Tunus'un devlet feminizmi

Ömercan Kaçar Independent Türkçe için yazdı

Kartaca Leydisi Mozaiği. Erkek kıyafetleri içerisinde kadın imparator. Tunus Millî Kartaca Müzesi /  Kaynak: https://twitter.com/romebyzantium/status/1492626335927357445/photo/1

Tunus, kadın hakları konusunda attığı cesur adımlarla İslam dünyası için "model" ülke olarak gösterilir.

Adrien K. Wing ve Hisham Kassim, Filistinlilerin kadın hakları konusunda neden Tunus'u örnek alması gerektiği sorusuna; "Türkiye ile birlikte Tunus, çoğunluğu müslüman olan ülkeler içinde kadın haklarına en seküler yaklaşımı sergileyen ülke" yanıtını verir.

Aile hayatından kamusal hayata kadın-erkek eşitliğine dayanan ve geniş bir yelpazede uygulanan "kadın dostu" devlet politikalarıyla Tunus'un diğer ülkelerden bir adım önde olduğu ifade edilir.

Ancak Tunus'ta elde edilen özgürlük ve haklarla ilgili tarihi süreç konuşulduğunda bunun için mücadele eden kadınların değil, Chouaib ElHajjaji'nin deyimiyle kadınların "kurtarıcısı" ve "özgürleştiricisi" olarak sunulan Habib Burgiba'nın (1903-2000) hikayesi anlatılır.

Bu hikayenin ana mesajı, halkını ileriye taşımak isteyen kurucu liderin bahşettiği haklar sayesinde kadınların kurtarılmış ve özgürleştirilmiş olmasıdır.

Adeta resmî anlatı dışında kalan feminist mücadeleciler toplumun ortak hafızasından silinmiş ya da derinlere gömülmüştür.
 

1.jpg
Tunus'un ilk devlet başkanı Habib Burgiba

 

Kadın hakları-devlet otoritesi arasındaki bağımlılık ilişkisini olumlu yorumlayanlar olduğu gibi bunun olumsuz etkilerinin olduğunu savunanlar da vardır.

Mervat F. Hatem, Mısır özelinde devlet feminizminden küçük bir burjuvazi grubunun ve üst-orta sınıfların faydalandığını ve uygulanan politikaların Mısırlı kadınlar arasında ekonomik, sosyal ve ideolojik ayrımlara yol açtığını ifade etmektedir.

Bu sebeple kadınlar, kendi sorunlarını tek ses halinde ifade edememektedir. Bu değerlendirmeyi Ortadoğu'daki diğer ülkeler için de geçerli görebiliriz.


20'nci asrın ikinci yarısında Fransız koloni dönemi sonrasında ulus-devletleşme sürecindeki Tunus, diğer benzer otoriter devletler de olduğu gibi "devlet feminizmi" anlayışını geliştirdi.

Uygulanan program bir yönüyle kadın haklarının ve özgürlüklerin devlet tarafından desteklenmesi ve organize edilmesiyken, diğer yönden kadın hareketlerinin kontrol altında tutulması ve "ulusal çıkarlar"a uygun olmayan kişi ve akımların sert ve katı şekilde engellenmesiydi.


Kanunlar ve Kadın Birliği

Tunus devlet feminizmi programının iki önemli ayağı olduğunu söyleyebiliriz:

  1. Devletin aile hayatını düzenleyen kanunlar çıkarması,
  2. Sivil toplum kuruluşları eliyle bu programın toplumla bağını kurması.

Bu bağlamda Tunus'un ilk devlet başkanı Habib Burgiba, 13 Ağustos 1956 yılında şahıs, aile ve miras hukukunu yeniden düzenleyen Ahvâl-i şahsiyye kanunu'nu (مجلة الأحوال الشخصية) çıkardı.

Aynı yıl gönüllüler tarafından Tunuslu Kadınlar Ulusal Birliği (Union Nationale de la Femme Tunisienne [UNFT]; el-İttihadü'l-Vatanî li'l-Merʿati't-Tunusiyye) kuruldu.
 

2.jpg
Tunuslu Kadınlar Ulusal Birliği Amblemi

 

20'nci yüzyılın ortalarında modern toplum anlayışına uygun olarak Ahvâl-i şahsiyye kanunu erkeğin ailenin reisi olduğu tek eşliliğe dayanan nükleer aile yapısını desteklemeyi hedefledi. Bu bağlamda çok eşliliği yasaklamasa da ağır cezalar getirdi.

Ayrıca toplumsal cinsiyet rollerine göre kadın ve erkeğin toplumsal konumu yeniden düzenlendi ve bununla bağlantılı olarak evlilikte iki tarafın onayının aranması, kadınların boşanma ve miras haklarının düzenlenmesi bu yasayla sağlandı.
 

 

Habib Burgiba, Ahvâl-i şahsiyye kanunu ile getirilen özgürlükler ve tek eşliliğin İslam'a uygun ve gerçek inançla uyumlu olduğunu düşünmekteydi.

Ona göre bunun aksini savunan "sözde [sahte] din ve kötü gelenekler"dir. Bu bakımdan ilgili kanun tamamen seküler anlayışa dayanmaktan öte dinin bir yorumu, modern din anlayışının bir yansımasıdır.

Bu anlayış Ahmed b. Ebî Diyâf (1804-1874), Hayreddin Paşa (1820-1890) ve Abdülaziz Salebî (1876-1944) gibi devlet ve fikir adamlarının fikirlerinden beslenmektedir.


Dinî meşruiyet

Burgiba çıkarılan yasaların dinden tamamen bağımsız veya dine aykırı olmadığını göstermek için İslâmî meşruiyet arayışına girmiştir.

Bu arayışın dikkat çekici örnekleri bulunmaktadır. Bunlardan biri boşanmayla ilgilidir. Burgiba, kadınların boşanma hakkına dair yasal düzenlemelerle ilgili konuşurken, öncelikle boşanmanın kötü bir şey olduğunu vurgulamakta; ancak evlilik hayatı sürdürülemez olduğunda "ehvenü'ş-şerri"n seçilmek zorunda olduğunu söylemektedir.

Tam bu noktada boşanmanın meşruiyetiyle ilgili meşhur bir hadise atıf yapmaktadır:

Allah'ın en sevmediği helal; boşanmadır.


Bu hadisi, retoriğinin bir parçası yaparak hem kadının boşanma hakkına dinden delil getirmekte hem de boşanmanın kötü bir şey olduğunu gerek görülmedikçe kullanılmaması gerektiğini gerekçelendirmektedir.


Devlet, ekonomik ve sosyal hedefleri doğrultusunda düzenlediği vatandaşlık, toplum ve aile yapısına uygun hareket etme şartıyla kadınlara belirli haklar "hediye" etmiştir.

Ayrıca çeşitli aparatlarla toplumun en küçük birimi olarak düzenlediği aile üzerinden halkı kontrol altında tutmuştur. Modern öncesi toplumların alışık olmadığı biçimde aile hayatına müdahale etmiş ve üsten aşağıya kurallarla onu düzenlemiştir.

Modern devletin egemenlik sınırları bu sayede toplumun kılcal damarlarına kadar yayılmıştır.


Hafızanın silinmesi
 

4.jpg
Habib Burgiba, Tunuslu bir kadının başörtüsünü çıkarıyor

 

Feminist hareketin Tunuslu Kadınlar Ulusal Birliği eliyle "ehilleştirilmesi" ve resmî ideolojiye aykırı seslerin susturulması Burgiba'ya geniş bir alan açmış ve kadınları özgürleştirme vazifesiyle topluma şekil vermeye başlamıştır.

Ilhem Marzouki "kadınların kendi çıkarlarıyla çelişen amaçlar uğruna kullanıldığını" söylemektedir. Yukarıda Mervat F. Hatem'in devlet feminizminin toplumda ekonomik, sosyal ve ideolojik kutuplaşmalara sebep olduğuna dair görüşüne değinilmişti. Tunus'ta olan da tam olarak buydu.

Burgiba'nın politikalarından şehirli üst-orta sınıf azamî derecede faydalanıp hayatları kolaylaşırken köylü ya da şehre yeni göç etmiş kadınların büyük çoğunluğu için bu durum zulüm haline gelmişti.

Yaşam standartları yükselen özgürlükleri ve hakları garanti altına alınan azınlık ile bu haklardan istifade edemeyecek durumda olan ayrıca geleneksel yaşantıya ve inanca sıkı sıkıya bağlı geniş toplum kesimlerinden kadınlar arasında geniş uçurumlar açılmıştır.

Kadınların tek ses haline gelmesi ve isteklerini dile getirmesinin önü kesilmiştir.


Halbuki ilk kadın hareketleri burjuvazi ile halk arasında bağlantı kurulmasını ve ülke genelinde kadınların ortak sorunlarına odaklanılmasını sağlıyordu. Kadın hareketinin öncü isimleri genelde Tunus'un ileri gelen ailelerindendi.

Ancak sahip oldukları ilmî birikim, kültür ve sosyal bağlarla kendi toplumlarını iyi tanıyor ve toplumun neye ihtiyacı olduğunu iyi analiz ediyorlardı. Onlar susturulunca bir paradoks gibi gözükse de patriyarkal devlet feminizmi işlevsel hale geldi.
 

5.jpg
Tunus kadın hareketinin öncü isimlerinden Türk Asıllı Bişâre bnt. Murad / Kaynak: https://www.lezenith.tn/2020/07/18/bchira-ben-mrad/

 

Tunuslu Kadınlar Ulusal Birliği, kadın mücadelesinin sessizleştirilmesi ve devletin kontrolünün boyutlarını göstermesi bakımından önemli bir kurumdur.

Birliğin ilk seçimlerinde başkan olarak Ayşe Belağa ve genel sekreter olarak Esma Belhoca (Ribâi) seçildi. Bu iki kadın hem Tunus'un bağımsızlığını kazanması için anti-emperyalist mücadele yürütmüş hem de kadın haklarıyla ilgili güçlü mücadele vermiştir.

Dolayısıyla sahip oldukları nüfuz gücü ve halk desteği yüksekti. Birliğin başına geçmeleri bu sebeple tam bir konsensüsle sağlandı. Ancak Burgiba için tamamen kontrol edemediği ve otoritesini sarsacak bir birlik ideal değildi.

Feminist hareketin iki öncüsü görevlerini 1958'de bırakmak zorunda kaldı. 1958'de Radiye Haddad birliğin başkanı oldu.

Amy Aisen Kallander'a göre Tunus'un kurucu devlet başkanı Habib Burgiba, Ayşe Belağa ve Esma Belhoca'nın liderliği üzerinde oluşan konsensusu görmezden gelerek kendi adayı Radiye Haddad'ı başkan olarak seçtirdi.
 

6.jpg
Tunus kadın hareketinin öncü isimlerinden Türk Asıllı Esma Belhoca

 

Bu tarihten itibaren Tunuslu Kadınlar Ulusal Birliği uzun yıllar devlet politikalarının propagandası ve halk tarafından kabul edilmesi için bir aparat olarak çalıştı.

el-Mer'a ve Fâiza gibi kadın, moda ve günlük hayata dair yayın yapan dergiler yoluyla topluma devlet feminizminin etkisini ulaştırmaya çalıştı.


Resmî ideolojinin desteklediği "ana akım" feminizm elindeki medya gücüyle tek ses haline geldi. Ayrıca yurtdışında ve yurtiçinde, uluslararası arenalarda modern Tunus'un vitrini olarak işlev gördü.


Özgür, modern ve vatanına bağlı kadın imajı Tunus'un imajıyla özdeşleşti.

Bu sırada gerçek hak mücadelecisi kadınlar toplum hafızasından silindi. Bişâre bnt. Murad, Ayşe Belağa, Esma Belhoca gibi feminist hareketin öncüleri unutuldu.

Daha doğrusu onların mücadelesi devlet feminizmi tarafından susturuldu. İşsizlik ve yoksulluk gibi hem toplumun hem kadınların asıl problemleri hakkıyla gündeme gelemedi.
 

9.jpg
Tunisia's Modern Woman adlı kitabın kapağı, Amy Aisen Kallander, 2021.

 

 

Kaynaklar

Adrien Wing & Hisham Kassim, (2008). "The Future of Palestinian Women's Rights: Lessons
from a Half Century of Tunisian Progress", Islamic Law and Law of the Muslim World Paper No. 08-40.
Frances Susan Hasso, (2011)."Consuming Desires: Family Crisis and the State in the Middle East", Stanford University Press.
Joel Beinin, (2015). "Workers and Thieves: Labor Movements and Popular Uprisings in Tunisia and
Egypt", Stanford University Press.
Kallander, A. (2021). Tunisia's Modern Woman: Nation-Building and State Feminism in the Global 1960s (The Global Middle East). Cambridge: Cambridge University Press.
Mervat F. Hatem, (1992). "Economic and Political Liberalization in Egypt and the Demise of State Feminism," International Journal of Middle East Studies 24, no. 2. 
https://www.opendemocracy.net/en/feminism-in-tunisia-brutal-hijacking-elitism-and-exclusion/

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU