Teknolojinin ergenler için yarattığı tehlikeler sözkonusu olduğunda, genellikle akıllı telefonlar sohbeti ele geçiriyor. Artık çoğumuz cihazlarla, dünya genelindeki çocuk ve gençler için alarm verici boyutlara ulaşan ruh sağlığı krizi arasındaki bağlantının farkındayız. Her geçen gün artan sayıda kanıt, ergenlerin hassas ve gelişmemiş beyninin, uygulama ve algoritmalardan gelen bağımlılık yapıcı dopamin zıplamasının ağına kolayca düştüğünü gösteriyor.
Sosyal medya ve ekranlar, sağlık riskleri açısından bu neslin sigara içme alışkanlığına bile benzetiliyor; geriye dönüp baktığımızda, çocukların günde bir paket sigara içmenin zihinsel eşdeğerine nasıl olup da sınırsız bir şekilde gece gündüz erişmesine izin verdiğimizi soracağız.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Oyunların yarattığı tehdit hakkında daha az şey söylendi ancak yeni bir araştırma, bir başka krize doğru gözümüz kapalı sürükleniyor olabileceğimize işaret ediyor. Ergenlik çağındaki erkekler artık okulda geçirdiklerinden daha fazla zamanı video oyunları oynayarak geçiriyor. Bu, kumar bağımlılığı yardım kuruluşu Ygam'in yürüttüğü ve Mumsnet'in yayımladığı, 7 ila 17 yaşındaki binden fazla çocuğun ebeveyniyle yapılan yeni bir anketin sonucu. Ankete göre 15 ila 17 yaşındaki gençler haftada ortalama 34 saat oyun oynuyor. Bu, haftanın 7 günü boyunca günde neredeyse 5 saat demek. (Oysa ortaöğretim kurumlarının, haftada yalnızca 32,5 saat ders vermesi bekleniyor.) Ve elbette bu sadece ebeveynlerin tahmini. Emmy ödüllü drama Adolescence'ta ürpertici bir şekilde işlendiği gibi, kaç ebeveyn ergen bir çocuğun aşılamayan kapılar ardında ne yaptığını gerçekten biliyor?
Diğer yandan bunun olumlu yanları da var. Ankete katılanların yaklaşık yüzde 96'sı, video oyunlarının çocukları için en az bir faydası olduğunu, stres seviyelerini düşürdüğünü ve rahatlamayı teşvik ettiğini kabul ediyor.
Ancak oyun oynayarak tüketilen saatlerin giderek artması alarm zillerinin çalmasına neden oluyor. Çocukların oyun oynamaya harcadığı ortalama süre 2024'te haftada 16,8 saatken, bir yılda sadece yaklaşık 3,5 saat artarak 2025'te 20,4 saate yükseldi. Katılımcıların yarısından fazlası (yüzde 55), çocuklarının günde en az bir kez video oyunu oynadığını bildirirken, ebeveynlerin yüzde 35'i bu oranın günde birkaç kez olduğunu söylüyor. Yaklaşık 10 ebeveynden 8'i, çocuklarının ekran başında geçirdiği süreden, üçte ikisi de video oyunlarına bağımlılık riskinden endişe duyduğunu belirtiyor.
Böyle düşünmekte de haklılar. Bilgisayar başında saatlerce amaçsızca oturup enerji içeceklerini deviren ve sipariş ettiği pizzaları mideye indiren "oyuncu" imgesi alay konusu olmaya oldukça müsait görünse de "oyun bağımlılığı" diye bilinen bozukluk 10 yılda öylesine yaygınlaştı ki, 2019'da Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından resmen tanındı. "Oyun oynama üzerindeki kontrolün zayıflaması, diğer etkinliklere kıyasla oyuna giderek daha fazla öncelik verilmesi ve bunun sonucunda diğer ilgi alanlarıyla günlük aktivitelerin önüne geçmesi, olumsuz sonuçlar ortaya çıkmasına rağmen oyun oynamanın devam etmesi ya da artmasıyla tanımlanan oyun oynama davranışı örüntüsü" diye açıklanan bu bağımlılığın, yalnızca Birleşik Krallık'ta 700 bin ila 1 milyon kişiyi etkilediği tahmin ediliyor.
Elbette oyun oynayan herkes bağımlı değil; alakası bile yok. Ancak bir ergenin alışkanlıklarını kontrol edip etmediğinden bağımsız olarak, yadsınamayacak olumsuz sonuçlar var, ki bunların bazıları diğerlerinden daha sinsi. Örneğin para: Oyun içi harcamalar çocuklar ve gençler arasında yaygınken, ebeveynlerin yarısından fazlası oyunlarda endişe verici, kumar tarzı mekanizmalar gözlemlediklerini belirtiyor.
Günümüzde, şiddet veya ahlak dışı unsurlar içerme potansiyeliyle oyunların genç zihinleri yozlaştırabileceğine dair eskisi kadar büyük bir ahlaki öfke yok. 90'ların en önemli örneği Grand Theft Auto; şiddet, seks ve uyuşturucu kullanımı gibi sakıncalı temaları nedeniyle çeşitli ülkelerde yasaklanmış veya kısıtlanmıştı. Fakat hangi oyun olursa olsun, ortada basit bir gerçek var: Biri zamanının çoğunu içeride bilgisayar başında geçiriyorsa, dışarıda arkadaşlarıyla geçirmiyor demektir.
Ergenlerin arkadaşlarıyla yüz yüze geçirdiği zaman 1970'lerden bu yana çarpıcı bir azalma gösterirken, bu düşüş özellikle 2010'dan sonra, akıllı telefon kullanımındaki artışla aynı dönemde ciddi şekilde hızlandı. Psikoloji profesörü ve Ben Nesli: Bugünün Gençleri Niçin Bu Kadar Özgüvenli ve İddialı Fakat Bir O Kadar da Depresif ve Kaygılı (iGen: Why Today's Super-Connected Kids Are Growing Up Less Rebellious, More Tolerant, Less Happy and Completely Unprepared for Adulthood) kitabının yazarı Jean Twenge'nin veri analizine göre, Amerikalı gençlerin arkadaşlarıyla buluşma, partilere, sinemaya veya alışverişe gitme ya da randevuya çıkma olasılığı önceki nesillere kıyasla çok daha düşük.
Diğer yandan araştırmacı Dylan Bryan, Amerikan Zaman Kullanımı anketi verilerinden, 2021'de ergenlerin arkadaşlarıyla haftada yalnızca 6 saat geçirdiği sonucuna vardı; bu, 2003'teki gençlerin bildirdiği sürenin (24 saat) yalnızca 4'te biri. Birleşik Krallık'ta, gençlerin yalnız geçirdiği zaman miktarı 2010 ila 2023'te önemli ölçüde artarken, daha ileri yaş gruplarında azaldı. 2024 tarihli bir başka raporsa, Britanyalı çocukların dışarıda geçirdiği zamanın bir nesilde yaklaşık yüzde 50 oranında azaldığını ortaya koydu.
Gençler arasında yalnızlık oranları aynı anda fırlamış ve bu grupta diğer tüm demografik gruplardan daha yüksek seviyeye ulaşmış olmasaydı, tüm bunlar bu kadar korkunç olmayabilirdi. Sosyal Adalet Merkezi'nin yakın tarihli Yalnız Ulus raporunda, Birleşik Krallık'taki 18-24 yaşındaki gençlerin yüzde 70'i en azından zaman zaman yalnız hissettiğini belirtiyor. 2021'le 2023 arasında çocuk ve gençler için ruh sağlığı sevkleri yüzde 50'nin üzerinde arttı.
Ve 16-34 yaşındaki genç erkeklerin yüzde 38'i oyun oynamanın yeni arkadaş edinme ve sosyalleşmenin başlıca yollarından biri olduğunu söylese bile, kulaklık aracılığıyla sırada hangi düşmanın vurulacağına ya da hangi büyülü kapının açılacağına dair konuşmalar, örneğin duygular ya da gerçek hayattaki sorunlar üzerine yüz yüze yapılan sohbetlerin inşa ettiği derin dostluk temellerini pek oluşturmaz. Hiç yakın arkadaşı olmadığını bildiren genç erkeklerin sayısının yüzyılın başından bu yana artması da şaşırtıcı sayılmaz.
Bunların hiçbiri kulağa pek de eğlenceli gelmiyor, değil mi? Belki de sınırsız ekran süresinin görünmez zararlarına karşı artık "oyun bitti" deme zamanı gelmiştir.
Independent Türkçe için çeviren: Büşra Ağaç
© The Independent