İngiltere'nin Avrupa güvenliğine katkısına dair yeni rapor: Avrupa savunması nereye gidiyor?

Dr. Osman Gazi Kandemir Independent Türkçe için yazdı

Görsel: Al

İngiltere Parlamentosu Savunma Komitesi'nin yayımladığı "The UK Contribution to European Security" başlıklı rapor, Avrupa'da hızla değişen güvenlik ortamını yeniden değerlendiren kapsamlı bir çerçeve sunuyor.

Moskova'nın Ukrayna'ya yönelik saldırganlığı, ABD'nin küresel önceliklerindeki kaymalar ve Avrupa savunmasının gecikmeli modernizasyonu; Londra'nın kendi rolünü, strateji ve kapasite zafiyetlerini eleştirel biçimde masaya yatırmasını zorunlu kılmış durumda.

Rapor, NATO'nun içinde İngiltere'nin pozisyonundan başlayarak, savunma sanayinden hava savunmasına, ulusal hazırlıktan Avrupa Birliği ile ilişkilerin geleceğine uzanan geniş bir alanı ele alıyor.


İngiltere raporunun ana vurguları

Raporun temel mesajı net: Avrupa güvenliği Soğuk Savaş sonrası dönemin en riskli aşamasında.

Ukrayna'daki savaş sadece bir bölgesel çatışma olarak değil, Avrupa düzeninin bütününe yönelmiş bir saldırı olarak tanımlanıyor.

Komite, İngiltere'nin hâlen Avrupa'nın en güçlü askeri aktörlerinden biri olduğunu kabul etmekle birlikte, bu liderliğin sürdürülebilirliğinin tehdit altında olduğu uyarısını öne çıkarıyor.


Rapor 3 ana eksende kritik tespitler yapıyor:

1. ABD'ye bağımlılığın azaltılması gerekliliği:

Avrupa'nın hava ikmalinden stratejik istihbarata kadar geniş bir alanda ABD'ye aşırı bağımlı olduğu belirtiliyor. Bu durumun ABD'nin küresel önceliklerini Hint-Pasifik'e kaydırdığı bir dönemde ciddi risk oluşturduğu vurgulanıyor. İngiltere'nin NATO'nun nükleer caydırıcılığına sağladığı katkı, Avrupa içinde benzersiz bir unsur olarak öne çıkıyor.


2. İngiliz savunma kapasitesindeki "kitle" sorunu:

Komite, İngiltere'nin geleneksel olarak sahip olduğu "lider ordu" rolünün, kuvvet yapısındaki küçülme ve mühimmat stoklarındaki yetersizlik nedeniyle zedelendiğini aktarıyor. İngiltere'nin NATO taahhütlerini karşılama kapasitesi tartışmaya açılmış durumda.


3. Savunma sanayiinde yeniden yapılanma ihtiyacı:

Rapor, uzun süreli bir savaş ortamında gerekecek hızda üretim yapabilen bir savunma sanayisinin henüz kurulamadığını belirtiyor. Özellikle mühimmat, insansız sistemler, hava savunması ve inovasyon alanlarında yeniden yapılanma çağrısı yapılıyor.

Bunlara ek olarak rapor, İngiltere'de kamuoyunun güvenlik tehditleri konusunda yetersiz bilgilendirildiğini ve "ulusal savunma farkındalığının" güçlendirilmesi gerektiğini vurguluyor. Bu yönüyle belgede sivil hazırlık, kritik altyapı güvenliği ve toplum direnci de gündemde.


Rapor AB'nin 2030 savunma yol haritasıyla ne ölçüde uyumlu?

AB Komisyonu ve Yüksek Temsilci tarafından yayımlanan Defence Readiness Roadmap 2030, Avrupa'nın 2030'a kadar eksiklerini gidermeyi hedefleyen somut bir stratejik çerçeve sunuyor.

Bu belge; hava ve füze savunması, insansız sistemler, mühimmat, siber yetenekler, askeri mobilite ve stratejik enablers gibi yüksek öncelikli alanlara odaklanıyor.

İngiltere raporunun içerdiği tespitler AB'nin 2030 planıyla büyük oranda örtüşüyor:

  • Avrupa'nın ABD'ye bağımlılığının azaltılması: İki metin de bu konuyu kritik bir stratejik zafiyet olarak görüyor.
     
  • Hava ve füze savunması açığı: AB, "European Air Shield" gibi projelerle bütünleşik savunmaya geçişi öne çıkarırken, İngiliz raporu İngiltere'nin bu alanda "neredeyse hiçbir şeye sahip olmadığını" dile getiriyor.
     
  • Sanayi kapasitesinin artırılması: AB'nin ortak tedarik, ölçek ekonomisi ve üretim hızını artırma yaklaşımı ile İngiltere'nin savunma sanayiini savaş koşullarına uyarlama ihtiyacı arasında güçlü bir paralellik bulunuyor.
     
  • Yeni teknolojiler, özellikle İHA ve karşı-İHA sistemleri: Her iki belge de otonomi, yapay zekâ ve drone ekosistemlerini kilit alanlar olarak tanımlıyor.

Ancak bir ayrışma noktası mevcut: AB, savunma kapasitesinin derinleştirilmesini ulusüstü mekanizmalarla hızlandırmayı hedeflerken, İngiltere daha esnek, NATO-odaklı ve ulusal egemenliği önceleyen bir çerçevede kalıyor.

Dolayısıyla iki yaklaşım örtüşse de Londra'nın AB mekanizmalarına kurumsal entegrasyonu sınırlı.
 


Rapor Türkiye'nin konumunu dolaylı olarak nasıl tanımlıyor?

Raporda Türkiye'nin adı doğrudan geçmiyor, ancak birçok bölüm Ankara'nın güvenlik mimarisindeki rolünü dolaylı biçimde işaret ediyor.


1. Karadeniz güvenliği ve NATO'nun doğu kanadı:

AB'nin "Eastern Flank Watch" inisiyatifi ve İngiliz raporunun Rusya tehdidine yönelik vurguları, Karadeniz'in önemini üstü kapalı biçimde öne çıkarıyor. Londra, NATO'nun doğu cephesinde "kademeli savunmanın" vazgeçilmez olduğunu belirtiyor; bu tablo içinde Türkiye'nin coğrafi ve askeri kapasitesi kritik önemde.


2. Stratejik ve lojistik hatlar:

İngiltere, Avrupa'nın lojistik, hava ikmali, istihbarat ve uzun menzilli ateş gücü alanlarında kapasite açığını kapatması gerektiğini vurguluyor. Türkiye'nin NATO içindeki üsleri, hava sahası ve lojistik düğüm noktaları bu eksiklerin tamamlanmasında doğal paydaş konumunda.


3. Savunma sanayi iş birlikleri:

Rapor, Avrupa savunma sanayinin ABD'ye bağımlılığını azaltacak alternatif kaynaklara da işaret ediyor. Bu çerçevede NATO üyesi olup AB üyesi olmayan ülkelerle iş birliği ihtiyacı gündeme geliyor. Bu dolaylı gönderme, Türkiye'nin özellikle İHA teknolojileri ve mühimmat üretimi gibi alanlardaki kapasitesine işaret eden bir yorum alanı sunuyor.


İngiltere bütün bu konulara kendi savunma sanayiine alan açma düşüncesiyle mi yaklaşıyor?

Rapor, İngiltere'nin savunma sanayiini güçlendirme hedefini açık şekilde ortaya koyuyor.

Ancak yaklaşım basit bir "pazar genişletme" stratejisinden çok daha kapsamlı bir çerçeveye dayanıyor:

  • İngiltere, uzun süreli yüksek yoğunluklu savaş koşullarına hazır bir üretim modeline geçmek istiyor.
  • AB'nin ortak tedarik modelleri ve ABD'nin küresel yük paylaşımı beklentileri karşısında, İngiliz savunma sanayiinin rekabet gücünü artırmak Londra için stratejik bir zorunluluk.
  • Modernizasyonun odağında yalnızca ihracat değil; özellikle mühimmat, hava savunması, drone sistemleri ve otonom platformlarda iç talebi karşılayacak üretim kapasitesi oluşturmak bulunuyor.

Dolayısıyla İngiltere'nin motivasyonu yalnızca dış pazar değil, Avrupa güvenlik sisteminde kendi ağırlığını koruyacak bir sanayi altyapısı kurmak.


Sonuç

İngiltere raporu, Avrupa güvenliğinin geleceğine dair ciddi uyarılar içeriyor.

AB'nin 2030 yol haritasıyla stratejik açıdan paralel bir yönelim gösterse de Londra, NATO'yu ana eksen olarak koruyor.

Türkiye gibi NATO'nun temel aktörlerinin rolü doğrudan belirtilmese de raporun ele aldığı alanlar Ankara'nın katkı kapasitesini güçlü biçimde işaret ediyor.

Avrupa güvenliği adım adım daha rekabetçi, daha kırılgan ve daha karmaşık bir döneme girerken; İngiltere bu tablonun merkezinde yer alma hedefini koruyor, ancak bunun için hem kapasitesini hem sanayisini hızla yenilemesi gerektiğinin farkında.

 

 

*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU