Dijital rehberlikte yeni ufuklar: Çocuklarımızı ne bekliyor?

Prof. Dr. Levent Eraslan Independent Türkçe için yazdı

Görsel: Independent Türkçe/Microsoft/Bing-Copilot

Dijital çağ, çocuklarımızın dünyasını yeniden şekillendiriyor.

Bu dönüşüm, ebeveynlik anlayışımızı da kökten değiştiriyor.

Rize'de Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli Aile Okulu Buluşmaları kapsamında gerçekleştirdiğimiz "Dijital Rehber: Çocuklarımızı Ne Bekliyor?" söyleşisi, benim için son derece anlamlı bir deneyim oldu. Emeği geçenlere teşekkür ediyorum. 

Erzurum ve Adana'dan sonra Rize'de Anadolu'nun içtenliğiyle dijital dünyanın soğuk yüzünü yan yana konuşmak, ailelerimizin bu dönüşüm karşısındaki kaygılarını ve meraklarını doğrudan duymak çok değerliydi.

Bu tür buluşmalar yalnızca bilgi paylaşımı değil; aynı zamanda çağın ebeveynlik biçimini yeniden tanımlama fırsatıdır. 

Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü uhdesinde ve Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Sayın Yusuf Tekin hocanın himayelerinde tüm ülkede bu konferansları vereceğiz.


Dijital dünya: Fırsatlar ve görünmez tehditler

Bugünün çocukları, dijital dünyanın içinde doğdu.

Bilgiye ulaşmak bir tıkla mümkün, ama bu kolaylık beraberinde ciddi riskleri de getiriyor: siber zorbalık, kişisel veri ihlalleri, manipülatif içerikler, sosyal medya saldırganlığı, algoritmik yönlendirmeler ve en önemlisi dijital bağımlılıklar…

Bu tehditlerin tamamı, çocuklarımızın psikolojik, sosyal ve ahlaki gelişimini doğrudan etkiliyor.

Unutmayalım: dijital güvenlik, teknik değil toplumsal bir bilinç meselesidir.

Bir virüsten korur gibi çocuklarımızı sadece cihazlarla değil, bilinçle de korumamız gerekiyor.


Tehlikeli dijital oyunlar ve sanal kumar: Görünmeyen riskin anatomisi

Söyleşimizde en çok dikkat çeken başlık, tehlikeli dijital oyunlar ve sanal kumar konusuydu.

Bugün birçok çevrim içi oyun, "eğlence" adı altında çocukları rastgele ödül sistemlerine, kutulara (loot box), piyango benzeri ödüllere ve mikro ödemelere yönlendiriyor.

Bu sistemler, çocukların beyninde kumar alışkanlığına benzer bir etki yaratıyor:

Bir kez daha dene, belki bu sefer şansın döner.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Dopamin düzeyini yapay biçimde tetikleyerek çocukta beklenti bağımlılığı oluşturuyor.

Örneğin, yapılan araştırmalara göre çocukların yüzde 65'i oyun içi satın alımları kendi harçlıklarıyla gerçekleştiriyor.

Bugün 10 yaşındaki bir çocuk, bir oyunda "kostüm kazanmak" için saatlerini ya da harçlığını feda edebiliyor.

Bu bir oyun değil; psikolojik manipülasyon ve finansal sömürüdür.

Sanal kumarın en tehlikeli yönü, gizli olmasıdır.

Çünkü kumarhane kapısına bir çocuk girmez ama bugün, çocuklarımız cebindeki akıllı telefonlarla farkında olmadan bir sanal kumar ekosistemine maruz kalıyor.

Artık o renkli oyun ekranlarının ardında, yalnızca eğlence değil; rulet, slot, tombala, bahis (bet) ve kasa mantığıyla çalışan karmaşık bir manipülasyon sistemi bulunuyor.

Bu sistemler, çocuklara "şans", "ödül" ve "yeniden dene" duygusunu sürekli tetikleyerek kumar davranışlarını erken yaşta normalleştiriyor.

Sanal kumar, artık bir "kumarhane masası" değil; çocuğun cebindeki telefonda, evin salonunda, hatta okul bahçesinde onunla birlikte dolaşan görünmez bir tehdit haline geldi.

Bir diğer tehlike, sosyal medya ve dijital reklamlar üzerinden yayılan yasa dışı sanal bahis siteleri.

Bu siteler, genellikle "kolay kazanç" ya da "hediye kupon" gibi sahte vaatlerle gençleri çekiyor.

Ancak bu platformlar, hem kişisel verilerin çalınmasına hem de finansal suistimallere kapı aralıyor.

Üstelik sanal ortamda yapılan bu işlemlerin büyük kısmı yurt dışı kaynaklı, denetim dışı ve hukuken takibi zor.

Bu tablo gösteriyor ki sanal kumar yalnızca ekonomik bir tehdit değil, aynı zamanda psikolojik, ahlaki ve sosyolojik bir sorundur.

Çocuk, "şansla kazanma" fikrini öğrenerek emek–ödül dengesini kaybeder; kolay kazanç arayışı zamanla risk alma davranışına dönüşür.

Bu da ilerleyen yaşlarda finansal sorumsuzluk, bağımlılık ve depresyon gibi sorunlara zemin hazırlar.

İşte bu noktada biz ebeveynler ve eğitimciler devreye girmeliyiz.

Çocuğun oyunla ilişkisini yasaklamak yerine anlamaya çalışmalı ve birlikte düzenlemeliyiz.


Dijital zorbalık: Görünmeyen travma

Siber zorbalık artık ekranın öte yanında değil, evin içinde yaşanıyor.

Çocuklarımızın maruz kaldığı bir alay, bir dışlama ya da bir ifşa; kalıcı psikolojik izler bırakabiliyor.

Örneğin, bir öğrencinin okul arkadaşları tarafından sosyal medya üzerinden dışlanması, onun okul başarısını ve özgüvenini ciddi şekilde etkileyebilir.

Bu nedenle ailelerin yapması gereken ilk şey, çocuklarının dijital yaşamında aktif dinleyici olmaktır.

Yargılamadan, etiketlemeden, açık iletişimle…

Çünkü dijital zorbalıkla mücadele yasakla değil, güvenle mümkündür.


Dijital okuryazarlık: Çağın yeni anne baba becerisi

Artık okuryazarlık yalnızca harflerle değil, ekranlarla da ölçülüyor.

Bir anne ya da baba için dijital okuryazarlık, çocuğun çevrim içi davranışlarını anlamak, riskleri fark etmek ve birlikte güvenli bir dijital kültür oluşturmak demektir.

Model olmak zorundayız.

Çünkü çocuklar, söylediklerimizden çok, yaptıklarımızı izler.
 


Anne ve babalar için 10 öneri: Dijital dünyada güvenli rehberlik

  1. Açık iletişim kurun: Çocuğunuzun çevrim içi dünyasıyla ilgili meraklı ama yargılamayan sorular sorun.
  2. Oyunları tanıyın: Oynadığı oyunun içeriğini, yaş sınıflandırmasını ve uygulama içi satın alma özelliklerini mutlaka inceleyin.
  3. Süre yönetimi koyun: Günlük ekran süresini birlikte belirleyin ve istisnaları netleştirin.
  4. Oyunları birlikte deneyin: Ara sıra aynı oyunu birlikte oynayın; bu hem gözlem hem de bağ kurma fırsatıdır.
  5. Finansal farkındalık kazandırın: Oyun içi harcamaların gerçek para olduğunu mutlaka anlatın.
  6. Dijital etik öğretin: Paylaşımın kalıcı olduğunu, her ekran davranışının bir izi olduğunu vurgulayın.
  7. Sanal arkadaşlıkları takip edin: Kiminle oynadığını, kimlerle yazıştığını gözlemleyin ama casusluk yapmadan.
  8. Kuralı birlikte belirleyin: Yasak koymayın, uzlaşın. Ortak dijital kullanım ilkeleri oluşturun.
  9. Ebeveyn denetimi kullanın: Teknolojik araçlar rehberlik içindir, kontrol için değil. Doğru kullanıldığında faydalıdır.
  10. Kendi dijital duruşunuzu gözden geçirin: Telefonunuzu elinizden bırakın. Çünkü en güçlü eğitim yöntemi, örnek olmaktır.                       

Sonuç: Yasakla değil, bilinçle koruyabiliriz

Bugün geldiğimiz noktada şunu açıkça görüyoruz:

Dijital dünya, çocuklarımızı yalnızca bilgiyle değil, riskle de kuşatıyor.

Ancak çözüm korkuda değil; bilinçte, eğitimde ve iletişimde yatıyor.

Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli'nin güçlü çerçevesiyle, her ilde, her okulda ve her ailede dijital farkındalık kültürünü yaygınlaştırmak hepimizin ortak sorumluluğudur.

Yasaklarla değil, anlayışla; yönlendirmeyle değil, birlikte öğrenerek çocuklarımızı dijital dünyada güvenle büyütmek mümkün.

Bu yolculukta yalnız değiliz; her aile, her öğretmen ve her çocuk için güvenli bir dijital gelecek inşa etmek elimizde.

 

 

*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU