İstiklal Madalyası: Bir serginin hatırlattıkları

Prof. Dr. Mesut Uyar Independent Türkçe için yazdı

İstiklal Madalyası... / Fotoğraf: AA

İş Bankası Müzesi'nde açılan "Bir Asrın Ardından" sergisi sayesinde yüzlerce İstiklal Madalyası neredeyse bir yüzyıl sonra tekrar bir araya geldi.

Varisler ve koleksiyonerlerin ödünç verdiği madalyalar, beratları, fotoğraflar ve diğer efemera İstiklal Madalyası'nın sadece Kurtuluş Savaşı'nın bir simgesi olmadığını toplum ve aile hayatının bir parçası yaşayan bir madalyaya dönüştüğünü göstermektedir.

Bu vesileyle İstiklal Madalyası'nın kısa hikayesini yazmaya karar verdim.
 

İş_Bankası_Müzesi_Bir_Asrın_Ardından_Sergisi.jpg
İş Bankası Müzesi'nde açılan "Bir Asrın Ardından" sergisi

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi, 23 Nisan 1920'de açıldıktan sonra İstanbul Hükümeti'ne alternatif ayrı bir devlet haline dönüşmüştü.

Meclis bunun bilincindeydi ve her açıdan bağımsız, işleyen ve etkin bir devlet olduğunu göstermek istiyordu.

Düzenli ordu kurulduktan sonra cephede ve gerisinde büyük kahramanlık, başarı, cesaret ve feragat gösterenlere madalya, takdirname ve ödüller verilmeye başlandı.

Bunun için doğal olarak Osmanlı devletinin mevcut madalya ve ödülleri kullanılmaktaydı.

Bu durumun meclisin bağımsız ve ayrı varlığını zedelediğini düşünenler sadece meclise ve Kurtuluş Savaşı'na özgün bir kahramanlık madalyası tasarlanıp verilmesi için teklifte bulunmaya başladılar.

İlk teklifi 12 Ağustos 1920'de Saruhan Mebusu Mustafa Necati yaptı. Madalya tasarısı mecliste şiddetli tartışmalara yol açtı.

Bolşevik fikirlerden etkilenenler madalya kavramının "istibdat" rejiminin simgesi olduğunu iddia edip karşı çıkarken bazıları ise Bursa ve İzmir işgal altındayken madalya verilmesini uygun olmadığı düşüncesindeydi.

Tasarı 29 Kasım 1920'de oy çokluğu ile kabul edilip 66 sayılı kanuna dönüştü.

Kanuna göre İstiklal Madalyası üç koşuldan birisini yerine getirenlere verilecekti; "bilfiil kıta başında, cephede veya dahili isyanları teskinde hamaset ve fedakarı asarı gösteren"lere ve "cephe gerisinde ulvi maksadın husulü için mesai ibraz edenlere" ve "istiklali milli uğrunda fedayı hayat eden şehitler"e.

İlave bir madde ile kurucu mecliste görev yapan bütün mebuslara da verilmesi kararlaştırıldı. İstiklal Madalyası tek dereceliydi.

Ancak madalyanın kurdelesi veriliş sebebine göre ayrı renkte olacaktı.

Cephede madalya kazananlar için kırmızı, meclis üyeleri için yeşil, cephe gerisi görevlerden ötürü madalya alanlar beyaz, hem cephede hem de mecliste görev nedeniyle madalya alanlar ise kırmızı-yeşil kurdeleli madalya takacaktı.

Kurulan sisteme göre birlik komutanı ve diğer yetkililer kahramanlık ve üstün başarısı görülenleri meclise teklif edecek ve meclis bu teklifleri değerlendirip onayladıktan sonra meclis başkanı imzalı berat ile hak sahiplerine madalya takdim edilecekti.

sonsuza-dek-kahramanmaras-sergisi-acildi-12906836_amp.jpeg
Karamanmaraş'ta açılan "Sonsuza Dek Sergisi'nden" / Fotoğraf: Twitter


İstiklal Madalyası kanunu kabul edilmişti ama yürürlüğe girmesi ve verilmesi zaman aldı.

Örneğin İsmet (İnönü) Paşa'ya İnönü Muharebelerinde gösterdiği başarıdan ötürü İstiklal Madalyası değil bir Osmanlı madalyası olan Altın İmtiyaz verildi.

İlk İstiklal Madalyaları Sakarya Zaferi sonrasında 29 Kasım 1921'de meclisin onaylaması ile 200 civarında subay ve askere verildi.

İlk madalyalarla beraber tartışma ve itirazlar da başladı.

Birlik komutanlarının çok seçici veya taraflı davranması nedeniyle haklarının yendiğini düşünenlerin yanı sıra grup komutanlarının tamamına madalya verilmesini kayırmacılık olarak görenler vardı.

Sakarya Zaferi'nde büyük rolü olan Mustafa Kemal (Atatürk) Paşa bu tarz eleştirilere maruz kalacağını öngörerek kendisi, Fevzi (Çakmak) ve İsmet paşaları teklif ettirmemişti.

Gerçekten Mustafa Kemal Paşa'ya İstiklal Madalyası Kurtuluş Savaşı'nın zaferle bitmesi sonrasında 21 Ocak 1923'te verilecekti.
 

Atatürk_İstiklal_Madalyasıyla.jpg
Atatürk, İstiklal Madalyasıyla

 

Madalya 29 Kasım 1921'den itibaren verilmeye başlandı ama henüz madalyanın kendisi ortada yoktu.

Madalya tasarımı için yarışma Darphane tarafından savaşın bitişi sonrasında açıldı ve Mesrur İzzet Bey'in tasarımı 9 Ocak 1923'te seçildi.

Birinci gelen bu tasarım bir savaş madalyası için oldukça şaşırtıcıdır.

Osmanlı madalyalarında geleneksel olarak ön yüzde bulunan padişah tuğrası yerine arkasında güneş doğan meclis binası yerleştirilmiştir.

Binanın önünde yer alan dünya küresi, makine çarkı, tırpan ve yaba oldukça sosyalist simgelerdir.

Savaşla ilgili asker ve silahlar yerine cepheye kağnı ile cephane taşıyan köylü kadınının seçilmesi başka bir şaşırtıcı öğedir.

Barışı simgeleyen defne dalları ön yüzdeki kompozisyonu tamamlamaktadır.

Arka yüzünde seçkin bir başarı ve kahramanlık madalyası olmasına rağmen madalyanın verildiği kişinin adının yazılacağı bir kartuşa yer verilmemesi önemli bir tasarım eksikliğidir.

Madalyayı kişiselleştirecek bir isim kartuşu yerine ay yıldızın içinde Misakı Milli Türkiye haritası ve Ankara'daki yıldızın ülkenin en uç köşelerine ulaşan ışıkları yer aldığı bir tasarım tercih edilmiştir.

Yani Kurtuluş Savaşı'ndan ziyade yeni cumhuriyetin kuruluşunu simgeleyen bireysel başarılardan ziyade kolektif başarıya vurgu yapan bir tasarım söz konusudur.

Madalyanın metal kısmının tasarımının ilginç ve şaşırtıcı olmasının yanı sıra taşıyıcı kurdele tasarımı da benzersizdir.

Osmanlı madalyalarında büyük ölçüde taşıyıcı kurdele olarak İngiliz tarzı dikdörtgen kurdele ve metal askı ve iğne tercih edilmişti.

İstiklal Madalyası'nda ise ilk defa Avusturya-Macaristan tarzı üçgen (veya muska) şeklinde katlanmış kurdele seçildi.

İşin ilginci 1983'te Madalya ve Nişanlar Kanunu çıktığında bu tarz tercih edilmemiş eski Osmanlı sistemine geri dönülmüştür.

Tasarım ve imal sürecinde bazı önemli konular ihmal edilmiştir.

Normalde her madalyanın bir rozeti ve minyatür madalyası bulunmalıdır.

Çünkü günlük hayatta ve farklı tören ve faaliyetlerde büyük madalyanın takılması pratik ve genel alışkanlıklar açısından uygun değildir.

Bu başlangıçta düşünülmediği için zamanla hak sahipleri kendi zevk ve mali durumlarına göre minyatür madalya ve rozetler yaptırmışlardır.

Her daim büyük madalyanın takılması ise kurdeleleri çabuk eskittiğinden ve özel katlama şeklini herkes beceremediğinden muşamba dahil dayanıklı kumaşlar muska gibi dikilerek kurdele yerine kullanılmaya başlandı.

Türkiye İş Bankası.jpeg
Türkiye İş Bankası Müsesi'nin açmış olduğu sergiden bir kare / Fotoğraf: AA 

 

Madalyanın maddi olarak ortaya çıkıp takılmaya başlanması meclise yönelik baskıyı artırdı.

Yüzlerce kişi meclise sunulan ama henüz onaylanmayan teklifler için işlem yapılmasını isterken çok daha fazla kişi ise savaş esnasında gösterdikleri ama teklife konu olmayan başarı ve kahramanlıkları için talepte bulunmaktaydı.

Kişilerin yanı sıra şehirler, askeri birlikler ve hatta okullar için de madalya teklif ve talepleri gelmekteydi.

11 Nisan 1924'te kayıkçıların gösterdiği cesaret ve feragat nedeniyle İnebolu Mavnacılar Loncası'na beyaz kurdeleli İstiklal Madalyası verildi.

Bunu 5 Nisan 1925'te Maraş'a kırmızı kurdeleli madalya verilmesi takip etti.

Ama ısrarlı tekliflere rağmen gazi unvanı verilen Antep ve Urfa'ya madalya verilmedi.

Bu şehirlere madalyaları çok sonraki tarihlerde sırasıyla 7 Şubat 2008 ve 7 Nisan 2016'da verilecekti.
 

Şanlıurfa_İstiklal_Madalyası_Beratı.jpg
Şanlıurfa İstiklal Madalyası Beratı

 

Zaman geçtikçe ve yeni cumhuriyet kendi ayakları üstünde sağlamca durmaya başlayınca Kurtuluş Savaşı'na yönelik bakış ve anlayış değişmeye başladı.

Bireysel kahramanlık ve başarılardan ziyade Türk milletinin birlik ve beraberlik içinde kolektif kahramanlık ve feragatine vurgu yapılmaya başlamıştı.

Sonuçta gelen yoğun talep ve savaşa bakışın değişmesiyle 30 Mayıs 1926'da 869 sayılı kanun çıkarılarak Kurtuluş Savaşı'na cephe ve gerisinde katılan ve herhangi disiplinsizlik ve suçu görülmeyen herkese İstiklal Madalyası verilmesi kararlaştırıldı.

Bu kanunu tamamlayacak şekilde 30 Ocak 1929'da kabul edilen 3579 sayılı kanun ile de başarı ve kahramanlığa bakılmaksızın savaşa katılan bütün alay ve eşiti birliklerin sancaklarına İstiklal Madalyası takılması kararı alındı.

Böylelikle İstiklal Madalyası başarı ve kahramanlık madalyasından savaşa katılan herkese verilen bir savaş hizmet madalyasına dönüştü.

indir (1).jpeg
İstiklal Madalyası / Twitter


Savaş bittikten dört sene sonra savaşa katılan herkese madalya verilmesi kararı uygulamada büyük sorunlara maruz kaldı.

Muvazzaf subay ve astsubaylar dışında herkes terhis edildiği için hak sahiplerine ulaşıp madalya ve beratlarını vermek ciddi bir dertti.

Üstelik çoğu geçim derdine düşmüş savaş gazilerinin madalya ile uğraşacak zaman ve ilgileri bulunmamaktaydı.

Bazıları ise herkesin takacağı bir madalyaya sahip olmak istemedi.
 

Meclis_Başkanı_Mustafa_Kemal_Paşa_İmzalı_Berat.jpg
Meclis Başkanı Mustafa Kemal Paşa imzalı berat

 

Madalya dağıtımı ile görevlendirilen askerlik şubelerinin bir kısmı görevini layıkıyla yapıp hak sahiplerine ulaşırken çoğunluk kaba bir bürokratik anlayış içinde herkesin tek tek gelip talepte bulunmasını bekledi.

Çoğu gazi kendisine madalya verildiğini yaşlanıp emekli olduğunda arkadaşlarında madalya görünce, madalya sahiplerine indirimli biletten aylığa kadar uzanan bir takım hak ve ayrıcalıklar sağlanmaya başlanınca fark etti.

Böylelikle askerlik şubesine gidip madalyasını alan ve her daim takmaya başlayan sayısında ciddi bir artış oldu.

1950'li yıllarda gaziler madalyalarıyla yerel ve ulusal törenlerin onur konukları haline geldi. 1960lara gelindiğinde ise artık İstiklal Madalyası takmak bir prestij ve imtiyaz konumuna gelmişti.

Ancak çoğu gazi için bunlar çok geç gelişmelerdi. Her ne kadar son Kurtuluş Savaşı gazisi Albay Mustafa Şekip Birgül 11 Kasım 2008'de vefat etse de silah arkadaşlarının çoğu 1950'leri bile görememişti.
 

Gaziler-1.jpeg
Üstün başarı gösteren gazilerin göğsünü madalyalar süsüyor / Fotoğraf: AA


Gazilerin vefatı sonrasında ailelerin kendilerine miras kalan İstiklal Madalyalarına sahip çıkması biraz daha zaman aldı.

Her ne kadar 1930lu ve 1940lı yıllarda şehit düşmüş veya genç yaşta vefat etmiş babalarının madalyalarını takan çocuklara sıklıkla rastlansa da İstiklal Madalyasının aileler nezdinde değer kazanması ancak 1990lar sonrasında gerçekleşti.

Çünkü üstünden 80 yıl geçtikten sonra Kurtuluş Savaşı'nın önemi ve onunla bir irsiyet bağı kurmak birdenbire önem kazanmıştı.

Kurtuluş Savaşı'na ilgi yazılı basın ve yayıncıları da harekete geçirdi.

Baskısı bitmiş anı kitapları tekrar yayınlanırken araştırmacı ve tarihçiler de yayınlanmış anıların peşine düşmüştü.

Bu yoğun yayın faaliyeti, televizyon programları ve belgeseller çoğu kişiye aile tarihlerini araştırma ve unutulmuş madalya, fotoğraf ve belgeleri aramaya teşvik etti.

Dedelerinin madalyasını bulamayanlar ise Milli Savunma Bakanlığı'na başvurmaya başladı.

İstiklal Madalyası'nın başlangıçta üretim ve dağıtım sürecinin uzaması günümüzde bir avantaja dönüşmüştür.

Darphane hâlâ madalya üretmektedir ve Milli Savunma Bakanlığı talep eden hak sahiplerine beratlarını vermektedir.

İşin daha ilginci gerekli belgeler bulunabilirse madalya listesinde ismi geçmeyen gaziler cumhurbaşkanı onayı ile İstiklal Madalyası alabilmektedir.

thumbs_b_c_4b19a5b5d41e52f003ca3968789d376e.jpeg
Türkiye İş Bankası Müzesi / Fotoğraf: AA


İstiklal Madalyası basit bir madalya değildir.

Kurtuluş Savaşı ve cumhuriyetin simgesi haline gelmiştir.

İhdas edilmesinden verilmesine, kahramanlık madalyasından savaş hizmet madalyasına dönüşmesine ve sonrasında cumhuriyetin her döneminde prestiji artan bir simge haline gelişi ile İstiklal Madalyası bugün sadece Kurtuluş Savaşı'nın değil aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti'nin anılarını bünyesinde barındıran ve her nesil için ayrı manalar taşıyan yaşayan bir madalyadır.

Yazının başında belirttiğim İş Bankası Müzesi'nin sergisi gibi geniş kitlelere ulaşan Kurtuluş Savaşı'nın 100'üncü yıldönümü faaliyetleri ise şimdiye kadar aile tarihine ve İstiklal Madalyası'na ilgi göstermemiş kişileri bile etkileyip heyecanlandırmaktadır.

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU