Bu hafta Britanya Başbakanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı Ankara'daki Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde bir arada görmek, ortak çıkarların uzun süredir müttefik olan tarafları nasıl yeniden bir araya getirebileceğinin hatırlatıcısıydı. Büyük ölçüde savunma işbirliğine odaklanan milyarlarca dolarlık bir ticaret anlaşması için el sıkışmaları, yalnızca bir sözleşmenin değil, aynı zamanda Britanya ve Türkiye arasında oluşan yeni bir karşılıklı güven duygusunu da simgeliyordu.
Sör Keir Starmer anlaşmayı "Britanyalı işçiler için bir kazanç, savunma sanayileri için bir kazanç ve NATO güvenliği için bir kazanç" diye nitelendirdi. Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan ise bunu iki ülke arasındaki "stratejik ilişkilerin yeni bir sembolü" diye tanımladı. Aslında bu sadece savaş uçakları veya satın alma rakamlarıyla ilgili değildi; iki ülke küresel güvenlik, ekonomik dayanıklılık ve teknolojik ilerlemenin giderek daha fazla iç içe geçtiğini kabul etti.
Böylece bu ortaklık, tarihsel bağlara dayanan bir temele yeniden oturdu. Yüzyıllardır dünyanın bağlantı noktası olan Türkiye, bir ayağı Avrupa'da, diğeri Asya'da, kıtalar arasında fikirleri, metaları ve insanları taşıyan Boğaz'la birleşiyor.İstanbul sokaklarında yürümüş herkesin gözünde bu tür bir bağlantının sembolizmi benzersizdir. İstanbul çeşitlilikle yaşamayı, gelenekle dönüşümü uyum içinde bir araya getirmeyi ve coğrafyayı stratejiye dönüştürmeyi öğrenmiş bir şehir (ve Türkiye de böyle bir ülke). Ve bu canlanan ortaklığın temelinde tam da bu özellik yani jeopolitiği jeoekonomiyle harmanlama becerisi yatıyor.
Birleşik Krallık'la Türkiye arasında bazı şaşırtıcı bağlar da var; Britanya, Türkiye'nin film ve seyahat endüstrisinin yanı sıra ikonik turizminden de faydalanıyor.
 
Bugün Türkiye'de 87 binden fazla yabancı şirket faaliyet gösteriyor ve bunların 3 bin 300'ünden fazlası Britanya merkezli. Ancak Britanya'yla daha ileri işbirliği yapma potansiyeli bundan çok daha büyük.
Türkiye'ye 20 Typhoon savaş uçağı tedarik etmek için Keir Starmer'la yapılan anlaşma, güvenlik, sürdürülebilirlik ve teknoloji alanlarındaki yenilenen karşılıklı taahhütlerin yanı sıra koruma ve istikrarımız için Türkiye'nin hava kuvvetleri kapasitesini artırma gibi kritik bir stratejik önceliği de yansıtıyor.
Ancak bu anlaşma yalnızca sert güç merceğinden değil, aynı zamanda Türkiye'nin, benim 360 derecelik dediğim bir güç olarak hareket etme kararlılığının yansıması olarak da okunmalı. Askeri kapasite, ekonomik ortaklık ve kültürel etkiyi bir araya getiren Türkiye, kıtaları, pazarları ve fikirleri bölmek yerine birleştiren bir yaklaşım benimsiyor. Türkiye böylece sert, yumuşak ve akıllı gücün tüm biçimlerini titizlikle harmanlayarak uyumlu bir etki stratejisi geliştiriyor.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Joseph Nye 1990'larda yumuşak güç terimini ortaya attığında, ülkelerin artık yalnızca geleneksel sert güç aracı olan baskıya bel bağlayamayacağını savunmuştu. Yumuşak güç aracılığıyla insanları çekmek, ikna etmek ve ilham vermek zorundaydılar.
Ocak ayında dönemin Britanya Dışişleri Bakanı David Lammy, büyüme ve güvenliğe hizmet etmek amacıyla kültür, spor, yaratıcı endüstriler ve jeopolitik alanlarından uzmanları bir araya getiren sektörler arası bir girişim olan "yumuşak güç konseyi"ni topladığında, bu reçeteyi kabul etmişti.
Birleşik Krallık ticareti, kültürü ve inovasyonu tek bir ulusal marka altında birleştiren bir plan olan "GREAT" kampanyasıyla bunu uzun zamandır yapıyor. "Türkiye Yüzyılı" büyük stratejisi de yumuşak gücün çekiciliği ve akıllı gücün çevikliğiyle, sert gücün güvenilirliğini teşvik ederek bu hedefi gerçekleştirmeyi amaçlıyor. Esasen her iki ülke de 21. yüzyılda bir ulusun anlatısının gücünden, gücünün de anlatısından ayrılamayacağını kabul ediyor.
Yumuşak güç, çekime; kültürün, fikirlerin ve duyguların gücüne hitap eder. Türkiye bu konuda sessiz sedasız yaratıcı bir süper güç haline geldi. Ülkenin televizyon dizilerinin 170'ten fazla ülkede 1 milyardan fazla izleyiciye ulaşmasıyla Türk içerikleri, Birleşik Devletler'den sonra küresel çapta en çok izlenen ikinci içerik konumunda. Türkiye'nin, Peak Games ve Dream Games gibi küresel başarı hikayelerine ev sahipliği yaparak Avrupa'nın en hızlı büyüyen oyun pazarı haline gelmesi, yaratıcılıkla girişimciliğin harmanlandığını ortaya koyuyor.
Türkiye'nin etki alanı, kültürel hikaye anlatıcılığını dijital girişimcilikle birleştiren daha geniş bir yaratıcı ekonomi oluşturarak kültürel tınıyı somut yatırım potansiyeline dönüştürüyor. Dolayısıyla Türkiye'nin yumuşak gücü retorik değil, stratejik bir değere sahip; güçlü bir ulusal marka, barış elçisi, yetenek merkezi, test ortamı ve yatırımcıların bel bağlayabileceği güvenilir bir ortak olarak kendini konumlandırıyor.
Bu ülke markası yolculuğu, Türkiye'nin ikna kabiliyetini de güçlendirerek diyalog, kalkınma ve diplomasi yoluyla etki yaratmasına imkan tanıyor. Bu rol, barış girişimleri ve insani yardım çabaları nedeniyle uluslararası toplum tarafından giderek daha fazla takdir ve övgü topluyor.
 
Geleneksel anlamda sert güç, askeri kapasite, ekonomik nüfuz ve altyapı gibi maddi varlıkları ifade eder. Türkiye'nin durumunda bu merkez ülke rolü doğrudan stratejik yatırımlara dönüşüyor. Endüstriyel dayanak noktası; Avrupa, Asya ve ODKA (Orta Doğu ve Kuzey Afrika) bölgesini birbirine bağlayarak sadece hareketliliğin motorunu değil, aynı zamanda değer zincirlerinin altyapısını da sağlıyor. Türkiye'nin 4 saatlik uçuş mesafesi içinde, toplam GSYİH'si 30 trilyon dolar olan, 1,3 milyar nüfusa sahip 67 ülke var. İstanbul Havalimanı, Avrupa'nın en yoğun havacılık merkezi. İstanbul Havalimanı, 2024'te 80 milyondan fazla yolcuya hizmet verdi, 517 bin uçuş gerçekleştirerek 115'ten fazla havayolu şirketi aracılığıyla yolcuları 330'dan fazla noktaya ulaştırdı; dünya çapında çok az havalimanı bu seviyeye erişebiliyor. Diğer yandan Türk Hava Yolları, 352'den fazla noktaya tarifeli uçuşlar gerçekleştirerek hiçbir havayolunun ulaşamadığı sayıda ülkeye hizmet veriyor. Ayrıca geleneksel diplomatik ağır topların çoğunu geride bırakan Türkiye üçüncü büyük diplomatik ağa sahip. 
2003'ten bu yana 280 milyar doları aşan kümülatif doğrudan yabancı yatırımla Türkiye, hem üretici hem de bağlantı kurucu olarak güvenilirliğini kanıtladı. Üretim tabanı dünyada 13. sırada yer alıyor. Türkiye için sert güç artık jeopolitikle değil; süreklilik, benimseme ve büyümeyle ilgili.
Yumuşak ve sert gücün bu iki kutbu arasında akıllı güç duruyor: etki ve refah elde etmek için sert ve yumuşak kaynakların stratejik birleşimi. Türkiye'nin akıllı gücü en canlı ifadesini teknolojik girişimcilik ekosisteminde buluyor. Ülke sadece son 4 yılda 6 unicorn (değeri 1 milyar doları aşan girişim -çn.) ortaya çıkardı ve 5 milyar dolardan fazla erken aşama risk sermayesi çekti. Trendyol, Insider ve Getir gibi girişimler, Türkiye'nin inovasyon ortamının olgunluğunu ve ölçeklenebilirliğini gösteriyor.
Sonuç olarak Türkiye'yi Britanya gibi bir ortak açısından cazip kılan şey yalnızca coğrafyası değil, aynı zamanda ticaret yollarını, kültür kalıplarını ve teknoloji kodlarını tek ve dayanıklı bir çerçevede bir araya getirme biçimidir.
Birleşik Krallık halihazırda "GREAT" vizyonunu geliştirirken ve "Türkiye Yüzyılı" da hedeflerini ilerletirken, her iki ülke de güven, inovasyon, yatırım, yaratıcılık ve ortak amaç üzerine kurulu 360 derecelik yeni bir etki müfredatı hazırlıyor. Her iki taraf da amaçların netliği ve vizyonun kararlılığıyla şekillenen istikrarlı bir yol arayışında. Diplomasi, ortak hedefler ve karşılıklı empatiyle yönlendirildiğinde başarı kaçınılmazdır. İyi politikalar, iyi siyaseti doğurur ve bu yüzden bu iki tarafın da kazandığı bir durum.
Gökhan Yücel, Cumhurbaşkanlığı Yatırım ve Finans Ofisi İletişim Dairesi Başkanı'dır
Independent Türkçe için çeviren: Büşra Ağaç
© The Independent