Hızlı çalışan makas mı, çalışan makasın hızı mı?

Mayis Alizade Independent Türkçe için Elhan Mehtiyev, Hüseyin Avni Karslıoğlu Prof. Dr. Cemil Hasanlı ile konuştu

Fotoğraf: AA

Türkiye-Ermenistan-Azerbaycan eksenindeki gelişmeleri 30 seneden bu yana yakından izleyen uluslararası ilişkiler ve sorunların çözümü uzmanı Elhan Mehtiyev'e göre, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Ermenistan Başbakanı Paşinyan arasında gerçekleşen telefon görüşmesi tarihi nitelikte bir olay ve bölgede barışın ve işbirliklerinin gelişmesi açısından büyük öneme sahip. 

Independent Türkçe'ye konuşan Elhan Mehtiyev, şu değerlendirmelerde bulundu:

Türkiye Cumhurbaşkanı ile Ermenistan Başbakanı arasında gerçekleşen telefon görüşmesi iki ülke ilişkilerinde şimdiye kadar örneği olmayan bir olaydır ve ilişkilerin normalleşmesinde güçlü bir başlangıç niteliği taşıyabilir. Bunu her şeyden önce, iki ülke özel temsilcilerinin ve heyetlerinin buluşmalarının bir sonucu olarak değerlendirmemiz gerekir.

Öte yandan iki liderin telefon görüşmesi üçüncü bir ülke veya uluslarası kuruluşların arabuluculuğu olmadan da konuşulabileceğini ortaya koymasının yanı sıra, Ermenistan'ın kendi başına serbest kararlar alması bakımından da önem arz ediyor ve faydalı. Türkiye, Ermenstan'la ilişkilerini Azerbaycan'la koordineli şekilde yürütmekte ve bunu açıkça ifade ediyor. İki ülke arasındaki ilişkilerin normalleşme sürecinin başlamasına Azerbaycan da kendi onayını verdi.

 

Elhan Mehtiyev.jpg
Elhan Mehtiyev / Fotoğraf: Independent Türkçe

 

Ermenistan'ın bölgede barış ve işbirliği rotasını izlemesi durumunda Türkiye kendisine her türlü ekonomik ve siyasi desteği verecek. İki ülke arasındaki kültürel yakınlığın da ilişkilerin gelişmesinde önemli rol oynayacağını hesaba katmamız gerekir.

Ancak bana göre Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin gelişmsi Ermenistan-Azerbaycan ilişkilerinin düzeyine bağımlı olacak. Bunu Ermenistan yönetiminin de bildiğine inanıyorum. Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısıyla başlayan savaşın sürdüğü bir ortamda Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleştirilmesi girişimleri öncelikle Ermenistan'ın çıkarlarına uygun olup, sürecin bu şekilde ilerlemesi durumunda ABD ve Batılı ülkelerden de destek gelecektir.

Nikol Paşinyan'ın girişimleri bu istikamette atılan tarihi adımlar niteliğini taşıyor. Bu adımlar gerek Ermenistan'ın kendi bağımsızlığını güçlendirmesi, gerekse dış güçlerin bölgeye müdahelede bulunma isteklerinin önlenmesinden etkili olacaktır.


"Güney Kafkasya ülkelerinin kendi kaderlerini tayinde serbest davranabilmeleri Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleştirilmesi yönünde atılacak kararlı adımlardan önemli ölçüde etkili olacak. Sürecin Azerbaycan ve Ermenistan'da tartışılmasına gelince, öncelikle bunun iki ülkenin yönetim şekillerindeki farklarda aramamız gerekir" diye konuşan Elhan Mehtiyev, "Sürece başından beri onay veren Azerbaycan'da medyanın yüzde 95'i iktidarın kontrolünde olduğu için, yandaş medyanın bunu değil tartışmak, haber yapma derdi bile yok. Yani bu konunun tartışılması rejimin niteliğiyle doğru orantılıdır. Bunun tam tersi; Ermenistan'da ise süreç gerek siyasi partiler, gerek medya ve sivil toplum örgütleri ve gerekse kamuoyu tarafından yakından izleniyor ve tartışılıyor. Ermeni tarafını bu süreçte tedirgin eden ana unsur normalleşme sürecine Türkiye tarafının Azerbaycan'ın çıkarları bakımından yaklaşmasıdır; zira bunu her fırsatta dile getiriyorlar. Bu durumun süreci nasıl etkileyeceğini ise zaman gösterecek" ifadelerini kullandı.


Nahçıvan sınırının kapatılması kararı, Viyana'da alınmış karara bir tepki mi?

Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleşterilmesi için yürütülen görüşmelerin dördüncüsünde (Viyana, 1 Temmuz 2022) "Üçüncü ülke vatandaşlarının Türkiye'den geçerek Ermenistan'a gitmesine" ilişkin karar alınırken aynı gün Türkiye ile Azerbaycan arasındaki tek kara sınır kapısı konumundaki Nahçıvan Sınır Kapısı kapatıldı.

Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev, ülkesinin kara sınırlarını kapalı tutmasının nedenini "pandemi tehlikesine karşı etkin mücadele" şeklinde açıklayınca; haliyle 1 Temmuz'a kadar açık durumdaki kara sınırı kapısının kapatılmasıyla ilgili özellikle Türkiye tarafında farklı görüşler ortaya atıldı.

Akıllara "Acaba, Nahçıvan sınırının kapatılması kararı Viyana'da alınmış karara tepki midir?" sorusu da gelince Ekim 2009'da imzalanan Zürih Protokolleri yüzünden Türkiye ile Azerbaycan arasında gerilen ilişkiler geldi.

Dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün inisiyatifiyle başlatılan Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleştirilmesi sürecinin en yakın tanığı, Cumhurbaşkanı eski özel kalem müdürü, Türkiye'nin Bakü'deki ve Berlin'deki eski Büyükelçisi Hüseyin Avni Karslıoğlu, Independent Türkçe'nin durumla ilgili sorularını yanıtlarken, dikkati şu hususlara çekti:

Azerbaycan'ın sınırı kapatmasının, muhtemelen sebepleri vardır. Bize mesaj vermek isteyebilirler, muhtemelen Ermenistan-Türkiye yakınlaşması adına yapılan görüşmeleri sabote etmek içindir. Nahçıvan dediğin yer dışardan gelecek bir sürü malzemeye -yapı malzemesinden tut da meyveler, çiçekler, sebzeler vs.- muhtaç.

Öbür tarafta İran kapısı var; İran da kapatırsa, Nahçıvan kendi kendine yetmeyeceğine göre, eninde-sonunda sınırı açacak. Olan yine halka olacak; hem Nahçıvan'daki Azerbaycan Türklerine hem de Iğdır'daki insanlarımıza... Oradaki yöneticilerin umurunda olmaz ama sonunda yine de sınır açılacak. Yani sonsuza kadar hangi sınır kapısının kapalı kaldığı görülmüşmüdür? Bu ucuz ayak oyunları üzücü tabii, insanlar etkileniyor.

Hüseyin Avni Karslıoğlu.jpg
Hüseyin Avni Karslıoğlu / Fotoğraf: AA

 

"Türkiye'nin dış politikasının bu kadar angaje olması kabak tadı verdi"

Bizim Ermeni halkıyla bir sıkıntımız yok. Daha önce de 'Ermenistan işgal ettiği Azerbaycan bölgelerinden çekilmezse, biz de bu kapıyı açmayız' demiş, Ermenilere de 'İlişkilerimize üçüncü ülkeleri karıştırmayın' telkininde bulunmuştuk. Şimdi Karabağ kurtuldu, en azından Rusya'nın bastırması sonucunda kendileri ateşkes imzaladılar. Türklerin verdiği her türlü destek var, Azerbaycan'a farklı yerlerden saldırı gelmesin diye Türk savaş uçaklarını dahi gönderdik orada koruması için. Türk İHA'ları olmasaydı, Azerbaycan ordusu sittin sene Ermenilerin oraya yaptığı barikatları sökemezdi; verilen eğitim olmasaydı, şehirleri de alamazdı. Dolayısıyla Türkiye'nin dış politikasının bu kadar angaje olması kabak tadı verdi. Madem Karabağ da kurtarıldı, o zaman herkes önüne baksın ve öbür taraftan Türkiye de kendi politikalarını uygulasın. Bu kapının açılmasını istemeyenler de var. Çünkü Türkiye ekonomisi Ermenistan ekonomisini yutar; yani öyle bir güçlü ekonomi. Bazı Ermeniler de bunu istemiyor. Bizim ekonomimize fayda sağlayacaksa, o kapının açılmasını ben isterim.


Daha Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleştirilmesi yönünde ilk adımların atılmasından önce Türkiye tarafı tüm gelişmelerle ilgili Azerbaycan tarafını bilgilendirdiğini ve belirli konularda Bakü'nün onayının alındığını ifade etmişti.

Yani Ekim 2009'da Zurih Protokolleri'nin imzalanmasından dolayı Ankara ile Bakü arasında yaşanan tatsızlıkların bir daha yaşanmaması için tedbirler önceden alınmış gibi görünüyor.

Ancak buna rağmen Türkiye'nin geçtiğimiz 1 Temmuz'da Ermenistan'la sınır kapılarının üçüncü ülke vatandaşlarına açmasına adeta paralel şekilde Azerbaycan'ın Türkiye'yle tek kara sınır kapısının kapatılması 'acaba?' sorusunu gündeme getirmedi değil.

Türkiye ile Ermenistan arasındaki ilişkilerin normalleştirme girişimlerine Azerbaycan'ın verdiği tepkileri zamanında yakından izleyen Londra Üniversitesi öğretim görevlisi Prof. Dr. Cemil Hasanlı, Independent Türkçe'ye konunun dününü ve bugününü şu şekilde kıyaslarak izah etti:   

Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normelleştirilmesi konusu yeniden gündeme geldi ve bu çerçevede kara sınırlarının üçüncü ülke vatandaşlarına açılması kararlaştırıldı. O dönem Azerbaycan Parlamentosu'nda milletvekili olarak görev yaptığımdan dolayı Zurih Protokolleri'nin imzalanmasına Bakü'nün verdiği tepkileri iyi hatırlıyorum. AK Parti'nin bu konuyu yakından takip eden milletvekilleriyle görüşmelerimiz Türkiye'ye karşı saldırıların önlenmesinde önemli rol oynamıştı.

Azerbaycan'ın beş milletvekilini Cumhurbaşkanlığına davet ederek Türkiye aleyhinde konuşmaları için talimat verilmişti. Bu haber bana iletilince söz alıp kürsüye çıktım ve şunları söyledim:

'Bağımsızlık dönemimizde yanımızdaki tek ülke kardeş Türkiye iken, onun aleyhinde propaganda ypmaktan utanmıyor musunuz? Sovyetler zamanında Azerbaycan Parlamentosu'nda kimse Türkiye'nin aleyhinde sizin gibi konuşmamıştı. Bu bir rezalettir. Sizi konuşturan petrol madenlerinin her damlasında Bakü'yü 1918'de işgalcilerden kurtaran Türk askerinin kanı var.'

Prof. Dr. Cemil Hasanlı.jpg
Prof. Dr. Cemil Hasanlı / Fotoğraf: Independent Türkçe

 

"Türkiye'nin, savaştan sonraki süreçlerin büyük kısmının dışında kalması kabul edilemez"

Prof. Dr. Cemil Hasanlı, "Türkiye aleyhindeki propagandaları bu şekilde önledikten kısa süre sonra dönemin Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Bakü'ye geldiğinde milletvekillerine Sayın Erdoğan'ın meclis salonuna girmesi sırasında ayağa kalkmamaları ve konuşmasını alkışlamaları talimatı verilmişti. Azerbaycan Devlet Başkanı'nın medyadan sorumlu danışmanı 'Maho ağa' lakaplı Ali Hasanov, Türkiye aleyhinde yazılar yayımlaması için yandaş medyaya talimatlar vermişti. Sayın Erdoğan konuşmasında Ermenistan'la sınırların açılmayacağını ifade ettiler. Şimdiki durumda da eskiyi çağrıştıran bir dizi benzerlikler mevcut" diye konuştu ve sözlerine şunları ekledi:

Şöyle ki Azerbaycan'ın işgal altındaki topraklarının kurtarılması sürecine en önemli desteği sunan Türkiye'nin, savaştan sonraki süreçlerin büyük kısmının dışında kalması kabul edilemez bir durum.

Daha 28 sene önce ülkeden çıkarılan Rus ordusunun 'Barış Gücü' adıyla ve bizzat Aliyev'in marifetiyle ülkeye geri getirilmesine karşılık Türkiye'nin Milliyetçi Harekat Partisi'ne 'Şuşa'da ilkokul' talebine olumsuz yanıt verilmesi, bunun örneklerinden biridir. Azerbaycan'a asker gönderilmesi amacıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 16 Kasım 2020'de TBMM'ye gönderdiği tezkerenin ertesi gün onaylanmasına rağmen, Türk ordusu bugüne kadar Azerbaycan'a gidememiştir.

Veya geçtiğimiz 1 Temmuz'da 'pandemiyle mücadele' gerekçe gösterilerek Türkiye'nin Nahçıvan'a açılan karayolu sınır kapısının kapatılmasının arkasında farklı şeylerin olduğunu düşünmemiz gerektiğine inanıyorum. Türkiye'nin Nahçıvan üzerinde garantörlük hakkının bulunmasına rağmen, sınır kapısının kapatılması vicdanları yaralamıştır.


"Sınırın kapatılması Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleştirilmesi adımlarına gizli tepkidir"

"Şu hale bakar mısınız: Bir yandan Zengezur Koridoru'nun açılarak Türkiye'nin karayoluyla Türk dünyasına açılmasından dem vuracaksınız, öte yandan Nahçıvan-Türkiye sınırını 'pandemi tehlikesi'ni gerekçe göstererek kapatacaksınız. Bana göre sınır kapısının kapatılması Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleştirilmesi yönünde atılan adımlara gizli tepkidir ve tüm bunlar Moskova'nın telkinleriyle gerçekleşmektedir" şeklinde konuşan Prof. Dr. Cemil Hasanlı, "Çünkü Azerbaycan'ın geçtiğimiz 22 Şubat tarihinde Rusya'yla imzaladığı Müttefiklik Deklarasyonu bir dizi hakların Moskova'ya devrini öngörüyor. 10 Kasım 2020'de Putin-Aliyev-Paşinyan arasında imzalanan üçlü atekes anlaşmasının 9'uncu maddesinde Zengezur Koridoru'nun kontrolü Rusya'nın istihbarat örgütü FSB'nin kontrölüne verilmişti. O çerçevede baktığımzda Moskova'nın ve Bakü'nün mantığı Nahçıvan-Türkiye sınırının kapatılmasını gerektiriyor" ifadeleriyle sözlerini tamamladı.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Ermenistan Başbakanı Paşinyan ve Azerbaycan Devlet Başkanı Aliyev ile yaptığı telefon görüşmelerinden sonra, Amerikan Merkezi Haberalma Örgütü CIA başkanı William Burns, Erivan'da Başbakan Paşinyan'la biraraya geldi. Aynı zamanda Rusya Dış İstihbarat Servisi Başkanı Sergey Narışkin, Bakü'de İlham Aliyev tarafından kabul edildi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Tahran ziyareti de buraya eklendiğinde…

Bölgedeki bu hız neyin nesi acaba?

Safların belirlenmesi amacıyla yeni bir makas çalışmaya başlamış olabilir mi?

Öyleyse Azerbaycan'ın iki buçuk seneden bu yana kapalı tutulan kara sınırlarının kaderi ne olacak?

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU