Azerbaycan'a bağlı özerk bir cumhuriyet olan Nahçıvan, Türkiye'nin de garantörlüğü altındadır.
Nahçıvan'ın, Türkiye ile 18 kilometrelik sınırı, Orta Asya Türk Cumhuriyetleri ile olan fiziki bağlantımızı sağlaması bakımından önemlidir.
Önceleri Türkiye ile kara bağlantısı bulunmayan Nahçıvan, Mustafa Kemal Atatürk'ün öngörüsü sayesinde bugünkü konumuna zaman içinde sahip olmuştur.
Şurası açık ve nettir, Türkiye'nin garantörlüğü bulunmasaydı, bugün Nahçıvan da olmayacaktı.
Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti için Mustafa Kemal Atatürk, "Türk Kapısı", Kazım Karabekir Paşa ise "Şark Kapısı" tanımlamasını yapar.
Nahçıvan'da, İngilizlerin yardımıyla Mayıs 1919 da Ermeni idaresini kurma girişimi olduğunu anımsatmakta yarar var.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
İngiliz askerlerinin destek verdiği Ermeniler, 6 bin kişilik bir kuvvet ile 24 Mayıs 1919'da Nahçıvan'ı işgal etmişti.
Bölgedeki köylere saldıran Ermenilerin amacı, Türkleri Aras Nehri'nin batısına sürmek ve Nahçıvan'da etnik temizlik yapmaktı.
Bunu başaramadılar, çünkü 15. Kolordu Kumandanı Kazım Karabekir Paşa'nın Nahçıvan'a gönderdiği 2 bin askerden oluşan kuvvet, Ermenilere baskın yapacaktı.
Türk kuvvetleri, Ermenilerden bir zırhlı trenle dört top, 42 makineli tüfek ele geçirdi, 200 esir alındı.
Bu olaydan sonra Ermeni güçleri Nahçıvan'dan ayrılarak, Revan'a gittiler.
Ancak Ermeniler bu tarihten sonra da Nahçıvan'ı ele geçirmek için yeni saldırılarda bulunacaktır.
İngilizlerin ardından, 1919 yılı sonlarına doğru Amerika Birleşik Devletleri, Nahçıvan'a asker göndermiştir.
Taşnaklara önemli miktarda silah ve cephane veren Amerikalıların amacı, bölgede kendi kontrollerinde bir yönetim kurmaktı.
Bu konuda anlaşma sağlanamayınca, Ermeniler, Amerikan askerlerin de desteğiyle Nahçivan'ın çeşitli bölgelerine girip, Türkleri katletmeye başladılar.
Bölgeden gelen yardım çağrılarına Doğu cephesi komutanlığı yine kayıtsız kalmamıştır.
Türk ordusunun müdahalesiyle Ermeni güçleri Mart 1920'de Nahçıvan'dan çıkarılmıştır.
Mustafa Kemal Atatürk, bu gelişmeleri 2 Ağustos 1920 tarihinde, Meclis'teki konuşmasında, şu sözlerle anlatmıştır:
Oraya giden kuvvetlerimiz, Kızıl kuvvetler tarafından özel törenle ve olağanüstü saygılar ile kabul edilmişlerdir. Burada birleşen iki hükûmet kuvvetleri, diğer kuvvetler gelinceye kadar yerinde ortaklaşa önlemler almakla şimdi, bugün de meşguldür. Kızılordu süvarisinden Şahtahtı yönüne çıkan bazı seyyar kuvvetler, Nahçıvan'ın otuz kilometre kadar kuzeyinde Ermeni keşif kollarını bulmuş ve onları uzaklaştırmıştır.
Nahçıvan'ın statüsü, Ankara'daki Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti ve Sovyetler Birliği arasındaki Moskova Anlaşması ile ortaya çıkmıştır.
Mustafa Kemal Atatürk'ün ısrarlı tutumu ve Lenin'in de bunu kabul etmesi, Nahçıvan'ın statüsünün belirlenmesini sağlamıştır.
Bu sırada yaşananları özetlemek gerekirse Sovyetler Birliği, 10 Ağustos 1920'de, Ermeni Taşnak Hükümeti ile yaptığı antlaşma uyarınca Nahçıvan'ı kâğıt üzerinde Ermenilere verdi.
Ancak Lenin, Moskova'da görüşmelerde bulunan Bekir Sami ve Yusuf Kemal Beylere bu antlaşmayı kastederek; "Biz, Ermenilerle anlaşma yapmakla hata ettiğimizi anladık. Düzeltmeye çalışacağız. Biz düzeltemezsek de siz düzeltirsiniz" dedi.
Mustafa Kemal Atatürk, Sovyetlerin Ermenileri kayıran tutumundan memnun değildi.
Nitekim Moskova'ya gönderdiği 26 Nisan 1920 tarihli mektubunda, Ermenistan'a askerî harekât yapmayı üstlenmekte ve teklif etmekteydi.
Atatürk, Lenin'e gönderdiği mektubu, Nahçıvan üzerinden Bakü'ye iletmiştir.
Anlaşma için Moskova'ya gidecek Türk heyetin yol güzergâhının Nahçıvan koridorundan geçmesini de konuya verdiği önemin anlaşılmasını sağlamak için istemiştir.
16 Mart 1921'de imzalanan Moskova Anlaşması öncesinde müzakereler için Rusya'ya giden heyette bulunan Yusuf Kemal Bey'in, Ankara'dan ayrılmadan önce Mustafa Kemal Paşa ile görüşmesi önemlidir.
Yusuf Kemal Bey, "Paşam Ruslar Nahçıvan üzerinde ısrar ederlerse ne yapalım?" diye sorar.
Atatürk, "Nahçıvan Türk Kapısıdır. Bunu dikkate alarak elinizden geleni yapınız" yanıtını verir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti ile Sovyetler Birliği arasındaki Moskova Anlaşması'nın 3'üncü maddesinde, Nahçıvan Özerk Bölgesi kurularak Azerbaycan'a bağlandığı ve başka bir ülkeye verilemeyeceği belirtilir.
Ankara'ya dönen Yusuf Kemal Bey, ilk iş olarak Mustafa Kemal Atatürk ile görüşür ve "Muhterem Paşam, Nahçıvan için elden geleni yaptık" der.
Atatürk'ün yanıtı, "Yusuf Kemal Bey, kapımız mevcudiyetini muhafaza ediyor, bizim için önemli olan budur" şeklindedir.
Atatürk, Nahçıvan'a verdiği önemi Sovyetler Birliği yöneticilerine çok net bir şekilde göstermiştir.
Atatürk'ün cebinde para ödeyerek İran'dan toprak alıp, Nahçıvan ile Türkiye sınırını oluşturduğu efsanesi kamuoyunda dolaşır.
Ama bu, olmayan bir şeyi Mustafa Kemal Atatürk'e mal ederek, ona zarar vermekten başka bir şey değildir.
Nahçıvan ile karar sınırımız, 1932'de İran ile varılan anlaşma sonucu oluştu.
Küçük Ağrı Dağı önceleri İran sınırları içindeydi.
Kürt isyanları sırasında, Türk ordusundan kaçan isyancılar İran'a geçiyordu.
Fırsatını bulduklarında tekrar Türkiye'ye gelip isyanı sürdürüyorlardı.
Türkiye'nin uyarılarına rağmen İran bunları önlemek için çok istekli davranmıyordu.
Sorunu kalıcı olarak çözmek isteyen Mustafa Kemal Atatürk, 18 Ocak 1932'de, dönemin Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Beyi Tahran'a gönderdi.
Atatürk, sınır düzeltilmesi yapılarak, Küçük Ağrı'nın Türkiye'ye verilmesini, böylelikle isyancıların kontrol altına alınmasını hedefliyordu.
Görüşmelerin ardından 23 Ocak'ta, İran sınır düzeltmesini kabul etti ve Küçük Ağrı Dağı bölgesini Türkiye'ye verdi.
Türk Hükümeti de bunun karşılığında, iki ülke arasındaki 560 kilometre uzunluğundaki sınırın daha güneyinde, Küçük Ağrı Dağı'na 150 kilometre uzaklıktaki bir toprak parçasını İran'a verdi.
Söz konusu toprak, İran'ın uzun süredir talep ettiği ve iki ülke arasında sorun olan Katur bölgesiydi.
Konuya resmiyet kazandıran anlaşma da 5 Kasım 1932'de Ankara'da imzalandı.
Geleceği görebilme ve sorun çözebilme yeteneğine sahip Atatürk önce Nahçıvan'ın 1921'deki Moskova Anlaşması ile Azerbaycan'a bağlı Özerk bir Cumhuriyet olmasını sağladı.
Ardından da İran ile toprak değişimi yapılmasını sağlayarak, 1932'deki Ankara Anlaşmasıyla Nahçıvan ile 18 Km uzunluğundaki kara sınırımızı oluşturdu.
Nahçıvan, bugünleri öngören Atatürk'ün stratejik dehası, sabırlı ve kararlı tutumu sayesinde Türkiye ve Azerbaycan için Türk kapısı olabilmiştir.
Nahçıvan kent merkezi Iğdır ilimize 160 kilometre uzaklıktadır.
Türkiye, Nahçıvan ile bağlantısını 28 Mayıs 1992'de açılan Umut Köprüsü'yle daha sağlamlaştırmıştır.
Sonuç olarak, dünya haritasında bir nokta gibi görünmese de Nahçıvan, "iki devlet bir millet" tanımlamasıyla anlatılan Türkiye ve Azerbaycan için yaşamsal öneme sahiptir.
*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish