Görmek yetmez, sormak gerek: Türkiye'de merakın kayıp yolculuğu

Canan Duman Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: Anastasia Zhenina/Unsplash

Dünyayı anlamak için sorular sormalıyız.

Merak, insanın doğasında vardır; ancak bu doğa zamanla törpülenir, körelir, hatta tamamen yok edilir.

Türkiye’de merakın nasıl bastırıldığını görmek için çocuk yetiştirme biçimimize, eğitim sistemimize, toplumsal normlara ve kültürel alışkanlıklarımıza bakmamız yeterlidir.


Bir zamanlar meraklıydık

Herkes çocukken keşfetmek ister.

Küçük yaşta dünya sınırsız bir deneyim alanıdır; her şeye dokunur, her sesi dinler, her nesneyi inceleriz.

"Bu neden böyle?", "Kim yaptı?", "Peki ya farklı olsaydı?" diye sorarız.

Sonra yavaş yavaş sorularımız azalır.

"Çok soru sorma", "Böyle gelmiş, böyle gider", "Sorgulamak sana ne kazandıracak?" gibi cevaplar, merakı törpüler.

Çocuk, tepkilerden korkar ve sorgulamaktan vazgeçer.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Türkiye’de birçok aile, çocuğun sınırları zorlamasını bir tehdit olarak görür.

Merak eden çocuk, bazen fazla hareketli, bazen "baş belası" olarak algılanır.

Sorular sormak yerine sessizce kabul etmeyi öğrenir.

Bu sessizlik, zamanla toplumsal normlara dönüşür.


Eğitim sistemi: Ezber mi, merak mı?

Türkiye’de eğitim sisteminin odağı, bilgiyi sorgulamak değil, ezberlemektir.

Öğrenciler, doğru cevapları öğrenmeye zorlanır, ancak neden doğru olduklarını araştırmazlar.

Dünyanın en başarılı bilim insanları, sanatçıları ve liderleri, meraklı oldukları için zirveye ulaşmıştır.

Ama Türkiye’de soru sormak yerine "en iyi şekilde ezber yapmak" öğretilir.

Öğrenciler bir konuya ilgi duyduklarında, onun kökenlerini anlamak yerine öğretmenlerinin söylediklerini ezberlemek zorundadırlar.

Sınav sistemimiz, düşünmeyi ödüllendirmez.

Testlerde, cevabı bilen ödüllendirilir; soruyu sorgulayan cezalandırılır.

Üniversite yıllarına kadar merak edenlerin sayısı iyice azalır, çünkü yıllarca sistem tarafından pasif hale getirilmişlerdir.


Toplumsal normlar ve merakın bastırılması

Merak sadece eğitimle değil, toplumsal algılarla da şekillenir.

Türkiye’de "çok bilmek" bazen tehdit olarak algılanır.

Eleştirel düşünen bir kişi, düzeni bozan biri olarak görülür.

Sorgulamak yerine kabul etmek daha kolaydır.

Fikir üretmek yerine çevreye uymak daha az risklidir.

İnsanlar, çoğu zaman bilinmeyeni keşfetmektense toplumun kabul ettiği doğrulara yönelir.

Üstelik merak eden kişinin etrafında destek yoksa, kolayca pes eder.

Merak, cesaret gerektirir.

Fakat bu cesaretin toplumda karşılık bulması gerekir.

Eğer sorgulayan biri sürekli olarak dışlanıyorsa, bir süre sonra merak etmeyi bırakır.


Meraksız bir gelecek ne getirir?

Türkiye’de merak azalınca, yaratıcılık da azalır.

Sorgulamayan bireyler, yenilik üretemez.

Fikirler değişmez, sistemler dönüşmez, toplum ilerlemez.

Merak, beynin dopaminerjik sistemini harekete geçirir, ödül mekanizmasını aktif hale getirir.

Beyin yeni bir şey keşfetme ihtimali karşısında heyecanlanır, tatmin hissi yaratır.

Meraklı insanlar daha verimli öğrenir, hipokampal aktivitesi artar, hafıza güçlenir.

Beynin merak kapasitesinin stresle nasıl zayıfladığını anlamak önemlidir.

Stres altındaki bir birey, düşünmek yerine hayatta kalmaya odaklanır.

Merakın tam olarak en faydalı olabileceği zamanda, ona ulaşmak zorlaşır.

Bu yüzden merakı geliştirmek için küçük perspektif değişimlerini düzenli olarak pratik etmek gerekir.
 


Değişimi merakla yönetmenin 5 yolu

Merak, doğuştan gelen bir özellik değil, geliştirilebilen bir bilişsel beceridir.

Özellikle değişim zamanlarında bilinmezlikten güç almak için aşağıdaki stratejileri deneyebilirsiniz:

  1. Korku temelli düşünceleri merakla çerçeveleyin.
    "Bu süreci nasıl yöneteceğimi bilmiyorum" yerine "Burada keşfedilecek ne var?" diye sorun. Beyninizi öğrenmeye açın.
     
  2. Günlük hayatınızda saha notları alın.
    Karşınıza çıkan ilginç durumları kaydedin. "Bugün şu davranışı fark ettim, bunun sebebini merak ediyorum" gibi düşünceler zihninizi uyanık tutar.
     
  3. Küçük deneylere açık olun.
    Radikal kararlar almak zorunda değilsiniz. Yeni bir alan keşfetmek istiyorsanız, o alandaki kişilerle kısa görüşmeler yapın. Merak, küçük adımlarla büyük fırsatlar yaratır.
     
  4. Bilmemeyi kucaklayın.
    Hemen cevap aramayın. "Bilmiyorum" diyebilmek, zihinsel esnekliğinizi artırır.
     
  5. Başarısızlıkları veri olarak görün.
    Hatalarınızı bir ders olarak değerlendirin. "Bu olmadı" yerine "Bu ne öğretti?" diye düşünün. Gerilemeleri bir başarısızlık değil, büyüme sürecinin doğal bir aşaması olarak görmek, cesaret kırıcı anları değerli öğrenme fırsatlarına dönüştürmenizi sağlar.

Türkiye’nin geleceği, merakı yaşatmaya bağlı. Keşfetmeyi keşfetmeyenler, bir gün kendi zihinlerinin sınırlarını da kaybederler.

Bir dahaki sefere bilinmeyenle karşılaştığınızda, kaçmak yerine şu soruyu sorun:

Ya merak etseydim?

 

 

*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU