Verinin dogmalaşması: Yapay zeka çağında iş ve siyaset dünyasını bekleyen tehlike

Prof. Dr. Mustafa Çevik Independent Türkçe için yazdı

Görsel: Independent Türkçe/ChatGPT

Yapay zeka teknolojilerinin hızla iş ve siyaset dünyasının merkezine yerleştiği bir dönemde, sadece süreçler ve performans ölçümleri değil, düşünme biçimleri de yeniden şekillenmektedir.

Bu yazıda, yapay zeka teknolojisinin veri-dogma ilişkisini nasıl etkilediğini ve bu etkinin geleceğin iş ve siyaset dünyası, liderlik anlayışı ve iş gücü ve siyaset becerileri üzerindeki olası yansımalarına dair düşüncelerimi sizinle paylaşacağım.

Temel iddiam şu: Yapay zeka doğru kullanıldığında dogmaları veriye dönüştürebilir; yanlış kullanıldığında ise veriler yeni dogmalara dönüşebilir. Çözüm ise felsefe ile derinlikli düşünme becerisi kazanmış liderlik. 


Teknolojinin ötesinde bir dönüşüm

Günümüzde yapay zeka (YZ), yalnızca teknolojik bir araç değil; aynı zamanda kurumsal karar alma süreçlerinde ve düşünsel yönelimlerde belirleyici bir unsur haline gelmiştir.

İşletmelerin ve devlet kurumlarının dijitalleşmesi, süreçlerin otomasyonu ve büyük veri analizleri yalnızca iş ve siyaset yapma biçimlerini değil, düşünce kalıplarını da dönüştürmektedir.

Bu bağlamda temel bir soru ortaya çıkmaktadır:

YZ teknolojisi, verileri dogmalara mı dönüştürüyor, yoksa dogmaları veriye mi çeviriyor?

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Kararların otomasyonu ve düşünsel tembellik riski

YZ sistemleri, büyük veri setlerini analiz ederek tahminlerde bulunmakta ve karar destek araçları olarak kullanılmaktadır.

Ancak bu teknolojilerin ürettiği çıktılar, sorgulanmaksızın “doğru” kabul edilmeye başlandığında, veri yeni bir otorite ve hatta dogma haline gelebilmektedir.

Özellikle kamu ve iş yöneticilerinin, algoritmik kararları sorgulamadan benimsemesi, düşünsel tembelliğe ve sorumluluk devrine ve buna bağlı olarak da her türlü manipülasyona açık hale gelinebilir. 


Dogmaların yıkımı: Ölçülebilirliğin eleştirel potansiyeli

YZ’nin potansiyeli yalnızca üretkenlikte değil, aynı zamanda kurumsal alışkanlıkların ve ön kabullerin sorgulanmasında da yatmaktadır.

Örneğin işe alım süreçlerinde yapay zekâ, geçmişte deneyim veya dış görünüş gibi öznelliklere dayalı kararları ölçülebilir verilerle değiştirebilir.

Bu sayede kurumsal dogmalar yıkılarak daha adil ve şeffaf yapılar oluşturulabilir.

Ancak bu, yalnızca algoritmaların şeffaf ve etik bir şekilde tasarlanmasıyla mümkündür.


Yeni iş becerileri: Anlamlandırma, yorumlama ve etik

Geleceğin çalışanları için temel beceriler, teknik uzmanlık kadar veriyi anlamlandırma, yorumlama, bağlamlandırma ve etik farkındalık gibi eleştirel ve yaratıcı düşünme becerileri olacaktır.

YZ sistemleri veriyi işleyebilir, ama bu veriden anlam çıkaramaz.

Bu boşluk, insani akıl yürütmenin ve eleştirel düşünmenin devreye girdiği yerdir.

Veriyle çalışan iş ve siyaset insanının aynı zamanda onu sorgulayabilecek nitelikli düşünme becerisine de sahip olması gerekecek.


Liderlikte paradigma değişimi: Veriye değil, anlama öncülük

YZ çağında iş ve siyaset liderliği yalnızca teknolojik araçlara yön veren değil, bu araçların ürettikleri bilginin anlamını tartışmaya açabilen bir beceriye dönüşecektir.

Geleceğin lideri, algoritmaların ne dediği kadar, neden dediğini de sorgulayan, anlamı inşa eden kişi olmalıdır.

Bu, veri çağında anlamın ve vizyonun hâlâ insan aklında üretileceğini göstermektedir.


Veriden dogmaya mı, dogmadan veriye mi?

Yapay zeka, iş ve siyaset dünyasında verimliliği artırma potansiyelinin ötesinde, düşünme kalıplarını dönüştürebilecek bir araçtır.

Ancak bu araç, eleştirel düşünceyle beslenmezse, verileri tartışılmaz doğrulara -yani yeni dogmalara- dönüştürebilir.

Bunun önüne geçmenin yolu, teknolojiyi körü körüne benimsemek değil; insani düşünme kapasitesini teknolojiyle birlikte geliştirmek olacaktır.

Geleceğin iş ve siyaset dünyasında ayakta kalacak olanlar, sadece veriye erişenler değil, veriyi sorgulayıp anlamlandırabilenler olacaktır.

Çünkü yapay zeka, düşünebilir; ama yalnızca insan, anlam verebilir.

 

 

*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU