Ateşkes sonrası Gazze'de iç hesaplaşma başladı; Hamas karşıtı-İsrail yanlısı Gazzeli milislerin hali ne olacak?

Faik Bulut Independent Türkçe için yazdı

Direnişe silah çeken işbirlikçileri teşhir ediliyor

10 Ekim 2025 itibarıyla Gazze'de ateşkes sağlandı;13 Ekim'de İsrailli rehineler ile Filistinli tutsakların takası gerçekleşti.

Evlatlarının salıverilmelerine sevinen aileleri bir yana bırakırsak, çatışma sonrası yaşanan sorunların ön plana çıkacağı aşikârdı.

Nitekim yüz binlerce Gazzelinin barınma, beslenme ve sağlık problemlerinin çözülmesi gerekiyor.

Trump planı çerçevesinde çok uluslu şirketlerin mega projeleri (turizm, tekno-şehirler, Silikon Vadisi gibi yüksek teknoloji üretim merkezleri, uluslararası ticari yolların kesişeceği serbest bölgeler) de hesaba katılırsa, Gazze topraklarının büyük kısmının başta ABD olmak üzere batılı ve Körfez'deki petrol zengini Arap ülkelerin yatırım alanları haline geleceği biliniyor.

Böylesi bir durum ise Gazzelilerin geleneksel tarım faaliyetleri ile deniz ürünlerinin satışına dayalı geçim kaynaklarının sona ermesi riskiyle karşı karşıya kalması demek oluyor.

Mülkiyeti Gazzelilerde kalacak olan topraklar bile esasında çok uluslu şirketlerin satın alma, kiralama, devre mülk gibi yöntemlerle neticede büyük kapitalist işletmelerin hâkimiyetine geçecek ve tekelci sermayenin denetiminde olacaktır.

Bir anlamda İsrail işgali yerine küresel ilhak söz konusudur.
 


Donald Trump-Tony Blair ikilisinin "küresel kayyım" olarak Gazze'de başrolü almaları Gazze topraklarının, İsrail işgalinden kurtulsa bile, sözü edilen küresel tekeller tarafından ilhak edilmesinin yolunu açacaktır.

Zaten dar olan ve 2 milyondan fazla nüfusu barından Gazze'deki toprakların çok az bir bölümü iskân için halka tahsis edilecek, muhtemelen Amerika ve Kanada'daki Kızılderililere ayrılan "rezervasyonlara" (sınırlı yaşam alanları) veya işçi lojmanlarının bulunduğu mıntıkalara dönüştürülecektir. 

Trump'ın projesi kapsamında harekete geçen damat Jared Kushner ile eşinin faaliyetlerine işaret edilmesi ise şunu gösteriyor: Muhtemel-mutasavver bir Filistin devleti kurulsa bile, 10 yıllık sürede projeler tamamlandığında artık "Filistin meselesi" siyasi dava olmaktan çıkıp, tümüyle serbest piyasanın-küresel şirketlerin hüküm sürdüğü ekonomi ve rant ağırlıklı özel idari bölgeler (Abu Dabi, Dubai, Makao, Hong Kong, Singapur gibi) haline gelebilir.

Filistin halkı ise sözü edilen projelerin farklı sektörlerinde istihdam edilecek hizmetliler, çalışanlar ve teknik elemanlar olarak düşünülmektedir.

Bu tür varsayımlar daha da ileri noktalara götürülebilir. Ancak günümüzün konusu bu değil; ateşkes sonrasında Gazze'de patlak veren iç çatışmalardır. 


Gazze'de savaş durdu, çetelerle çatışma başladı

12 Ekim gecesi İsrail işbirlikçisi Gazzeli milislerle Hamas güvenlik birimleri ve Hamas askeri kanadı militanları arasındaki çatışma sonucunda aralarında gazetecilerin de bulunduğu 20 sivil öldü, bazıları yaralandı.

Ölenler arasında Hamas önderlerinden Basim Naim'in oğlu da bulunuyor. 

Öldürülen gazetecilerden biri olan Salih Caferi, mesleğini icra ederken Gazze'nin güneyindeki El Sabra bölgesinde Hamas karşıtı milisler (çeteler) tarafından vuruldu.

Bunun üzerine Hamas bağlantılı İçişleri Bakanlığı, "Güvenlik birimlerimiz huzur ve asayişi sağlamaya kararlı olup, bu tür cinayetlere buluşanlardan mutlaka hesap soracaktır!" yolunda bir açıklama yaptı. 
 

Filistinli aktivist ve gazeteci Salih el-Caferi, Gazzeli çeteler tarafından katledildi
Filistinli aktivist ve gazeteci Salih el-Caferi, Gazzeli çeteler tarafından katledildi

 

Milisler Hamas kolluk kuvvetlerince şöyle suçlanmakta:

İsrail askerlerinin de yardımıyla Gazze'deki yağma, talan ve gasp gibi suçlara bulaşmaya ilaveten evlerine dönmekte olan Gazzelileri öldürmek!


Yakıcı soru şudur:

Bu tasfiye operasyonu Hamas'ın kendi isteği ve inisiyatifliyle mi yoksa Trump'ın yeşil ışık yakmasıyla mı gerçekleşti?

Çatışma hakkında İsrail ve Amerikan yönetiminden herhangi bir itiraz gelmediğine göre, "yeşil ışık yakma" ihtimali daha fazla demektir. 1

Öyleyse çatışmanın bir tarafı Hamas İçişleri Bakanlığına bağlı kolluk kuvvetleri, diğer tarafı ise Hamas'a silahla karşılık veren ve onu halkın gözünden düşürüp bölgeden sürme hevesinde olan İsrail destekli Gazzeli milislerdir.

Hamas ve halk, bunları "çete ve çapulcular" diye damgalamaktadır.

İsrail iç istihbarat teşkilatı (Şin-Beth/ŞABAK) Başbakan Binyamin Netanyahu'nun da onayıyla savaşın başladığı 10 Ekim 2023 tarihinden itibaren, Gazze'deki direniş hareketlerini (ki Hamas ve İslami Cihad gibi İslamcı örgütlerin yanı sıra yaklaşık 9 sol, sosyalist, ilerici ve ulusalcı oluşumun da içinde olduğu silahlı direniş platformunu) bölüp engellemek ve hatta birbirine düşürmek maksadıyla çok sayıda aşiret kökenli eleman devşirmiştir. 

Anılan unsurlar ile Hamas emriyle hareket eden görünür ve görünmez kolluk kuvvetleri arasında şiddetli çatışmalar sürmektedir.

İsrail, İngiliz, Arap basını konuyla yakından ilgilenmektedir.

Mesela Financial Times, "Gazze'de Filistinliler arasında iç savaş mı oluyor?" mealinde bir haber-yorum yayımladı.

Independent Türkçe ise Idependent Arabia gazetesindeki yazıyı tercüme etti.

Ne var ki, olayın perde arkası yeterince irdelenmedi. 

Çok sayıda Arap gazetesi ile (biri Times of Israel adıyla İngilizce çıkan) dört İsrail yayın organına baktığımda, bu çatışmaların sanıldığından daha detaylı ve karanlık nedenleri olduğu kanaatine vardım.


Sorular Sorular... Sorular…

Sorularla yazının devamını getireceğim: 

  • Süreç içinde Gazze mıntıkasında gizlenen veya yarı legal durumda faaliyet gösteren (sayısının 4-8 bin arasında olduğu tahmin edilen) Hamas bağlantılı militanlar, örgütü hedef alan söz konusu milislere ne yapacak? 
  • Hamas ile bu tür İsrail işbirlikçisi milisler arasında kanlı çatışmalar mı çıkacak? 
  • Milislerin mensup olduğu aşiretler ile Hamas ve benzeri örgütler arasında kan davasına dayalı intikam eylemleri mi gerçekleşecek?
  • İsrail, devşirdiği bu milisleri sahiplenip misilleme mi yapacak yoksa ne haliniz varsa görün mü diyecek?

Benzer sorulardan yola çıkan independent arabia muhabiri İzzeddin Ebu Ayşe, belli bir alan çalışmasından sonra önemli ipuçları yakalayarak merak edilen cevapları vermeyi başardı.

Onun bilgilerine ek okumalar da yaptım.

Mesela başta El Cezire TV sitesi olmak üzere, Independent Arabia, Ray el Yevm, Filistin Basın Ağı, Haaretz, Times of Israel, Yediot Ahronot (son üçü İsrail gazeteleridir) gibi yayın organlarını taradım. 

Bulabildiğim ayrıntıları derleyince karşıma şöyle bir tablo çıktı:


Hamas karşıtı Gazzeli milisler kimler?

Hadisenin ciddiyet ve vahametini anlayabilmek için önce bu milislerin kim olduklarına bakalım:

Mart 2025'te İsrail ile Hamas arasındaki geçici ateşkes bozulduğunda, İsrail askerlerinin denetimi altındaki Gazze şeridinde üç farklı silahlı milis türü baş gösterdi.

Çatışma sahnesine adım atarken bunların temel ve ortak sloganı "Gazze ahalisini Hamas'ın tahakkümü ve zulmünden kurtarmak" idi!

Üç farklı milis gücünden biri Yaser Ebu Şebab komutasındaki "Halk Kuvvetleri"dir ki, Refah şehrinin doğu tarafında faaliyet gösteriyor.
 

Yaser Ebu Şebab grubu. İsrail istihbaratının kurduğu ve harcayıp bıraktığı milisler
Yaser Ebu Şebab grubu. İsrail istihbaratının kurduğu ve harcayıp bıraktığı milisler

 

İkincisi Husam El Astal (Ebu Sıfın) Milisleri, Han Yunus mıntıkasında bulunuyor. 

İsrail gazetesi Yediot Ahranot, bunlara iki ismi daha ekliyor: Rami Adnan Mahmud Hels ile Yaser Huneydik emrindeki diğer unsurlar.

İlkine bağlı birimler Han Yunus, ikincisinin emrindekiler ise Gazze'nin doğusundaki El Şucaiye mıntıkasında konuşlanıyor.

Gazetenin iddiasına inanılırsa üçüncü milis grubunun yöneticileri olan Rami Adnan Mahmud Hels ile Yaser Huneydik, El Fetih örgütünün yöredeki eski mensuplarından oluşan iki bölük kurmuşlar.

Gazete ayrıca "Mahmud Abbas başkanlığındaki Filistin Yönetimi her iki bölüğün maaşlarını ödemektedir!" iddiasında da bulunuyor.

Adı milis komutanı diye geçen Yaser Huneydik ise bazı Filistin medya organlarında "kendisine yönelik iddiaların gerçek dışı olduğunu ve Gazze'de İsrail'e karşı direnişi desteklediğini" açıkladı. 2

Bunları yazının akışı içinde kişilerin biyografisini verirken detaylandıracağız.


Milislerin sorumluları kimler?

Bahsi geçen milisler, "Gazze bölgesine bütün bu savaş felaketini getiren Hamas, İslami Cihad ve diğer direnişçilerin tahakkümünden yöre halkını kurtarmak ve huzuru getirmek!" gerekçesiyle ortaya çıktılar.

Hamas aleyhine yoğun kampanya yürütüyorlar.

Gittikleri her yerde insanlara çağrı yapıyor; "Hamas'ı bırak bizlere katıl. Geleceğin güvencesi biziz. Açlıktan ve kıtlıktan kurtulmak istiyorsan direnişçi denen şu belalı çetelerden vazgeç!" diyorlar.

Milis elebaşları arasında ön plana çıkan isimlerin biyografilerine bakalım:
 

Yaser Ebu Şebab'ın 200 kişilik bir milis grubu var
Yaser Ebu Şebab'ın 200 kişilik bir milis grubu var

 

Yaser Cihad Ebu Şebab:

1990 yılında Refah şehrinde doğdu. Bedevi El Turabin aşireti mensubu. Erken yaşta öğrenimini yarıda bırakıp suç ortamlarına katılmış biri.

Uyuşturucu kaçakçılığı, gasp, hırsızlık gibi olaylarla anılmakta. 

Savaş öncesinde birkaç defa Hamas asayiş kuvvetlerince bu tür suçlardan tutuklanıp salıverilmiş; son yakalanmasında ise 23 yıl cezaya mahkûm edilmiş; savaş sırasında İsrail'in bombalaması sonucu yıkılan cezaevinden firar edip aşiretinin bulunduğu yörede saklanmaya başlamıştı.
 

Yaser Ebu Şebab ile akrabası Arafat Ebu Şebab
Yaser Ebu Şebab ile akrabası Arafat Ebu Şebab

 

Bu süre içinde İsrail iç istihbarat teşkilatı ŞABAK, irtibat kurduğu Yaser Ebu Şebab ve hempalarından oluşan güruhu Hamas ile diğer direnişçilere karşı devşirme fırsatını bulmuştu.

Ebu Şebab, Refah bölgesinde aralarında aşiretinden bazı mensupların da bulunduğu hapishane kaçkınları ve firarileri de yanına alarak sayısı 100 ile 200 arasında değişen bir milis gücü oluşturdu.
 

Yaser Ebu Şebab şu anda aranıyor
Yaser Ebu Şebab şu anda aranıyor

 

"Halk Kuvvetleri" adını alan bu milisler İsrail lehine muhbirlik yapmak, istikrarsız yörelerde devriye gezmek, teftiş adı altında halkın yaşadığı mahalle ve sokaklara baskınlar düzenlemek, yol kesmek, bazen de dışarıdan gönderilen insani yardımlara el koyarak fahiş fiyatlarla satmaktadırlar.
 

Gazzeli çeteler yardım konvoylarına el koyuyorlar / Fotoğraf: Reuters
Gazzeli çeteler yardım konvoylarına el koyuyorlar / Fotoğraf: Reuters

 

Ebu Şebab milisleri İsrail istihbaratının askeri eğitimden geçtikleri ve onun himayesinde hareket ettikleri için modern silahlarla donatılmış olarak direnişçileri ve onlara yardım edenleri tutuklama (insan avı) operasyonlarına da katılıyorlar. 

İçlerinden Ahmed El Turabin ve Arafat Ebu Şebab adlı kişiler kötülükleriyle nam salmıştır.

Birincisi geçen haftalarda bulaştığı çetecilik-kaçakçılık olayında Hamas ile çatışma sonucu öldürülmüştür. Başından beri organize suç örgütünün elebaşı konumundaki Arafat Ebu Şebab ise "Ölüm Timleri" kurup hırsızlık, kaçakçılık, gasp, soygun türünden suçlara bulaştığı bilinmektedir. 

Zaman zaman sıradan halka veya direnişçilere yardım eden kesimlere yaptığı baskınlarla nam salan bu kişiler emirleri altındaki çetecileri İsrail'in hizmetine sokmuşlardır.

"İnsani Hizmet Bölüğü" adı altında bu suçları işlemektedirler. 


Husam Abdulmecid El Astal:

1987 Refah doğumludur. Kurduğu milis grubunun subayı sıfatıyla 1990 yılından itibaren İsrail ile işbirliği halindedir. Tam bir çete reisi, suç örgütü elebaşı konumundadır.

Canlı videolarında sürekli, "Neredesiniz Hamaslı korkaklar? Hadi gelin vuruşalım. Size meydan okuyorum!" demektedir. Oysa konuştuğu yöre İsrail askerlerinin denetimi altındadır.

Yani İsrail'e sırtını dayamak suretiyle direnişçilere kafa tutmaktadır.
 

Husam El Astal
Husam El Astal

 

Peki, niçin? 

Kendisi 2018 yılında muhtemelen Hamas yanlısı olan Filistinli bir mühendisi Malezya'da katletmişti.

Büyük olasılıkla bu cinayeti ŞABAK veya MOSSAD'ın talimatı ve yol göstermesiyle gerçekleştirmişti.

Memleketine döndüğünde Hamas asayiş ekibince tutuklanıp mahkeme önüne çıkarıldı.

Mahkeme idam edilmesine karar verdi. İsrail'in son Gazze savaşı sürecinde cezaevinden firar etti.

Önce Yaser Ebu Şebab'ın güçlerine katıldı. Son derece medyatik ve megaloman olduğundan onlardan ayrılıp kendince "ölüme susamış çete-çapulcu timi" oluşturdu. 


Gassan Abdulaziz Muhammed El Duheyni:

1987 Refah doğumlu. Yaser Ebu Şebab'ın sağ kolu. Refah yöresinde askeri ve siyasi faaliyette bulunuyor.

Eşref Muhammed El Munsi:

Yöredeki El Munsi aşireti mensubu olup, İsrail istihbaratınca devşirilenlerdendir.

Esas görevi İsrail lehine "Muhbir Şebekesi" oluşturmaktır.
 

El Mensi Şebekesi
El Munsi Şebekesi

 

Şebeke Gazze'deki direnişçiler hakkında edindikleri iç bilgileri ŞABAK'a aktarmak, direniş yuvaları ve mevzilerinin yerini İsrail birliklerine göstermek ve vurulacak hedefleri belirlemek görevini yapmakla yükümlüdür.
 

El Mensi Çetesi-Teröre Karşı Hizmet Taburu adıyla Hamas karşıtı faaliyet yürütüyor
El Munsi Çetesi-Teröre Karşı Hizmet Taburu adıyla Hamas karşıtı faaliyet yürütüyor

 

Bağlı olarak uyuşturucu-gasp-kaçakçılık faaliyetlerini sürdürmektedir.

Yaser Ebu Şebab grubu, onun bölgedeki işbirliği ve yardımları için kendisine teşekkür etmiştir. 


Rami Adnan Mahmud Hels:

Gazze'nin El Şucaiyye yöresinde kümelenen Hels aşiretine mensuptur.

Filistin'in tarihi lideri Yaser Arafat'ın kurduğu El Fetih'in üyesi diye bilinir.
 

Arafat'ın eski  has adamı Rami Adnan Mahmud Hels, şimdi İsrail ile çalıştığı söyleniyor.
Arafat'ın eski has adamı Rami Adnan Mahmud Hels, şimdi İsrail ile çalıştığı söyleniyor

 

Nitekim Arafat'ın yakın vurucu timi sayılan "Kuvvet 17"de görev yapmıştır. 

2006 yılında Gazze'de başlayan Hamas-El Fetih iktidar kavgasında yenik düştüğü için Hamas'a duyduğu nefret ve hınçtan ötürü İsrail ile irtibat kurmuş ya da zaafını tespit eden ŞABAK teşkilatı onunla temasa geçmiştir. 

"Ebu Rami" kod isimli bir İsrail istihbarat subayı nezaretinde ajanlık eğitimi aldığı da söylenmektedir.

İşin bu boyutu henüz açığa kavuşmamıştır. Yine de İsrail merkezli Yediot Ahronot gazetesinden bazı bilgiler edinebiliyoruz.

Gazetenin iddiasına göre Hels, El Şucaiye bölgesinde İsrail istihbaratıyla çalışmaktadır.

Dolayısıyla kendisiyle birlikte hareket eden bir grubu bulunmaktadır.


Yaser Huneydik:

Aynı gazeteye göre bu şahıs da eskiden El Fetih üyesiyken şimdilerde Rami Hels ile birlikte hareket etmektedir. Faaliyet alanı ise Han Yunus olarak belirlenmiştir.

Gazetenin iki önemli iddiası daha var:

  1. Her iki milis gücü İsrail tarafından silahlandırıldılar. Bu silahlar İsrail ordu envanterinden değil; Hizbullah (Lübnan) ve Hamas (Gazze) gibi direniş hareketlerinin cephaneliklerinden ele geçirilen silahlardır. (İsrail resmi televizyon kanalı KAN TV de bir haberinde bu iddiayı yayınlamıştır.)
  2. Her iki milis grubu da Ramallah'taki Filistin otoritesinden siyasi ve mali yardım almaktadır.


Ahmed Mesud Sabır Cundiye:

Daha önce Ramallah'taki Filistin Yönetiminin istihbarat görevlisiydi.

Sonradan İsrail istihbaratınca devşirildiği söyleniyor. 

Doğrusu gazetenin söz konusu üç kişi hakkındaki iddiası ciddi ama bana pek inandırıcı gelmiyor.

Evet, Mahmud Abbas'ın başında bulunduğu Filistin Yönetimi, Hamas'ın baş rakibi ve hasmıdır.

Ayrıca Gazze'yi silah zoruyla ve onlarca El Fetih üyesini katlederek alan Hamas ile Mahmud Abbas iktidarı arasında kan davası da vardır.

Keza Mahmud Abbas İsrail ile sürekli işbirliği halinde olup direnişte ısrar eden Hamas ve İslami Cihad militanlarını Batı Şeria'da engellemekte, gerekirse tutuklayıp hapsetmekte veya İsrail'e teslim etmektedir. 

Keza Mahmud Abbas yönetimi Gazze'deki direnişten yana hiç olmadı; tam tersine, hep karşı çıktı.

Bugünlerde ise Hamas'ın gerilemesini ve tecrit edilmesini fırsat bilerek olası bir barış sonrasında Gazze'nin idaresini almak istiyor.

Burada sorulması gereken soru şudur:

Acaba İsrail gazetesi, Hamas ile El Fetih'in arasını bozmak için mi bu haberi yayınlamıştır?

Yoksa Filistin yönetimi İsrail istihbaratı ile çalışan bu iki grubu gerçekten desteklemiş midir?

Bu arada belirtmeliyim ki; Yaser Huneydik, bazı Filistin medya organlarına verdiği demeçlerde kendisine yönelik suçlamaların "doğru olmadığını" belirtmişti.

Dolayısıyla şöyle bir soruyla da karşı karşıyayız:

Hamas'ın bu şahıslara yönelik suçlamaları fraksiyon çatışmasının bir ürünü olup tek taraflı iddialar mıdır?


Hamas ve direniş karşıtı Bedevi aşiretleri

Dağmaş Aşireti:

Gazze bölgesinin en güçlü ve büyük aşiretlerinden biridir.

Oldukça iyi silahlandığı herkesçe bilinmektedir.

Reislerine göre bu hem töre gereğidir hem de topraklarını savunmak içindir.

Kimi mensupları farklı Filistin direniş örgütlerinde (bilhassa ulusalcı El Fetih ile İslamcı Hamas olmak üzere) yer almaktadır. 

Aşiret reisi Mümtaz Dağmaş, geçmişte Gazze'deki halk direnişini yönetmişti.

Şimdilere ise IŞİD bağlantılı Ceyş'ül İslam (İslam Ordusu) isimli örgüte önderlik ediyor; zaman zaman Hamas dâhil farklı fraksiyonlarla bir araya gelebiliyor.

Söz gelimi 2006 yılında İsrail askeri Gilaad Şalit'in esir alınma baskınına iştirak etmişti.

7 Ekim 2023 (meşhur Hamas baskını) tarihinden buyana kayıplara karıştı; nerede olduğunu kimse bilmiyor.

Daha öncesinde aşiretin silah bırakmaya itiraz etmesi ve milislerin bir İngiliz gazeteciyi kaçırması üzerine, Hamas aşiret mensuplarıyla çatışmaya girmişti. 

10 Ekim 2025 gecesi direnişe bağlı unsurlar aşiretin ikamet ettiği şehrin güney kesimindeki El Sabra'ya baskın düzenlediler.

"Güvenlik ve asayiş hamlesi" olarak adlandırılan baskın sırasında çıkan çatışmada iki taraftan birçok insan öldü; aşiret milislerinin bir kısmı tutuklandı.

Aşiret reisinin bu çatışmaya karışıp karışmadığı açıklık kazanmadı. 

Ele geçirilen belge ve gizli yazışmalara bakılırsa aile mensupları, başta Hamas olmak üzere İsrail'e direnen Filistinli silahlı militanlarla bazı sivil yurtseverlerin isimlerini "öldürülecekler" listesine kaydetmişlerdi.

Ailenin zaten bizzat İsrail iç istihbarat teşkilatı ŞABAK'ın emri ve yönlendirmesiyle suikast faaliyetlerini yürüttüğü öne sürülmekteydi.

Yakalananların sorgusunda elde edilen itiraflara göre; öldürülecekler listesini hazırlayan İsrail istihbarat görevlilerinin maksadının, "Ateşkes sonrasında Gazze'de asayişi bozmak ve halk arasında panik yaratmak" olduğu da açıklandı.

Direniş kolluk kuvvetleri ise operasyon sonrasında "Bundan böyle işbirlikçilerin dokunulmazlığı bitmiştir; işgalcilerin aleti ve oyuncağı olanlara göz yummanın devri geçmiştir!" yolunda bir bildiri yayınladılar. 3
 

Ekim 2025'te yakalanan bazı çeteler
Ekim 2025'te yakalanan bazı çeteler

 

El Mücayede Aşireti:

Büyük ve güçlü bir aşiret olan El Mücayede, Han Yunus çevresinde yerleşmiş olup milisleri geçen aylarda Hamas güvenlik birimleriyle defalarca çatışmaya girmişlerdi.

Bunun üzerine Hamas emniyet kuvvetleri, aşiret mıntıkasına baskın yaparak birçok milisi tutukladı.

İddiaya bakılırsa, tutuklular daha önce Hamas militanlarından bazılarını katletmişlerdi.

Baskın sonucu iki tarafın da can kayıpları vardı. 

Aşiret reisleri, Hamas'ın iddialarını yalanladıkları gibi; söz konusu milislerinin Yaser Ebu Şebab bölüğüyle bağlantısı olduğunu da inkâr etmekteler.

Aşiret reislerinden biri sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada, "Hamas'ın huzur ve asayişi sağlamak üzere başlattığı güvenlik hamlesini desteklediğini" açıkladı.

Ayrıca "Aşiret efradının kanun ve düzene bağlı kalması" hususunda uyarıda bulundu.

Keza kendi aşiret mensuplarından bazılarının Hamas, diğerlerinin El Fetih örgütüne üye olduklarını belirtti. 


Hels Aşireti:

Gazze'deki büyük aşiretlerden sayılıyor.

Şehrin El Şucaiyye semtinde ikamet ediyorlar.

Bu aşiretin ileri gelenlerinden Rami Adnan Mahmud Hels, aynı semtte yaşamakta olan başka bir aşiret büyüğü olan Ahmed Cundiye ile birlikte silahlı bir milis bölüğü kurarak İsrail'in denetiminde olan bu yörede faaliyet halinde yaşıyor. 4


Avihay Şebekesi ve psikolojik savaş

Avichay Adraee (Avihay Adrei), İsrail Savunma Kuvvetleri'nde İsrail Savunma Kuvvetleri Sözcüsü Birimi'ne bağlı Arap medya bölümünün başkanı olarak görev yapan bir albaydır.

Psikolojik savaş kapsamında kurduğu (iletişim-ihbarcılık ağına dayalı) network, sözlü ve yazılı-görsel kanallar vasıtasıyla Gazzeliler arasına fitne sokmayı, ikilik yaratmayı ve belli kesimleri birbirine düşürüp kavgalı hale getirmeyi amaçlamaktadır. 
 

İsrail ordusu propaganda birimi sorumlusu Avihay Adrei
İsrail ordusu propaganda birimi sorumlusu Avihay Adrei

 

Filistin Basın Ağı, onun son marifetini ortaya çıkarmıştır:

Han Yunus doğumlu Muhammed Ebu Taha, Arafat'ın kurmuş olduğu ulusalcı El Fetih örgütünün Ramallah'taki istihbarat subayı olmasına rağmen ŞABAK teşkilatınca devşirilmiştir.

2000'lerin başında yolsuzluk yaptığı ortaya çıkınca tutuklanmamak için Mısır'a kaçan Ebu Taha 6 Ekim (مدينة 6) isimli şehirde ikamet etmektedir.

Sahte isimlerle (mesela Muhammed Ebu Faris kod adıyla) sosyal medya üzerinden başta Hamas olmak üzere direniş hareketleri aleyhinde yazılar yazmaktadır.
 

Muhammed Ebu Taha-eski Filistin istihbaratçısı İsrail istihbaratıyla irtibatlı
Muhammed Ebu Taha, eski Filistin istihbaratçısı İsrail istihbaratıyla irtibatlı 

 

Muhammed Ebu Taha'nın kara propaganda ve hedef gösterme açısından en tehlikeli faaliyeti, Gazze'de hakikat peşinde koşan ve elindeki kanıtlarla İsrail propagandasını boşa çıkartan gazetecileri hedef tahtasına koymasıdır.

Örneğin Enes Şerif isimli yörenin meşhur gazetecisi geçtiğimiz aylarda İsrail askerleri tarafından kasten öldürülmüştür. 

Daha sonra nasıl olduysa, Ebu Taha bir yolunu bulup İsrail istihbaratıyla irtibat kurmuş; çok geçmeden de Avihay Adrei'nin propaganda ve psikolojik savaş biriminde yer almaya başlamıştır.

Ebu Taha sosyal medya paylaşımlarında sıkça şu iddiayı yineleyip durmaktadır:

Hamas, savaş sırasında İsrail'e karşı direnmiyor; tersine, hıncını ve öcünü Gazzeli köklü ailelerden alıyor. Mesela Dağmaş, Bekir, Hels, Mücayede ve Warde aileleri Hamas'ın baskı ve zulmü altındadır.


Hâlbuki işin aslı şudur:

Direnişçiler, ailelerin yaşadıkları bölgelere baskın yapıyorlar.

Ancak esas hedef söz konusu ailelere sığınmış ve bir şekilde himayelerine mazhar olmuş hırsız, başıbozuk, ipsiz sapsızları ve her türlü organize suça bulaşmış insanları yakalamaktır. 

Kaldı ki bahsi geçen ailelerin pek çoğu kaçakçılık, gasp, hırsızlık, soygun ve cinayet gibi suçlara bulaşmış mensuplarını evlatlıktan atmakla yetinmeyip kanlarının helal olduğunu bile beyan etmekteler. 

Nitekim mahalli kanaat önderlerinden bir Gazzeli, şu noktayı vurguluyor:

Kim ki aileleri kalkan ederek direniş hareketine saldırıyorsa, o gerçekten bahsi geçen aileyi temsil etmiyor. Bizler, kimin ne olduğunu iyi biliyoruz. Kanun ve kuralları ihlal edenler, sadece kendilerini temsil edebilirler.
   

Hamas milisleri ateşkes ile birlikte sokak denetimine başladılar / Fotoğraf: AFP
Hamas milisleri ateşkes ile birlikte sokak denetimine başladılar / Fotoğraf: AFP

 

Ateşkes sonrası panik

Gazze'deki İsrail istihbaratı için çalışan milisler, ateşkesten sonra paniğe kapıldılar.

Hamas devriyelerinin güvenlik boşluğunu doldurup asayişi sağlamak üzere meydana çıkması toplumsal bir endişe ve kargaşaya yol açtı. 

Milisleri destekleyen aşiretler; adı geçen mensuplarına arka çıkmadılar.

Hatta onların evlatlıktan atıldıklarını ve dolayısıyla kanlarının helal olduğunu beyan ederek direniş saflarında yer alacaklarını söylediler.

Milislerin ortak suçu; yukarıda belirtildiği gibi uyuşturucu ticareti, kaçakçılık, hırsızlık, soygun, insan soyma, direnişe karşı faaliyet ve İsrail lehine çalışmak olarak sıralanıyor.

Hamas'a göre bunlar "çete ve çapulcu" takımıdır.

Şu andaki çatışmalardan çok önce de Hamas (mesela Ocak ve Eylül 2025'te) bu tür suç örgütlerine mensup bazı kişileri yakalayıp meydanlarda infaz etmişti.

Aynı akıbetin kendilerini de beklediğini hisseden çetelerle elebaşları ise nereye gideceklerini ve ne yapacaklarını bilemez haldeler.

Direnişçiler ise milislere açık çağrı yapıyorlar:

Gelin teslim olun; hainliği bırakın. Halktan özür dileyin!


Suçları affedilmez türden olan bazı milisler, İsrail askerinin denetimindeki bölgelere sığınmak isterken ordu tarafından geri çevrildiler.

Bu hususta İsrail ordusu ile istihbaratı arasında ciddi bir anlaşmazlık söz konusu.

Orduya göre:

İstihbarat yanlış yapıp bunları devşirdi ama ortalıkta bıraktı; o halde kendi pisliğini kendi temizlesin!


Orduya sığınmak isteyenler ise ilgili komutandan şu cevabı aldılar:

Ne haliniz varsa görün. Kendiniz ettiniz, kendiniz buldunuz!


Askeri uzmanlığıyla bilinen Ürdünlü Nidal Ebu Zeyd, "Şu anda Gazze'de yaşanmakta olan çatışmalar iç savaş değil; direnişe bağlı asayiş birimlerinin suçluları temizleme operasyonudur" tespitini yapıyor. 

Filistin Masası'nda çalışan İsrail askeri istihbarat (AMAN) teşkilatı eski başkanı Dr. Michael Wilstein şimdilerde Moşhe Dayan Ortadoğu Araştırmalar Merkezine bağlı Filistin İnceleme Heyeti başkanıdır (Head of the Palestinian Studies Forum at the Moshe Dayan center for Middle Eastern Studies).

Wilstein'e göre;  İsrail'in 1980'lerde Filistin ve Gazze yörelerinde kurulmasına yardımcı olup desteklediği Köy Korucular Birliği ile Lübnan'ın güneyinde konuşlanan Antuan Lahd komutasındaki "Hür Hıristiyan Ordusu" da başarısız olmuştu.  

Yediot Ahronat gazetesindeki bir makalesinde Wilstein, "İsrail yönetiminin her devirde kötü seçenekleri tercih ettiğini; bu sefer de Gazze'deki aşiretleri Hamas'a karşı kışkırtıp desteklemekle yanlış yaptığını" belirtiyor. 

Geldiğimiz noktada Yediot Ahronot gazetesi 6 Ekim 2025 tarihli nüshasında yayınladığı bir haber-yorumda Hamas örgütünün tümüyle bitirilemeyeceğini ve istenilen şekilde silahtan arındırılamayacağını vurguluyordu. 

Bu durumda yine başa döndük demektir:

Ne olacak bu Gazzelilerle Filistin'in hali?

 

 

Kaynaklar:

1-) https://www.bbc.com/arabic/articles/cn0x0042jxko, 12 Ekim 2025.
2-) https://www.bbc.com/arabic/articles/cx203emvlkdo.
3-) https://www.facebook.com/61563749190935/, 12 Ekim 2025.
4-) https://www.independentarabia.com/node/634088/, Reuters ajansından aktarma, 14 Ekim 2025.
5-) https://palps.net/?p=11403, 11 Emim 2025. https://palps.net/?p=9765&, 15 Ekim 2025

*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU