Bitkiler, farklı medeniyetlerde, duyguların ifade edilmesinde önemli bir sembol olmuş.
Evrensel değere sahip olan bitkiler, her dönemde sanata, edebiyat ve mitolojik hikayelere ilham kaynağı olmuş…
Farklı medeniyetleri incelediğimiz zaman, sanatta, bitki ve hayvan betimlemelerine sıklıkla rastlarız.
Bitki ve hayvan tasvirleri, mağara döneminde yapılan resimlerden günümüze kadar geniş bir yelpazede işlenmiştir.
Antik dönemden itibaren, farklı toplumlar bitkileri, yaşantılarının vazgeçilmez unsuru yapıp, bu bitkilere, kutsal anlamlar yüklemiştir.
Bitkileri, sembolik bir araç olarak kullanan insanoğlu, bitkileri resim sanatında, edebiyatta ve mitolojik hikayelerde sıklıkla kullanmıştır.
Bitki ressamlığı
Bitkiler, Ortaçağ'da manastır ve saray bahçelerinde yetiştirilip, yemekleri lezzetlendirmek ve şifalı özelliklerinden faydalanmak amacıyla kullanılıyordu.
O dönemde bitkiler, kayıt altına alınıp, ayrıntılı şekilde resmediliyordu.
Zamanla, bilimsel araştırmaların ve botanik çeşitliliğin artmasıyla, bitki çizimleri de, daha gerçekçi bir görünüm kazandı.
Bu dönemde bitkilerin tohumlarından, iç yapılarına kadar detaylı çizimlere rastlarız.
17'nci yüzyılın başlarında, Hollanda'da çiçek yetiştirme tutkusu vardı.
O dönemde, uzak ülkelere yapılan seferler, çeşitli bitkilerin ve baharatların Avrupa'ya gelmesini sağladı.
O dönemde botanikçi ve bitki koleksiyonu yapan insanların çoğu, Balkan yarımadası, Yakın ve Uzak Doğu'dan ithal edilen farklı bitkiler ve egzotik çiçekleri alabilmek için yoğun çaba içindeydi.
Yeni tanışılan egzotik bitkiler, sanatta kullanılan bitki çeşitliliğinin artmasına neden oldu.
Özellikle, lale gibi soğanlı bitkiler, bu dönem resim sanatında ön plana çıkmıştır.
Ancak bu çiçeklerin son derece pahalı olması ve nadir bulunması, onlara erişimi zorlaştırıyordu.
Bu dönemde çiçekler, resim sanatının merkezine yerleşmiştir.
Hollandalı sanatçılar, gül, lale, şakayık ve zambak gibi çiçek türlerini, kompozisyonlarında kullanmıştır.
Çiçeklerin ressamı Rachel Ruysch
Hollanda Altın Çağı'nın en önemli ressamlarından biri olan Rachel Ruysch (1664-1750), dönemin en yetenekli çiçek ressamıdır.
17'nci yüzyılda erkek egemenliğinin hakim olduğu sanat dünyasında, Rachel Ruysch, üstün yeteneği ile tarihe adını yazmıştır.
O dönemde çok az kadın, sanatsal üne kavuşmuştur. Babası bir botanikçi olan sanatçı, bitkiler hakkında derin bir bilgiye sahipti.
Sanatçının derin botanik bilgisi, resimlerinde kullandığı çiçek türlerine de yansımıştır.
Farklı çiçek türlerini içeren sanatçının resimleri, doğaya dair derin ipuçları taşır.
Sanatçının eserlerinde çiçekler yaşam doludur.
18'inci yüzyıl boyunca, Avrupa'nın farklı bölgelerinde saygı gören sanatçının eserleri, kraliyet aileleri ve koleksiyoncular tarafından ilgi görmüştür.
Açık havada resim yapan Ressam Monet
Modern Sanat Akımlarından İzlenimcilik sanat hareketinin öncülerinden olan Claude Monet, 19'uncu yüzyıl ve erken 20'nci yüzyılın en ünlü ressamlarından biriydi.
Geleneksel resim yapma yöntemlerine meydan okuyan ressam, Dünya çapında, insanların sanata olan bakış açısını değiştirmiştir.
Monet, izlenimcilik akımının babası olarak anıldı. Havanın ve atmosferin değişen yansımalarını resimlerine taşıdı. Parlak renk paleti ve aydınlık tuvalleriyle çok büyük etki yarattı.
Fransa ve Avrupa'nın her yerini gezen ressam, seyahat ederken gördüklerini resimlerine aktardı.
Eserlerine, doğaya karşı duyduğu merakı yansıttı.
Monet, atölyesini açık havaya taşıyan ressamlardan biri.
Işığın ressamı olarak da anılan Monet, açık havada doğayı ve gökyüzünde ışığın değişen etkilerini daha iyi gözlemleyeceğini düşündü.
Monet'nin bahçeye olan tutkusu
Giverny'ye taşınan Monet'nin en büyük tutkularından biri evinin bahçesini tasarlamaktı.
1883 yılında taşındığı ev berbat durumdaydı. 1890 yılından sonra bu ev, Monet sayesinde cennet bahçesine dönüştü.
Monet, Giverny'deki evinin bahçesi için, farklı renk ve dokuda bitkiler seçti.
Çiçeklerin farklı zamanlarda açacağı yürüyüş yolları ve çardaklar tasarladı.
Böylece, resim yapmak istediği zaman ilham alacağı ortamı hazırlamış oldu.
Bahçesinde parlak renkli çiçekler bulunan ressam, çiçekleri defalarca yeniden resmetti.
Japon sanatı ve desenlerine olan hayranlığını ortaya koyan ressam, bu etkiyi, sanatında da kullandı.
Monet, Giverny'deki evinin bahçesinde Japon tarzı bir köprü tasarlattı.
1899 yılının ortalarında ressam, Japon köprüsünün ilk resimleri üzerinde çalıştı.
Dünya çapında tanınmaya başlayan sanatçı, bahçeye olan arzusunu hiç kaybetmedi.
Monet için bahçe, başlı başına bir sanat çalışmasıydı.
Ayrıca bahçe, mevsimsel değişiklikler ve günün farklı zamanlarında doğadaki ışığın resme yansıması için bir araçtı.
Monet, kariyerinin en başından itibaren çiçekleri resmetti.
Ressam, bahçecilikle ilgili bir dergiye ve çeşitli ansiklopedilere abone oldu.
Ayrıca, dünyanın dört bir yanından tohumlar sipariş etti. Monet, ressam olmasını çiçeklere borçluydu.
Monet şöyle demişti:
Gökyüzünü ve suyu, yaprakları ve çiçekleri daima sevdim. Benim küçük havuzumda bunlardan bolca var.
Bu ona şifa veren bir deneyimdi. Bahçeler her zaman ruhunu aydınlattı.
Kaynaklar:
Candil Erdoğan, Firdevs (Hazırlayan) (2016), Sanatın Büyük Ustaları 7: Monet, Hayalperest Yayınevi, İstanbul.
Hodge, Susie (2020), Monet 500 Görsel Eşliğinde Yaşamı ve Eserleri, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul.
Largo, Micael (2023), Bitkilerin Gizli Dünyası, (Çevirmen: Seda Özdemir, 5.baskı 2023): İstanbul.
Pappworth, Sara (2022), İşte Monet, Hep Kitap Yayıncılık, İstanbul.
https://www.mfa.org/exhibition/rachel-ruysch-artist-naturalist-and-pioneer
*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish