Hemen belirteyim, yazının başlığı bana değil, Yunanlara ait.
Yine en son söyleyeceğimden başlayayım, herkes rahat olsun, Kıbrıs elden falan gitmez.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ndeki cumhurbaşkanı seçiminin sonuçları üzerinden yeni bir iç tartışma başladı.
Türkiye'deki siyasi kamplaşmaların, KKTC'nin yeni Cumhurbaşkanı Tufan Erhürman'ın seçilmesine de yansıdığını görüyoruz.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Öncelikle Tufan Bey'i kutlayalım ve görevinde başarılar dileyelim.
Türkiye'de bir kesim Erhürman'ın cumhurbaşkanı seçilmesinden hiç memnuniyet duymadı, diğer kesim ise "Oh ne güzel oldu" havalarına girdi.
Memnuniyetsizler sandı ki, Kıbrıs Rum Kesimi ve Yunanistan, Tufan Bey'in cumhurbaşkanı koltuğuna oturmasını büyük bir sevinçle karşılayacak.
Oysa ne Rum Kesimi ne de Yunanistan, KKTC'deki seçim sonucundan sanıldığı gibi memnun olmadı.
Erhürman için özetle "Federasyon falan isteyecek biri değil. Masaya oturduğunda isteklerimizi reddedecek tecrübe ve stratejiye sahip bir muhatabımız var. Kabul edemeyeceğimiz talepleri dayatacaktır…" diyorlar.
Şunu unutmayalım, müzakere masasına oturmak önemlidir.
Masadan kalkmamak da önemlidir.
Müzakere masasından rakibinizin kalkmasını sağlamak daha da önemlidir.
Türkiye bugüne kadar izlediği politikalarla masadan kalkan taraf olmamış, Rum-Yunan ortaklığının masadan uzaklaşmasını sağlamıştır.
Hatırlayın 2004 yılında federasyonu öngören Annan Planı'nı, Türkiye ve KKTC değil, Rumlar reddetmişti.
Düzenlenen referandumda Rumlar yüzde 75 oranında "Hayır" demiş, Türk tarafında ise yüzde 64 oranında "Evet" oyu çıkmıştı.
Dolayısıyla federasyon defteri 2004 yılında kapanmıştır.
Zaten Türkiye'de Rumların politikalarını kulaktan dolma bilgilerden, hamaset dolu yorumculardan takip edenler, onların asla federasyondan yana olmadığını hiç bilemediler.
Tufan Bey'in de izlemeye çalıştığım seçim kampanyasında, federasyon içerikli konuşmalardan uzak durduğunu gördüm.
Rumlar için Kıbrıs sorununun tek bir çözümü var, o da adanın tamamında söz sahibi olmak ve Türkleri azınlık yapacak statüleri kabul ettirmek.
Bu gerçeği en iyi gören, anlayan ve bilenlerden biri de yeni Cumhurbaşkanı Tufan Erhürman'dır.
Aynı zamanda akademisyen geçmişi bulunan Tufan Bey bu tecrübeyi, 2008-1010 döneminde Kıbrıs müzakerelerine katılan, 2018'da KKTC Başbakanı olarak görev yapan bir siyasetçi sıfatlarıyla edindi.
Tufan Erhürman'ın seçilmesine ilişkin Yunan ve Rum tarafında yapılan açıklamalar ve yorumlardan bazı örnekler vererek devam edelim.
Ama Yunan ve Rum medyasında, KKTC'den "işgal edilmiş topraklar", "sahte devlet", "sözde cumhurbaşkanı","sözde seçim", "yasa dışı seçimler" vb. ifadelerle bahsedildiğinin de altını çizelim.
Demokratia Gazetesi: "Erhürman hemen tuzağını kurdu. Erhürman'ın işgal altındaki topraklardaki zaferi neredeyse dünya çapında tarihi bir olay olarak sunuluyor. Ancak şu ana kadarki veriler, Türkiye'nin kurnazca bir hamlesi gibi görünüyor. Kıbrıs'ta, sözde devletin yeni liderinin federasyon söyleminin, sözde devleti Avrupa Birliği içinde tanıtma ve meşrulaştırma amaçlı bir oyun olduğundan endişe ediliyor."
CNNyunanistan: "Erhürman, Ankara'dan asla ayrılma eğilimi göstermeyecektir. Kıbrıslı Rumlar ölçülü iyimserlik içinde."
Proto thema: "Kıbrıs Cumhurbaşkanı Nikos Hristodulidis, kazananı tebrik etti ve Birleşmiş Milletler tarafından belirlenen çerçevede yeni bir müzakere sürecine katılmaya hazır olduğunu duyurdu. Ancak, son sözün Türkiye'de olduğunu herkes biliyor."
Kathimerini: "Karşımızda eski türden bir masaya dönmeyecek bir figür var."
Tovima gazetesi: İşgal altındaki topraklarda yapılan yasadışı seçimlerde Erhürman'ın zaferi, Kıbrıs sorununun Birleşmiş Milletler kararları kapsamında çözümü için müzakerelerin yeniden başlaması için umutları artırıyor. Ancak ipler elbette Ankara'nın elinde olacaktır.
Liberal: "Erhürman'ın seçilmesi, Kıbrıs Rum tarafında ihtiyatlı bir iyimserlikle karşılandı."
Politis: "Dikkat Tufan Erhürman, Ankara'nın sözcüsü Tatar ve taviz veren Akıncı gibi değildir. Müzakere masasına eşit egemenlik talebiyle oturacaktır."
Yunan ve Rum medyasında, Tufan Bey için "federasyoncu" yorumlarını yaparak, umutlanıyormuş görüntüsü verenler de var.
Ancak paylaştığım örneklerde de görüldüğü üzere, Kıbrıs sorununun çözümünde son kararın Ankara'dan çıkacağı konusunda herkes hemfikir.
Seçim sonuçlarını değerlendiren bazı yabancı yayın kuruluşları ise Amerikan Başkanı Trump'ın Kıbrıs sorununun çözümü için harekete geçeceğini yazmaya başladı.
Savaşları bitiren adam Trump'ın, unutulmaya yüz tutmuş Kıbrıs savaşını da sonlandıracağı yönündeki söylemler, ABD'deki Rum ve Yunan lobisi tarafından gündeme taşınıyor.
Konuyla ilgili Amerikan basınında çıkan ilk değerlendirme olması bakımından aşağıdaki habere dikkat etmek gerekiyor.
Washington Examiner: "İşgal altındaki topraklarda ılımlı bir liderin seçilmesi ve Kıbrıs Cumhuriyeti'nin Batı'ya yönelmesi, Avrupa'nın unutulmuş çatışmasını sonlandırmak için önemli bir fırsat yaratıyor. Ermenistan ve Azerbaycan arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesi gibi bölgesel anlaşmalardaki deneyimiyle Trump, Türk askerinin Kıbrıs'tan çekilmesini
sağlayacak teşvikleri Ankara'ya sunabilir."
Washington Examiner, söz konusu teşviklere şöyle açıklık getiriyor:
Trump, Ankara'ya Birleşmiş Milletlerin asla sunamayacağı şeyleri, örneğin Türk birliklerinin çekilmesi ve adada yenilenmiş bir güç paylaşım planı karşılığında, Avrupa desteğiyle artırılmış savunma iş birliği, ticaret veya enerji anlaşmaları gibi tekliflerde bulunabilir.
Tüm bunların dışında KKTC'deki bazı gerçeklerin de altını çizmekte yarar var.
- KKTC'nin tanınır olmaması ve izolasyonu,
- AB Üyesi Rum Kesimindeki gelişmişliğe bakan Kıbrıslı Türklerin yaşam standartlarının düşüklüğünden duydukları mutsuzluk,
- Rum Kesimi ve KKTC içindeki bazı kesimlerin yaşam standartları konusunda yaptıkları propaganda,
- Avrupa Birliği'nin ve pasaportunun cazibesi,
- 1974 sonrası doğanların, geçmişte Rumların yaptığı katliamları, politikaları çok fazla bilmemesi, dolayısıyla başta azınlık durumuna düşürülecekleri olmak üzere birçok tehlikenin farkına varamaması,
- Türkiye'den gelen bazı olumsuz yapı, kişi ve akımların yarattığı endişeler,
- Sağlam temellere dayanmayan ve bir türlü gelişemeyen ekonomi
Yukarıdaki başlıkların her biri ayrı yazı konusudur.
Yeni süreçte Kıbrıs'taki gelişmeler gündem oluşturmaya devam edecektir ve biz de konuya ilişkin yazılar paylaşmayı sürdüreceğiz.
*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish