Latin Amerika 2021 özeti: Siyaset solda, ekonomi dipte, devlet tatilde, ordu tetikte

Hüsamettin Aslan Independent Türkçe için yazdı

Kolaj: Independent Türkçe

Dünya, bir yılı daha geride bırakırken; 'yeni bir yıla' da 'umutla' giriyor. Biz de bu vesileyle sizlerin yeni yılınızı kutlar; sağlık ve esenlikler dileriz.

2021 yılı tüm dünyada olduğu gibi Latin Amerika'da da Kovid-19 pandemisi ve aşı tartışmalarının gölgesinde geçti. Kovid-19'a bağlı siyasi, ekonomik, askeri, kamusal ve toplumsal yığınca mesele doğdu. Birçok konu direk veya dolaylı olarak Kovid-19'un yansıması şeklinde gerçekleşti.

Muhtemelen Kovid-19 salgını, İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana tüm dünyada yaşanan en önemli ekonomik ve sosyal yıkımdır.

Halk sağlığı açısından yapılması gereken ahlaki ve medikal doğru kararlar bir yandan alınmaya çalışılırken; diğer taraftan her ülkenin sorunu olan Kovid-19 aşı meselesini "çözdüğünü" zannedenlerin de kamusal sorunları ortaya çıktı.

Devlet otoritesinin varlığı ciddi şekilde sorgulandı. Aidiyet duygusu aşındı. Nitekim insanlar bu dönemde hükümetin başında olan bütün karar alıcıları ve başkanlarını al-aşağı etti.

Latin Amerika ve Karayipler, Kovid-19'dan kaynaklı ölüm oranları ve olumsuz ekonomik etkileri açısından pandeminin en çok harap ettiği bölgesidir. Kıtada yaşanan ölüm vakaları dünya genelindeki Kovid-19 ölümlerin yüzde 31'ine karşılık gelmektedir.

Buna ek olarak, Kovid-19 siyaseti etkiledi, eğitimi büyük ölçüde aksattı ve bölgedeki demokratik yönetimler üzerinde baskı yarattı.

En önemlisi; 2021 Kasım ayından itibaren enflasyon ve hayat pahalılığı tüm ülkelerde faizlerin artırılmasına neden oldu. Dolayısıyla Latin Amerika ülkelerinin ekonomileri 'neredeyse' çöktü.


Siyasette, sol tsunami yaşanıyor

Latin Amerika'da 2021 sonu itibarıyla sağcı hükümetler artık Brezilya, Kolombiya, Uruguay ve Paraguay'da koltuklarını koruyabiliyor. Ancak bu ülkelerdeki hükümetler, Kovid-19 sonrası seçimlerle henüz yüzleşmedi.

2000'li yıllarda 17 ülkede iktidar olan solcu yönetimlere, yolsuzluk skandallarının ortaya çıkmasına tepki olarak, 2015-2016'dan itibaren 10'dan fazla ülkede sağın yükselişi körüklendi.

Ancak sol, siyasi bir güç olarak direnç gösterdi. Örneğin Bolivya'da eski Cumhurbaşkanı Evo Morales'in partisi, darbeden bu yana yapılan ilk seçimde yeniden iktidara geldi.

Perulu seçmenler, ülkenin son cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aşırı sol aday Pedro Castillo'yu seçtiler.

Aralık ayında eski öğrenci aktivist solcu Gabriel Boric, Şili cumhurbaşkanlığı seçimi kazandı.Bunun dışında Honduras, Guetemela ve Nikaragua seçimlerini solcu adaylar kazandı.

Bu bağlamda 2022 yılında Kolombiya ve Brezilya seçimlerinde de solcu adayların kazanacağına kesin gözüyle bakılıyor.

Siyasi olarak 2021 yılı; milliyetçi-muhafazakar hükümetlerin/politikacıların çöküşünü hızlandırdı.

Önümüzdeki 2022 yılında Kolombiya ve Brezilya'da cumhurbaşkanlığı seçimi gerçekleşecek.

Kolombiya'da, Chavizm sempatizanı Gustavo Petro, şu anda cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turunda favori durumda. 2019'dan bu yana Kolombiya'yı sarsan sosyal protestolar ve Kovid-19'un sert ekonomik etkileri ülkenin siyasi manzarasını değiştirdi ve muhafazakarlığa olan ilgiyi azalttı.

Kolombiyalıların siyasi ve ekonomik hoşnutsuzluğa tepki olarak onun için risk almaya istekli olup olmadıklarını göreceğiz.

Ancak kesin olan bir şey var: Amerika Birleşik Devletleri'nin bölgedeki en önemli jeopolitik ortağında aşırı-sola doğru siyasi bir kaymanın önemli etkileri olacaktır.

Elbette Kolombiya ordusunun olası bir müdahalesi de ihtimaller dahilindedir.

Bölgenin en büyük ülkesi Brezilya da Jair Bolsonaro'nun başarısız başkanlığı sona ererken ülke büyük oranda siyaseten sola doğru bir kayabilir. Eski solcu Cumhurbaşkanı Lula da Silva seçimin favorisi olarak gösteriliyor.


Latin Amerika'da "Ekonomi, çığlık atıyor"

Bölge, Kovid-19'un etkilerinden ve ekonomik bunalım ve siyasi kutuplaşmanın mirasından büyük darbe aldı. Bölge ekonomilerinin çoğu 2020'deki yıkımdan sonra toparlanmaya başlarken, iyileştirmeler yavaş oldu. Hükümetlerin gücü yoksulluğun artması ve milli gelirdeki azalmayı ele almaya yetmedi.

Latin Amerika ve Karayipler bölgesi, Kovid-19 pandemisinin en büyük sosyoekonomik etkilere sahip küresel merkezi üssü oldu. 2021 için pozitif büyüme öngörülse de kişi başına Gayri Safi Yurt içi Hasıla'nın (GSYİH) 2023-2024'ten önce kriz öncesi seviyelere dönmesi beklenmiyor. Krizin etkisi asimetrik oldu ve özellikle en savunmasız grupları etkiledi.

Latin Amerika, 2021'in başlarında bir ekonomik toparlanma kaydetti. Ancak yüksek enflasyon karşısında para ve maliye politikalarının sıkılaştırılması nedeniyle 2021 yılının son aylarında ciddi bir kriz ile karşı karşıya kaldı.

Buna rağmen 2022'de ılımlı bir büyüme görebilir. Uluslararası Çalışma Örgütü'ne (ILO) göre, bölgedeki işgücü piyasaları en az 10 yıl geriledi; Brezilya ve Kolombiya gibi güçlü ekonomilere sahip ülkelerde yüzde 14,6 ve yüzde 15,9 gibi yüksek işsizlik oranlarına ulaştı.

İşsizlik bir önceki yıla göre yüzde 2,5 artarak yüzde 8,1'den yüzde 10,6'ya çıkarak 30 milyona ulaştı. Bu işsizlik rakamları bölgede 2021 yılı sonunda 80 milyona ulaştığı tahmin ediliyor.


Devlet tatilde: Güvenlik ve uyuşturucu

Uyuşturucu ticareti, özellikle kokain üretiminin tüm zamanların en yüksek seviyesinde olduğu Kolombiya'da patlama yaşanıyor. Bu, şiddeti körükledi ve kıtanın her yerinde devlet meşruiyetini riske attı.

Çözüm için umutsuz olan bazı liderler, bunu artan bir askerileşmeyle çözmeye çalışıyor.

Bu arada, emek savunucuları, yerli liderler ve sivil toplum, siyasi şiddete karşı savunmasız kalmaya devam ediyor. Hatta Ekvador'daki son hapishane isyanlarında yüzlerce kişi öldürülmüştü. Nihayetinde hükümet geçici OHAL açıklamıştı.

Bu arada, yolsuzluk, organize suçlar ve yasadışı uyuşturucu ticaretinde patlama yaşanıyor.

Ayrıca koronavirüs pandemisi, Güney Amerika'nın halk sağlığı sistemlerine ve ekonomilerine başka bir büyük zorluk ekledi.

Bu nedenle bölgedeki solcu siyasetçiler/hükümetler iktidar olurken; silahlı kuvvetler, sosyal hatta otoriterlikle etkisini hissettiriyor. Bu bağlamda sivil hükümetler açısından tehdit olmayı devam ettiriyorlar.

Bölgede yeni keşfedilen bu otoriterlik eğilimi 2022'de de devam edecek. El Salvador'da Nayib Bukele, Brezilya'da Jair Bolsonaro, Bolivya'da Luis Arce ve Meksika'da Andrés Manuel López Obrador'a kadar, bölgede askeri etki eski günlerine geri dönüyor.

Dolayısıyla bu yeni otoriterliğin özünde, gücü yürütme üzerinde yoğunlaştırmaya ve bir ülkenin ekonomik ve sosyal yönlerinde ordunun rolünü genişletmeye yönelik artan bir eğilim söz konusu.

Toplumsal baskılar ve siyasi istikrarsızlık arttıkça, bu tür güç yoğunlaşmaları demokratik yönetime önemli anlamlı yüklüyor. Dolayısıyla birçok ülkede devam eden sosyal istikrarsızlık; bunun siyaseti ve ekonomiyi nasıl etkileyeceği düşüncesiyle silahlı kuvvetlere olan ihtiyaca odaklanıyor.

Yani bölgede yoksulluk arttıkça, Latin Amerika hükümetleri sosyal güvenlik ağını desteklemek için artan baskı altında kalacak. Bu, pandeminin küresel ekonomi üzerindeki ekonomik etkileriyle birlikte, gelirlerin azalması nedeniyle kıtanın çoğu ülkesini zor durumda bırakıyor.

Bu, artan enflasyon ve dolar kurundaki güçlü artış ile birleştiğinde, birçok Latin Amerika ülkesi için artan borç yükleri yaratacaktır.

Dolayısıyla hükümetler daha fazla gelir aradıkça; artan vergi, reformlar ve kamulaştırma tehditleri yoluyla özel sektöre daha fazla müdahaleciliğe doğru bir eğilim olacaktır.

Bu eğilim çoğunlukla siyaseten sol hükümetlerde söz konusu iken; küresel ve yerel sermaye çevreleriyle silahlı kuvvetler arasında bir ittifakı da beraberinde getirecektir.

Örneğin Meksika'da Lopez hükümeti, lityum rezervlerini yabancı yatırımcılardan korumak için harekete geçiyor.

Başkan Lopez Obrador, geçtiğimiz günlerde "Lityum, Meksika ulusunun kontrolü altında kalması gereken stratejik bir mineraldir; piyasaya bırakamayız" dedi.

Honduras'ın solcu cumhurbaşkanı "belirli ekonomik faaliyetleri millileştirme" sözü verdi. Benzer sözleri Şili ve Peru'da seçimi kazanan solcu politikacıların da verdiğini biliyoruz.


Sonuç olarak, Güney Amerika ülkeleri bundan sonra ne olacağıyla ilgili temel soruları incelemeye devam edeceğiz.

Koronavirüs pandemisinin sağlık ve ekonomik yansımaları bölgenin siyasi manzarasını nasıl etkileyecek?

Guaido'ya verilen uluslararası desteğin Venezuela'nın siyasi ve insani krizleri için ne anlama gelecek?

Washington, bölgedeki Rus ve Çin etkisine karşı ne gibi adımlar atacak?

Brezilya'da Bolsonaro seçimi kaybederse görevini bırakacak mı?

Kolombiya'da yıllar sonra solcular iktidar olabilcek mi?

Brezilya ve Kolombiya silahlı kuvvetleri, seçim sonuçlarına nasıl tepki verecek?

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU