Osmanlı Anadolu'sunda Çingeneler

Dr. Halim Gençoğlu Independent Türkçe için yazdı

İzmir'de (Osmanlı İmparatorluğu) bir çingene ailesi, 1903 / Fotoğraf: Wikipedia

Osmanlı dönemi Çingeneleri, imparatorluğun çok kültürlü yapısının canlı ve renkli unsurlarından birini oluşturuyordu.

Devletin farklı bölgelerinde, özellikle Rumeli ve Anadolu kasabalarında yaşayan bu topluluklar, yalnızca müzik ve eğlence alanlarında değil, aynı zamanda demircilik, sepetçilik, nalbantlık ve hayvancılık gibi zanaatlarda da maharetleriyle tanınırlardı.

Göçebe hayat tarzları, onları imparatorluğun uzak köşelerine bağlayan bir kültürel köprü hâline getirmişti.

Çingenelerin Anadolu'ya gelişleri, 11-12'nci yüzyıllara dayanmakta olup, Bizans döneminden Osmanlı'ya geçişte Balkanlar üzerinden yayılmışlardır.

Osmanlı belgelerinde "Çingene" veya "Kıptî" olarak anılan ve şimdi daha çok "Roman" olarak geçen bu grup, genellikle zanaatkârlık, demircilik, sepetçilik gibi mesleklerle ilişkilendirilmiş, ancak göçebe yaşam biçimleri nedeniyle marjinalleşmişlerdir.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Osmanlı toplumunda Çingeneler, hem Müslüman hem de gayrimüslim bireylerden oluşmakta ve Müslüman olanlar "müsellem" statüsünde askeri hizmetlerde bulunurken, gayrimüslimler cizye vergisine tabi tutulmuşlardır. 

Bu yazımız, Osmanlı şer'iye sicillerini temel alarak Çingenelerin Anadolu'daki varlığını analiz etmektedir.

Kayıtlar, Balıkesir-Bandırma civarındaki eşkıyalıktan İstanbul ve Beşiktaş'taki günlük hukuki meselelere, cizye tahsilatına kadar uzanmaktadır.

Bu belgeler, Çingenelerin Osmanlı hukuki sistemindeki yerini, suç oranlarını, ekonomik ilişkilerini ve kimlik mücadelelerini aydınlatmaktadır.

Literatürde Çingeneler üzerine yapılan çalışmalar, genellikle Balkan odaklı olsa da Anadolu bağlamında sosyoekonomik yapıları ve devlet ilişkileri vurgulanmıştır.

Makalemiz, bu kayıtları tarihsel bağlama oturtarak, Çingenelerin Osmanlı toplumundaki entegrasyonunu ele alıyor.


Çingenelerin sosyal ve ekonomik durumu

Osmanlı Anadolu'sunda Çingeneler, hem yerleşik hem de göçer topluluklar olarak varlık göstermişlerdir.

Şer'iye sicilleri, onların günlük hayatlarında borç, kefalet ve ticaret gibi ekonomik ilişkilerde aktif olduklarını ortaya koymaktadır.

Örneğin, 1561 tarihli Beşiktaş Mahkemesi 2 Numaralı Sicil'de yer alan kayıtlarda, Çingene Haşarı b. Gasuzham'ın nefsine ve 2 bin 200 akçe borcuna kefil olan Emir b. Veli'nin durumu belgelenmiştir.

Bu, Çingenelerin Osmanlı hukuki sisteminde kefalet mekanizmasını kullandığını göstermektedir.

Benzer şekilde, aynı sicilin başka bir hükmünde, Ali b. Mahmud'un Çingene Osman b. Kasım'dan 1.200 akçe alacak talebi ve kısmi ödemelerin havale yoluyla yapıldığı tartışma kaydedilmiştir.

Çingene Osman, borcun bir kısmını Çingene Tokmak ve Rum Anna üzerinden havale ettiğini iddia etmiş, ancak Ali bunu inkâr etmiştir.

Bu kayıt, Çingenelerin etnik çeşitlilik içindeki ekonomik ağlarını ve sosyal hayatlarındaki ihtilaflarını yansıtmaktadır.

Yine aynı dönemde, Çingene Durmuş b. Bazarlı'nın Çingene Çakır b. Derviş'ten 360 akçe karz-ı hasen (faizsiz borç) alacağı itiraf edilmiştir.

Bu örnekler, Çingenelerin kendi aralarında ve diğer gruplarla borç ilişkileri kurduğunu, Osmanlı mahkemelerinin bu ilişkileri düzenlediğini belirtiyor.

Literatürde, Çingenelerin zanaatkârlık ve ticaretle uğraştığı vurgulanmakta; örneğin, 16'ncı yüzyılda Osmanlı ordusunda geri hizmetlerde (müsellem) bulundukları belirtilmektedir.

Anadolu'da yerleşik Çingeneler, mahallelerde (örneğin, İstanbul Eğrikapı'da Çingene mahallesi) yaşamış, ancak göçer gruplar vergi kaçakçılığı nedeniyle sorun yaratmıştır.

Bu kayıtlar, Çingenelerin ekonomik entegrasyonunun sınırlı da olsa mevcut olduğunu gösteriyor.


Suç ve eşkıyalık faaliyetleri

Osmanlı döneminde Çingeneler, bazen eşkıyalık ve suçla ilişkilendirilmiştir.

Elimizdeki arşiv kayıtları, bu algıyı somutlaştırmaktadır.

1732 tarihli Bab Mahkemesi 150 Numaralı Sicil'de Balıkesir ve Bandırma civarındaki eşkıyalık olayında Çingene Abdi oğlu Ahmed'in adı geçmektedir.

Uzun Ali oğulları ve rüfekalarıyla birlikte 300 kişilik bir çete oluşturan grup, gasp, katl, yağma ve tecavüz gibi suçlar işlemiştir.

Kayıt, bu eşkıyaların Bandırma'da tahassun ettiğini ve Osmanlı kuvvetlerince bastırıldığını belirtiyor.

Benzer bir suç örneği, Bab Mahkemesi 3 Numaralı Sicil'de (M. 1666-1667) görülür.

Mahmud Bey'in evini basan hırsızlar arasında Eğrikapı Çingene mahallesi sakinlerinden Bodur Şaban b. Mehmed yer almaktadır.

Şaban ve ortakları, ferâce, kaftan, çakşır ve tesbih gibi eşyaları çalmış, mahkemede itiraf etmişlerdir.

Bu, Çingenelerin kentsel suçlarda (hırsızlık) rol aldığını gösteriyor.

Osmanlı literatüründe, Çingenelerin eşkıyalık faaliyetleri, ekonomik sıkıntılar ile açıklanmaktadır.

Ancak, tüm Çingenelerin suçlu ya da suça meyilli olmadığını ve kayıtların, sadece belirli bireyleri işaret ettiğini unutmamak gerekir.

Anadolu'da eşkıyalık, genel bir sorun olup, Çingeneler de bazen bu çetelere katılmıştır. 


Vergilendirme, kimlik ve entegrasyon

Osmanlı'da Çingenelerin vergi statüsü, Müslüman ve gayrimüslim ayrımına göre şekillenmiştir.

Gayrimüslimler cizye öderken, Müslüman Çingeneler bazen "maktu" gibi vergilere tabi tutulmuştur.

Mesela İstanbul Mahkemesi 12 Numaralı Sicil'de (M. 1663-1664), müezzin el-Hâc Mehmed b. Bâli, babasının Çingene defterinde kayıtlı olması nedeniyle cizye talep edilmesine itiraz eder.

Mehmed, ehl-i sünnet olduğunu, namaz kıldığını, hacca gittiğini kanıtlayarak bir belge alır.

Fetva, sadece ismin defterde olmasının cizye için yeterli olmadığını ortaya koyuyor.
 

Vilayet-i Rumeli'nde vaki olan kadılara hüküm: Çingene taifesi at ve kısrak besleyüp silah taşımak memnu olduğundan, her kimde bulunursa miri için zabt edilmesi. (A.{DVNSMHM.d... 22 – 599, H-26-04-981)
Vilayet-i Rumeli'nde vaki olan kadılara hüküm: Çingene taifesi at ve kısrak besleyüp silah taşımak memnu olduğundan, her kimde bulunursa miri için zabt edilmesi. (A.{DVNSMHM.d... 22 – 599, H-26-04-981)

 

Daha kapsamlı bir belge, İstanbul Mahkemesi 22 Numaralı Sicil'de (M. 1695-1697) yer alan berattır.

Bu, Kıbtiyan taifesinin cizyelerinin kâğıtla tahsilini düzenler; Müslüman Kıbtiyan'dan 660 akçe maktu, gayrimüslimlerden 730 akçe cizye alınmasını emreder.

Berat, göçer Çingenelerin firarını önlemek için çeribaşılarının kefil olmasını, cezaları ve devlet müdahalesini açıklıyor.

Bu, Osmanlı'nın Çingeneleri ayrı bir "taife" olarak gördüğünü ve vergi toplama için özel mekanizmalar geliştirdiğini göstermektedir.

Kimlik açısından, Çingeneler Müslümanlaşarak entegrasyon sağlamış; ancak etnik damga devam etmiştir.

Anadolu'da, Rumeli kökenli Çingenelerin Kocaeli, Hüdavendigar gibi sancaklarda yerleştiği görülüyor.

Bu kayıtlar, Osmanlı'nın Çingeneleri kontrol altına alma çabasını yansıtmaktadır.

Cumhuriyet döneminde göçebeliği terkeden şehir çingenelerinin profesyonel müzik hayatında önemli yer tuttukları gözlemlenmektedir.

Günümüzde dahi Türk sanat müziğinin en muteber sazendendeleri arasında yer alırlar.

Orhan Veli Kanık'ın; aşağıda dizelerine yer verdiğimiz "Çingene Kızı" şiiri gibi Türk şiirine dahi konu olmuş halleriyle Çingeneler Türk toplumunun bir parçası olmuşlardır:

Ne güzel bakıyor gözleri,
Geceden kara, ışıktan ince.
Belki de bir rüya bu,
Ya da ben bir çingene.


Sonuç

Bu yazımızda, Osmanlı İmparatorluğu'nda Anadolu'daki Çingenelerin (Roma/Kıptî) sosyal, ekonomik ve hukuki konumunu, özellikle 16-18'inci yüzyıllara ait şer'iye sicillerinden hareketle incelemeye çalıştık.

Osmanlı mahkeme kayıtları, Çingenelerin eşkıyalık faaliyetleri, günlük hukuki ihtilaflar, borç ilişkileri ve vergi yükümlülükleri gibi konuları aydınlatmaktadır.

Bu kayıtlar, Çingenelerin Osmanlı toplumunda hem marjinalleşmiş hem de entegre olmuş bir grup olarak nasıl algılandığını göstermektedir.

Araştırma, Çingenelerin göçebe ve yerleşik yaşam biçimlerini, Müslümanlaşma süreçlerini ve devletle ilişkilerini tartışmakta, mevcut literatürle karşılaştırmalı bir analiz sunmaktadır.

Ana temalar arasında eşkıyalık, kimlik ve vergi politikaları öne çıkmaktadır.

Osmanlı Anadolu'sunda Çingeneler, marjinal ama entegre bir grup olarak varlık sürdürmüştür.

Elimizdeki şer'iye sicilleri, onların eşkıyalık, hırsızlık gibi suçlardan borç ve vergi ihtilaflarına kadar geniş bir yelpazede yer aldığını gösterir.

Bu belgeler, Çingenelerin Osmanlı toplumundaki ikili konumunu hem dışlanmış hem de hukuki haklara sahip olarak aydınlatmaktadır. 

Bunlarla birlikte Çingeneler, Osmanlı ordusuna nalbant, tamirci ve seyyar zanaatkâr olarak hizmet ederek; şenliklerde, düğünlerde ve fetih törenlerinde halkın moralini yükselten müzikleriyle bir tür sosyal barışın taşıyıcısı olmuşlardır.

Kaderlerini Osmanlı toprağıyla bir gölge gibi birleştiren bu insanlar, "devlet-i ebed müddet" düşüncesine kendi renkleriyle katılmış, hem sadakatleriyle hem de neşeleriyle toplumsal huzurun sessiz ama vazgeçilmez simaları olmuşlardır.

 

 

Kaynalar:

Osmanlı Şer'iye Sicilleri: Bab Mahkemesi 150, 3; Beşiktaş Mahkemesi 2; İstanbul Mahkemesi 12, 22.
Çelik, F. (2018). Osmanlı İmparatorluğu'nda Çingeneleri / Romanları Çalışmak ya da İğneyle Kuyu Kazmak. MSGSÜ Dergisi, 2(18), 249-266.
Marushiakova, E., & Popov, V. (2001). Gypsies in the Ottoman Empire: A Contribution to the History of the Balkans. University of Hertfordshire Press.
Marsh, A. (2008). A Brief History of Gypsies in Turkey. ERİAC.
Özsoy, O. (2021). Osmanlı İmparatorluğu'nda Çingenelerin Sosyo-Ekonomik Yapıları. DergiPark.

*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU