Ben Stiller'ın kızı zor yoldan öğrendi: Çocuklar, hayvanlar veya babanla asla çalışma

Oyuncu, kendi kanından canından kızını filminden çıkarmasını hayatında verdiği "en kötü karar" diye nitelendirdi ancak onu bu işe hiç karıştırmamalıydı

(AP)

Hayır, olamaz. Ben Stiller sadece şov dünyasının temel kuralını (asla çocuklarla veya hayvanlarla çalışma) çiğnemekle kalmadı aynı zamanda aile sadakatinin temel kuralını da ihlal etti. Fazla Succession izlemekten mi oldu acaba?

Oyuncu ve yönetmen, 2013 yapımı filmi Walter Mitty'nin Gizli Yaşamı'nda (The Secret Life of Walter Mitty) kızı Ella'ya bir rol verdikten sonra akıl almaz bir şey yaptığını itiraf etti: Onu kovmuş. Ve zorlukla geriye dönüp baktığında, kızının sinema dünyasındaki çıkışını elinden almasının, hayatında verdiği "en kötü karar" olduğunu söyledi.

Apple TV+'ın yeni belgeseli Stiller and Meara: Nothing Is Lost'ta yönetmen, (artık) 23 yaşındaki kızına, bu durumun kötü yönetilmesini, işine dair takıntısına ve "mükemmeliyetçilik" arayışına bağladığını söyledi. Ella, kısa sahnenin "filmde iyi durmadığını" artık kabul ettiğini dile getirken, belgeselde de yer alan 20 yaşındaki kardeşi Quinn, bunun aile içinde bir çatlağa neden olduğunu ima etti.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Quinn, babasına "Aralarında denge kurmaya çalıştığın bir sürü rolün var, farkındasın değil mi?" dedi. Oğlu, "Yönetmen, oyuncu, yapımcı, yazar, ama diğer yandan da bir babasın öyle değil mi? Ve bazen bunun diğer her şeyden sonra geldiğini hissettim" diye konuştu. Hepimiz bunun tuhaf olduğunu söyleyebiliriz sanırım.

Açıkçası şaşırmadım. Asla ama asla akrabalarınızla (veya daha da önemlisi, onlar için) çalışmamalısınız. Bana güvenin çünkü ben o karanlık yoldan geçtim ve zar zor sağ salim çıktım.

İtiraf ediyorum; "nepo bebek" diye bir şey çıkmadan çok önce babam için çalıştım. Babam, Ilford'daki bir insan kaynakları ofisinde çalışıyordu. Yaz tatillerinde (önce) okuldan, (sonra) üniversiteden çıkıp her hafta, Londra'nın doğusundaki beton kuleler arasından geçen 179 numaralı otobüsle ofisine gidip çay demler, dosya dolabını düzenler ve bazen de bilgisayarı kullanırdım; ki inanın bana, 1997'de bu lüks sayılırdı.

Özgeçmişleri veri tabanına yüklemek ne büyük bir heyecandı! Cebimde herkesin ne sevdiğini hatırlatan özenli bir notla yerel pastanelere "hamur işi turu" yapmak ne keyifli bir onurdu! Jo bir dilim Tottenham keki, Robert devasa bir vişneli Bakewell turtası isterdi ve babam aslında kuru üzümlü çöreklere düşkündü ama o zamanlar bu kadar sosyetik bir şey bulmak imkansızdı ve bu yüzden ona çayla ikram edilen keklerden alırdım. Kendimi çok yetişkin hissediyordum ve hatta günde toplam 20 sterlin kazanıyordum, ki o zamanlar bu harika bir şeydi.
 


Kazıklanıyor muydum? 8 saatlik bir vardiya için muhtemelen evet. Ama bu bana para kazanmak için bazen düşünmeyi gerektirmeyen, sıkıcı, tekrarlayan şeyler yapmak zorunda olduğumu öğretti. Kısacası, emek vermek gerekiyor. İlk işler sıkıcı olmalı zaten; bundan daha önce de söz etmiştim.

Ama her şey güllük gülistanlık olmadığından bana bir şey daha öğretti: Aileyle çalışmak zordu.

Öncelikle, ofise nasıl gidip geleceğini çözmek gibi tuhaf bir sorun var; kimse sabahları patronun arabasına binerken (veya inerken) görülmek istemez; bu yüzden otobüsü tercih ettim. İkincisi, insan orada bulunmasının tek sebebinin ebeveyni olduğunun acı bir şekilde farkında oluyor. Çünkü matematikte berbat (benim durumumda) olan, matematikte en alt sınıfta okuyan, denklemler ve toplama işlemlerinde diskalkuli eşiğindeki 16 yaşında, gerçekten tuhaf bir çocuğa başka bir sebepten ötürü gerçek bir ofiste iş vermez. 

Üçüncüsü, ebeveynle çok zaman geçirmek gerekiyor, ki bu ergenler için tam bir lanet, tam bir cehennemdir. Dördüncüsü, yine de kovulabilirsiniz. Benden büyük kuzenim babamın ofisinde çalışıyordu ancak "iş ciddiye almadığı" ve ofis telefonuyla tüm arkadaşlarını arayıp saatlerce hattı meşgul ettiği için kovuldu. Aynı şeyi aile dostlarının oğulları ve kızları için de yaptı; ki bütün gün solitaire oynayıp bunu hak etseler bile bu hiç hoş karşılanmaz.

Yine de aslında biraz ekstra para fena olmazdı. Babamı arayıp bahçe işlerinde yardıma ihtiyacı olup olmadığını bir sorayım...



independent.co.uk/voices

Independent Türkçe için çeviren: Büşra Ağaç

Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU