaşandı!
Süreci sanırım, 7 Ekim 2023'ten sonra neler olmadı ki, diyerek açıklamak gerekiyor.
8 Ekim'de ABD'nin İsrail'e o büyük desteği var.
Donanmayı gönderdiler, her türden savaş ve destek uçaklarını bölgeye intikal ettirdiler, uçaklar dolusu mühimmat desteğini sağladılar, CENTCOM'un irtibat personeli Tel Aviv'den hiç ayrılmadı, üst düzey idarecileri en az ayda bir toplantı yaptı, istihbarat desteği tam idi…
ABD bu savaşta var mıydı yok muydu?
İsrail Hamas'ın direnişini kırar kırmaz Lübnan'daki Hizbullah'a yöneldi ve bunu etkisizleştirdi.
Suriye'de büyük el değişimi oldu, Esad ile birlikte İran ve Rus güçleri ülkeyi terk etti, yerine Ahmed eş-Şara yönetimi geldi.
İsrail sürekli Suriye'yi bombaladı.
İşgal ve ilhak ettiği Golan'dan sonra, kendi sınırı ile Lübnan sınırı bölgelerinde yeni alanlarda toprak işgal etti.
Irak'ı istediğinde kullandı ve buradaki kendi hedef aldığı noktalara operasyon yaptı.
Yemen'de Husilere saldırıları var.
En önemlisi İran'ı içine dönük bir hale soktu.
Bütün bu savaş hali, İran ve "Direniş Ekseni" başlığı altında ele alınabilir.
Bitmedi, ABD ile İsrail İran'da 12 Gün Savaşı'nı gerçekleştirdiler. Nükleer tesisleri vurdular.
Hamas dahil bu saydığım yerlerdeki her bir noktada lider kadro olarak isimlendirilebilecek kim varsa İsrail bunları elemine etti.
Bu bölgesel siyasi bir düzenleme halinde olan hadiselerdi ve stratejik kapsamdaydı.
Esasen konu Hamas'ı aştı, terörle mücadele gibi değil, bölgesel çaplı çatışma oldu.
Ancak, ana zulüm noktası Gazze idi, yukarıda yıkımın özetini verdim.
Neden böyle oldu?
İsrail, kendine mâletmek istediği topraklar içinde "Filistin diye bir devlet, ülke veya bir yapı" istemiyor; bunu her fırsatta dile getirdi.
Şimdi neredeyiz diye bakın.
İran ile ABD son savaşı sonlandırırken ilginç bir çatışma şekli cereyan etti. İran Katar'daki ABD askeri üssüne füzelerle saldırdı.
Körfez'deki Katar ABD'ye destek veren en önemli ülke olmanın yanı sıra, diğer işlevi de konumuzla ilgili, Hamas ile yapılan bütün görüşmelerde ABD ve arka kapı diplomasisinde İsrail'in temas üssü.
Burada önceki CIA Başkanı Burns ve yenisi Ratcliffe, sonra Witkoff, Kushner, eski Dışişleri Bakanı Blinken, yenisi Rubio, her kim aklınıza geliyor ise toplandılar, uzaktan bağlandılar ve sürece kendi noktalarından baktılar.
Son süreçte ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio koordinatörlük yaptı ve sürekli Trump'a durum bilgisi aktardı.
Kimlerle bir araya geldiler?
Savaşan taraflar, barıştırmak isteyenler, katkı sağlamak isteyenler…
Dünya ne gördü?
Hamas ile ateşkes, rehinelerin geri alınması ve esir takası konuşuluyor.
Aşağıda açıklamaları aynı şekliyle vereceğim, tarafların konu hakkında öne çıkardıkları bakış açılarının siz altını çizin ve değerlendirin.
İsrail, 9 Eylül 2025'te, barış görüşmesi masasındaki Hamas liderlerini vurmaya kalkıştı hem de Katar'ın merkezi Doha'da.
Burada Hamas ekibinden bazı ölümler oldu ancak bütünüyle bakıldığında bu saldırı başarısız kabul edildi.
Şunu da tespit edelim, Hamas, ABD'li yetkililerin tümünün bilgisi dahilinde o masadaydı.
İkinci Trump döneminde, Trump ile Netanyahu Beyaz Saray'da tam 4 kez bir araya geldiler.
Ortadoğu'daki bütün bu süreçleri karşılıklı görüşerek geliştirdiler, temas halindeydiler hem diplomatlarıyla ve güvenlik uzmanlarıyla bilgilendirildiler, yönettiler.
Elbette ABD ve İsrail kendi çıkarları gereği birbirlerine zorlayıcı etki üretmekle ilgilendi, politika böyle bir şey!
Ama unutmayalım, hep dirsek temasındaydılar.
Hatta bugünkü barış veya ateşkes anlaşması 29 Eylül'de açıklanmadan önce, Katar ile ilgili bir konu yaşandı.
Netanyahu, Katar Başbakanı El-Sani'den saldırı için özür diledi.
En sonunda, 29 Eylül'de Trump ve Netanyahu, Gazze konusunda anlaştıklarını açıkladılar.
Bir 20 maddelik barış planı vardı ve bu Hamas'ın kabulüne sunuldu.
Eğer planı Hamas kabul ederse, bir barış olacaktı.
Bu süreç başladı ve yaklaşık 10 gün sürdü.
Türkiye, Katar ve Mısır bu süreçte en önde olan ülkelerdi.
Bu konunun BM'deki zirvede olgunlaştırılmasında ve Hamas tarafından 10 gün içinde kabul görmesinde bir nevi Türkiye liderlik etti.
Bugünkü son toplantılar Mısır Şarm el-Şeyh'de gerçekleşti.
Katılımcılar (başından beri İsrail'in yanındayız diyen) ABD, (başından beri sürece biraz uzak duran) Mısır, (başından beri sürece arabulucu üs görevi gören) Katar, (başından beri Hamas'ın terör örgütü olmadığını savunan ve Gazze'deki zulmün bitmesi için aktif çaba sarf eden) Türkiye, (7 Ekim saldırısıyla son süreci ateşleyen) Hamas ve arka kapıda (bölgede 1948'den beri ülkesinin egemenliğini ve topraklarını geliştiren) İsrail.
Şarm el-Şeyh'te Türkiye MİT Başkanı Sn. İbrahim Kalın tarafından temsil edildi. MİT'in çabaları her aşamada ön plandaydı.
Marco Rubio, Mısır'da devam eden Ortadoğu barış görüşmelerinde "iyi ilerleme" sağlandığını duyurdu.
"Olayların her saat başı değiştiğini" ve yakında bölgeye seyahat edebileceğini de sözlerine ekledi.
Trump ne dedi?
İsrail ve Hamas'ın barış planımızın ilk aşamasını onayladıklarını büyük bir gururla duyuruyorum. Bu, tüm rehinelerin çok yakında serbest bırakılacağı ve İsrail'in; güçlü, kalıcı ve ebedi bir barışa doğru atılan ilk adım olarak üzerinde mutabık kalınan hatta birliklerini çekeceği anlamına geliyor. Tüm taraflara adil davranılacak! Bu, Arap ve Müslüman dünyası, İsrail, tüm komşu ülkeler ve ABD için muhteşem bir gün! Bu tarihi ve eşi benzeri görülmemiş olayı mümkün kılmak için bizimle birlikte çalışan Katar, Mısır ve Türkiye'den arabuluculara teşekkür ediyoruz. Ne mutlu barış yapanlara!
Başka neler açıklandı?
İsrail Cumhurbaşkanı İzak Herzog:
… Mısır'da varılan anlaşmaya tam desteğimi ifade ediyorum. Başbakan'ın elini güçlendirmek ve müzakere ekibine, arabuluculara ve ilgili herkese teşekkür etmek istiyorum. Hükümet ve kabine üyelerinin doğru kararı vereceğine inanıyorum. Savaşı sona erdirmemize ve Orta Doğu gerçekliğinde bir değişim umudu yaratmamıza yardımcı olan bir anlaşmaya imza attığı için Başkan Donald Trump'a sonsuz şükranlarımı sunmak istiyorum. Savaşı sona erdirme ve rehinelerin geri dönmesini sağlama konusundaki kararlılığı nedeniyle Nobel Barış Ödülü'nü hak ettiğine şüphe yok. Önümüzdeki günlerde buraya gelmeyi seçerse, İsrail halkı tarafından büyük bir sevgi ve takdirle karşılanacaktır. Bu anlaşma, 733 gündür gözünü kırpmayan değerli ailelere hayal bile edilemeyecek rahatlama anları yaşatacak. Anlaşmanın onaylanması aynı zamanda Ortadoğu'da ve aynı zamanda, daha az önemli olmamak üzere, kendi içimizde, halkımızın içinde bir milli irade anı çerçevesinde onarım, şifalandırma, ertesi güne umut kapısı açma fırsatıdır...
N12'nin haberine göre İsrail'in durumu ve açıklaması (aynı şekliyle aktarıyorum)?
Ateşkes/rehine anlaşması Perşembe günü yerel saatle 12.00'de imzalanacak; Netanyahu anlaşmayı onaylamak için bugün hükümeti toplayacak. Yaşayan 20 rehinenin tamamı Pazartesi gününe kadar, muhtemelen daha erken serbest bırakılacak; cesetler bundan sonra kademeli olarak teslim edilecek. İsrail Savunma Kuvvetleri, son rehine serbest bırakılıncaya kadar Gazze'nin yüzde 53'ünü kontrol edecek; ardından kuvvetler tampon bölgeye çekilecek. İsrail hapishanelerinden yaklaşık 2.000 terörist serbest bırakılacak; İsrail, 7 Ekim katliamına katılan teröristleri serbest bırakmayacak.
Hamas Siyasi Büro üyelerinden İzzet el-Reşk şöyle dedi:
Ateşkes, halkımızın büyük fedakarlıklarının, destansı sabrının ve direniş güçlerinin kararlılığının bir meyvesidir. Anlaşma, tam anlamıyla ulusal bir başarıdır. Saldırının durdurulmasına dair anlaşma, halkımızın birliğini ve direnişe bağlılığını somutlaştıran hakiki bir ulusal başarıdır. Bu anlaşma, yüce halkımıza karşı olan tarihi sorumluluğumuzdan ve meşru haklarımıza bağlılığımızdan kaynaklanmaktadır. Aynı zamanda 7 Ekim Direnişi'nin bir kazanımıdır. İşgalcilerin iki yıl boyunca soykırım ve aç bırakma yoluyla başaramadıklarını müzakere yoluyla da başaramayacakları ortaya çıkmıştır.
Türkiye bu süreçte çok çaba sarf etti.
Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı'nın resmî açıklaması şöyle (No: 204, 9 Ekim 2025, Gazze'de Ateşkes Sağlanması Hk.):
Gazze'de ateşkes sağlanmasını memnuniyetle karşılıyor, bu ateşkesin iki yıldır devam eden soykırımı sona erdirmesini temenni ediyoruz. Varılan ateşkes anlaşmasının tam olarak uygulanmasını bekliyoruz. Ateşkesin sağlanmasıyla birlikte, insani bir felaketin yaşandığı Gazze'ye insani yardımların ulaştırılması ve Gazze'nin yeniden imarına yönelik çalışmaların ivedilikle başlatılması gerekmektedir. Türkiye bundan sonra da Gazze'ye yoğun şekilde insani yardımda bulunmaya devam edecektir. Orta Doğu'da kalıcı barış ancak İsrail-Filistin meselesine adil bir çözüm bulunmasıyla mümkündür. Ateşkes müzakerelerinde sağlanan bu ivmenin önümüzdeki dönemde iki devletli çözümün hayata geçirilmesine de katkı sağlamasını umuyoruz. Ateşkes müzakerelerinde arabuluculuk yapan Katar, Mısır ve ABD'nin çabalarını takdirle karşılıyoruz. Ateşkes anlaşmasının uygulanma aşamalarında da katkı ve desteğimizi sürdüreceğiz.
Filistin davası bitmiş değildir.
İsrail ve Filistin kalıcı bir barış ve ülke egemenlikleri bakımından çözüm süreci devam etmektedir.
Bugün bu insanlık dramına bir son verilmeliydi ve öyle de oldu.
Buraya son bir görüntü daha bırakayım, bugün 9 Ekim 2025, İsrail barışı kabul etti, ancak Gazze'deki sivillerin olduğu noktalarda patlamalar devam ediyor.
Bu fotoğrafı bu anlaşma olmadı şeklinde okumayın, İsrail böyle bir ülke diye bakın, yeterlidir.
Süreci başından alarak ve tarafları yerli yerine oturtarak bir analiz yaptım.
Bu süreçten çıkarılacak sonuç size ait olacaktır.
*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish