İki bilinmeyenli bir denklem: Peru'nun geleceği ve Boluarte'nin Rolaxgate krizi

Umut Berhan Şen Independent Türkçe için yazdı

Latin Amerika'nın yüzölçümü bakımından üçüncü büyük ülkesi olan ve son yıllarda politik istikrarsızlığın had safhaya ulaştığı Peru'da, 2022 yılı sonunda, eski Cumhurbaşkanı Pedro Castillo'nun parlamentoyu feshetme girişimi nedeniyle görevden azledilmesi sonrasında, yardımcısı Dina Boluarte cumhurbaşkanlığı koltuğunu devralmıştı.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Peru siyasi tarihinin ilk kadın cumhurbaşkanı olan Dina Boluarte, selefi Castillo'nun parlamentoyu feshetme girişimini de darbe olarak değerlendirmişti. 

Kendisini samimi bir demokrasi havarisi olarak lanse eden Marksist tandanslı cumhurbaşkanı, an itibarıyla ise bambaşka bir ithamla karşıya.

Peru başsavcılığı rüşvet aldığı iddiasıyla Boluarte hakkında soruşturma başlattı. Tabi, bu soruşturma ilk değil.

Hatırlarsak, geçen nisan ayı başında Peru basınında çıkan Rolex saat haberleri üzerine, Peru Başsavcılığı Boluarte'nin evine ani bir baskın düzenlemişti.

Üstüne üstlük, polis Boluarte'nin evine, kapıyı koç başıyla kırarak girmiş ve savcılar beş buçuk saatlik bir sorgulama yapmıştı. Bu durum medyada "Rolexgate skandalı" olarak da adlandırılmıştı.

Boluarte, söz konusu saatleri "Ayacucho Bölge Valisi Wilfredo Oscorima'dan ödünç olarak aldığını ve iade ettiğini" iddia etmişti.
 

db.jpg
Peru Devlet Başkanı Dina Boluarte, "Rolexgate" skandalıyla ilgili savcılığa ifade verdikten sonra düzenlediği basın toplantısında, Rolex olmadığını belirttiği saatini sergiledi / Fotoğraf: AFP

 

Peru basınında yer alan diğer skandal iddia ise, "500 bin dolarlık mücevher" konusu.

Peru başsavcılığı, bu iddiaları da dikkate alarak Dina Boluarte'nin değeri 500 bin dolara varan mücevherlere sahip olup olmadığını da araştırıyor.

Peru Başbakanı Gustavo Adrianzen rüşvet iddiasıyla ilgili başlatılan soruşturmanın hemen sonrasında yaptığı açıklamada, savcılığın soruşturmasının "uygunsuz, anayasaya aykırı ve yasadışı olduğunu ve Dina Boluarte'nin dikkatinin siyasi gürültü yüzünden dağılmayacağını" ifade etti.

Başbakan Adrianzen'in tarafsızlığını muhafaza edememesi hem Peru demokrasisi hem de ülkenin imajı açısından ciddi bir talihsizlik.

2024 Nisan ve Mayıs aylarında siyasi kariyerinde son derece kritik bir evreden geçen Dina Boluarte için ufukta görülen kuvvetli ihtimal şu: Peru Kongresi tarafından görevden azledilmek.

Dolayısıyla Boluarte, selefi Castillo ile aynı akıbeti yaşamaya çok yakın.

Boluarte'nin göreve geldiği ilk günkü şu sözlerini anımsayalım:

Tanrı, ülke ve tüm Perulular adına yemin ederim ki devlet başkanlığı görevini sadakatle yerine getireceğim ve Peru'nun anayasasını 26 Temmuz 2026'ya kadar savunacağım. İlk görevim yolsuzlukla mücadele olacak.


Dina Boluarte'nün bu açıklamasının karakteristiği Özgür Peru Partisi'nin politik duruşuna son derece uygundu.

Ancak tabiri caizse, artık "eski çamların bardak olduğu" bir dönem söz konusu.

Tüm dünya açısından ve elbette ki ağırlıklı olarak Latin Amerika siyaseti açısından da bu durum böyle.

Hiç kuşkusuz bu haliyle, Peru ülke ve toplum olarak sağlıklı ve umut veren bir geleceğe yol alamaz. Zaten mevcut yapısal sorunlar artık kronikleşmiş durumda.

Peru'nun 30 milyonu aşkın nüfusunun neredeyse üçte birinin, kırsal bölgelerden, 8 milyona yakın nüfusa sahip başkent Lima'ya göçmesi ciddi sosyo-ekonomik problemlere yol açıyor.

Başkent Lima'daki nüfusun yarıdan fazlası ise yoksulluk sınırının altında yaşıyor.

Dolayısıyla 2,5 milyon civarı Perulunun ülkesinden uzakta, çoğunlukla ABD, Japonya ve Avrupa'da yaşamasına şaşırmamak gerekiyor.

Tüm bunlar ortadayken, Perulu politikacıların ve özellikle Boluarte örneğinde görüldüğü gibi Marksist ve sol görüşü benimseyen Özgür Peru Partisi'nin ileri gelenlerinin, lüks harcamalar yaptığı veya rüşvet aldığı iddialarının Peru basınında gündeme getirilmesi, doğal olarak Peru Başsavcılığı'nın kuvvetli bazı şüphelerle harekete geçmesine neden olabiliyor.

Nihayetinde Rolaxgate krizi ilerleyen yıllarda, belki de Peru'nun geleceği açısından bir dönüm noktası olarak anılacak.

Peki, Peru'da yargı sisteminin belkemiği olan mahkemeler güç ve yetkisini kullanıp, adaleti tam olarak tecelli ettirebilecek mi?

Bunu zaman gösterecek. 

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU