Değerli Independent Türkçe okurları,
Bu yıl 7 Ekim geldiğinde, dünya bir kez daha İsrail-Gazze hattında yaşananların gölgesindeki sessizlik, barışın değil; susturulan vicdanların sessizliğidir.
Gazze'de unutulan vicdan, susturulan aktivizm ve bastırılan dayanışmanın gölgesindeki bir sessizlik.
İsrail'e eskiden dostane ilişkileri olanların, şimdi İsrail hükûmetini eleştirdikleri için antisemitizm ve Hamas destekçisi olarak suçlanacak için olan bir sessizlik.
Haksızca "terörist" yaftası yememek için susan vicdanların sessizliğidir bu sessizlik.
Ama artık, geç de olsa, eskisi gibi olmayan bir isyanıdır bu sessizlik.
Çünkü artık dünyada olduğu gibi Avrupa'nın da birçok kentinde binlerce kişi, Gazze'de yaşanan insanlık dramı ve Küresel Sumud Filosu'na destek için sokaklardalar.
Bu kişilerin bir bölümü de hâlâ İsrail'de dostları ve akrabaları olan ama insan haklarına değer verenlerdir.
7 Ekim 2023'te Hamas saldırısı sonucu yaklaşık 1200 İsrailli hayatını kaybeti ve 250 dolayı da kaçırılıp rehin alındı.
Ama 2 sene içinde, İsrail, rasyonel devlet sorumluluğunda değil, intikam hırsıyla hareket ediyor.
Binlerce sivil can kayıplarına yol açan Netanyahu hükümeti, Birleşmiş Milletler (BM-UN) verilerine göre, çocuklar dahil 65 binden fazla Filistinli sivilin ölümüne doğrudan sebep oldu.
Gazze'de 2 yıldır süren insani yıkım, artık yalnızca bir savaş değil, bir hafıza silme operasyonuna dönüşmüş durumda.
Artık kimse 7 Ekim'i hatırlamıyor; en azından İsrail'in yaşadıklarını değil; çünkü bugün artık konuşulan, yaşatılan bir başka şiddet: Gazze'nin bitmeyen kuşatması ve bu kuşatmaya karşı çıkanların cezalandırılmasıdır.
İsrail kamuoyunda duyarlı bireyler de Netanyahu hükûmetini protesto ediyorlar çünkü şu anda dünya çapında Yahudi düşmanlığını etkileyenlerin başında Netanyahu ve Ben Gvir gibi insan haklarına ve çocukların ölümlerine karşı duyarsız davranan siyasetçiler geliyor.
Birbirlerine karşı bütün eleştirilere rağmen, Türkiye'de hem iktidar hem de muhalefet, Gazze'de yaşananlara karşı durmayı bir vicdani sorumluluk olarak görüyorlar.
Gazze'ye ulaşamayan vicdan: Sumud Filosu'nun durdurulması
2025 yılının eylül sonu ve ekim ayının başında, dünyanın dört bir yanından barış gönüllülerini ve insan hakları aktivistlerini taşıyan "Küresel Sumud Filosu" yola çıktı.
Amaçları basitti: Gazze'ye insani yardım ulaştırmak ve yıllardır süren ablukayı sembolik olarak kırmak.
Ancak İsrail donanması, bu gemileri uluslararası sularda, uluslararası hukuka aykırı olarak durdurdu ve aktivistlerin çoğu gözaltına alındı, gemilere el konuldu.
Aktivistler arasında ünlü iklim aktivisti Greta Thunberg de vardı, o da 6 Ekim serbest bırakılıp İsrail'den sınır dışı edildi.
SUMUD yalnızca yeni bir diplomatik krizi değil, küresel bir vicdani uyanışı tetikledi.¹
Uluslararası kamuoyu bu müdahaleyi uluslararası hukukunun ihlali ve insani yardımın kriminalize edilmesi olarak nitelendirdi.
Gazze'ye giden gemilerin durdurulması, yardımı "tehdit" olarak gören bir zihniyetin ürünüdür.
"İki devletli çözüm"ü asla istemeyen, "güçlüysem haklıyım" yaklaşımıyla hareket eden aşırı güvenlik yaklaşımı örneğidir.
Halbuki, benim gibi, "iki devletli çözüm" savunanlar, hem Filistin hem de İsrail adında bağımsız ve egemen, birbirleriyle ve bölge ülkeleriyle barış içinde yaşayan iki devletli bir çözüm arzu ederler.
Bunu savunmak antisemitizm değildir!
Aksine, en büyük antisemitizmi körükleyen kişiler, mevcut İsrail hükumetinde yer alanlardır.
İsrail'de hükümet değişmeden kalıcı bir barış ihtimali yok denecek kadar azdır.
Greta'dan aktivistlere: İsrail'in yeni sessizleştirme yöntemi
Mevcut İsrail yönetimi, sadece denizleri değil, fikirleri de abluka altına almış durumda.
Dün İsrail, Greta Thunberg'in de aralarında bulunduğu 171 aktivisti daha sınır dışı etti.
Bu kişiler, "Sumud Filosu" eylemlerine katıldıkları için uluslararası sularda kaçırıldı (gözaltına alındı), ardından Yunanistan ve Slovakya'ya gönderildi.²
Aktivistler kötü muameleye maruz kaldıklarını belirtti.
Bu iddialar, İsrail'in uzun yıllar demokratik bir ülke olduğunu iddiası düşünülürse, demokratik değerler ve insan hakları söylemiyle çelişiyor.
Güvenlik ikilemi: Daha fazla şiddet, daha az güvenlik
7 Ekim sonrası İsrail yönetimi, Hamas'ı cezalandırmak adına Gazze'de orantısız şiddet uyguladı.
Binlerce masum çocuk ve sivilin hayatını kaybettiği bu süreç, İsrail'in "daha güvenli olma" iddiasını tam tersine çevirdi.
Uluslararası ilişkiler literatüründe bu durum, klasik bir güvenlik ikilemi (security dilemma) örneğidir.
Bir aktör kendi güvenliğini artırmaya çalışırken, diğer aktörlerin tehdit algısını artırır ve şiddet kısır döngüsü oluşturması sonucunda herkes daha güvensiz hale gelir.
İsrail de Hamas'ı yok ederek daha güvenli olmayı arzular; ancak uyguladığı insan haklarını umursamaz politika, yeni intikam eylemlerini tetiklemiştir.
Gazze'de yaşanan dram sonucunda, İsrail defalarca hedef alındı.
Husi milisler ve İran, roket ve droneları doğrudan İsrail'e yöneltti.
Bugün İsrail'in daha güvende olduğunu söylemek mümkün değildir.
Sonuç: Gerçekçi çözüm ve kayıp vicdan
Gerçekçi ve kalıcı barışın yolu, 1990'lardan bu yana defalarca dile getirilen "iki devletli çözüm"den geçiyor.
Ancak bu makul çözüm, kişisel hırslar ve kısa vadeli çıkarlar uğruna sürekli ertelendi.
Trump'ın önerdiği ateşkes planını Hamas ve İsrail'in kabul etmesi, hiç olmazsa akan kanı durdurur.
Ama kalıcı barış ancak "iki devletli çözüm"le adil biçimde sağlanabilir.
Bugün Gazze'deki gözyaşları, sadece bir coğrafyanın değil, insanlığın gözyaşlarıdır.
Eğer ABD ve Almanya gibi İsrail'e destek olan önemli devletler, gerçekten barış istiyorlarsa, Netanyahu yönetimindeki İsrail'e gösterdikleri sabırdan artık vazgeçmeliler.
İnsanlığın ortak meselelerine ve değerlerine, yani insan haklarına herkes uymalı.
ABD Başkanı Trump eğer bu şiddeti durdurabilecek güçteyse, neden bunu daha erken yapmadı?
Bundan sonra ABD'nin İsrail'e çok daha etkili biçimde "dur" demesi gerekir.
Bu yılı 7 Ekim'de Gazze'nin sesini duymak, vicdanın sesini yeniden duymaktır.
Tabii ki 7 Ekim 2023 de hayatını kaybeden İsrailliler ile hayatta olduğu tahmin edilen rehineler de unutulmamalı.
Onların aileleri için de acilen adil ve kalıcı barış için bütün dünya mevcut İsrail hükumetine baskıyı artırmalıdır.
Kaynaklar:
¹ CNN (5 Ekim 2025). "Global outrage as Israel intercepts Gaza aid flotilla." https://www.cnn.com/2025/10/05/middleeast/global-outrage-israel-gaza-intl
² Diken (6 Ekim 2025). "İsrail, Greta Thunberg dahil 171 Sumud aktivistini daha sınır dışı etti." https://www.diken.com.tr/israil-greta-thunberg-dahil-171-sumud-aktivistini-daha-sinirdisi-etti/
*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish