Estonya'ya ilk kez 2024 yılı başlarında gitmiştim.
İkinci gidişimde ise daha önce farkına varamadığım önemli ayrıntılara ulaştım.
Söz konusu ayrıntıları paylaşmanın yararlı olacağını düşünüyorum.
Bir Baltık ülkesi olan Estonya'nın tarihinde, İskandinavya'dan gelen Vikingler kadar güneyden gelen Almanlar ve kuzeyden gelen Rus işgalciler önemli bir yer tutmaktadır.
Estonya, Konya ilimizden biraz büyük yüzölçümü ve 1,3 milyon nüfusu olan bir ülke.
Almanların, 1918'de Estonya'ya girmesinin ardından Estonların başlattığı bağımsızlık savaşı başarıya ulaşmıştı.
1920 yılında bağımsızlığını ilan eden Estonya, II. Dünya Savaşı sırasında, 1940'tan itibaren hem Almanların hem de Kızıl Ordu'nun işgaline uğramıştır.
II. Dünya Savaşı'nın sonlarına doğru1944'te, Estonya, tarihinde bir kez daha Rusların, ama bu kez Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin (SSCB) egemenliği altına girmiştir.
Estonya, yeniden bağımsızlığına kavuşmak için SSCB'nin dağılacağı 1991'e kadar beklemek zorunda kalmıştır.
20 Ağustos 1991'de bağımsızlığını ilan eden Estonya'dan Rus askerlerinin çekilişi, 1994'te tamamlanabilmiştir.
Geriye ise ülke nüfusunun yüzde 25'ini oluşturan bir Rus varlığı kalmıştır.
Hatırlatmakta yarar var, nüfusun yaklaşık yüzde 5'ini de Finler oluşturmaktadır.
Estonlar, Ruslarla bir arada yaşamayı tercih etmiyorlar.
Bu nedenle Rusların kendi bölgeleri oluşmuş.
Bağımsızlığın ardından 2004 yılında, Avrupa Birliği ve NATO'ya üye olan Estonya,
2007'de Shengen bölgesine ve 2011'de de avro bölgesine katılmış.
Bu özetin ardından şimdi gelelim, bazı ilginç olaylara.
Estonya'nın batısında ve Baltık Denizi kıyısındaki küçük kent Haapsalu, yaz aylarında yerli ve yabancı turistlerin akın ettiği, festivallerin, konserlerin düzenlendiği bir tatil beldesidir.
Baltık mimarisinin en güzel örneklerinin görülebileceği evleriyle dikkati çeken Haapsalu'da, beni etkileyen konuların arasında eski bir askeri top da var.
Evet, yanlış okumadınız askeri top dedim.
Fotoğrafta gördüğünüz bu top, Kızıl Ordu'dan kalma.
Rus askerleri çekildikten sonra, onların karargahına giren Estonlar, sadece bu topu bulmuşlar.
İstihbarat servisi KGB, karargâhta çok önemli ve etkili silahlar olduğu bilgisini halk arasında yıllar boyunca yaymış.
Haapsalu'da, bırakın isyanı, Sovyet rejimine en küçük bir muhalefetin bile sert şekilde bastırılması için karargâhın deposunda bulunan, büyük ve etkili silahların acımasızca kullanılacağı korkusu Estonlara verilmiş.
Ama gerçek, Haapsalu'daki Rus askerlerin bir kamyona doluşup, Rusya'ya döndüğü 1993'te ortaya çıkmış.
Geçmişte Sovyet bürokrasisinden önemli yetkililerin de tatil için geldiği kentte, meğerse ağır silahlar falan yokmuş.
Karargâhta 50 civarında asker ve depoda ise sadece bir top varmış.
Yani Haapsalu halkı, yıllarca sadece bir top ile kandırılmış ve sindirilmiş.
Eston yetkililer, Ruslar gittikten sonra bu topu bulunduğu yerden alıp, herkesin görebileceği bir noktada sergilemeye başlamış.
Topun olduğu alanda hiçbir bilgi levhası yok.
Ancak, merak edip, Estonlara sorduğunuz da ne olduğunu öğrenebiliyorsunuz.
Yakındaki bir evin bahçesinde, otları temizleyen 50 yaşlarında bir adama, "Bu topun anlamı ne?" diye sordum.
Adam önce uzun bir kahkaha attı ve sonra topun hikayesini anlattı.
"Ruslara hiç güven olmaz, çünkü yıllarca bu kentteki binlerce insanı tek bir topla kandırmış, korkutmuşlar" diyen güler yüzlü adam, "Oysa biz o koca depoda tanklar, zırhlı araçlar hatta helikopterler var sanıyorduk. Bunların neden hiç dışarı çıkarılmadığını da merak ediyorduk" diye de ekledi.
Daha sonra konuyu kentteki birkaç kişiyle daha konuştum ve benzer yorumlar dinledim.
Haapsalu'daki marketlerden birinde alışveriş yaparken, üstlerinde üniformaları ve bellerinde tabancaları olan bir grup Fransız askerle karşılaştım.
Yanlarına giderek, "Estonya'da turistik gezi yapmıyorsunuz herhalde" diye sordum.
Komutanları olan teğmen, "Çok iyi Fransızca konuşuyorsunuz" dedi.
Kendimi tanıttıktan sonra, "Kalabalık bir Fransız askeri grubunu markette görünce şaşırdım" dedim.
NATO görevi kapsamında Estonya Ordusuyla ortak tatbikat için geldiklerini söyledi.
Ukrayna'daki savaş nedeniyle Estonya'da yaşanan tedirginliği ilk geldiğimde de görmüştüm.
NATO'nun, Rusya ile sınırı olan Estonya'yı yalnız bırakmadığı mesajını verdiği ortak tatbikatların zaman zaman yapıldığını biliyordum.
Ama geçmişte, Alman ve Rus orduları tarafından işgal edilmiş Estonya'da, NATO müttefiki de olsa, başka bir ülkenin askerlerini görmek ilgimi çekmişti.
Fransız Teğmene, "Burası Rus sınırına yaklaşık 150 km. Tatbikatları neden Rusya sınırında yapmıyor musunuz?" diye özellikle sordum.
Teğmenin yerine yanıt veren astsubay, "Rusya sınırından uzak duruyoruz. Estonya Ordusu komutanları pek memnun olmuyor, ama tatbikatsa tatbikat diyerek işimize bakıyoruz" yorumunu yaptı.
"Tatbikatların bir amacı da rakip ordulara en yakın noktadan mesaj vermek değil mi?" diye sordum.
Aldığım yanıt, hoşuma gitmedi desem yalan olur.
Teğmen Henri, "Bu tatbikatta Türk askerleri yok. Daha önce Türk askerleriyle birçok tatbikata katıldık. Türklerin gerçekten savaşçı olduklarını yakından gördük. Yanımızda olsalardı, belki Rus sınırında tatbikat tecrübesini belki yaşardık. Zaten Estonya Ordusu da özellikle Türk askerleri istiyor. Sanırım kendilerini daha rahat hissediyorlar" yanıtını verdi.
"Belki tatbikat alanları Rus sınırına yakın olmadığı için oraya gitmediğinizi düşünüyorum. Ama yine de merak ediyorum, neden Türk askeri olsaydı giderdik dediniz?" diye sordum.
Teğmen Henri'nin yanıtı yine anlamlıydı:
Tarihte, Ruslarla en çok savaşan milletin Türkler olduğunu biliyorum. En az 14 kez savaşmışsınız. Onlardan korkmuyorsunuz. Oysa biz Fransızlar Ruslarla 2 büyük savaş yaptık. Napolyon ağır bir yenilgiye uğradı. Ama sonra yanımıza Türkleri aldık ve birlikte Kırım Savaşı'nda Rusları büyük bir yenilgiye uğrattık. Bu yüzden Türk askerinin önemine işaret ettim.
Açıkçası, Türkiye'ye binlerce km uzaklıktaki soğuk Baltık ülkesi Estonya'da, Fransız Ordusundan bir teğmeninin yorumları içimi ısıttı.
*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish