Değerli Independent Türkçe okuyucuları, bu yazımı, 6 Mayıs 2025'te vefat eden, çok değerli yazar ve uluslararası ilişkiler kurumlarına katkı sağlayan akademisyenlerden Joseph Nye'i anarak başlamak isterim.
1937 doğumlu ve Mayıs 2025'te 88 yaşında hayatını kaybeden Joseph S. Nye Jr., Uluslararası İlişkiler disiplinine yön veren entelektüellerden biri olarak hatırlanacaktır.
Harvard Üniversitesi'nde uzun yıllar akademik çalışmalarını sürdüren Nye, özellikle "yumuşak güç" (soft power) kavramı denince belki de en önde gelen isimlerden biri olarak tanınmaktadır.
Nye'ın bu kavramı ilk olarak ele aldığı çalışmalardan biri, 1990 yılında yayımlanan "Bound to Lead: The Changing Nature of American Power" (Liderlik Etmek Zorunda: Amerikan Gücünün Değişen Niteliği) adlı eserindedir.
Bu çalışması, Soğuk Savaş sonrası dönemde güç anlayışının yeniden tanımlanmasında dönüm noktası olmuştur.
Nye'a göre yumuşak güç, bir ülkenin askeri güç ya da tehdidi kullanmadan, diğer ulke ya da ülkeleri kendi istediği doğrultusunda davranmaya ikna edebilme yetisidir.
Kültürel etki, siyasi değerler ve dış politika meşruiyeti gibi unsurlar bu gücün temel bileşenlerindendir.
Dolayısıyla, diplomatik, kültürel ve ekonomik kaldıraçlar, yumuşak gücün uygulanabilmesi için başlıca unsurlardır.
Nye'ın yaklaşımı, realizmin "askeri güç" (hard power) odaklı kuramlarına önemli bir alternatif sunmuştur.
Joseph Nye yalnızca teorik bir çerçeve sunmakla kalmamış, aynı zamanda Amerikan dış politikasının şekillendirilmesinde de bizzat rol oynamıştır.
ABD Başkanı Bill Clinton döneminde savunma bakan yardımcılığı yapmış, ulusal güvenlik konularında çeşitli düzeylerde danışmanlık görevlerinde bulunmuştur.
Bu bağlamda Nye, ABD'nin yalnızca askeri güce odaklanmak yerine, kültürel, ekonomik ve diplomatik cazibe yaratarak küresel liderliğini sürdürebileceğini savunmuştur.
Çin'in yükselişi, Rusya'nın daha cüretkâr dış politikası gibi değişmekte olan küresel gelişmeler karşısında bile Nye, "akıllı güç" (smart power) adını verdiği kavramla hem yumuşak hem de askeri gücün dengeli kullanımını savunmuştur (a smart combination of hard and soft power).
Türkiye'de ise yumuşak güç kavramı özellikle 2000'li yıllardan itibaren hem akademide hem de dış politika pratiklerinde daha sık kullanılmaya başlanmıştır.
Türkiye'nin çeşitli kültürel mirası, Osmanlı'dan gelen tarihsel bağları, televizyon dizileri ve zengin mutfağı gibi unsurlar, diplomasi araçları olarak görülmektedir.
Türkiye, Ortadoğu, Balkanlar, Afrika ve Orta Asya'da yumuşak gücünü artırmaya yönelik politikalar benimsedi.
Bu süreçte Nye'ın çalışmaları Türk dış politika yapıcıları ve akademisyenler için önemli bir referans noktası oldu.
Kamu diplomasisi kavramı da Türkiye'de yumuşak güçle paralel olarak gelişti.
Türkiye Cumhuriyeti İletişim Başkanlığı tarafından yayımlanan "Kamu Diplomasisi Nedir?" başlıklı belgede, kamu diplomasisi açıkça yumuşak güç kavramıyla ilişkilendirilmekte ve bu bağlamda Nye'ın katkılarına doğrudan atıf yapılmaktadır.
Türkiye'nin TİKA, Yunus Emre Enstitüsü, Maarif Vakfı ve TRT World gibi kurumlarla küresel kamuoyuna erişim sağlama çabaları da bu teorik altyapının uygulama alanları arasında değerlendirilebilir.
Ayrıca, Büyükelçilikler bünyesindeki basın ataşeleri, eğitim ve kültür ataşeleri, ticaret ataşeleri ve ekonomi müşavirleri, bulundukları ülke ile Türkiye'nin sosyal, kültürel ve ekonomik ilişkilerinin geliştirilmesine katkı sağlarlar.
Birçok Türkiye dış misyon temsilcileri, bulundukları ülkeyle ikili ticaretin gelişmesine önem verirler.
Ekonomik iş birliklerinin gelişmesine ilaveten, turizmin de gelişmesine, sanat ve kültürel faaliyetleri teşvik etmeye çalışırlar.
Ayrıca, Türk akademisyen ve öğrencilerin de o ülkede bulunması ya da o ülkeden Türkiye'ye akademisyen ve öğrenci gelmesi de gelecekte kurulacak iş birlikleri bakımından önemli.
Günümüzde Türkiye'nin ürettiği insansız hava araçları askeri güç potansiyelini yansıtmaktadır.
Lakin onları üretecek teknolojiye dayalı sanayisi ve mühendisleri yetiştirecek kapasiteleri, yani üniversiteleri, yumuşak güç unsurlarıdır.
Ayrıca Türk Televizyon dizilerine ilaveten, Türk Hava Yolları (THY) ve yurt dışında yerleşik Türk diaspora topluluklarının sivil toplum kuruluşları da, çok önemli yumuşak güç unsurlarıdır.
Bütün bu yumuşak güç unsurları, günümüz diplomasisini daha kompleks ve çok paydaşlı kılmaktadır.
Kamu diplomasisi için sadece kamu kurumları arası karşılıklı iş birliğinin yeterli kalmayacağını, özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarının da başlıca paydaşlar olduklarını görmekteyiz.
Joseph Nye'ın ardından geriye yalnızca bir akademik miras değil, aynı zamanda çağdaş diplomasinin şekillenişinde büyük rol oynayan bir entelektüel miras kalmıştır.
Onun yumuşak güce dair ortaya koyduğu vizyon, uluslararası ilişkilerde sadece askeri güçle değil, ekonomiyle, kültürle, diplomasiyle, eğitim ve teknolojideki cazibeyle hareket etmenin mümkün olduğunu göstermiştir.
Türkiye gibi yükselen aktörler için de Nye'ın fikirleri, küresel alanda daha etkin bir varlık gösterebilmenin yollarını sunmaktadır.
*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish