Ağları yönetmek: 21'inci yüzyılın yeni güç stratejisi

Gürsel Tokmakoğlu Independent Türkçe için yazdı

Görsel: Independent Türkçe/ChatGPT

Büyük güç rekabetinin yeni dönemi klasik askeri üstünlükten çok daha karmaşık bir alanda yaşanıyor.

Artık kazanmak için toprağı değil, ağları yönetmek gerekiyor. 


Ağ-merkezli hakimiyet stratejisi

Devletler, teknolojinin sunduğu dört temel ayak üzerinden bir "ağ-merkezli hakimiyet" stratejisi kuruyor:

  1. Siber uzay yeteneklerinin olağanüstü gelişimi,
  2. Yeni politika ve diplomasi yöntemleri (ağ – network - temelli diplomasi),
  3. Sert gücün yeni araçları (6. nesil hava sistemleri ve insan-insansız hibrit muharebe),
  4. Bilişsel savaş (cognitive warfare) veya enformasyon savaşı (info warfare).

Bu dört ayak, merkezinde "ağları yönetme" stratejisinin bulunduğu bir sistem oluşturuyor.
 

Ağları yönetmek (Gürsel Tokmakoğlu)
Ağları yönetmek (Gürsel Tokmakoğlu)

 

Bu makalede, bu dört ayağı ve merkezindeki stratejiyi gerçek örneklerle açıklayacağız.


1. Siber Uzay: Ağların altyapısı

Siber uzay artık sadece "saldırı-savunma" alanı değil, aynı zamanda diğer üç ayağın taşıyıcı platformu. 2022-2025 arası Rusya-Ukrayna savaşında gördüğümüz gibi, Starlink uyduları, açık kaynak istihbarat ağları (OSINT) ve bulut tabanlı komuta-kontrol sistemleri olmadan ne klasik ne de bilişsel savaş sürdürülebilir. Siber uzay, diğer ayakları birbirine bağlayan "sinir sistemi" haline geldi.


2. Yeni politika ve diplomasi: Ağ diplomasisi

Devletler artık büyükelçilerle değil, algoritmalarla ve platformlarla konuşuyor. Çin'in WeChat diplomatları, Rusya'nın Telegram bot orduları, ABD'nin X (Twitter) ve Discord üzerinden yürüttüğü "public diplomacy 2.0" operasyonları bunun örnekleri. Diplomasi, kapalı salonlardan milyonlarca nod'un bulunduğu dijital ağlara taşındı.


3. Sert gücün yeni yüzü: Bağlantılı sistemler ve 6. nesil savaş uçakları

John Spencer'ın 2024'te yayımlanan Connected Soldiers kitabı, bireysel askerin bile bir "ağ nodu" haline geldiğini çarpıcı şekilde anlatıyor. Asker artık yalnız bir piyade değil; drone'lar, sensörler, yapay zekâ ve diğer insan-insansız takımlarla gerçek zamanlı veri paylaşan bir "bağlantılı savaşçı".

Buna bir ilavem daha var. ABD'nin NGAD (Next Generation Air Dominance) programı ve özellikle Collaborative Combat Aircraft (CCA) projesi bu dönüşümün zirvesi.

F-47 olarak anılan 6. nesil platform, tek başına uçmuyor; yanında 5-10 adet "sadık kanat" (loyal wingman) insansız uçakla birlikte bir "ağlı filo" oluşturuyor. Bu insansız uçaklar hem keşif, hem elektronik harp, hem de silah platformu olarak görev yapabiliyor. İnsan pilot sadece karar verici; asıl savaş yükünü yapay zekâ ve otonom sistemler üstleniyor.

2025 itibarıyla General Atomics, Anduril ve Kratos firmalarının CCA prototipleri uçuyor. 2030'a kadar 1.000+ CCA'nın envantere girmesi planlanıyor. Bu, hava gücünün "insan-merkezli" olmaktan çıkıp "ağ-merkezli" bir yapıya evrilmesi anlamına geliyor.


4. Bilişsel savaş: Zihinlerin yeni savaş alanı

Institute for the Study of War (ISW) araştırmacıları Kateryna Stepanenko ve Natalyia Bugayova'nın 2024 tarihli "Russian Cognitive Warfare" özel raporu bu alanı netleştiriyor.

Rusya'nın 2022'den beri yürüttüğü bot operasyonları çarpıcı rakamlar sunuyor (Jürgen Nordet, IXSDE 2024 verileri): Telegram'da 3.006'tan fazla bot hesabı tespit edildi. Sadece işgalin ilk yılında 316 bin yapay yorum üretildi.

Ukrayna, Rusya ve Moldova'da toplam 3 milyondan fazla yapay yorum bırakıldı. Moldova örneğinde yapay zekâ yorumlarının yüzde 95'i birbirine benzemiyordu (benzersizlik yaratma başarısı).

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Tek bir bot aynı anda onlarca farklı kanalda, farklı kişiliklerle yazabiliyor, hatta gündüz-gece ritmini taklit edebiliyor.İz sürüldüğünde hesaplar anında siliniyor veya kişilik değiştiriliyor.

Bu operasyonlar klasik propaganda değil; hedef algı yönetimi ve karar verme süreçlerini felç etmek. Amaç, toplumun kendi gerçekliğini sorgulamasını sağlamak.

Raporda vurgulandığı üzere, Rusya bu yöntemle "gerçeğin kendisini savaş alanı" haline getiriyor.

Benzer taktikleri X (Twitter) platformunda da görüyoruz. Dimitri, Maria, Ivan gibi Rusça-İngilizce karışık "reel görünen" isimlerle açılan binlerce hesap, aynı mesajı farklı üslupla yayıyor.

Okuyucuya önemli bir uyarı: Tanımadığınız "reel görünen" hesaplardan gelen yoğun bilgi akışına otomatik güvenmeyin. Büyük olasılıkla bir bot ordusunun parçasıdır.

Sonuç: Ağları yöneten kazanacak


Küresel rekabetin yeni üçgeni: ABD, Çin ve Rusya

21'inci yüzyılın kazananı, en çok tankı veya uçağı olan değil, ağları en etkin şekilde kurabilen, işleten ve karşı tarafın ağlarını felç edebilen devlet olacak.

  1. Çin, dijital ipek yolu ve 5G/6G altyapısıyla küresel ağın fiziksel katmanını ele geçiriyor.
  2. ABD, 6. nesil sistemler ve CCA ile hava-saha ağını domine etmeyi hedefliyor.
  3. Rusya, düşük maliyetli bilişsel savaş araçlarıyla asimetrik avantaj yaratıyor.

21'inci yüzyılın büyük güç mücadelesi artık Soğuk Savaş'ın iki kutuplu dünyası değil; üç başlı, asimetrik ve ağ-merkezli bir ejderha ile karşı karşıyayız.

Her aktör farklı ayaklarda üstünlük kurarak aynı ödülü hedefliyor: Küresel ağların kontrolü.

Bu 3 başat güce yakından bakalım.


1.  Çin: Fiziksel katmanı ele geçiriyor

Çin'in stratejisi "donanım hâkimiyeti" üzerine kurulu.

  • Dijital İpek Yolu (Digital Silk Road) kapsamında 2025 itibarıyla 110'dan fazla ülkede Huawei, ZTE veya Çinli firmalar tarafından kurulan 5G/6G altyapısı var.
  • Pakistan, Afrika Boynuzu ve Güney Pasifik'teki 70'ten fazla liman ve üssün veri altyapısı artık Çin kontrolünde.
  • Beidou uydu ağı (2020'de tamamlandı) GPS'e alternatif oldu; 2025'te 140 ülke Beidou kullanıyor.

Bu, Çin'in küresel ağın "fiziksel katmanını" (Layer 1) ele geçirdiği anlamına geliyor.

Bir ülke Çin altyapısına ne kadar bağımlıysa, Çin'in o ülkedeki siber, istihbarî ve bilişsel operasyon kapasitesi o kadar artıyor.

Örnek: 2024'te Solomon Adaları'nda Çinli firmalar 5G altyapısını kurduktan sadece 9 ay sonra, ada ülkesinde Çin yanlısı hesapların sayısı yüzde 380 arttı, yerel seçimlerde Çin destekli adaylar beklenmedik zafer kazandı.


2.  ABD: Hava-siber-bilişsel üstünlüğü birleştiriyor

ABD ise "yazılım + hava üstünlüğü + platform hâkimiyeti" üçgeniyle karşılık veriyor.

  • NGAD + CCA programı 2030'a kadar 1.000+ sadık kanat insansız uçağı sahaya sürecek. Bu, Pasifik'te Çin'in A2/AD (erişim engelleme) baloncuğunu delmek için tasarlandı.
  • SpaceX'in Starlink ağı 2025 sonu itibarıyla 12.000+ uyduya ulaştı; ABD ordusu artık "her askere özel uydu dilimi" (JADC2) dağıtıyor.
  • X, Discord ve Meta platformları üzerinden yürütülen "public diplomacy 2.0" operasyonları, Çin'in WeChat ve TikTok hâkimiyetine karşı "kültürel karşı-ağı" oluşturuyor.

2025'te Tayvan çevresinde yapılan en büyük tatbikatta (Global Guardian 2025), 400'den fazla CCA ilk kez gerçek mühimmatla Çin simülasyon hedeflerini vurdu.

Mesaj açıktı:

Sen donanımı kontrol edebilirsin, ama hava ve uzay hâlâ bizim.


3.  Rusya: Ucuz ve etkili asimetri

Rusya ise düşük maliyetli bilişsel savaşla iki devi birden yavaşlatıyor.

  • 2024-2025 arasında Avrupa'da yapılan analizler, Rus bilişsel operasyonlarının maliyetinin klasik askeri harcamaların yüzde 0,7'si kadar olduğunu gösteriyor.
  • Afrika'da Wagner/Prigozhin sonrası Africa Corps, Telegram ve WhatsApp gruplarıyla 15 ülkede darbe sonrası iktidarların "algı koruyucusu" haline geldi.
  • 2025'te Hindistan'da yapılan yerel seçimlerde Rus menşeli bot ağları, Çin karşıtı duyguları körükleyerek Hindistan'ı ABD kampına daha çok itti (dolaylı olarak Çin'i zayıflattı).

Rusya'nın stratejisi "herkesi birbirine düşür, sen hayatta kal".

Ucuz, izi silinebilir ve çok etkili.


Dünyaya etkileri (2025-2035 arası tahmin)

  1. Küresel internet 2030'a kadar "üç parçaya" bölünebilir:
    ↠   Çin-net (Huawei/Beidou altyapılı ülkeler)
    ↠   Amerikan-net (Starlink + AWS + NGAD korumasındaki ülkeler)
    ↠   Rus-net (Telegram + düşük maliyetli bilişsel operasyonların hâkim olduğu gri bölge)
     
  2. Nötr ülkeler (Türkiye, Brezilya, Hindistan, Endonezya, Suudi Arabistan) "ağ otonomisi" için çaresiz yarış içinde olacak. Kimse tek bir kampa yüzde 100 girmek istemiyor.
     
  3. İlk "Ağ Savaşı" çoktan başladı ama kimse resmen ilan etmedi.
2025'te Güney Çin Denizi'nde bir ABD CCA'sı ile Çin balon/insansız denizaltı arasındaki çatışma, 1914 Saraybosna'sı gibi bir kıvılcım olabilir.
     
  4. En büyük kaybeden: Küresel orta sınıf ve birey.
Çünkü üç dev de aynı anda zihnimizi, cihazlarımızı ve gökyüzümüzü kontrol etmeye çalışıyor. Gerçeklik artık "kimin ağına bağlıysan onun gerçekliği" olacak.
     


Türkiye'nin acil seçimi

Bu üçgenin ortasında kalan Türkiye'nin yapacağı tercih basit:


  • Ya kendi milli ağını (uydudan 5G'ye, KAAN'dan ağır ANKA-3 ve sadık kanatlara, TÜBİTAK bilişsel savunma doktrininden bot okuryazarlığına) kuracak
  • Ya da bir başkasının ağına "bağlantılı alan" (connected province) olacak.


Ağları yönetemeyen, 21'inci yüzyılda yönetilir.


Bu kural artık devletler için olduğu kadar bireyler için de geçerli:

Hangi uygulamayı indiriyorsun, hangi uydudan bağlanıyorsun, hangi hesaba güveniyorsun?


Cevapların toplamı, önümüzdeki 10 yılda kimin kölesi olacağına karar veriyor.


Türkiye gibi bölgesel güçlerin yapması gereken ise açık:

  1. Kendi milli ağ altyapısını (siber + uydu + 5G/6G) hızla kurmak,
  2. İnsan-insansız hibrit muharebe yeteneğine (KAAN + sadık kanatlar + bağlantılı asker) yatırım yapmak,
  3. Bilişsel savunma doktrinini acilen geliştirmek ve nüfusu "bot okuryazarlığı" konusunda eğitmek.

Ağları yönetemeyen, yönetilir.


Bu, yeni yüzyılın en yalın gerçeği.

 

 

*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU