Bu çağın savaşı başka diyorum, özellikle de ABD için.
Son yaşanan 12 Gün Savaşı konusunda dersler çıkarmaya devam ediyorum.
Daha önce de bu tür dersleri yazdım.
Bugün sizlere İran ordusunu, savunma anlayışı ve savaştaki tutumunu kritik edeceğim.
Diğer açıdan ise Trump ne yapmak istedi, bunu kısaca işaret edeceğim.
Kritik
Modern dönemde İran askerî açıdan neler yaptı?
- Bana göre İran'ın "doğru" bir savunma doktrini yok, kurgusu yanlış.
- Ayrıca, savaşa hazır olmak için yapılan savunma çalışmalarındaki zaman planları da yeterli olmadı.
- Liderlerinin savunma-politik hamleleri çok belli oluyor, ki ABD bundan etkilenmez.
Tehdit tanımı
İran İslam Devleti, adından da görüleceği üzere, bir din devletidir ve tehdit algısı da buna göredir.
İçerideki ve dışarıdaki "teröristler veya şeytanlar" İran'ın düşmanlarıdır.
Onların diliyle net bir şekilde söyleyecek olursak:
- Siyonist İsrail ve Emperyalist Amerika asıl düşmanlar, bunlar dışarıdaki terörist devletler.
- Bu düşmanlarla işbirliği yapanlar ise içerideki teröristler.
Savunma anlayışı
İran İslam Cumhuriyeti belirlediği bu tehdide göre ana savunma anlayışında üç ayaklı savunma tarzını belirlenmiştir.
Bu itibarla temel savunma hedefleri:
- Nükleer silah sahibi olmak,
- Nükleer silahı atma vasıtaları dahil çeşitli füzeler ve drone'ları üretmek,
- Askeri ve güvenlik güçleriyle içeride ve dışarıda ülkeyi ve rejimi korumak, İran İslam Devleti'nin çıkarlarına hizmet etmek.
Askerî ve güvenlik güçleri
İran'ın askeri kuvvetleri, İran İslam Cumhuriyeti Düzenli Kuvvetleri (Arteş) ve İslam Devrim Muhafızları Ordusu (IRGC veya Sepah) arasında bölünmüştür.
Şöyle:
- Arteş: Kara Kuvvetleri, Donanma (denizcileri içerir), Hava Kuvvetleri, Hava Savunma Kuvvetleri. Arteş Donanması, İran'ın daha büyük savaş gemilerini kapsamına alıyor, Umman Körfezi ile Hazar Denizi'nde ve derin sularda faaliyet gösteriyor.
- IRGC: Kara Kuvvetleri, Donanma (denizciler dahil), Havacılık ve Uzay Kuvvetleri (stratejik füze kuvvetini kontrol eder), Kudüs Kuvveti (aka Kudüs Gücü; özel operasyonlar), Siber Elektronik Komutanlığı, Besic Paramiliter Kuvvetler. IRGC Donanması, Basra Körfezi ve Hürmüz Boğazı'nın daha yakın sularından sorumludur. Besic, bazen IRGC için yardımcı bir kolluk birimi olarak hareket eden ülke genelinde yerel kuruluşlarla IRGC'ye bağlı gönüllü bir paramiliter gruptur, resmi olarak Ezilenlerin Seferberliği Örgütü ve Halk Seferberliği Ordusu olarak da bilinir. Besic, ayaklanmalara karşı içeride rejimi koruyacak bir güç olarak da açıklanabilir.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Ayrıca İçişleri Bakanlığı'na bağlı Kolluk Komutanlığı (FARAJA) var.
FARAJA, İran'ın üniformalı polisidir ve kamu güvenliği, trafik kontrolü, uyuşturucuyla mücadele, özel kuvvetler (isyan kontrolü, terörle mücadele, rehine kurtarma vb.), istihbarat ve cezai soruşturmalar için şubeler içerir.
Ayrıca, sınır güvenliğinden sorumludur (Sınır Muhafız Komutanlığı).
İstihbarat ve Güvenlik Bakanlığı yine 2 başlıdır.
Şöyle:
- Cumhurbaşkanına ve kolluk için İçişleri Bakanlığı'na rapor verenler; İstihbarat ve Güvenlik Bakanlığı.
- Dini Lider Ayetullah'a rapor verenler; IRGC istihbaratı, kolluk kuvvetleri istihbaratı ve rejimin devamı sorumluluğunu sağlayanlar.
IRGC içindeki Kudüs Gücü İran'ın hedeflerini uzaktan temin ve tesis etmek için sınır ötesinde ve vekil örgütler şeklinde görev yapar.
Bunlara Batılılar "Direniş Ekseni" demektedir.
Askerî ve güvenlik güçleri personel mevcudu (toplam):
- İran İslam Cumhuriyeti Düzenli Kuvvetleri: 400 bin kadar (350 bin Kara Kuvvetleri; 18 bin Donanma; 40 bin Hava Kuvvetleri/Hava Savunma Kuvvetleri)
- İslam Devrim Muhafızları Ordusu: 190 bin kadar (100-150 bin Kara Kuvvetleri; 20 bin Donanma; 15 bin Havacılık ve Uzay Gücü; 5 bin Kudüs Kuvveti)
- Paramiliter Kuvvetler: 90 bin kadar.
Ne yaptı, ne yapamadı?
Eğer elinizde böyle bir askeri yapı varsa ne yapabilirsiniz?
Direniş Ekseni çerçevesindeki vekil güçler İran İslam Cumhuriyeti'nin dışarıdaki hedeflerinde kullanılabilir, kullandı da.
Ancak özellikle İsrail'in son zamanlarda Lübnan, Suriye ve Yemen'deki faaliyetleri ile ortaya çıktı ki, bu güçleri İran'ın sürdürülebilir bir güvenlik çemberini sağlamaya yetmedi.
İran nükleer silaha şu an için sahip olma şansını kaybetti.
Diğer şekilde söylersek, İran'ın bu tür bir stratejik silahı yapma düşüncesi ötelenmiş oldu.
Bu durumda İsrail ve ABD, İran'ı zamanında yapılan operasyonlarla (şimdilik) durdurmayı başardı.
İran'ın füzeleri yeterli oldu mu?
İsrail'de belli bir etki sağladı.
Ancak İsrail ve ABD askeri kapasitesini yok etmeye yetmeyeceği gibi, bu "terörist" ülkeleri ortadan kaldırması da mümkün olamazdı.
Birçok yönden bu zaten mümkün değil!
Eğer İran füzelere nükleer silah koyabilseydi, bir anlamı olacaktı.
Yani caydırıcı olması da söz konusu olacaktı, savaştığında "teröristleri" yok etmesi de.
Plan
Askeri gözle bakalım, elinizde bu kadar büyük bir kara gücünüz var ise bir planınız olmalıdır.
İran, kara ordusunu milli veya rejim hedeflerini elde etmek adına savaşa nasıl sokacağını bilmesi gerekir.
Bunun bir planı olmalıdır.
Bu denli büyük bir ordu sadece kendi halkına karşı kullanılacak ise zaten abartılıdır.
Kara ordusu sınırlarındaki tehditler için ise durum bellidir, sınır komşuları şunlardır:
- Irak, Ermenistan, Azerbaycan, Türkmenistan, Afganistan, Pakistan;
- Denizden komşuları ise, Umman, Kuveyt, Suudi Arabistan, Katar, BAE.
12 günlük savaş
Bu son 12 Günlük Savaş'ın sonlarına doğru, haberli biçimde, İran, Katar'daki ABD üssüne füze fırlattı ve bunun amacı belliydi, mesaj verdi.
Demek ki balistik füzeler mesaj vermek için de kullanılabilmektedir.
Ancak, bu füzeleri atmadan önce ve atıktan hemen sonra İran'ın yaptığı açıklamalar çok yüksek perdeden, hatta kullandığı görsel sembollere bakılırsa neredeyse "savaş büyüdü" veya "savaş genişledi" diyeceğimiz türden!
Söylenenlere ve kritiğine bakın:
- Operasyonun adı: "Fetih Müjdesi!" Neresi fethedilecekti? Müjde neydi? İran mesaj vermenin dışında neyi hedeflemişti?
- Düşman tarifi: "ABD terör ordusu!" ABD terör ordusu içindekiler kimler? İsrail var, ama dahası da olmalı. Zira ABD askeri üslerini kabul eden bölgedeki ülkeler kimler, belli. Eğer ABD ordusu deniyorsa, bunlara da bakılmalı; Kuveyt, Katar, BAE, Suudi Arabistan, vs.
- Kendilerini tarif etme şekli: "İslam İran'ı!" İslam bizi dendiği açık ki bu da tartışmalı bir ifadedir.
Ben ilk bu ifadeleri duydum ve füzeler havadaydı, hemen dedim ki, İran bunun devamını getirmelidir.
Zaten elinde 12 Gün Savaşı için kullanmadığı kara ve deniz kuvvetleri güçleri var, bunlara devreye koymalıdır.
Ne oldu?
Hiç!
Meğer bu ifadeler boşmuş! Ama İran'ın genel tavrı bu!
Planı da yok, hazırlığı da.
Mesela, modern zamanın ordusu diyoruz ya, gerçekten modern bakışla bir savaşa hazır olsalardı, İsrail'in saldırdığı gece evlerinde uyurken yakalanmazlardı, hava sahalarını kendileri kontrol ederlerdi.
Egemen ülke ne demek?
Gerçekte "ABD terör ordusuna" karşı bir "İslam İran'ı" olarak "Fetih Müjdesi" harekâtı yapacak olsaydı, neyi görmeliydik?
Mesela, kara gücünü ABD üslerinin olduğu noktalara operasyonu veya ABD'nin çıkarlarını engelleyecek Hürmüz Boğazı alanında bir fiili çıkışı olmalıydı.
Örnek olması bakımından söylüyorum, Hürmüz Boğazı karşısındaki BAE'nin uzantısı yarımadanın tam ucundaki minik Umman toprağında bir savunma yok ve oraya botlarla birlik çıkarın, bayrak dikin, sonra da orayı tahkim ederek gücünüzü gösterin…
Bu türden bir hamle yapılmayacak ise neden yüksek perdeden beyanatlar verildi, neden o büyük kara ordusu var?
İranlı yetkililer açıklıyor, "savaşta savunma kapasitemizin yüzde 5'ini kullandık" şeklinde.
Evet, durum da bu zaten! Hava, Kara, Deniz Gücü savaşa sokulamıyor ise o savunma kuvvetleri hiç kullanışlı değildir.
Burada benim kritik ettiğim de budur.
Kullanılmayacak kuvveti siz ne yapacaksınız?
Trump'ın sınırlı saldırısı
İran'ın Hava gücü ve hava savunması yok sayılabilir ve hava sahasını kontrol edemeyen bir ülke konumunda.
Hava sahasının kontrolü yok ise satıhtaki her bir unsur veya nokta tehdide maruzdur.
12 Gün Savaşı içinde olanların özeti de bu husustur.
İran yıllar içinde başta ifade ettiğim savunma anlayışında bir madde halinde hava gücü yönüyle kapsamlı çalışma yapmalıydı.
Yumuşak karnı neresiyse rakibi oradan saldırır.
Eğer ABD ve İran günlerce hava saldırısı yapsaydı, başka ifadeyle Trump ateşkes argümanıyla süreci başka bir şekle sokmamış olsaydı, göreceğimiz neydi?
Yaklaşık 2 bin uçakla ABD ve İsrail, hatta savaş genişleseydi buna Körfez Ülkeleri Hava güçlerini de ekleyebilirdiniz, yani yaklaşık 3 bin kadar av bombardıman ve stratejik bombardıman uçağıyla taş taş üstünde bırakmayabilirdi.
Ama hedef bu değildi, başından beri Trump için bu hiç olmadı!..
Kendince senaryo yapanlar bu hususu göz önüne almalıdır.
Eğer ABD, İran'da rejimi değiştirmeyi düşündüyse bunun yolu bellidir, bunu İran halkı yapacaktır.
Eğer ABD, İran'ın Batı ile entegrasyonunu sağlamayı hedeflediyse bunun da yolu bellidir.
Trump zaten hep böyle yapmıyor mu?
Önce ortalığı karıştıracak bir durum yaratıyor ve sonra rakibini masaya oturtup anlaşma üzerine pazarlık ediyor.
Yani Trump veya ABD için bakılırsa İran planı yeni başladı denebilir.
Sonuç ne zaman alınır bilinmez ama ufak dokunuşlarla ki çoğu politik olur, bu kritik süreç devam eder.
*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish