Savaş, kriz ve tarihsel süreklilik: Eric Hobsbawm perspektifinden 2025 İsrail-İran çatışmasının analizi

Mesut Değer Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: Reuters

2025 yılında gerçekleşen ve 12 gün boyunca dünya gündemini meşgul eden İsrail-İran çatışmasını Eric Hobsbawm'ın tarihsel materyalizm analizinden hareketle inceleyecek olursak konunun birden fazla boyutu olduğunu göreceğiz.

12 gün boyunca süren ve gündemi meşgul eden bu kötü günler ve geceler devletlerin savaş ve kapitalist krizler açısından nasıl bir şekle büründüğünü görmemiz açısından önemli bir gösterge olarak 2025 dünyasında tarihe bir not olarak düşecektir.

Bundan ötürü olayların iç yüzünü ve özellikle 12 günlük süreci incelerken tarihsel süreklilik içinde nasıl şekillendiği, hangi yapısal dinamiklerle sona erdiği ve neden kalıcı barış üretmediği de sorgulanmak gerekir.

Ayrıca, bu çatışma durumunun özellikle de Soğuk Savaş sonrası dönemin asimetrik savaş mantığı ve bölgesel hegemonya mücadeleleri ekseninde değerlendirmesi gerektiği düşüncesindeyim.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Kapitalizmin 500 yılı aşkın süren kriz üretme doğasında savaşlar her daim merkezi konumdadır.

Eric Hobsbawm da tarihsel açıdan yapmış olduğu tüm analizlerinde savaş durumunun yapısal nedenlerini özellikle olarak merkezi konuma alarak analiz eder.

Kapitalist sistemin kriz üretme doğası ve bu krizlerden faydalanarak yenilenme ve yoluna devam etme iç güdüsü devletlerin irrasyonelleşmesi neticesini doğurur.

Bu sebeple de çağımızda artık savaşlar salt ideolojik nedenlere bağlı kalmıyor.

Savaş sebepleri ekonomik ve hegemonya mücadeleleri kapsamında ulus devletlerin meşruiyet krizlerini de içeresinde barındırıyor.

Günümüzde yaşanan ve zamanın ruhuna da büyük bir darbe vuran nitelikte olan kısa süreli olsa da ciddi boyutlara ulaşma riski olup ve yoğun tahribat etkisi yapacak İsrail-İran çatışması, bu tarihsel eğilimlerin güncel bir örneği olarak ele alınabilir.


1. Hobsbawm'da savaş ve kapitalist kriz

Hobsbawm savaşları, kapitalizmin doğasında bulunan eşitsiz gelişmeden ötürü olduğunu ve bu düzensizliğin savaş yarattığı noktasına vurgu yapar.

The Age of Extremes adlı eser günümüz yüzyılında gerçekleşen hemen hemen tüm savaşların sistemlerin kendi içsel dönüşümlerinin baskısı sonucu meydana geldiğini anlatır.

Bundan dolayı da Soğuk Savaş'ın bitimi ile beraber günümüzde gerçekleşen savaşlar topyekûn savaş niteliğinden çıkmış vaziyettedir.

Günümüz dünyasında artık vekâlet savaşları ve vekil aktörler ön plana çıkarken belli bir sınırı kapsayan sınırlı çatışmalar dönemi başlamıştır.

Bu çerçevede İsrail-İran gerilimi, devletler arası görünen ama çok aktörlü ve parçalı bir savaş modelini gözler önüne sunar.


2. İsrail-İran çatışmasının arka planı: Yapısal gerginlikler

2025 yılı itibarıyla 12 gün boyunca süren İsrail-İran çatışması İran'ın vekil güçleri niteliğinde değerlendirebileceğimiz Hizbullah, Haşdi Şabi, Husiler gibi bölge aktörleri de etkili olmuştur.

Bu çatışmanın ortaya çıkmasında İran'daki iç siyasetin bölgesel politik dalgalanmaları ve nüfuz kaybı etkili olmuştur.

Ayrıca son zamanlarda filistin üzerinden oluşan baskılar, İsrail'in Filistin politikalarına yönelik uluslararası baskının artması, ABD'nin bölgedeki rolünün göreli zayıflaması ve denge sağlayamaması etkili olmuştur.

Hobsbawm'ın tanımlamasıyla bu tür çatışmalar, klasik savaş kategorisinin ötesinde, "yeni savaşlar"ın yapısal bir örneğidir.


3. Savaşın niteliği: Devletlerarası mı, postmodern mi?

Savaşın sadece iki devlet arasında değil de devlet dışı aktörler olarak kabul edebileceğimiz milis vekil güçler gibi unsurların da katılımı şiddet ortamını çok daha katmanlı hale getirdi. Böylelikle devlet, şiddet tekelini kaybetmeye başladı.

Burada İsrail askeri güç kullanarak bir nevi üstünlük kurmuş gibi görünse de İran'ın da doğrudan savaşa girmediği gerçeğini de göz önünde bulundurmak gerekir.

Bu sınırlı savaş durumu da Hobsbawm'ın "gösteri savaşları" tanımıyla örtüşüyor.


4. Savaşın sona ermesi: Bir barış değil, ara veriş

12 gün sonrasında ABD ve Körfez ülkelerinin görünmeyen dolaylı baskıları ve karşılıklı oluşabilecek zarar hesabı, çatışmanın sonlandırılmasını beraberinde getirdi.

Ancak Hobsbawm'ın tarihsel analizine göre bu tür sona erişler, yapısal nedenlerin ortadan kaldırılması değil, sadece ertelenmesidir.

Filistin meselesi, İran'ın vekil güç politikası ve İsrail'in güvenlikçi yaklaşımı sürmeye devam ettikçe, bu tür çatışmaların yeniden üretilmesi kaçınılmazdır.


5. Hobsbawm'ın "barış" anlayışı ve Ortadoğu

Eric Hobsbawm barışı yalnızca silahların susması değil; tarihsel adaletsizliklerin yok edilmesi ve sosyal adaletin her zaman sağlanması olarak tanımlar.

Ortadoğu'da ise savaşlar "düşmanlığı bastırma" misyonu üzerinden yürütülmekte ancak sorun çözülmemekte ve sürekli olarak ertelenmektedir.

Bu açıdan 12 günlük çatışma, kalıcı bir çözüm değil, yeni savaşlara zemin hazırlayan kırılgan bir statükonun parçasıdır.


Sonuç:

2025 İsrail-İran çatışması, Eric Hobsbawm'ın tarihsel materyalist yaklaşımlarıyla okunduğunda, bölgesel savaşların yalnızca güncel politik hesaplarla değil, kapitalist sistemin krizleri, hegemonya boşlukları ve meşruiyet arayışları gibi çok katmanlı nedenlerle şekillendiği görülüyor.

Bu savaşın sona ermesi, kalıcı bir barışın inşası değil, sadece geçici bir güç dengesi üretti.

Hobsbawm'ın kavramsal çerçevesi, bu tür çatışmaları analiz etmek için hâlâ güçlü ve işlevsel bir teorik zemin sunuyor.

 

 

Kaynaklar:

Hobsbawm, Eric. The Age of Extremes: The Short Twentieth Century, 1914–1991. London: Michael Joseph, 1994.
Hobsbawm, Eric. Nations and Nationalism since 1780: Programme, Myth, Reality. Cambridge University Press, 1990.
Hobsbawm, Eric. Globalisation, Democracy and Terrorism. Little, Brown Book Group, 2007.

*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU