1920'lerden başlayalım, Kurtuluş Savaşı kazanılmış, yeni durumda devlet sistemi içinde yürütmeyi hangi kuvvet temsil edecek, nasıl edecekti?
1921 "Teşkilatı Esasiye Kanunu" devletin tüm kuvvetlerini Büyük Millet Meclisi'ne bağlıyordu. "Meclis hükümeti" denilen bu sistem gereğince yürütme ve yargı kuvvetleri Meclise karşı sorumlu hale getiriliyordu.
Meclisin üstünlüğü esastı.
1924 Anayasası "Meclis Hükümeti-Parlamenter Sistem" bileşiminde Meclis bir ölçüde dengelenmesine karşın Meclisin Üstünlüğü sürüyordu.
***
Öte yandan bir de Atatürk meselesi vardı.
Atatürk'e bağlı ve "Savaş Kabinesi" gibi çalışan 1920'li yılların "Harp Encümeni" vardı.
Devamla 1930'lu yılların "Yüksek Müdafaa Meclisi" vardı.
Birbirinin devamı olan her iki kurumda doğrudan Atatürk'e bağlı çalışıyor ve konumlanış olarak Meclis'in üzerinde kurumsallaşmalardı.
Anlaşılacağı üzere 1921-1924 Anayasalarındaki "Meclisin üstünlüğü belirlemeleri sadece belirleme olarak kalıyordu.
Ama her şeye karşın Meclisin belirli bir gücü vardı. Gizli oturumlarda ülkenin en temel sorunları tartışılabiliyor, temelde Atatürk'te somutlaşan yürütmeyi zorlayabiliyorlardı.
Nitekim Harp Encümeni ve Yüksek Müdafaa Meclisi, üyelerini kendi bünyesinden seçebiliyordu. Elbette ki seçimde Atatürk'ün payı büyüktü ve seçilenler bu kurumlara girdikten sonra tamamen Atatürk'ün denetimine giriyorlardı.
Ancak bugünün uygulamalarıyla kıyaslandığında bu tür küçümsenemez biçimsel şeyler vardı.
***
İkinci Dünya Savaşı sonrasının dünyasında demokrasi rüzgarlarının estiği, Türkiye'de çoğulculuğa geçişin etkisi altında olmalı, aynı kurumların uzantısı olan 1949 "Milli Savunma Yüksek Kurulu'nun pek fonksiyonu olmadı.
Bu kurulun başkanlığını zaten Başbakan yapıyordu. Üyelerinin çoğunluğu ise sivildi. Hatta Başbakan Adnan Menderes çoğu kez toplantılara dahi katılmazdı.
**
Ancak asıl değişiklik 1961 Anayasasında gerçekleşti.
"Milli Güvenlik Kurulu, Milli Güvenlik ile ilgili kararların alınmasında ve koordinasyonunun sağlanmasında yardımcılık etmek üzere, gerekli görüşleri Bakanlar Kuruluna bildirir". (Madde 111/3)
1971 darbesinden sonra yapılan değişiklik neticesinde "Bildirir" yerini "tavsiye eder" görüşüne bıraktı.
1982 Anayasasından sonra "tavsiye eder" yerini "öncelikle dikkate alır" görüşüne bıraktı. (18/3)
Anayasaya göre düzenlenen MGK Sekreterliği yasasında "Milli Güvenlik Kurulu kararlarının hazırlanmasında ve bu kararlara ilişkin Bakanlar Kurulu kararlarının uygulanmasında ,
Bakanlıklar ve ilgili kurum ve kuruluşlara müşterek çalışmalar yapar, uygulamaları takip ve kontrol eder, düzenleyici, yönlendirici, koordine edici işbirliğinde bulunur." (1983/ ')2945-13/b)
(1983'den günümüze, devam edecek)
© The Independentturkish