ABD Başkanı Donald Trump ile Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski Beyaz Saray'da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'i barışa zorlamak 3 ve devam eden savaşı sonlandırmak için formül aradılar.
Artık kanıksadık, bu tür Trump'ın katıldığı toplantılar bir şov şeklinde cereyan ediyor.
Ama konu savaş ve barış!
Hani her toplantı izleyeni satır aralarına bakar, ben de öyle yapacağım.
Bana bugün üzerinde yazmaya gerek duyduğum cümleyi Trump söyledi: Barış için masayı doğru kurmak!
Trump barışın gelmesini istiyor.
İki gün önce Trump, Putin ile telefonda 2,5 saat konuştu ve izlenimi "barışı istiyor" şeklindeydi.
Dün de Beyaz Saray'da yemek masasında Zelenski ile oturan Trump, "kan dursun" dedi.
Beyaz Saray zirvesi de 2 saat sürdü. Zelenski'ye sorulduğunda, savaşın bitmesinden bahsetti.
Trump, "herkesi dinledim, barış istiyorlar" şeklinde durumu kendi lisanıyla açıkladı.
Mesele de bu; barışın istendiği noktadayız, ama kim neyi alarak barış masasından kalkacak?
Trump söylüyor: Savaşı bitirmek istiyoruz!
İlk yapılması gereken ateşkes. Zelenski ateşkes istiyor.
Ateşkese Trump, "barıştırdım" diyecek, malum…
Dünya Trump'dan öğrendi, içinde niyet ifadesi yüklü bir sayfa sözcük olan mutabakat metnine o "barış anlaşması" diyor.
Her neyse, günümüzde dış politika meselelerinde format değişti ve ben bu tür süreçlere artık bir yorum da getirdim: Trump'ın post-modern dış politikası ve etkileri 1
Düşünceme göre çok da bilinmedik bir durum yok.
Amerika Birleşik Devletleri durumu domine etti ve tarihin bu safhasında kazanacağını kazandı, Karadeniz'de, Kafkasya'da, İskandinavya'da, Doğu Avrupa'da, Ukrayna'da ve Ortadoğu'da…
Şimdi bu cephelerde işleri biraz toparlama zamanı. Çin ile daha yakından ilgilenecekler…
Trump, Rusya'yı barış masasına çeker ve iki ülke arasındaki stratejik konulardan birkaçına dair bir kazanım elde eder ise kendisi için yeterli göreceği bir durumu yaratmış olacaktır.
Amerika veya Trump için şunu söyleyelim: Taş attı da kolu mu yoruldu?
Üstelik tonla silah sattı, yeni siparişler aldı, gümrükleri ayarladı, sermaye piyasalarını yönlendirdi, enerji piyasasını düzenledi, vs.
Gelelim masaya… Bugün Trump'ın "masayı doğru kurmak" dediği konuyu bilmeyen yok.
Öyle de mesele bugüne, şartlara, stratejik kazanımlara bakılarak açıklanırsa ve geleceğin şekillendirilmesine dönük yaklaşımlar bir arada tutulursa, pratikte bu nasıl olacak ve taraflar kendi rızalarıyla tatmin olan hale gelebilecek mi?
Gazze konusunda İsrail ve Hamas'ı masaya oturturken hangi ülkeler işbirliği yaptı?
Çatışanların dışında, Türkiye, Mısır ve Katar elini taşın altına koymayı kabul edenlerden oldular, Trump'ın çabalarını ve sağlayacağı imkanları kabul ettiler, bunun dışında yirmiden fazla ülke kendini barış masası etrafında konumlandırdılar, bazı önemli ülkelerin gölgesi masadaydı.
Bu masayı ve çerçeveyi, Gazze için Mısır'da imzalar atıldı 2 başlıklı yazımda detaylı şekilde bulabilirsiniz.
Ukrayna-Rusya savaşında ise durum aynı değil. Denklem farklı.
Trump, Ortadoğu'daki masa için "zordu" dedi.
Trump, Ukrayna-Rusya için kurulacak masanın çok karmaşık olmadığını düşünüyor.
Ama yine de durum çok farklı. Bu nasıl olacak?
Rusya, jeopolitik gücü çok yüksek bir başat güç ve klasman olarak ABD ve Çin gibi güçlerin hizasında konumlanmaktadır.
Atlantik'ten Pasifik'e, Kuzey Buz Denizi'nden Akdeniz'e ve Orta Asya'ya uzanan bir jeopolitik değer.
Zengin topraklar, dünyayı yönetebilme konusunda deneyim sahibi, SSCB'nin mirasçısı, Batı'nın da Doğu'nun da politikalarında hep varlık göstermiş, nükleer gücü çok yüksek bir güç.
Trump, Rusya'nın bu derinliğini ve kapasitesini bilerek hareket etmek durumunda.
Ama yine de satır aralarında söz söyleyerek Putin'i sıkıştırmaya çalışıyor.
Rusya bu savaşı bir haftada bitirmeliydi, tankları çamura saplandı, bizde harika silahlar var, Javelinleri Ukrayna'ya verdik…
Bunlar boşuna söylenmedi. Hani şu "kağıttan kaplan" sözü yinelendi gibi…
Bu Trump'ın üstten bakan yaklaşımı, güç dengesinde ABD'nin konumu itibarıyla, ekonomik, askeri, teknolojik, vs. çok alanda güçlü olmasıyla ilgili bir tablo oluşturuluyor.
Şimdi de Ukrayna'ya Tomahawk mevzusu gündeme getirildi ve "bu kez de stratejik silah veririm işin daha zorlaşır" demeye getiriliyor.
NATO'nun caydırıcı gücünü küçümseyenler var.
Geçen günlerde NATO Genel Sekreteri boşuna söylemedi; "silahlarımız üstün ve eğitimlerimiz Rusya'nınkinden çok daha iyi" dedi.
Putin, bir süredir NATO'yu kendinden uzak tutmaya çok çalışıyor ve hatta ittifakı bölmek için bazı çabaları da var.
Ama NATO gezegenin tek güvenlik paktı olarak caydırıcılığını elinde tutmaya devam ediyor, güçlü yapısıyla ve kaynaklarıyla savaşa da hazır.
Putin'i barışa zorlamak başlıklı yazımda, ABD dışında, Avrupa ve NATO'nun devrede olduğunu açıkladım.
Her ne kadar bu güçler doğrudan masada olmayacaksa da Trump onların gölgelerini de masaya yansıtacaktır.
Trump masada bir Atlantik bölgesi veya Batı dünyası "kralı" konumunda oturacaktır.
Bu da onu barışa zorlama manasında, masa başında oturmasına yetebilir, her ne kadar Trump "ben arabulucuyum" dese de.
Trump ve Putin arasında, Alaska'dan sonra bu kez Macaristan'da bir görüşme olacak.
Bu görüşmeyi Trump, yerin Macaristan olmasını ise Putin önerdi. Zelenski irtibatta kalacak.
Bilindiği üzere Moskova, Zelenski'yi meşruiyet yönüyle eleştirdi, "muhataplık" açısından sürekli hedefinde tuttu.
Putin bir görüşmede karşısında olmasını istemiyor.
Kremlin, "Ukrayna'da seçim yapılmalı ve yeni bir başkan seçilmeli, onunla görüşürüz" demekte.
İşte şimdi şuradayız: Trump ile Putin karşılıklı oturacak, Zelenski hatta kalacak.
Bu format çalışır mı, düşündürücü elbette.
Düşündürücü diyorum, eğer yakında bir barış mutabakatı olur ise sonrası için şunu bekleyebiliriz:
Ateşkes, Ukrayna'da seçimler ve daha sonra Ukrayna-Rusya liderlerinin karşılıklı masada oturmaları.
1. 25 Ekim 2025, Erişim: https://www.indyturk.com/node/766459/türki̇yeden-sesler/trumpın-post-modern-dış-politikası-ve-etkileri
2. 14 Ekim 2025, Erişim: https://www.indyturk.com/node/766380/türki̇yeden-sesler/gazze-için-mısırda-imzalar-atıldı
3. 17 Ekim 2025, Erişim: https://www.indyturk.com/node/766601/türki̇yeden-sesler/putini-barışa-zorlamak
*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish