ABD, Zengezur Koridoru'ndan Kuzey Kafkasya mecrasına ve Güney Azerbaycan-Horasan Highway'inden Türkistan'a mı açılacak?

Prof. Dr. Ali Arslan Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: Reuters

Sovyet Rusya'nın dağılma sürecine girdiği bir dönemde, Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'ne bağlı olan Dağlık Karabağ Oblastı'ndaki Ermeniler, Rusların da desteği ile 1988'de önce bağımsız sonra da Ermenistan ile birleşmek için faaliyete başlamışlardı.

O dönem askeri gücü olmayan Azerbaycan kendine ait toprakları savunamamış ve 16 Mayıs 1994'te Moskova'da Azerbaycan ile Ermenistan arasında ateşkes imzalanmıştı.

Bu Birinci Karabağ Savaşı sonunda Ermeniler, Azerbaycan Dağlık Karabağ dâhil Azerbaycan'ın topraklarının yüzde yirmisini işgal etmişti.

Ancak dünyadaki dengeler değişirken Rusların askeri desteğini kaybeden Ermenistan,  
27 Eylül 2020 - 10 Kasım 2020 arasında gerçekleşen İkinci Karabağ Savaşı'nı kaybetmiş ve Azerbaycan ile ateşkes anlaşmasını 9 Kasım 2020'de imzalayarak Ermenilerin işgal ettiği topraklardan çekilmesini kabul etmişti.

Rusya Federasyonu Başkanı Vladimir Putin'in himayesinde imzalanın bu anlaşma ile bölgedeki tüm ekonomik ve ulaşım bağlantılarının açılması kararlaştırılmıştı.

Bu çerçevede Ermenistan, Azerbaycan ile Azerbaycan'a bağlı özek bir cumhuriyet olan Nahçıvan arasında vatandaşların, araçların ve yüklerin her iki yönde ulaşım için garantisi vermişti.

Zengezur Koridoru olarak adlandırılacak olan bu hattın kontrolü Rusya Federasyonu Federal Güvenlik Otoritesi Sınır Muhafızları Servisi tarafından gerçekleştirilecekti.

Görüldüğü gibi Azerbaycan'ı Nahçıvan üzerinden Türkiye'ye bağlayacak olan bu yolun kontrolü Ruslara ait olacaktı.

Bu Rusların tarihi olarak Güney Kafkaslardaki stratejilerine uygun bir düzenlemeydi.

Ancak kısa bir süre içerisinde Güney Kafkaslarda Rusların nüfuzu azalmaya ve ABD'nin etkinliği artmaya başlamıştı.

ABD, Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki bir barış anlaşması imzalanması çalışmalarını teşvik etmiş ve 8 Ağustos 2025'de, "Azerbaycan ile Ermenistan Arasında Barışın ve Devletlerarası İlişkilerin Tesis Edilmesi Hakkında Antlaşma" metninin, iki ülkenin dışişleri bakanlarınca Washington'da paraf edilmesine Trump, Aliyev ve Paşinyan'ın tanıklık etmişlerdi.

Bu antlaşmanın onaylanması zaman alacağı için ilişkilerin hızlandırılması için de Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile Ermenistan Başbakanı Nikol Nişanyan ABD başkanının himayesinde Washington'da bir "Azerbaycan Cumhuriyeti ile Ermenistan Cumhuriyeti Arasında Barışın Tesisi ve Devletlerarası İlişkilerin Kurulmasına İlişkin Ortak Bildiri" imzalamışlardı.

Trump'ın şahit olarak imza koyduğu bu bildirinin vurgulanması gereken özellikleri şunlardır:

  • 1992 yılında Karabağ meselesini barışçıl bir şekilde çözmek için Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı tarafından kurulan eş başkanlığını ABD, Fransa ve Rusya Federasyonu'nun yaptığı AGİT Minsk Grubu'na son verilecektir.
     
  • Azerbaycan ve Ermenistan ikili ve uluslararası taşımacılık hatlarının açılmasını kabul etmişlerdir. Ayrıca hem Azerbaycan Cumhuriyeti'nin ana kısmı ile Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti arasında, Ermenistan Cumhuriyeti toprakları üzerinden kesintisiz bağlantı kurulacak hem de Ermenistan Cumhuriyeti için uluslararası bağlantılar sağlanacaktır. 
     
  • Ermenistan Cumhuriyeti topraklarında "Uluslararası Barış ve Refah İçin Trump Rotası" (TRIPP) oluşturulacak ve bu projeye "Ermenistan Cumhuriyeti, Amerika Birleşik Devletleri ve karşılıklı olarak belirlenecek üçüncü taraflar" da dâhil olabilecektir.

Kısacası, 2020 yılında Zengezur Koridoru Rus kontrolünde olması tasarlanmışken, 2025 yılında Rusların yerini ABD almıştır.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Aliyev'in ifadesiyle Zengezur Koridoru sadece "Azerbaycan'dan Azerbaycan'a (Nahçıvan) engelsiz bağlantı sağlanmakla" kalmayacak, Demiryolunun yanı sıra buradan enerji hatları ve fiber optik hatlar da geçeceğinden "Azerbaycan'ın ve Hazar kıyısındaki komşularının enerji kaynaklarını buradan sevk etmek mümkün olacaktır."

Yani, Zengezur Koridoru'nu kontrol eden ABD, buradan Hazar ve etrafına ulaşma imkânına kavuşacaktır.

ABD'nin yalnız bir koridorla ilgilenmediğini ve daha söylemediği bir stratejik boyutların olduğunu ortaya koyan delil ise 8 Ağustos 2025'te Trump ile Aliyev iki ülke arasında Stratejik Ortaklık için Mutabakat Zaptı'nı imzalamaları olmuştur.  

Ermenistan'ın Zengezur Koridoru'nu 99 yıl süreyle ABD'ye bırakmasıyla,  bu koridorun tamamlandığında insanların ve malların Avrupa-Türkiye-Ermenistan/ABD-Azerbaycan- (Merkezi Asya'daki)Türk cumhuriyetleri gidiş-geliş Rusya Federasyon ve İran toprakları üzerinden geçmek zorunda kalınmadan sağlanabilecektir.

Bu projenin ABD'nin Rus Federasyonu ve İran'ın Güney Kafkasya'da etkisini azaltmasına ve ÇHC'nin önüne kesmeyesine hizmet edeceği de yerinde bir tespit olacaktır.

ABD'nin bu koridora yerleşmesinin sadece Güney Kafkasları ilgilendirmediği bariz olduğundan, ilk önce tarih laboratuvarını müracaat ederek, geçmişte yaşanan küresel rekabet neticesinde bu problemin nasıl ortaya çıktığını kısaca izah etmemiz günümüz anlamak açısından çok faydalı olacaktır.

Ayrıca günümüz küresel aktörlerin hangi adımları atacakları hakkında da öngörülerimizi billurlaşacaktır.

Bu mevzunun öncelikli olarak biri Kafkasya diğeri Merkezi Türkistan boyutu olduğundan bunların ayrı ayrı incelemek şarttır.


Güney Kafkasya'da stratejik rekabetler ve Zengezur Koridoru oluşum sebepleri

Karadeniz-Kafkasya-Hazar Denizi'nin kuzeyindeki güçlü ve küresel stratejileri olan devletler kabaca; Kazan-Kafkasya-Doğu Anadolu/Güney Azerbaycan(Tebriz) - Batı İran/Irak - Basra Körfezi - Hürmüz Boğazı - Umman güç boylamında hâkimiyet kurmak istemişlerdir.

Mesela, milattan önce 1300-800 arasında Kafkasya, İdil/Volga- Kırım, Tuna havzasında büyük bir devlet haline gelen Kimmerler, Kafkaslardan Doğu Anadolu'ya gelmişler ve burada önce Asurlular (milattan önce 2500-609) himayesindeki Urartulularla daha sonra da doğrudan Asurlularla mücadele etmişlerdi.

Kimmerlerin yerini alan milattan önce 8'inci - 3'üncü yüzyıl arasında hüküm sürmüş olan İskitler, Kafkaslardan güneye doğru ilerlemiş önce Med İmparatorluğu (milattan önce 678-549) sonra milattan önce 549'dan itibaren Persler, daha sonra milattan önce 330'dan sonra Persler ortadan kaldıran Makedon İmparatorluğu daha sonra da milattan önce 321'den yılın itibaren de Selevkoslara (Seleukos) Güney Kafkasya'da rekabet yaşamışlardı.  

Başkenti Etzelburg (Macaristan'da) olarak 375'te kurulan Avrupa Hun Devleti'nin kendisinden önceki büyük devletler gibi Kafkaslardan güneye doğru hakimiyetini yaymak istediği bilinmektedir.

Şöyle ki, 395'te Roma İmparatoru 1. Theodosius'un ölümü üzerine, Avrupa Hun Devleti'nin doğu kanadı tarafından Basık ve Kursık adlı iki başbuğ komutasındaki birlikler, Tın/Don nehri havzasından hareket etmiş, Kafkaslar üzerinden Erzurum bölgesine, Karasu ve Fırat vadilerini takip ederek güneye yönelmişler, bugünkü Malatya ve Çukurova gelmişlerdi.

Hunlar, o dönemin önemli kaleleri olan Urfa ve Antakya'yı kuşatmışlar, daha da güney giderek bugün Lübnan'daki Sur şehrine varmışlar ve bu şehri ablukaya almışlardı. Daha sonra tekrar kuzeye dönen Hun birlikleri, Kayeri-Ankara-Azerbaycan/Bakü-Dağıstan yolu ile merkezlerine geri dönmüşlerdi.

469'de Hunların dağılmasından sonra başkenti Segedin olan Avar Devleti, 565'de Avrupa Hunlarının yerini almış, önce Hazar Denizi ile Karadeniz arasındaki Kuzey Kafkasya'yı ele geçirmiş sonra da Kafkas geçitlerini de tutmuşlardı.

Kafkas Dağlarını aşan Avarlar, Gürcistan'ı ve 574-576 yılları arasında Ahıska'yı zaptetmişlerdi.  

Avarların yerini alan büyük güç Hazar Devleti(650-985) de Batum-Revan-Lenkeran hattının kuzeyini ele geçirmiş ve bu hattı korumak için Emevilerle büyük mücadele vermişti.

Emeviler (661-750), 721'de bugün Rusya Federasyonu sınırları içindeki Dağıstan Cumhuriyeti'ndeki Derbent Geçidi'ni aşarak büyük bir başarı elde etmişlerdi.

Ancak Marj el-Hacar Muharebesi'nde Hazar Devleti ordularına yenilerek geri çekilmişlerdi.

730'da büyük bir Hazar ordusu Kafkas dağlarını geçerek bugünkü Azerbaycan Cumhuriyeti, Gürcistan, Doğu Anadolu ve bugün İran sınırları içindeki Güney Azerbaycan'a girmiş, yapılan Erdebil Savaşı'nı kazanmışlardı.

Daha sonra Güney Kafkasya'da Hazar-Abbasi (750-945)mücadelesi devam etmişti. Hazarların yerini alan Kıpçak Devleti (995-1239) de Batum-Lenkeran'ı kontrol etmiş ve Büyük Selçuklu Devleti (1037-1157) ile rekabete girişmişti.  

Bundan sonra Moğollar bütün bölgeyi kontrollerine almışlardı.

1264'ten itibaren kuzeyde Altınorda Devleti hüküm sürmeye başlamış ve Kafkaslar üzerinde İlhanlılar Devleti (1256-1335) ile rekabete girişmişlerdi.

Daha sonra Altınorda rekabetini Karakoyunlu Devleti (1380-1469) ve Akkoyunlu Devleti(1378-1501) ile devam ettirmişti.

1299'da kurulan Osmanlılar büyük bir devlet haline geldiği bir sırada,  1501'de kurulan Safevî Devleti'nin bu günkü İran, Irak, Ermenistan ve Azerbaycan topraklarını içine aldığından Güney Kafkaslar üzerinde rekabet başlamıştı.

Osmanlı Devleti'nin zirveye çıktığı 16. yüzyılın sonlarında, Safevîler mücadeleye devam etseler de Osmanlılar Kuzey Kafkasya/Dağıstan- Umman hattının büyük kısmına sahip olmuşlardı.  

Bu sırada Ruslar, 1552'de Kazan Devleti'ni 1556'da da Astrahan Devleti'ni işgal ederek, tarihlerinde ilk defa, Hazar Denizi'ne ulaşmışlardı.

Kafkasya hâkimiyeti için bu gelişmeyi tehlikeli gören Osmanlılar, 1563'ten itibaren Astrahan'a bir sefer düzenlemek istemişler ancak gerçekleştirememişlerdi.

1569'de Tın/Don-İdil/Volga arasında bir kanal açarak Rusları Kafkaslardan uzak tutma teşebbüsünde de başarısız olmuşlardı.

Bunun üzerine harekete geçen Ruslar, önce Dağıstan'a sonra da Kafkas dağlarını aşarak 1723'te, Bakü'ye kadar ilerlemişler ve bunu Osmanlılara da 1724 yılında resmen kabul ettirmişlerdi.

Ruslar, 1768'de Osmanlılara karşı harekete geçmeyi kararlaştırdıkları zaman, 2. Katerina, Rusların ko¬rumasında bir Ararat Krallığı'nın kurulması hususunda Ermenileri teşvik etmişti.

Ruslar, 1784'te Daryal üzerinde Viladikafkas Kalesi'ni yaparak Kafkas dağlarındaki önemli bir geçidi daha kontrol altına almış ve 1800'de re Gürcistan'ı ilhak ederek Osmanlıların nüfuzunu iyice kırmıştı.

Urumiye'ye kadar uzanan Azerbaycan coğrafyasının tamamını ele geçirmek isteyen Ruslar, Osmanlı idaresinde bulunanlar haricindeki Ermeniler ve Kafkaslardaki bütün Hristiyan halkları nüfuzlarına almışlardı.

1813'de Karabağ, Şeki, Gence, Şirvan, Derbend, Kuba ve Bakü Hanlıklarıyla Taliş Hanlığının bir kısmı Rusya'nın hâkimiyetine geçmişti.

Ruslar, 1826-1828 Rus-İran Savaşı'nda Revan ve Nahcivan Devletlerini de ele geçirmişlerdi.

Güney Azerbaycan'ı da giren Ruslar 14 Ekim 1827'de Tebriz'i, 28 Ocak 1828'de Urumiye'yi,  8 Şubat'ta Erdebil'i işgal etmişlerdi.

Osmanlılar ve İran'daki Kaçarlar Ruslar karış koyamamış Rusların Komutanı Paskieviç, Basra Körfezi'nde İngilizlerin elinde bulunan Buşehr'e (Buşire) ulaşmak istemişti. 

Rusların Aras nehrinin güneyde ilerlemesini kendisi için tehlikeli gören İngiltere hareket geçmiş ve 26 Nisan 1828'de Osmanlı-Rus Savaşı'nın başlatarak Rusların bu hedefe varmasını engellemişti.

İngilizlerin planlamasıyla gerçekleşen 29 Temmuz 1828'de imzalanan Türkmençay Anlaşması ile Ruslar Güney Azerbaycan'ı boşaltmış ve Aras nehrinin kuzeyine çekilmişlerdi.

Böylece İngiltere, Rusları Güney Kafkasya'dan aşağıya inmemesi konusunda kesin kararını icraata koyarak bugünkü Ermenistan ve Azerbaycan ile İran sınırını belirlemişti.

1828-1829 döneminde Osmanlıların elindeki Çıldır Eyaleti'ni ele geçiren Ruslar, Güney Kafkasya'ya tam olarak yerleşmişlerdi.

Ayrıca Ruslar, Güney Azerbaycan ve Doğu Anadolu'dan da bazı Ermenileri Revan bölgesine yerleştirerek kendisine dost bir beşeri üssün de inşasına başlamıştı.

Rusların hazırladığı bu zemin üzerine Birinci Dünya Savaşı sonunda, Sovyet ihtilali ile Rus Çarlığı dağılırken, Revan ve civarında bir Ermenistan kurulmuştu.

Bu durumu iyi değerlendiren Birinci Dünya Savaşı galibi İngiltere, Güney Kafkasya'ya girmiş ve 1919'da Gürcistan, Azerbaycan ve Ermenistan'dan oluşan Güney Kafkasya Federasyonu'nu kurdurarak Güney Kafkasya'yı kontrolüne almıştı.

Bir ileri adım olarak ta Bolşevik Ruslara karşı Kafkas Dağlarının kuzeyindeki Beyaz Rusları desteklemişti.

Ancak Sovyet Rusların 1920 sonlarında Güney Kafkaslara yeniden zaptı ile büyük ölçüde, tekrar Birinci Dünya öncesine sınırlara dönülmüştü.

Bu dönemde Sovyet Rusya, Türkiye'nin Azerbaycan üzerinden Türkistan açılmasına bir set oluşturmak için Azerbaycan'a ait olan ve Nahçıvan'ın doğusundaki Zengezur bölgesini Ermenistan'a bağlamıştı.

Tabi bu arada Azerbaycan ile Nahçıvan'ın bağlantısını kesmiş ve Azerbaycanlıların birbiri ile irtibat kurmalarını Ermenilerin inisiyatifine bırakılmıştı.

Karabağ'da da çoğunluğu Ermenilerden oluşan otonom bir idare kurularak Azarbaycan iyice güçsüzleştirilmişti.

İkinci Dünya Savaşı'nın galiplerinden olan Sovyetler Birliği, savaş sırasında geçici olarak kontrol ettiği İran'ın kuzey - batışında, bugünkü İran idari yapısına göre, Erdebil, Gilan, Zincan, Doğu Azerbaycan ve Batı Azerbaycan eyaletlerini içine alan Güney Azerbaycan Halk Cumhuriyeti (20 Kasım 1945) ile Kürdistan Eyaleti'nde Mahabad Cumhuriyeti'ni (22 Ocak 1946) kurdurarak Aras Nehri'nin güneyine yerleşmek istemişti.

Hatta Sovyet Ruslar, Molla Barzani'ye 1943-1945 arasında Irak'ın kuzeyinde otonom bir yapı kurmak için destek vermişlerdi.

Ayrıca Ruslar, Güney Azerbaycan'ın doğusundaki büyük Horasan'ın İran kısmına da nüfuz etmeye çalışmışlardı.

Ancak Sovyet Rusların bu ilerlemesine İngiltere ile ABD‘nin karşı çıkması ve yardımlarıyla Irak Hükümeti Kuzey Irak'ta otoritesini yeniden sağlamamış, İran yönetimi de Mahabad Cumhuriyeti ve Güney Azerbaycan Halk Cumhuriyeti'ni Aralık 1946'da ortadan kaldırılmıştı.

Böylece ABD, Sovyetlerin Hazar-Suriye hattını ele geçirme teşebbüsüne son vermiş ve Sovyet Ruslar Aras Nehri'nin kuzeyine çekilmişti.
 


Soğuk Savaş sonrası Türkistan'da rekabetin başlaması ve Güney Azerbaycan-Horasan hattı

ABD-Sovyet Rusya liderliklerinde gerçekleşen Soğuk Savaş döneminin sonlarında, ÇHC'nin Sovyet Rusya'dan uzaklaşması neticesine, ABD'nin dolaylı onayıyla BM daimi üyesi olması yeni bir süreci başlatmıştı.

Hele ABD'nin 1 Ocak 1979'da ÇHC ile resmen diplomatik ilişkiler kurması üzerini 11 Şubat 1979'da İran Devrimi gerçekleşmiş ve 4 Kasım 1979'da da İran, ABD'ye düşmanlığa başlamıştı.

Bir ay sonra 27 Aralık 1979'da da Sovyet Ruslar, Afganistan'ı işgal etmişlerdi. Rusların benim tabirimle İktidar Ekvatoru'nun Türkistan Hattı'ndan güneye inmesi ABD açısından kabul edilmesi pek mümkün değildi. 

ABD, İran'a karşı desteklediği Saddam liderliğindeki Irak, 22 Eylül 1980'de, İran'a savaş açmış ve bu savaş 20 Ağustos 1988'e kadar sürdürmüştü.

ABD'nin yaptığı ikinci hamle ise 1979-1989 arası Afganistan'da Sovyet Ruslara karşı Mücahitleri örgütlemesi olmuştu.

Bunlarla yetinmeyen ABD, ordu teşkilatında çok önemli bir değişikliğe giderek, Mısır, Güney-batı Asya, Afganistan ve Orta Asya yani Merkezi Türkistan'ı içine alan Merkez Komutanlığı(CENTCOM)'nı 1 Ocak 1983'de kurmuştu.

ABD'nin Müşterek Muharip Komutanlıklarından birisi olan CENTCOM'un da büyük katkıları ile 1991'de Rusların kontrolündeki Sovyetler Birliği 1991'de yıkılacak, Ermenistan, Azerbaycan, Türkmenistan, Özbekistan, Tacikistan, Kırgızistan ve Kazakistan'ın bağımsızlığını kazanmasıyla da Ruslar, fiilen Güney Kafkasya ve Merkezi Türkistan'dan uzaklaşacaklardı.

Ermenistan üzerindeki kontrolleri sayesinde Güney Kafkaslarda nüfuzları devam ettiren Ruslar en büyük darbeyi ABD'nin, 8 Ağustos 2025'de, Azerbaycan ile Ermenistan barıştırıp, Zengezur Koridoru'na yerleşmeyi garantiye almasıyla yemişlerdi.

Rusların, Merkezi Türkistan'daki nüfuzu büyük ölçüde ÇHC'ne Güney Kafkaslardaki nüfuzu ise ABD'ye geçmişti.

Zengenzur Koridoru'na yerleşecek olan ABD'nin burası ile iktifa etmesini beklemek, tarih laboratuvarındaki tecrübelere istinaden, imkânsızdır.

Bunun delili Doğudan gelen büyük güçler Horasan ve Güney Azerbaycan üzerinden batıya, batıdan gelenlerde aynı kulvardan doğuya doğru hareket etmeleridir.

Mesela İskender liderliğinde Balkanlardan Anadolu'ya gelen Makedonlar, Persleri MÖ 334'e Biğa Çayı'nda, milattan önce 333'te Hatay/Erzin'de, milattan önce . 331'de Arbela (Erbil) yakınlarındaki Gaugamela'da ve milattan önce 330'da Parsa/Şiraz'da yenerek bu imparatorluğa son vermişlerdi.

Bundan sonra kuzeye Hazar'a doğru yönelen Makedonlar, Ekbatan/Medya'ya vararak Güney Azerbaycan'a sahip olmuşlar daha sonra da doğuya Horasan'a yönelmişler, Ceyhun havzası üzerinden Merkezi Türkistan'a girmişler ancak İskitler karşısında mağlup olarak geri dönmüşlerdi.

Diğer bir örnek ise Romalılardır. Anadolu'ya hâkim olan Romalılar MS 117'de Güney ve Kuzey Azerbaycan'ı zaptetmiş ancak Horasan'a girememişti.

Başka bir misal ise Arabistan'da devlet kuran Müslümanlardır.

Önce kuzey-doğuya doğru ilerleyen Hilafet İslam Devleti(632-661), 642 yılında Nihavend Savaşı'nı kazanarak Sasanileri büyük darbe indirmiş ve Yezdicerd Horasan tarafına kaçmıştı.

Bunun üzerine Hamedan'dan kuzeye doğru ilerleyen Müslümanlar, ilk önce Güney Azerbaycan'ı fethetmiş arkasından doğuya doğru yönelerek Horasan'a girmişlerdi.

Emeviler döneminde ise 674'de Türkistan içlerine nüfuz etmişlerdi.

Çinlilerin basısı ile Göktürkler yıkılıp yeni kurulan Uygur Devleti, Çinlilere karşı koyamayınca Müslümanlardan yardım istemişti.

Oluşan ittifak sayesinde Türk ve Müslüman orduları, 751 yılındaki Talas Savaşı'nda Çinliler yenmiş ve onların sadece Merkezi Türkistan'ı değil Doğu Türkistan'ı da boşaltmaları sağlanmıştı.

Verebileceğimiz diğer bir örnek Marmara bölgesinden doğuya doğru genişleyen Osmanlılardır.

16'ncı yüzyılda büyük bir güç haline gelen Osmanlılar, 23 Ağustos 1514'teki Çaldırın Savaşı ile Anadolu'da tam hakimiyet kurduktan sonra 6 Eylül 1914'te Safevîlerin başkenti ele geçirmişlerdi.

Yavuz Sultan Selim de Tebriz'e gelmiş ve daha ileri bir harekâta Yeniçerilerin isyanı yüzünden devam edilememişti.

Daha sonra 1585 yılında Özdemiroğlu Osman Paşa kumandasında Osmanlılar Tebriz'i bir kere daha zabt etmişler ancak Horasan'a doğru ilerleyememişlerdi. 

Osmanlı gerilerken, Kafkas dağlarını aşan ve 1828'deki Türkmençay Antlaşması ile Güney Kafkasları işgal eden Ruslar, İngilizlerin baskısı ile Aras nehrinin kuzeyine çekilseler de, Güney Azerbaycan-Horasan üzerinden, Türkistan'a açılma hedefinden vazgeçmemişlerdi.

Şöyle ki, Ruslar harp tazminatından vazgeçme karşılığında İran'ı yöneten Kaçar hanedanının Hive, Merv ve Herat yönünde saldırmasını teklif etmişti.

Kaçarlar da, Tahran'daki Rus Büyükelçisi Kont Simonoviç vasıtasıyla yapılan bu teklifi, kabul etmişlerdi. Kaçarlar, 1833'te Herat'a saldırmış ancak kuşatma sırasında Komutan Veliaht Abbas Mirza'nın ölmesi üzerine kuşatma kaldırılmıştı.

1834'de tahta çıkan Muhammed Şah, Simonoviç'in teşviki ile Herat almak için 1838 baharında harekete geçmişti.

Herat'ı alarak Horasan'a hâkim olmak ve Merkezi Türkistan'daki Türk devletlerini kıskaç altına almak için Rusların Kaçarları kullanmasına İngilizler karşı çıkmış ve İngilizlerin ültimatomu üzerine Kaçarlar geri çekilmek mecburiyetinde kalmışlardı.

Böylece Rusların Kaçarları kullanarak Güney Azerbaycan-Horasan üzerinden Merkezi Türkistan'a ve Afganistan'a nüfuzuna İngilizler müsaade etmemişti.

1842 yılında da Afganistan'ı ve daha sona Afganistan Türkistan'ı denilecek bölgeyi kontrol etmeye başlamıştı.

Kısacası Rusların Kafkaslardan aşağı inerek Güney Azerbaycan-Horasan üzerinden Türkistan'a açılmasını İngilizler engellemiş ve bundan sonra İran daha sıkı bir şekilde İngiliz kontrolüne alınmıştı.

Birinci ve ikinci dünya savaşları sırasında İngilizler, Rusların İran'ın kuzeyinde faaliyetine kontrollü bir şekilde izin verse de, yukarıda bahsettiğimiz gibi, Güney Azerbaycan-Horasan bölgelerinde kalıcı olmasına müsaade etmemiş, 1945 sonrasında küresel güç olarak İngiltere'nin yerini alan ABD de aynı hassasiyeti göstermişti.

Soğuk Savaş sonrasında iktisadi küresel bir güç olarak ortaya çıkan ÇHC'nin, Bir Kuşak Projesi ile benim İktidar Ekvatoru'nun Türkistan Hattı olarak adlandırdığım; Kansu - Karanlık Dağları/Hoten(Doğu Türkistan) -Badahşan/Hindukuş Dağları - Herat - Horasan - Tebriz hattını kendine bağlama ve yerleşme çalışmalarına, küresel liderlikteki konumumu kaybetmek istemeyen ABD'nin vereceği karşılığın, tarihi tecrübeyi dikkate alırsak, batıdan doğuya doğru olması mukadderdir. 


Sonuç

Bir Kuşak Bir Yol projesine göre, ÇHC'nin ABD'ye karşı rekabette, en elverişli ve en az engelli olanı Bir Kuşak projesinin güney kanadıdır.

Bu kanadın geçtiği Doğu Türkistan-Horasan-Güney Azerbaycan sahasında ÇHC'nin dengeleri bozacak hedeflerine varmasına küresel konumunu kaybetmek istemeyen ABD'nin batıdan doğuya doğru bir operasyona hazırlık yapmadığına düşünmek stratejik açıdan imkânsızdır.

Aynı bağlamda ÇHC'ne dost Rusya Federasyonu'nun Kuzey Kafkasya'dan güneye doğru oluşturacağı tehlikeyi de göz ardı edemeyecektir. 

Zengezur Koridoru vesilesiyle Güney Kayfasya'ya kontrolüne aldığı anlaşılan ABD'nin bundan sonra iki yönlü bir icraata başlayacağını söylemek mümkündür.

Birisi Emevi-Abbasiler Osmanlılar ve İngilizler gibi Güney Kafkasya'yı kontrol ettikten sonra Kuzey Kafkasya'ya, ikincisi ise Makedon, Hilafet İslam Devleti, Doğu Roma, Osmanlı ve Ruslar gibi Güney Azerbaycan-Horasan üzerinden Türkistan'a açılmasıdır. Zira Kuzey-güney rekabetinde hayati öneme sahip olan Kafkasya ile doğu-batı mücadelesinde mutlak rekabet sahası olan ve bugün İran-Türkmenistan - Afanistan - Özbekistan - Tacikistan arasında paylaşılmış, ÇHC'nin kontrolündeki Doğu Türkistan'ın bitişiğindeki, tarihi Horasan ABD'nin operasyonları için oldukça elverişli bir zemine sahiptir. 

Hâsıl-ı kelam ABD'nin Zengezur Koridoru'ndan Kuzey Kafkasya mecrasına ve Horasan Highway'inden Türkistan'a açılmayı tasarladığı anlaşılmaktadır.

 

 

*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU