Bu makalede sadece ABD ve Trump politikalarını ele almadım, Çin ile mukayese yapma gereği duydum.
Çünkü bundan böyle "hakimiyet" teorilerini pratiğe dönüştürmenin iki önemli aktörü var: ABD ve Çin.
İncelemeye ABD ile başlayacağım. Ama bunun öncesinde bir hatırlatmam olacak, önemsiyorum, şöyle:
Yeni çağ: Hibrit çağ
Bu makale bir yapay zekâ (artık televizyona TV der gibi, Yapay Zekâya da AI diyeceğiz) içeren analizdir.
Bunu dikkatlerden uzak tutmamak gerektiği açıktır, en azından benim açımdan böyledir.
Dolayısıyla bu makaleyi yazarken, özellikle teknik konularda ve analitik çalışmada Grok'un veri toplamasını ve yardımını istedim, proje isimleri, şirketler, vb.
Formül: Ne aradığını iyi bil, soruyu doğru sor, sonrası kolay, çünkü AI var!
Benim kullandığım Grok oldukça başarılı.
Bakın sonuçta dünyamız değişti: Bir Hibrit Çağ başladı! İşte yeni çağ budur!
Gelelim asıl konumuza.
Trump'ın Genesis Misyonu: Hamleni zamanında yap
ABD Başkanı Donald Trump, 24 Kasım 2025'te imzaladığı bir yürütme emriyle, "Genesis Misyonu"nu resmen hayata geçirdi.
Bu hamle, Trump yönetiminin ilk yılında attığı yenilikçi adımların en sonuncusu olarak, yapay zekâ (AI) teknolojisini bilimsel araştırmaların merkezine yerleştirerek ABD'nin küresel liderliğini pekiştirmeyi hedefliyor.
Kararname, federal hükümetin devasa veri setlerini, süper bilgisayarlarını ve bilimsel altyapısını birleştirerek AI tabanlı inovasyonları hızlandırmayı amaçlıyor.
Apollo uzay programı veya Manhattan Projesi'ne benzetilen bu girişim, ABD'nin bilim, güvenlik ve ekonomi alanlarında "dünyaya hükmetme" vizyonunu somutlaştırıyor.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Trump yönetimi, göreve başladığı Ocak 2025'ten bu yana, enerji hakimiyetinden vergi reformuna, ulusal güvenlikten teknoloji yatırımlarına kadar pek çok alanda öncü adımlar attı.
Nisan ayında gençler için AI eğitimi emri, eylülde çocuk kanseri araştırmalarında AI kullanımını teşvik eden kararname ve ocakta Biden döneminin AI kısıtlamalarını tersine çeviren politika gibi adımlar, bu bir yıllık sürecin parçaları.
Genesis Misyonu ise bu zincirin en iddialı halkası: Enerji Bakanlığı'nı (DOE) ve ulusal laboratuvarları koordine ederek, federal veri setlerini (dünyanın en büyük bilimsel koleksiyonu) AI modelleri için açıyor.
Beyaz Saray Bilim ve Teknoloji Politikası Ofisi Direktörü Michael Kratsios'un ifadesiyle, "Keşif sürelerini yıllardan saatlere indirecek" bu platform, robotik laboratuvarlar ve kapalı döngü AI deneyleri ile donatılacak.
Kararname, koordinasyonu merkeze alıyor: Enerji Bakanı Chris Wright, Bilim ve Teknoloji Yardımcısı Kratsios ve AI Özel Danışmanı David Sacks, akademi, özel sektör (Nvidia, Dell, AMD gibi şirketler) ve hükümet arasında işbirliğini yönetecek.
Amaçlar net: Bilimsel keşifleri hızlandırmak, ulusal güvenlik faaliyetlerini üst seviyeye çıkarmak, enerji hakimiyetini sağlamak, iç üretkenliği artırmak, vergi adaletini pekiştirmek, yatırım kapasitesini yükseltmek, teknoloji hakimiyetini güvence altına almak ve küresel stratejik liderlikte öne çıkmak.
Bu, Trump'ın "Amerika'yı daha güçlü kılma" manifestosunun bir parçası; rakiplerin peşinden koşmak zorunda kalacağı bir üstünlük kurma stratejisi.
AI ile dönüşen bilim: Pratik uygulamalar
Genesis Misyonu, soyut bir vizyon değil; somut çıktılar vadediyor.
DOE'nin ulusal laboratuvarları, protein katlanması, füzyon plazma dinamikleri, biyoteknoloji, kuantum bilgi bilimi, yarı iletkenler ve nükleer enerji gibi alanlarda AI ajanları geliştirecek.
Örneğin, dev veri setleri sayesinde AI, hipotez testlerini otomatikleştirecek ve simülasyonları hızlandıracak.
Bu, ilaç onaylarını artırarak sağlık bilimlerinde devrim yaratabilir; kanser tedavilerinden yenilenebilir enerjiye kadar her alanda verimliliği katlayabilir.
Kratsios, "1990'lardan beri azalan araştırma çıktılarını tersine çevirecek" derken, Wright ise "AI'nın bilimsel keşif hızını inanılmaz artıracağını" vurguluyor.
Özel sektör entegrasyonu kritik: Nvidia ve Hewlett Packard Enterprise gibi firmalar, süper bilgisayar kapasitesini genişleterek projeye dahil olacak.
Bu, federal yatırımların vergi mükelleflerine "katlanarak" dönmesini sağlayacak; örneğin, enerji maliyetlerini düşürerek Amerikan ailelerinin cebini rahatlatacak.
Sonuçta, ABD hem iç gücünü artırıyor hem de rakiplerine "takip et veya geride kal" mesajı veriyor.
Çin için durum nasıl?
Çin'in gölgesi: Koordineli bir rakip
Ancak bu hamle, küresel arenada yalnız bir zafer değil.
Çin, resmi bir "Genesis" benzeri isimlendirme yapmasa da, yıllardır kaynaklarını laboratuvarlar, şirketler, üniversiteler ve araştırma merkezleri arasında koordine ediyor.
Pekin, nadir mineralleri (lityum, kobalt gibi) kullanarak kuantum hesaplama, internet altyapısı ve siber uzay hakimiyetinde ilerliyor.
Silah sistemleri, enerji projeleri ve ekonomik inovasyonlarda AI entegrasyonu, Çin'in "Made in China 2025" stratejisinin uzantısı.
Şöyle söylenebilir: Trump'ın emri "Manhattan Projesi ölçeğinde" bir aciliyet taşırken, Çin zaten bu koordinasyonu içselleştirmiş durumda.
Beklenen, Çin'in kaynak ayırarak siber ve enerji alanlarında "yerel hamleler" yapması; örneğin, AI tabanlı füzyon enerjisi veya kuantum şifreleme ile ABD'ye meydan okuması.
Bu rekabet, bir ayrışma yaratıyor: ABD ve Çin gibi süper güçler, AI inovasyonuna dayalı hamlelerle öne çıkarken, diğer ülkeler takipçi konumunda kalacak.
Küresel rekabetin yeni tanımı bu: AI'yı belirli inovasyonlara oturtanlar lider, geride kalanlar izleyici.
Çin'in yapay zekâ stratejileri: 2030 hedefine doğru ilerleyiş
Çin Halk Cumhuriyeti, yapay zekayı ulusal kalkınmanın temel taşlarından biri olarak konumlandırarak, küresel liderlik mücadelesinde iddialı bir pozisyon aldı.
2017'de yayınlanan "Yeni Nesil Yapay Zekâ Gelişim Planı" (New Generation Artificial Intelligence Development Plan - NAIDP) ile başlayan bu yolculuk, "Made in China 2025" endüstriyel politikasıyla entegre edilerek, 2025 ve 2030 hedeflerini somutlaştırdı.
Pekin'in stratejisi, devasa yatırımlar, altyapı geliştirme ve uluslararası standartları şekillendirme üzerine kurulu; ancak ABD'nin ihracat kısıtlamaları ve ekonomik zorluklar gibi engellerle karşı karşıya.
Çin'in AI stratejisi, 2017 NAIDP ile netleşti ve üç aşamalı bir yol haritası çizdi:
- 2020 Hedefi: AI modellerinde ve yöntemlerinde önemli ilerleme, küresel rekabette rekabetçi konum, etik normlar ve kısmi düzenlemeler.
- 2025 Hedefi: AI teknolojilerinde ve teorisinde büyük atılımlar, dünya lideri olma ve yasal düzenlemelerin ilk kurulumu.
- 2030 Hedefi: AI'da küresel öncülük, birden fazla inovasyon ve personel eğitim merkezi.
Bu plan, "Made in China 2025" ile bütünleşerek, AI'yı imalat, sağlık ve akıllı şehirler gibi sektörlerde yerlileştirmeyi amaçlıyor.
2025'te kamu sektörü AI harcamalarının 56 milyar doları aşması bekleniyor; ulusal AI endüstri yatırım fonu 8,2 milyar dolarla startup'ları destekliyor.
Hedef, AI endüstrisini 2030'a kadar 100 milyar dolarlık bir sektöre dönüştürmek ve diğer sektörlerde 1 trilyon dolar ek değer yaratmak.
2025, Çin için AI'da dönüm noktası oldu. Eylül ayında Devlet Konseyi, AI'yı 6 ana alanda (araştırma, yönetim, ekonomi vb.) hızla yaymak için "AI Plus" stratejisini duyurdu; hedef, 2030'a kadar ekonominin yüzde 90'ına AI entegrasyonu.
Bu, bilimsel AR-GE'yi hızlandırmayı, yönetişim kapasitesini artırmayı kapsıyor.
Ancak, 2025 başındaki risk sermayesi yatırımlarının yüzde 50 düşmesi, ekonomik yavaşlama ve jeopolitik gerilimler nedeniyle zorluklar yaşanıyor.
Temmuz 2025'te, Şi Cinping'in 2023 Küresel AI Yönetişim Girişimi üzerine, "Küresel Yapay Zekâ Yönetişimi Eylem Planı" ilan edildi.
Bu 13 maddelik yol haritası, altyapı, veri güvenliği, açık ekosistem ve uluslararası iş birliğini vurguluyor; dijital uçurumu kapatmayı hedefliyor.
Li Qiang'ın Dünya AI Konferansı'ndaki (WAIC) açıklamasıyla, Şanghay merkezli bir küresel AI iş birliği örgütü önerildi; bu, BM'yi tamamlayarak Çin'in standartları şekillendirmesini sağlayabilir.
DeepSeek-R1 modeli gibi 2025 başı atılımları, Çin'i küresel AI sınırında konumlandırdı; Hugging Face'te Çin açık kaynak modelleri ilk 10'da altı sırayı aldı.
Politbüro, Nisan 2025'te AI'yı "stratejik teknoloji" ilan ederek, Şanghay'ı öncü yaptı.
Sektörel entegrasyon ön planda: Gözetim, sağlık, elektrikli araçlar ve robotik; AI endüstrisi Haziran 2025 itibarıyla 97,5 milyar dolar değerinde, 2030 hedefinin yüzde 70'ine ulaştı.
Çin, küresel AI yayınlarının yüzde 36'sını ve araştırmacılarının yüzde 50'sini üretiyor.
Düzenlemeler ve zorluklar: Denge arayışı
Çin'in AI politikası, "Go-Go Dönemi" (2017-2020: Minimum regülasyon, maksimum yatırım), "Baskı Dönemi" (2020-2022: Tech şirketlerine kontrol), "Yakalama Dönemi" (2022-2025: Büyüme için gevşeme) ve mevcut "Kavşak Dönemi" (2025-: DeepSeek sonrası büyüme-kontrol dengesi) olarak evrildi.
2020'lerden beri Veri Güvenliği Yasası, Siber Güvenlik Yasası ve Kişisel Bilgi Koruma Yasası gibi düzenlemeler, algoritmaları, derin sentez ve üretken AI'yı kapsıyor.
Mart 2025'te, AI üretken içeriğin (AIGC) etiketlenmesi zorunlu kılındı; Eylül 2025'ten itibaren sentetik bilgi GB 45438-2025 ve GB 45674-2025 standartlarıyla işaretlenecek.
Kasım 2025'te yürürlüğe giren GB/T 45654-2025, üretken AI hizmetleri için güvenlik gereklilikleri getiriyor.
Ancak, ABD'nin çip ihracat kısıtlamaları, Çin'in hesaplama gücünü sınırlıyor; Haziran 2024'te 246 EFLOP/s kapasiteye ulaşan ülke, 2025 sonu için 300 EFLOP/s hedefliyor, fakat AI iş yükleri için yetersiz.
Nvidia CEO'su Jensen Huang'un uyarısı gibi, Çin'in ABD'yi AI yarışında geçebileceği tartışılıyor; ulusal entegre hesaplama ağı ve yerel laboratuvarlar (Şanghay, Shenzhen) bu yönde adımlar.
Küresel rekabet ve etkiler: ABD ile yarış
Çin'in stratejisi, ABD'nin Genesis Misyonu gibi hamlelerine karşı bir meydan okuma; nadir mineraller hakimiyetiyle kuantum ve siber uzayda ilerliyor.
"AI Plus", ekonomiyi dönüştürürken, küresel standartlarda (ITU, IETF) etki yaratıyor; Şanghay örgütü teklifi, ABD'nin boşluğunu doldurabilir.
Ancak, ekonomik kırılganlık ve kısıtlamalar, stratejinin uygulanmasını zorlaştırıyor.
ABD ve Çin AI stratejileri: Mukayese, gerçekçilik ve başarı ölçütleri
Trump'ın yeni "Genesis Misyonu" ile ABD'nin AI hamlesi, Çin'in köklü "Yeni Nesil Yapay Zekâ Gelişim Planı" (NAIDP) ve "AI Plus" stratejisiyle karşı karşıya geliyor.
Bu iki süper güç, AI yarışında farklı yollar izliyor: ABD, özel sektör odaklı yenilik ve deregülasyonla; Çin ise devlet koordinasyonu ve ölçekli entegrasyonla.
Aşağıda, ana farkları mukayese edelim, hangisinin daha gerçekçi göründüğünü tartışalım ve başarı ölçütlerini tanımlayalım.
Mukayese: Güçlü ve zayıf yönler
ABD, inovasyon ve donanım üstünlüğünde (hesaplama kapasitesiyle) önde; Çin ise verimlilik ve ölçekte (düşük maliyetle benzer performans) avantajlı.
ABD "borçla ölçek", Çin "verimlilikle iterasyon" yapıyor – bu, kısa vadede ABD'ye, uzun vadede Çin'e yarayabilir.
Hangisi daha gerçekçi görünüyor?
Her ikisi de iddialı, ama ABD'nin Genesis Misyonu kısa vadede (2025-2027) daha gerçekçi duruyor.
Nedenleri:
- Hızlı uygulanabilirlik: Yürütme emriyle (24 Kasım imzalı) federal veri ve ulusal laboratuvarları (DOE önderliğinde) entegre ediyor; Nvidia/AMD gibi özel sektörle ortaklıklar mevcut. Manhattan benzeri odak, keşifleri "yıllardan saatlere" indirebilir – örneğin, füzyon enerjisi veya kanser araştırmalarında somut çıktı.
- Mevcut üstünlük: ABD, AI chip'lerinde (Nvidia ekosistemi) ve model kalitesinde lider; Çin'in çip açığı (ABD kısıtlamaları) kapanması 2-3 yıl alacak. Trump'ın deregülasyonu (eyalet davaları, fon kesintileri), inovasyonu hızlandırır.
- Risk dengesi: Çin'in planı (2030 liderliği) devlet gücüyle tutarlı, ama ekonomik yavaşlama ve jeopolitik baskılar (çip ambargosu) gecikme yaratabilir. Çin modelleri (Kimi K2) etkileyici, ama "diffüzyon" (geniş uygulama) odaklı – inovasyon patlaması için "breakthrough" (büyük hamle) lazım.
Uzun vadede (2030+), Çin daha gerçekçi olabilir:
Tam koordinasyon ve devasa iç pazar, AI'yi ekonomiye yüzde 90 entegre ederken, ABD'nin borç yükü balon riski taşıyor.
Genel olarak, ABD'nin esnekliği ve mevcut önderliği, Genesis'i "daha ayakları yere basan" kılıyor – ama Çin'in sessiz ilerleyişi (verimlilikle yüzde 10x az yatırımla benzer çıktı) hafife alınmamalı.
Sonuç
Trump'ın Genesis Misyonu imzası, ABD'yi sadece daha güçlü kılmıyor; rakiplerle arayı açarak "dünyaya hükmetme" bağlamında AI'nın yeni bir türevini doğuruyor.
Koordineli altyapı, kaynak birleştirme ve bilimsel keşifler, vergi adaletinden enerji hakimiyetine uzanan bir zincir oluşturuyor.
Çin'in sessiz ama etkili adımları ise bu yarışı kızıştırıyor.
Önümüzdeki günler, süper güçlerin AI ile şekillendirdiği bir dünyanın habercisi:
- ABD öncü,
- Çin meydan okur,
- Diğerleri izler.
Bu, inovasyonun yeni zaferi mi, yoksa siber bir Soğuk Savaş mı?
Zaman gösterecek, ama Trump'ın vizyonu net: Amerika, AI ile yeniden doğuyor.
Çin'in AI stratejisi, özgüven ve sektörel entegrasyonla 2030 liderliğini hedefliyor; "AI Plus" ve yönetişim planları, bu vizyonu pekiştiriyor.
4 bin 300'den fazla AI şirketi ve 70 milyar dolarlık ekosistemle, Pekin inovasyonu sürdürülebilir kılıyor.
Yine de jeopolitik gerilimler ve iç ekonomik baskılar, dengeli bir yol gerektiriyor.
- Küresel arenada, Çin'in hamleleri ABD-Çin rekabetini kızıştırırken, diğer ülkeler için ders niteliğinde: Stratejik planlama, yatırım ve regülasyon dengesiyle AI, geleceğin anahtarı.
- Mukayese: Rekabetin yeni dengesi
- ABD'nin Genesis Misyonu, deregülasyon ve veri entegrasyonuyla kısa vadede daha gerçekçi ve etkili görünüyor.
- Çin'in devletçi modeli ise uzun vadeli ölçek için üstün. Bu durumu göz önüne alarak ABD başka önleyici tedbirler alır mı?
- Başarı, inovasyondan ziyade entegrasyonda: Kim AI'yı enerji, imalat ve güvenliğe dönüştürür ise kazanır.
- Bu yarış, Siber Soğuk Savaş'ı kızıştırıyor – ABD önde, ama Çin kapanıyor.
- Trump'ın vizyonu: "AI ile Amerika yeniden doğuyor!"
- Şi'nin vizyonu: "Özgüven ile liderlik!"
Bu makalede her ne kadar ABD ve Çin rekabetini analiz ettiysem de sonuçta şunu da ifade etmeden geçemeyeceğim.
Bugüne dek sürekli inovasyon ve sanayi devrimi konulu kitaplarım, makalelerim ve kamuoyu önünde konuşmalarım oldu.
"Gerçek devrimler sanayi devrimleridir!" dedim durdum.
Önce bilim ve teknoloji!
Öyleyse, bu analizde ortaya çıkan sıralamaya göre ifade edeyim, "diğerleri" şeklindeki takipçiler, zaten geride kaldılar.
Buradan çıkan bu gerçekçi sonucu da belirtmeden geçemeyeceğim.
Prensipler: Çok yönlü kaynak ve kapasite, çok yönlü zekâ ile iş birliği, küresel güç mücadelesi yapabilecek ölçüde yeterlilik, zaman, cesaret, yenilikçi hamleler, özgüven ve odaklanmak!
Bunları Hibrit Çağ için birkaç prensip olarak aklımızda tutalım.
*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish