Evet, Sayın Erdoğan'ın şiir okuduğu o Laçın...

Mayis Alizade Independent Türkçe için Elhan Mehtiyev, Prof. Dr. Cemil Hasanlı ve Şaban Gülbahar ile konuştu

Fotoğraf: tccb.gov.tr

Çok uzun sayılmayacak (44 gün) bir savaştan zaferle çıkarak işgalcinin 'kapitülasyon'una maruz kaldığı iddia eden 'muzaffer ülke'nin topraklarında ilginç gelişmeler yaşanıyor. 

10 Kasım 2020'de imzalanan anlaşmayla galip ülke topraklarına giren Rusya 'Barış Gücü' askerlerinin kontrolünde Azerbaycan ile Ermenistan arasında yeni bir sınır kapısı açıldı.

Bakü'nün kontrolü dışındaki Hankendi bölgesini doğrudan Ermenistan'a birleştirecek bu sınır kapısının açılışından önce, sınır çizgisindeki Laçın kenti ve iki köyü Azerbaycan'a teslim edilirken Rusya kontrolünde bulunacak yeni sınır kapısı bir dizi soru işaretini ve tartışmayı da beraberinde getirdi. 

Azerbaycan topraklarından Ermenistan'a, hem de Bakü'nün kontrolü dışında ikinci bir sınır kapısının açılmasını nasıl yorumlamalı? 

Bu kapının Azerbaycan için herhangi güvenlik tehdidi ortaya çıkarma ihtimali var mı?  

Gelişmeleri 30 seneden bu yana yakından takip eden uluslararası ilişkiler ve barışçıl çözümler uzmanı Elhan Mehtiyev, Independent Türkçe'nin sorularını Bakü'den şu şekilde yanıtladı: 

Laçin Koridoru'nun paralelinde yeni bir koridorun açılması konusu, sadece ve sadece Laçın il merkeziyle ilintili bir durum. Çünkü Mayıs 1992'de Laçin Ermeni silahlı güçlerince işgal edildikten sonra kısa üre öncesine kadar Karabağ'dan Ermenistan'a en kısa yol niteliğindeydi.

44 günlük savaşa kadar Ermeniler Laçın'dan çıkmayacaklarını kesin bir dille ifade ediyor ve sorunun barış yoluyla çözümünü üstlenen AGİT Mink Grubu bunu anlayışla karşılıyordu. Ancak Şuşa gibi, Laçın ili de kültürel bakımdan Azerbaycan için sembolik anlam taşıyan bir yer olduğu için, yeniden Azerbaycan'ın kontrolüne geçmesini önemli bir başarı olarak değerlendirmemiz gerekir.

 

Elhan Mehtiyev.jpg
Uluslararası ilişkiler uzmanı Elhan Mehtiyev / Fotoğraf: Independent Türkçe

 

"Bu yol Kasım 2025'e kadar Rusya'nın kontrolünde olacak"

10 Kasım 2020 anlaşmasının imzalandığı sırada Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev'in, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'le Laçın'ın iade edilmesi konusunu özel olarak görüştüğünü hatırlatan  Elhan Mehtiyev, "Görüşmede, Laçın'ı Ermenistan'a bağlayan yolun paralelinde üç sene içinde yeni bir yolun yapılması kararlaştırılmıştı. Yeni yol Laçın il merkezinden değil, onu bypass ederek birkaç kilometre ötesinden geçiyor. Azerbaycan bu yolu iki sene içinde yaparak Rusya 'Barış Gücü' askerlerine teslim etmiş ve ağustos sonu itibarıyla Ruslar bu alanı kendi kontrolü altına aldılar. Bunun sonucunda Laçın'ın Zabuh ve Sus köyleri Azerbaycan'ın kontrolüne geçti. Yani, Azerbaycan'ın kontrolü altında bulunmayan Dağlık Karabağ bölgesini Ermenistan'a bağlayan ve Rusya 'Barış Gücü' askerlerinin kontrolündeki bir yol ve yeni bir sınır kapısı söz konusu. Yürürlükteki Azerbaycan-Rusya-Ermenistan anlaşmasına göre, bu yol şimdilik Kasım 2025'e kadar Rusya'nın kontrolünde olacak" şeklinde konuştu.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

"Giriş-çıkışları kontrol etme hakkının Azerbaycan'a ait olması gerekir"

Ayrıca, Azerbaycan'ın bu bölgede kendi sınır kontrol noktasını açmadığı sürece Ermenistan'la Dağlık Karabağ arasındaki tüm giriş-çıkışların da Rusya'nın kontrolünde olacağına dikkati çeken Mehtiyev, "5 kilometre eninde ve ortalama 75 kilometre uzunluğundaki bu alanın Ermenistan'dan Dağlık Karabağ'a engelsiz giriş-çıkış alanı olacağı gözüküyor. Hâlihazırda burada Azerbaycan'ın kendi sınır geçiş kapısını açması söz konusu değil; çünkü 10 Kasım 2020 anlaşmasında böyle bir durum tespiti mevcut değil. Buna rağmen anlaşma, Azerbaycan'ın bu alana kontrolünü de yasaklamıyor. 10 Kasım anlaşmasında Rusya silahlı güçlerinin Laçın koridorunu kendi kontrolü altında tutacağı ifade edildi; sınırdan geçişlerin kontrolüne ilişkin farklı ve bağlayıcı bir madde bulunmuyor. Azerbaycan bu yolun güvenliğini ve serbest giriş-çıkışların sorunsuz olacağına dair bir taahhüttün altına girdi. Onun için açılan yeni sınır kapısından giriş-çıkışları kontrol etme hakkının Azerbaycan'a ait olması gerekir. Kendi egemenlik haklarını kullanması gereken Azerbaycan'ın bunu da yapacağını düşünmemiz gerekir. Bunu yapması durumunda asla 10 Kasım 2020 anlaşmasını ihlal etmeyecek" dedi.

"Öte yandan, Sayın Aliyev'in Zengezur Koridoru'nun açılmasını beklediği de düşünülebilir" diye konuşan Elhan Mehtiyev, sözlerini şöyle sürdürdü:

Çünkü bu sene başlarında gerçekleşen NATO toplantısında Aliyev 'Laçın Koridoru'nun statüsüyle Zengezur Koridoru statüsünün aynı olması gerektiğini' dile getirdi. Bunu Zengezur Koridoru'nda bir kapının olması durumunda Laçın Koridoru'nda da aynısının olması gerektiği şeklinde de yorumlayabiliriz.

Azerbaycan toplumundaki çoğunluk bu tür eşleştirmelerin yapılmasını kabul etmiyor. Çünkü Zengezur Koridoru'ndan Azerbaycan'ın bir bölgesinden öteki bölgesi olan Nahçıvan'a kapı açılması söz konusu. Burada ise Azerbaycan'ın bir parçası Karabağ'dan Ermenistan'a doğrudan yeni ve Azerbaycan'ın kontrol edemeyeceği bir yolun açılması söz konusu. İşte bundan dolayı Azerbaycan'ın kontrolünde olmayacak yeni bir sınır kapısından kontrolsüz giriş-çıkışların ciddi güvenlik sorunu yaratacağı açık.


"Mülteciler, gidip eski evlerini görme fırsatından bile mahrum edildiler"

Azerbaycanlı mültecilerin, işgalden kurtarılan kendi yurtlarına dönme konusunda yaşanan aksaklıklara ilişkin sorumuzu ise Elhan Mehtiyev, şu şekilde yanıtladı:

Mültecilerin kendi evlerine dönmesi erteleniyor ve şu anda cereyan eden gelişmeler bu süreci geriye götürüyor. Mülteciler önlerinde hiçbir engelin bulunmadığı bir zaman toplu halde kendi yurtlarına dönme fırsatını yakalayacak.

Maalesef şu anda onlar değil geri dönmek, hatta gidip eski evlerini görme fırsatından bile mahrum edildiler. Bu işler bir şirketin veya hükümetin girişimleriyle gerçekleşemeyecek kadar ciddi ve hassastır. Ata-baba yurtlarındaki evlerini yeniden yapmaları için onlara fırsatların tanınması gerekir.

Bunun için hiçbir desteğin verilmediğini üzüntüyle ifade etmek durumundayım. Doğru, Fuzuli, Cebrail gibi iller ve Akdam ilinin bir kısmı yeryüzünden silindi ve oraların sakinlerinin bu işleri yalnız başlarına yapmaları çok zor. Ancak Gubadlı, Zengilan ve Kelbecer illerinin sakinlerine verilecek küçük çaplı destekler onların kendi yurtlarına dönerek yeni bir hayata başlamalarına yetecek.


Elhan Mehtiyev'e göre, mültecilerin kendi yurtlarına dönememelerinin ana nedeni, bu işin yönetiminin tek merkeze verilmesi ve yerel yönetimlerin yetkilerinin bu işlerdeki yetkilerinin ellerinden alınması. 

Mültecilerin kendi dertlerini anlatmaya hiçbir makam bulamıyor oluşunun onları strese sokup, hasta ettiğini dile getiren Mehtiyev "Azerbaycan hükümetinin bu durumu çok ciddi şekilde analiz etmesi gerekiyor" ifadeleriyle sözlerini sonlandırdı.
 

aa.jpg
Fotoğraf: AA

 

Rusya'nın kontrolünde olacak ikinci sınır kapısının açılmasını Avrupa nasıl değerlendiriyor?

9 Kasım'ı 10 Kasım'a (2020) bağlayan gece Azerbaycan özel timleri Hankendi civarındayken belki Türkiye'nin de şaşkınlığına neden olacak şekilde Aliyev, Paşinyan ve Putin arasında imzalanan ateşkes anlaşmasının koşulları bugün de tartışılırıyor.

Bu konudaki tartışmalar sürerken, ikinci Laçın Koridoru diye nitelendirebileceğimiz yeni bir ulaşım yolunun açılması Avrupa ve ABD'de de yakından izleniyor.

Çünkü yeni, birkaç gün önce açılan sınır kapısının Rusya silahlı güçleri tarafından kontrol edilecek olması, en başta AGİT Minsk Grubu'nun bundan sonraki durumu da dahil olmak üzere, bir dizi soruyu da gündeme getiriyor.

Şuşa kentinde organize edilen uluslararası toplantıya katılmayan ABD ve Fransa'nın Bakü Büyükelçileri, Aliyev'in dış politika danışmanı Hikmet Hacıyev tarafından eleştirildi.

Ne ilginçtir ki, davet edildiği halde Şuşa toplantısına katılmayan Rusya Federasyonu Büyükelçisinin bu tutumu Hacıyev'in eleştirilerine maruz kalmadı. 

Azerbaycan halihazırda kontrol edemediği Dağlık Karabağ ile Ermenistan'ı doğrudan birleştiren ve Rusya'nın kontrolünde olacak ikinci sınır kapısının açılmasını Avrupa nasıl değerlendiriyor?

Independent Türkçe'nin bu konudaki sorularını yanıtlayan, Londra Üniversitesi öğretim görevlisi Prof. Dr. Cemil Hasanlı şu değerlendirmelerde bulundu: 

Geçtiğimiz hafta açılan ve Rusya'nın kontrol edeceği yeni yol 10 Kasım 2020 anlaşmasının bir bendini teşkil etmişti. Yolun Azerbaycan topraklarından geçen kısmının inşaatını da Bakü yaptı. Yani bu yolun açılmasıyla gerek eski Dağlık Karabağ Özerk Bölgesi ve civarında yaşayan Ermeni kökenli vatandaşların doğrudan Ermenistan'a gitmelerinin önünde hiçbir engel kalmadığı gibi, Ermenistan'dan gelenler de bu yolu kullanarak serbestçe Bakü'nün kontrolü dışında kalan ve fiiliyatta Rusya askeri güçlerinin kontrol ettiği 4 bin kilometrekarelik bölgeye ulaşabilecekler. Sınırdan geçişler üç günden bu yana gerçekleşiyor. Laçın'a bağlı iki köy Azerbaycan'ın kontrolüne geçtiği halde yeni güzergah üzerindeki beş-altı köyü akıbeti belirsiz olarak kalıyor.
 

Prof. Dr. Cemil Hasanlı.jpg
Londra Üniversitesi öğretim görevlisi Prof. Dr. Cemil Hasanlı / Fotoğraf: Independent Türkçe

 

"İlginç bir durumla karşı karşıyayız" diyen Prof. Dr. Cemil Hasanlı, sözlerine şöyle açıklık getirdi:

Tüm kara sınırları giriş ve çıkışlara kapatılan Azerbaycan'a, sadece Ermenistan karayoluyla giriş sağlanabiliyor. İşin başka bir moral bozucu yanı da Azerbaycan'ın Ermenistan sınırındaki en eski topraklarından biri Kelbecer iline Terter yoluyla gidilememesi ve bunun için 3 bin metre yükseklikteki Ömer aşırımından geçmek kaydıyla Kelbecer istikametinde yeni bir inşa edilmesi. Genel olarak bölgede birbirinden 30'ar 40'ar kilometre uzaklıktaki Zengilan-Laçın-Kelbecer illerinde havaalanları inşa etmek de ilginç karşılanıyor. Sekiz ay önce açılmış İran sınırındaki Fuzuli Havaalanı'ndan bugüne kadar çok az uçuş gerçekleştiği halde, çok yakın bölgelerde yeni havaalanlarının inşası neye işaret edebilir?


Prof. Dr. Hasanlı, "Ermeni işgali sonucunda yurtlarını terk etmek zorunda kalmış vatandaşlarımızın geri dönmelerini hızlandırmak yerine 'Akıllı köy' gibi gerçeklikle ilgisi olmayan projelere yönelmek zaman kaybının yanı sıra, kimi yolsuzluk korkularının yükselmeye başladığı projeler olarak karşımıza çıkıyor" dedi.
 

Hikmet Hacıyev.jpg
Azerbaycan Cumhurbaşkanı Dış Politika Danışmanı Hikmet Hacıyev, Karabağ’ın sembol şehri Şuşa’da düzenlenen bir konferansa büyükelçilerinin katılmaması nedeniyle AGİT Minsk Grubu eş başkanı ülkelerden ABD ve Fransa’ya tepki gösterdi / Fotoğraf: AA

 

Şuşa kentinde organize edilen uluslararası toplantıya katılmayan ABD ve Fransa'nın Bakü Büyükelçilerini eleştiren İlham Aliyev'in dış politika danışmanı Hikmet Hacıyev hakkında da değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Hasanlı, "Aliyev'in dış politika danışmanının Rusya Federasyonu Büyükelçisinin Şuşa'ya gitmemesini telaffuz bile etmeden ABD ve Fransa'nın Bakü Büyükelçilerini itham etmesini, her şeyden önce Hacıyev'in 'toyluğuya' ilintilendirmemiz gerekir" dedi.

Prof. Dr. Cemil Hasanlı, son olarak şu açıklamalarda bulundu:

Söz yok ki her iki ülke Büyükelçisi kendi başkentlerinden aldıkları talimat doğrultusunda Şuşa toplantısına katılmayı uygun bulmasın... O halde Aliyev'in dış politika danışmanının bunun sebebini araştırmadan kameralar önünde iki büyükelçiyi suçlaması Karabağ gibi son derece hassas bir konuda perde arkasında Azerbaycan'ın yararına olmayan bir durumu da kendisiyle beraber getirebilir.

İşin ilginç yanı Aliyev'in bundan önceki dış politika danışmanı da hassas konulara hep kuş kondurmasıyla tanınıyordu. ABD ve Fransa Büyükelçilerini suçlayan Hacıyev bir de Laçın'dan Ermenistan'a açılan ve tamamen Rusya'nın kontrolünde bulunacak yola ilişkin bilgiler sunsaydı, emin olun ki, daha faydalı bir iş yapmış olacaktı.


"Rusya bölgede tek hakim güç olma hevesini sürdürürken, Azerbaycan'ın egemenlik hakkını ihlal ediyor"

1980'lerin başlarından itibaren gerek SSCB coğrafyasındaki ve gerekse Balkanlardaki gelişmeleri yakından izleyen Türkiye'nin en büyük sivil toplum kuruluşlarından biri Avrasya Bir Vakfı Başkanı Şaban Gülbahar, Kafkasya'daki gelişmelerin Orta Asya'yı da derinden etkileyeceğine inanan kanaat önderlerinden.

Türkiye'nin desteğiyle kendi topraklarını işgalden kurtarmak için Azerbaycan'ın girdiği 44 günlük savaşın her gününde ve savaştan sonra Laçın ve Zengezur Koridorları konusunu gündemde tutan Avrasya Bir Başkanı Şaban Gülbahar, Laçın bölgesinden Ermenistan'a açılan ikinci kapıyla ilgili Independent Türkçe'nin sorularını şu sözlerle yanıtladı:

Bilindiği üzere, Azerbaycan kesin zaferiyle sonuçlanan son Karabağ Savaşı, Türk Dünyasının son bir asır içinde elde ettiği en büyük askeri başarılardan bir tanesi. Bir diğeri ise hiç şüphesiz, Kıbrıs Barış Harekatı.

Ermenistan saldırganlığına karşı başlayan ve Türkiye'nin de eşsiz desteği ile kazanılan Karabağ zaferi, ne yazık ki, Rusya'nın 1993'ten sonra Kafkaslara inme ve yerleşme operasyonuna dönüştü. 10 Kasım 2020 tarihinde imzalanan anlaşma hükümlerinden bazılarının yerine getirilmediği, hatta anlaşma hükümleri dışına çıkıldığı ve anlaşmanın ihlal edildiği ortada.

Anlaşmaya göre, Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki Laçın'ın kontrolü Rusya 'Barış Gücü'ne verildi. Birkaç gün önce Laçın Koridoru paralelinde Dağlık Karabağ'ı doğrudan Ermenistan'a bağlayan yeni bir sınır kapısının açıldığı ve 5 kilometre eninde, 90 kilometre derinliğindeki koridorun da Rusya'nın kontrolüne verildiği tespit edildi.

Bu durum 10 Kasım anlaşmasının açık ihlalidir. Rusya, bölgede tek hakim güç olma hevesini sürdürürken, Azerbaycan'ın egemenlik hakkını da ihlal ediyor ve gelecekte olabilecek büyük çatışmalara da zemin hazırlıyor.


"Rusya'nın bu tehlikeli oyununa Bakü yönetimi ve Türkiye izin vermemeli"

10 Kasım 2020 tarihli ateşkes anlaşmasının 6, 7 ve 8'inci maddelerinde, konunun bütün detayları ile yer aldığını vurgulayan Şaban Gülbahar, "Rusya 7'inci maddede belirtilen 'Tarafların mutabakatı ile, önümüzdeki üç yıl içinde, Laçın Koridoru boyunca Hankendi ve Ermenistan arasında iletişimi sağlayacak ve Rus Barış Gücü tarafından korunacak yeni bir trafik güzergahının inşası için bir plan belirlenecektir' şeklindeki inisiyatifi kendine göre yorumlayıp Ermenistan ile savaştan sonra artık yeniden Azerbaycan toprağı olan Karabağ arasındaki iletişimin kopmaması için Erivan yönetimi lehine tehlikeli bir oyuna girdi. Ukrayna'da girişiği akıl almaz politikasını Kafkaslarda da devam ettirip, bölgedeki Türk varlığını Ermenistan üzerinden dizayn etmeye çalışan Rusya'nın bu tehlikeli oyununa başta Bakü yönetimi olmak üzere, Türkiye de izin vermemeli" diye konuştu.
 

Şaban Gülbahar.jpg
Avrasya Bir Vakfı Başkanı Şaban Gülbahar / Fotoğraf: Independent Türkçe

 

Ayrıca, meselenin uluslararası arenada da duyurulması konusunda acilen harekete geçilmesi gerektiğini ifade eden Gülbahar, "Rusya lideri Putin'in anlaşma sonrasında 'Dağlık Karabağ meselesi bizden sonraki liderlerin işidir' sözünü doğrulayan ve bu ve benzeri konuların sıkı takipçisi olunması, büyük Turan için öncelikli sorumluluklardan biri. En azından Avrasya Bir Vakfı ve ASAM olarak bizler konunun dikkatli takipçisi olacağız" ifadeleriyle sözlerini tamamladı.

10 Kasım 2020'de Azerbaycan-Ermenistan sınırında hazır bekleyen Rusya 'Barış Gücü'nün Azerbaycan topraklarına girerek 4 bin kilometrekarelik alanı kontrol altına almasından sonra Azerbaycan Devlet Başkanı Aliyev, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile her görüşmesinde 'Barış Gücü' askerlerinin görev yapma tarzından memnuniyet duyduğunu ifade etti.

Şimdi o askerler Azerbaycan topraklarından Ermenistan'a açılan yeni bir sınır kapısını kontrol edecekler. 

Alan 5 kilometrelik enini muhafaza ederken, uzunluğun 65 kilometreden 90 kilometreye çıktığına dair söylentiler var.

Yakın gelecek, bir dizi yeni gelişmelere gebe olabilir.
 


Okurların şimdilik tüm bunları bir tarafa bırakıp 'Ay Laçın' şarkısını dinlemeleri en akıllı iş olacaktır, diye düşünüyoruz.

Evet, 12 Kasım 2020'de Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Bakü meydanında söylediği şiire halkın bestelediği şarkıyı...

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU