Girişimci ekonomiler ve doğrudan yabancı yatırımları çekebilme yeteneği

Doç. Dr. Ali Oğuz Diriöz Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: Danist Soh/Unsplash

Bu hafta, Donald Trump bir kez daha Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı olarak seçildi ve kampanyası iş insanı ve seri girişimci Elon Musk tarafından desteklendi.

Geçen hafta, Slovakya'nın Bratislava şehrinde, Bratislava Ekonomi Üniversitesi'nde düzenlenen çok başarılı bir Uluslararası Öğretim Haftası programına katıldım ve Slovakya'nın 29 yıl önceki ilk ziyaretime kıyasla ne kadar kalındığına tanıklık ettim.

Bu hafta, doğrudan yabancı yatırımları (DYY) çekebilmek için girişimci ekonomilerin önemini tartışacağım.

Hem Slovakya'daki seminerlerimde hem de Türkiye'deki dersimde öne çıkan bir konu doğrudan yabancı yatırımlar oldu.

Bratislava'da bir doktora öğrencisine, Dünya Bankası'nın 58 ülkenin Ulusal Yatırım Teşvik Ajanslarını karşılaştıran bir çalışmasını önerdim.

Rapor, bu ajansların doğrudan yabancı yatırımları çekmedeki rolünü değerlendiriyor ve bu ajansların olumlu bir rol oynadığını ancak etkinliklerinin yatırım dostu bir ortamın olması gibi faktörlere de bağlı olduğunu öne sürüyor.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Bu durum beni bu hafta, girişimci ekonomilerin DYY çekme yeteneği üzerine düşünmeye yöneltti.

DYY'nin miktarı kadar kalitesi de önemlidir. Bir örnek, doğal ve kültürel kaynakları daha iyi koruyan kültür turizmi ve eko-turizm yatırımlarının çekilmesi olabilir.

Kültür turizmi, kitle turizmine yönelik her şey dahil tatil köyleri yerine, daha sürdürülebilir turizm çeşididir.

Kültür turizmi marifetiyle doğal ve kültürel kaynaklar korurken daha fazla gelir sağlanması mümkün.

Ucuz iş gücü, ucuz üretim ve ucuz turizm için DYY çekmek, nihayetinde fiyat odaklı üretim arasında bir "dibe doğru yarış" oluşturacaktır.

Bu hafta TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Uluslararası Girişimcilik Bölümü'ndeki derslerimde de DYY ve yeni yatırımları etkileyen faktörleri tartıştık.

Bir yandan Hindistan gibi hızla büyüyen bir ekonomi, genellikle DYY için cazip bir yer; diğer yandan, Hindistan'a gelen bazı yatırımlar, düşük üretim maliyetlerinden faydalanmak için tercih edilmiş olabilir (yukarıda bahsedilen dibe doğru yarış durumlarında olduğu gibi).

Ancak üretim kalitesi, stratejik konum ve küresel tedarik zincirleri ve değer zincirlerinde jeopolitik avantajlar gibi faktörler de önemli (tesadüfen bu avantajlara hem Hindistan hem de Türkiye haiz).

Uluslararası politik ekonominin birçok temelini incelerken, "daha ucuz" üretim maliyetinin her zaman ana belirleyici olmadığını, ürün veya hizmet değer zincirinde daha yüksek bir konumda yer alan ürünler için konun ve kalite gibi etkenler daha ön planda.

Girişimcileri, startupları ve hem yerli hem de uluslararası doğrudan yatırımları çekmek için küresel standartların benimsenmesi önemli.

Girişimcilik yalnızca yüksek teknoloji endüstrilerinde değil, birçok sektörde daha verimli ve daha kaliteli üretim yapmak için önemli.

Üretim verimliliği ve kalite, yerel sektörleri birçok alanda daha rekabetçi hale getirir.

Örneğin, ekipman ve spor minderleri üreten bir firma (Hindistan'ın Yeni Delhi şehrinde bulunan spor matı şirketi gibi), küresel spor endüstrilerinde önemli oyunculardan biri haline gelebilir.

Tekstil sektörü gibi diğer sektörler de verimli üretim ve temiz tekstil ile ilgili girişimlerden yararlanabilir.

Bu tür iyileştirmeler yenilikçi ve girişimci çalışmalar gerektirir, sadece ucuz üretim değil.

Turizm, finans sektörleri veya moda endüstrisinde Paris, Dubai, Londra, San Francisco, Singapur gibi büyük metropoller, oldukça pahalı kentlerdir, ancak birçok şirket merkezi veya bölgesel merkez bu "pahalı" şehirlerde bulunur.

Bu şehirler, ziyaretçileri ve yatırımcıları çeken merkezlerdir ve değer zincirinde üst sıralarda yer alırlar.

Birçok tasarımcı böyle merkezlerde yaşar ve bu yerlerde finansal ve beşerî sermayeye daha kolay erişim sağlanır.

Bu merkezlerdeki tasarımcılar ve mühendisler önemli bir bilgi birikimine sahipler.

Buna karşılık, Mısır gibi yerlere yönelen tekstil şirketleri genellikle düşük maliyet motivasyonuna sahip.

Ancak bu aynı tekstil firmalarının sahipleri, artan bir şekilde Londra'da veya Dubai'de yatırım yapıp mülk satın alıyorlar.

Dubai, Londra, Mumbai, San Francisco ve Singapur gibi metropol şehirler ve başkentler nispeten güçlü kurumlara sahip olma ortak özelliğine sahipler (bu yılki Nobel Ekonomi Ödülü de bazı ülkelerin neden daha müreffeh olduğuna dair kurumların rollerini inceliyor).

Dolayısıyla, girişimcileri çekmek ve büyümeyi desteklemek için hukukun üstünlüğü, kurallara dayalı sistem, şeffaflık, hesap verebilirlik, rasyonel ekonomik politikalar ve genel olarak öngörülebilir politikalarla çevre dostu bir atmosfer gibi faktörleri dikkate almak önemli.
 


Hindistan ve Güney Afrika, özellikle ekonomi politikalarında tutarlı politikalar sergileyen ülkeler olarak kabul edilirler ve bu nedenle OECD dışı ülkeler arasında başarılı bir şekilde DYY çekebilen ülkelerdir.

Hindistan, birçok açıdan küresel tedarik zincirlerinde güvenilir bir destinasyon olarak kabul ediliyor.

Hindistan, bilişim teknolojileri, yazılım ve Telekom sektörlerinde başarılı geçmişe sahip olup, İngilizce konuşan yetenek havuzuna sahip güçlü bir mühendislik temeline sahip (küresel ekonomiye kolayca entegre olabiliyor).

Bir yandan, birçok ülkede yatırımcıları ve girişimcileri çekmek için çeşitli teşvik programları bulunuyor.

İrlanda, Estonya, Hollanda, İsviçre gibi Avrupa ülkeleri, özellikle Bilgi İşlem Teknolojileri (BİT) gibi endüstrilerinde startup şirketleri ve girişimcileri çekmek için programlar geliştirdiler.

AB ülkeleri, üretkenlikleri yeni startup ve yenilikçi şirketler bakımından Güney Hindistan ve ABD'nin Pasifik Kıyısı gibi BİT endüstrisinin en iyi destinasyonlarına kıyasla daha düşük oranda yeni teknoloji geliştiriyorlar.

AB, bundan dolayı, DYY ve girişimciliği daha fazla çekmeye hevesli.

"BREXIT" sonrasında, AB'nin aksine, artık AB üyesi olmayan bir ülke olmasına rağmen Birleşik Krallık, birçok yeni şirket merkezini ve startup'ı çeken bir destinasyon olmaya devam ediyor.

AB için BİT alanında İrlanda bir istisnadır ve bu ülkenin kalkınmasında önemli rol üstlendiği biliniyorr.

Türkiye'den birçok startup Londra'ya giderek bu önemli ekonomik başkentten alternatif yatırım çekmeyi amaçlıyor.

Benzer şekilde, Türkiye'den birçok startup ve genç profesyonel de Londra merkezli firmalarla ortaklıklar kuruyorlar.

Türkiye'nin küresel tedarik zincirlerindeki coğrafi avantajlı konumu (Avrupa, Ortadoğu, Kafkaslar, Rusya ve Orta Asya'ya yakınlığı), sanayisi ve AB ile mevcut anlaşmaları, yatırımcıların ilgisini çeken unsurlar.

Bununla birlikte Türkiye, insansız hava araçları gibi teknolojileri geliştirmekte olup, sadece üretim yeri değil aynı zamanda teknolojilere yatırım yapan bir ülke.

Peak Games gibi Türk startup'ları Zynga tarafından satın alındı (Zynga, kısa süre önce Take-Two tarafından satın alındı).

Türkiye, özellikle IT endüstrisinde kayda değer startup ve yenilikçi girişimler üretebilecek bir yetenek havuzuna sahip olup, tıpkı Hindistan gibi birçok Avrupa ülkesini girişimci yatırımlar açısından geçebiliyor.

Ancak Türkiye, özellikle Avrupa'ya yönelik beyin göçünden kısmen zarar görmekte olup, Hindistan gibi ülkelerden vasıflı teknik göçmenleri ve startup'ları çekmek için yeni e-Vize programları başlatarak bu açığı kapatmaya çalışıyor.

Türkiye, belirsizliklere rağmen stratejik yatırımları çekebiliyor.

Ancak, Güney Afrika ve Hindistan örneklerinde olduğu gibi arzu edilen seviyede henüz değil.

Türkiye'de hukukun üstünlüğüne ve bağımsızlığına her zaman saygı duymak, kurumları güçlendirmek ve şeffaflığı sağlamak, daha fazla yatırımcıyı çekebilmek için gerekli.

Çeşitli sektörlerde Avrupa Birliği standartlarını benimsemeye yönelik adımlar atan Türkiye, çevresel politikalar konusunda da AB ilkelerine uymayı taahhüt etti.

Bu politikalar, yalnızca çevrenin korunmasına yönelik değil, aynı zamanda birçok start-up ve girişimcinin bulunduğu teknoloji yatırımlarını artırmak için de gerekli.

Doğrudan yabancı yatırımların rekabetçi bir ortamda korunmasını sağlamak, bu nedenle Türkiye'nin Avrupa, Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesi için bir enerji ve ticaret merkezi olarak tam potansiyelini geliştirmesine katkıda bulunacaktır.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU