ABD Başkanı Donald Trump ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasında geçen günlerde açıkladıkları Macaristan'daki zirve konusunun hayata geçirilememesinin etkisi Rus Rosneft ve Lukoil'e yaptırım kararıyla bugün geldi.
ABD Başkanı Trump, havuç-sopa misali politikalarına yaptırımları kullanarak devam ediyor.
Trump'ın amacı Ukrayna-Rusya barışının en kısa zamanda yapılması.
Trump bugün uygulamaya konan yaptırımların sözünü Alaska zirvesi sonrasından itibaren ediyor.
Hatırlanacağı üzere Putin tarafından aldatıldığını söylediği Alaska zirvesi sonrasında ortakları ve müttefikleriyle yaptığı bütün toplantılarda Trump yaptırımları hatırlattı.
BM zirvesinde konuyu gündeme getirdi, Londra'da sözünü etti. NATO zirvesinde konu işlendi.
Bu kapsamda Hindistan, Çin, bazı Avrupa ülkeleri ile görüşmelerinde, "Rus gaz ve petrolünü alarak Ukrayna savaşına sponsor oluyorsunuz" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Washington ziyaretinde konu masadaydı.
Rusya'dan petrol ve gaz alınması halinde Türkiye'ye uygulanan CAATSA kapsamındaki uygulamaların kaldırılamayacağını işaret etti.
F-16 modernizasyonu ve F-35 satışı konusu bununla ilişkilendirildi.
Yine Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski'nin Washington temaslarında bugün uygulamaya konan yaptırımlardan söz edildi.
Zelenski'ye "Ruslar benimle görüşmezlerse yaptırımları açıklayacağım" dedi.
Trump konuya artık, barış olsun ve Putin ile görüşmeleri başka alanda genişletelim şeklinde istiyordu.
Bu bakımdan verilecek bir "havuç" vardı.
Sonuçta o gün geldi çattı.
Putin ile Trump için bir Budapeşte (barış) zirvesi olmayacak gibi göründü.
Birkaç gündür bu kapsamdaki haberleri okuyorduk.
Bugün yaptırımlar açıklanınca anlaşıldı ki Trump "sopayı göstermek" durumunda kaldı.
Bahsedildiği üzere, yaptırımların uygulanacağı şirketler ve isimler Rosneft ve Luoil ile ilgili görülüyor.
Ancak konu sadece petrol ve gaz da olmayacak, alan geniş!
ABD, Ukrayna'daki savaşın başlangıcından bu yana Rus ekonomisine en ağır darbeyi bu pakette yer alan yaptırımlarla vuruyor.
ABD Hazine Bakanlığı, Kremlin'in savaş makinesine bağış yapan iki ana şirket olan Rosneft ve Lukoil'e resmen tam yaptırım uyguladı.
Yaptırımlar sadece ana şirketleri değil, aynı zamanda petrol rafinerileri, madencilik şirketleri, lojistik ve teknoloji merkezleri gibi onlarca yan kuruluşu da etkiledi.
ABD'deki tüm mal varlıkları ve varlıkları bloke ediliyor, onlarla her türlü işlem yapılması yasaklanıyor ve bankalardan sigorta şirketlerine kadar onlarla çalışma riskini alan herkes otomatik olarak ikincil yaptırımlara tabi tutuluyor.
Bu isim ve şirketlerle ilişkisi olan üçüncü ülkeler de etkilenecekler.
Malum, öteden beri Trump'ın dile getirdiği ülkeler (Türkiye de var) uygulama kapsamında etkilenecek görülüyor.
Şimdi neyi bekleyeceğiz?
Putin ile Trump'ın tekrar karar verip bir anlaşma yapmasını mı?
Eğer Alaska'da Putin tarafından aldatıldığını düşünen Trump'ın bu yolla bir karşılık verdiğini düşünürseniz, şimdi barış için bir adım daha uzaklaşılmış olduğunu söyleyebiliriz.
Ara açıldı!
Bu ara ne zaman ve hangi şartlarda kapanır, göreceğiz.
Yaptırımlar Çin'e kadar etkili olacak ise Donald Trump ile Şi Cinping Güney Kore'de neyi konuşacaklar.
Çok alanlı bir konu bu. Ancak Trump'ın bu konudaki açıklamaları da belli.
Trump Jinping'e, Putin'e daha fazla destek verilmemesini hatırlatmak istiyor.
Pek çok konunun içinde bu enerji konusu elbette Çin-ABD ilişkilerinde önemli.
ABD, Çin'in gelişmesinin her yönüyle önüne geçmek istiyor.
Rus enerjisi de bunlardan birisi.
Çin Ukrayna savaşı çıkalı beri Rusya'dan daha kolay ve ucuz enerji alıyor, gelişimini hızlandırıyor.
Trump başka ülkelere de bu gözle bakıyor ve açıkça da ifade ediyor.
*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish