ABD Başkanı Donald Trump, tüm dünyanın Gazze Kasabı Netanyahu'ya ve İsrail'e karşı olduğunu itiraf etti:
Bu, tüm dünyayı bir araya getirdi. Az önce Binyamin Netanyahu'yla konuştum. Ona dedim ki: 'İsrail dünyayla savaşamaz Bibi. Dünyayla savaşamazsınız.'
Önce açıklanan taslakla sonraki taslak farklıydı.
Hamas'ın önünde duran anlaşma, Netanyahu'nun müdahalesi nedeniyle ABD ve bir grup Arap ve Müslüman ülkenin daha önce üzerinde anlaştığı anlaşmadan önemli ölçüde farklı.
Netanyahu'nun talep ettiği önemli değişiklikler barış sürecine dahil olan Arap yetkilileri öfkelendiriyordu.
Öneride öngörülen aşamalı çekilme tamamlansa bile, İsrail güçleri, "Gazze yeniden ortaya çıkan terör tehdidinden tamamen güvende olana kadar" Gazze'deki güvenlik çemberi içinde kalmaya devam edecek.
Bu, süresiz olarak kalmak anlamına gelebilirdi.
Nitekim İsrailli yetkililer "Geçen yıl boyunca, siyasi gücümüz sayesinde bu anlaşmanın uygulanmasını defalarca engellemeyi başardık" demişlerdi.
Katar ve Mısır, ABD'nin savaşa geri dönülmeyeceğine dair garantisinin ciddiye alınması yönünde Hamas'ı uzun süredir ikna etmeye çalışıyordu, ancak Türkiye'nin görüşmelere katılması bu konuda belirleyici oldu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ım Trump tarafından aranması ve cumhurbaşkanından yardım istemesi önemliydi.
Erdoğan, İsrail'e güvenilmeyeceğini ifade etti, bunun üzerine Trump garantörün ABD olduğunu ifade etti.
Müzakereciler hem Hamas hem İsrail'e cuma gününe kadar süre verdiler ve "Anlaşmayı bitirelim" dediler.
Aldığım bilgiye göre;
Anlaşma, İsrail güçlerinin Refah sınır kapısı ve çevresinden çekilmesini öngörüyor.
- Anlaşma, Gazze'deki aktif Filistinli grupların onayıyla sağlandı.
- Hamas silahlarını Arap olmayan taraflara teslim etmeyecek ve silahsızlanmayı değil, silahların "dondurulmasını" kabul etti.
- Taraflar anlaşmanın ilk aşamasını uygulamaya başlamaya hazır.
- Değişim süreci, anlaşmanın yürürlüğe girmesinden itibaren 72 saat içinde gerçekleşecek.
- Anlaşma, hasta ve yaralıların tedavi için Mısır'a nakledilmesini öngörüyor.
- Anlaşma, Refah Sınır Kapısının uygulamaya konulmasının hemen ardından her iki yönde de açılmasını öngörüyor.
- Anlaşma kapsamında günde 600 kamyon yardımın Gazze'ye girecek.
- İsrail ordusu 24 saat içinde mutabık kalınan sınır hattına çekilecek.
- Yaşayan rehineler 72 saat içinde ve tören yapılmadan serbest bırakılacak.
- Yaşayan 20 İsrailli esire ek olarak, 28 esirin ölü olduğuna inanılıyor. Hamas yetkilileri, bu cesetlerin bazılarının İsrail tarafından bombalanan binaların veya tünellerin enkazlarının altına veya şu anda İsrail askeri kontrolü altındaki bölgelerde gömüldüğünü ve bunları geri almanın zaman alacağını söyledi. Hamas yetkilisi ölen İsrailli esirlerin cesetlerini kurtarmak için daha fazla zaman sağlayacak bir anlaşma yapılacağını söyledi.
- İsrail'in Hamas ve diğer Filistinli direniş gruplarının silahlarını teslim etme ve Gazze'nin tamamen askerden arındırılması talebi de dahil olmak üzere tüm bu konular gelecekteki müzakerelere erteleniyor.
- İsrail, hapishanelerinde ve askeri kamplarında esir tuttuğu yaklaşık 2.000 Filistinliyi serbest bırakacak. Bunların büyük kısmı 7 Ekim'den sonra Gazze'den alıkonan Filistinli kadın ve çocuklardan oluşacak.
- Trump'ın 29 Eylül'de sunduğu orijinal planında İsrail'de müebbet hapis cezasına çarptırılan 250 Filistinliyi de serbest bırakacak.
- Serbest bırakılacak Filistinlilerin tam sayısı ve İsrail'de ömür boyu hapis cezasına çarptırılan en yüksek profilli Filistinli direniş figürlerinden hangisinin serbest bırakılabileceği konusunda devam eden müzakerelerde olacak.
Ancak Hamas, anlaşmada mutabık kalınan kriterlere uygun olarak Filistinli tutukluların listelerini sunduğunu ifade etti.
Hamas, İsrail'in 2004'te 5 müebbet hapis cezasına çarptırdığı siyasi lider Marwan Barghouti için sürekli olarak özgürlük talep ediyor.
Hamas ayrıca, Filistin Kurtuluş Halk Cephesi Genel Sekreteri Ahmed Sa'adat ve 2003'te İsrail tarafından bir Filistinliye şimdiye kadar verilen en uzun hapis cezası olan 67 müebbet hapis cezasına çarptırılan Kasım Tugayları'nın üst düzey komutanı Abdullah Barghouti'nin serbest bırakılmasını istiyor
Hamas'ın manevrası
Anlaşma sorunlu olsa da, Gazze ve Filistin'in geleceğini değiştirecek önemli konuları ertelemek de dahil olmak üzere, Hamas ve diğer Filistinli grupların Trump'a verdikleri yanıtta ısrar ettikleri, "Teslim olmak yok, silahsızlanma yok, kitlesel sürgün yok kısmı" ilk aşamada elde edilmiş gözüküyor.
Hamas, geçen cuma günü Trump'ın 20 maddelik planına resmi yanıtını sunduğunda, hareketin liderliği yalnızca doğrudan Gazze savaşıyla ilgili konularda bir anlaşmaya girme yetkisine sahip olduğunu, Gazze'nin silahsızlandırılması ve yabancı birliklerin konuşlandırılması da dahil olmak üzere Gazze'nin gelecekteki yönetişimini etkileyecek kapsamlı öneriler içeren Trump'ın önerisiyle ilgili müzakerelerin, sadece Hamas'ın değil, tüm Filistinli grupların katılımını gerektireceğini ifade etti.
Filistinli müzakerecilere yakın kaynak, "Bir sonraki müzakere turu çok zor olacak" dedi.
Açıklamanın en önemli yönü, yaptırım yükünün, özellikle anlaşmayı imzalayan ve destekleyen 8 Arap-İslam ülkesine yüklenmesidir.
Teknik olarak, anlaşmanın uygulanmasından uluslararası bir sorumluluğu tabi tuttu. ABD, Türkiye, Katar ve Mısır garantör olarak öne çıkıyor
Hamas tarafından anlaşmanın duyurulması sırasında, şu ifadelerle bu yükümlülüğe işaret ediyor:
Başkan Trump'ı ve anlaşmanın garantör devletlerini, ayrıca çeşitli Arap, İslam ve uluslararası tarafları, işgal hükümetini anlaşmanın yükümlülüklerini tam olarak yerine getirmeye ve üzerinde anlaşmaya varılan hükümlerin uygulanmasından kaçınmasına veya geciktirmesine izin vermemeye çağırıyoruz.
İsrail'in kısmi uygulama ve ihlal geçmişi var.
Anlaşmanın onaylanmasına rağmen, rehine değişiminden sonra İsrail'in anlaşmayı uygulamama ihtimali yüksek.
Trump ve Netanyahu, bunu, tıpkı daha önceki kısmi uygulama anlaşmalarında olduğu gibi siyasi alan yaratan "Birinci Aşama" olarak nitelendiriyor.
İsrail, teknik ayrıntıları gerekçe göstererek bir sonraki aşamaya geçemeyebilir.
Hamas, İsrail'in niyetleri konusunda kamuoyuna ve resmi olarak şüpheciliğini dile getirerek ve Hamas'a baskı uygulayan Arap-İslam ülkelerini, net bir çerçeve sunmadan anlaşmaya çağırarak, bu arabuluculara kamuoyu baskısı yapmanın ve bu aktörlere İsrail tarafına karşı da aynısını yapmaları için diplomatik sorumluluk yüklemenin temellerini atmış oldu.
Esasen, İsrail esir değişiminden sonra bir sonraki aşamaya geçmeyi reddederse, anlaşmanın ihlalinden dolayı İsrail ile birlikte onlar da sorumlu olacaklar.
© The Independentturkish