Yaşasın Cumhuriyet!

Dr. Kerem Yavaşça Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: AA

Bugün, cumhuriyetin ilan edilişinin 99'uncu yıl dönümü. Cumhuriyet, modern Türkiye'nin üzerinde yükseldiği ana temeli teşkil etmektedir.

Bu bakımdan, cumhuriyetin ilanı, modern Türkiye'nin kuruluşunun da ilanı olarak nitelenebilir.

Siyasi, toplumsal, kültürel birçok açıdan kritik önem arz etmekle beraber cumhuriyetin esasen iki temel fonksiyonunun altını çizmek isterim.

İlk olarak, cumhuriyet, ülkenin yalnızca bir ailenin güdümünde olmasının reddedilmesidir.

600 küsür sene bir ailenin kutsallığına inanmış bir siyasal ve toplumsal yaşamı dönüştürmek basit bir iş değildir.

Bu sebeple cumhuriyetin ilan edilişini küçümseyen ve hatta değersizleştirmek isteyen yorumları ve yorumcuları hayretle karşılamamak elde değil.

Hakimiyetin ve egemenliğin bir ailenin mensuplarından alınıp halkın tamamına verilmesi, vatandaş odaklı bir yönetim anlayışının temelini oluşturması bakımından Türkiye tarihi için bir köşe taşı olarak kabul edilmelidir.

İkinci olarak cumhuriyetin ilanı, imparatorluk yapılarının çözülmeye yüz tuttuğu bir süreçte gerçekleşmiştir.

Bu dönemde modern dünyada devlet yapıları da bir dönüşüme tabi tutulmuştur.

Bu açıdan bakıldığında cumhuriyet, Türkiye'nin modern dünyanın bir parçası haline gelmesinde atılmış en büyük adım olarak tasvir edilebilir.

Bu sebeplerle Cumhuriyetin ilanı, yalnızca bir yönetim rejimi değişikliğini değil, aynı zamanda Türkiye'nin modern bir devlet yapısına kavuşmasını işaret etmektedir.

Bu düşüncelerle, Cumhuriyetin ilan edilmesiyle modern ve bağımsız bir devletin kurulmasını mümkün kılan, başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, bu süreçte rol alan herkesi rahmetle anarak, Cumhuriyet Bayramımızı kutlarım.  


Türkiye Yüzyılı

Ak Parti dün önemli bir lansman toplantısı gerçekleştirdi.

"Türkiye Yüzyılı" olarak adlandırılan lansmanda Erdoğan, genel olarak AK Parti iktidarında yapılan icraatları vurgulayarak, yeni dönem için bir vizyon ortaya koymak istedi.

Lansmanda birkaç ilgi çekici noktadan söz edilebilir. İlk olarak, parti bayrağı ve ambleminin lansmanın hiçbir yerinde kullanılmaması ilgi çekiciydi.

Bu şekilde parti lideri olarak değil, cumhurbaşkanı olarak Erdoğan'ın öne çıkarılması düşünülmüş olabilir.

İkinci olarak geçmişteki icraatların öne çıkartılması ile Erdoğan'ın icracı yönetim anlayışına vurgu yapmak istendiği söylenebilir.

Son olarak, lansman toplantısına muhalif görüşleriyle bilinen gazetecilerin ve bazı muhalefet partilerinin çağırılması, ilgi çeken hususlardan bir diğeriydi.

Öyle anlaşılıyor ki, AK Parti, "eski güzel günleri" hatırlatarak yeni bir vizyon ortaya koymayı ve bir açılım yapmayı hedefliyor.

İlk kertede, bu yönelimin temel amacının, Türkiye'deki (özellikle ekonomide) mevcut koşulların perdelenmesi olduğu görüşü muhalif cenahta yaygın görünüyor.

İktidara yakın çevrelerde ise projenin samimi düşüncelerle planlandığı görüşüne dayanarak, Türkiye Yüzyılı lansmanın Ak Parti'nin fabrika ayarlarına dönmesini işaret ettiği konuşuluyor.

Ak Parti'nin "Türkiye'nin Yüzyılı" vizyonunun samimi olup olmadığını veya bu çıkışın seçimlere yönelik bir perdeleme arayışı olup olmadığını zaman gösterecek.

Ancak bugün itibarıyla, muhalefet henüz seçim vaatleri üzerinde hazırlık yaparken, AK Parti'nin yola çıktığı ve gaza basmakta olduğu çok açık. 


Mucize gerçekleşecek mi?

Ruşen Çakır'ın birkaç hafta önce ifade ettiği bir cümle oldukça çarpıcıydı:

Ülkedeki durum böyleyken, muhalefetin önümüzdeki seçimi kaybetmesi mucize olur. Ancak muhalefet bu mucizeyi gerçekleştirmek için elinden gelen her şeyi yapıyor.


Muhalefeti takip ve tahlil eden, bu konuda konuşan, yazıp çizen entelektüel çevrede giderek yaygınlaşan bir karamsarlık hali artık oldukça görünür hale geldi.

Dahası bu havanın muhalefette aktif siyaset yapan siyasetçilere bile sirayet etmeye başladığı görülüyor.

Seçimlerin gittikçe yaklaştığı dönemde, bu hal ve gidişat muhalefet için pek iç açıcı bir tablo ortaya koymuyor.

Altılı masa liderlerinin bu durumun ne ölçüde farkında olduklarını ise maalesef bilmiyoruz.

Toplantıların yapılmaya başladığı şubat ayından bu yana işleyen süreçte henüz bir ittifak ortaya çıkmış değil.

Toplumun ilgisini çekecek bir programın varlığından ve ortak adaydan söz etmek de henüz mümkün değil.

Muhalefetin altından kayan zemini fark etmesi, güçlü bir ittifak görüntüsü altında heyecan uyandıracak vaatler yani "ses getirecek bir seçim programı" hazırlaması ve kişisel ihtiraslardan arınmış bir aday belirleme süreci işletmesi altılı masanın başarısı için kritik öneme sahip başlıklar.

Bu doğrultuda altılı masa toplumun muhalefetten beklentilerini dikkate alarak işe başlayabilir.

Zira hali hazırda masa neden heyecan yaratmıyor sorusunun cevabı çok açık: Çünkü sürecin içinde toplumun kendisi yok… 

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU