KYB'deki iktidar savaşı ve IKB'nin geleceğinde Kerkük

Serbest Ferhan Sindi, Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: Twitter

Kürdistan Bölgesi'nin geleceği, siyasi partiler arasındaki güç dengesinin sağlıklı bir zemine oturması bağlıdır. Bunun için de
partilerde keyfilik ve çetevari oluşumlar değil demokratik teamüller ve kurumsal kimlik iyice oturmalıdır. Kürdistan Bölgesi'nde
eksikliği en fazla hissedilen şey kurumsal kültürün oturmamasıdır.

Kürdistan Yurtseverler Birliği'nde (KYB) son bir haftadır yaşanan iktidar savaşı, IKB'nin geleceği açısından hayati öneme sahiptir. Zira burada yaşanan gelişmeler taşların yerine oturmasına yöneliktir. Celal Talabani'nin ölümünden sonra KYB'de ilk defa bu kadar ciddi bir değişim, dönüşüm ve ve yenileme oluyor.

KYB Şubat 2020'de yapılan kongrenin ardından Eşbaşkanlık Sistemine geçti ve Celal Talabani'nin oğlu Bafil Talabani ile yeğeni Lahor Şeyh Cengi, eş başkan oldular. Ancak iki isim arasındaki liderlik mücadelesi kongre öncesinde olduğu gibi sonrasında da devam etti.

Fiili olarak partiyi yöneten Lahor Şeyh Cengi, resmi olarak da eş başkanlık makamına oturduktan sonra iktidarını pekiştirdi ve Bafil'i tasfiye etme girişimlerinde bulundu. Lahor, Bafil'i devre dışı bırakıp tüm yetkileri eline almak için birçok adım attı.

Lahor'un tasfiye harekatlarından birisi de Süleymaniye'nin Erbil'den ayrılması ve Bağdat'a bağlanmasıydı. Bu niyetini gizlemedi de.

Lahor'un amacı IKB hükümetinin Süleymaniye üzerindeki resmi otoritesini ortadan kaldırmak ve bu şekilde Bafil'in elini iyice zayıflatmaktı.

Zira, Erbil hükümetinin Süleymaniye üzerinde hiçbir etkisinin kalmaması, Bafil-Kubad kardeşler ile Kürtlerin birliğinden yana olan siyasetçiler iyice güç kaybetmesine neden olacaktı.

Lahor bu nedenle Süleymaniye'nin Erbil'den ayrılması için çok uğraştı, Süleymaniye valiliğinden buna yönelik bazı kararlar çıkarttı ve resmen bölünme çağrısı yaptı. Fakat yalnız kaldığı için bu planında çok başarılı olamadı.

KYB'de kuzeninin niyetini ve hedefini çok iyi anlayan Bafil ise zaman kaybetmeden KDP ile görüşmelere başladı ve Erbil'de Mesud Barzani ile görüştü. Bafil'in tam olarak geçen sene bu zamanlara denk gelen girişimlerini daha önceki yazılarımızda değerlendirmiş ve bir çıkış yolu aradığına işaret etmiştik.

Bafil, Lahor'un gücünü kırmak için IKB hükümeti ile çalıştı ve bunun için KDP'den destek aldı. Bafil, oluşan olumlu havayı da arkasına alarak KDP ile KYB arasındaki stratejik anlaşmayı diriltmek için heyetler arası görüşmelerin tertip edilmesini sağladı.

Bir yıldan fazladır yapılan görüşmelerin ardından Bafil, IKB Başkanlığından çıkarttığı atama kararlarıyla Lahor'un iki temel kurum üzerindeki hakimiyetine son verdi. IKB Güvenlik Konseyi'ne bağlı istihbarat kurumu Zanyari ve Anti Terör biriminde Lahor'a karşı darbe yapan Bafil, buraya kendisine yakın isimleri getirdi.

Zanyari ve Anti Terör, Süleymaniye'deki en önemli kurumların başında geliyor. Bunları elinde tutan Süleymaniye'yi de yönetir dersek abartmış olmayız. Bu kurumlar IKB hükümetine bağlı ancak oluşan teamüller gereği fiili kararlar KYB yönetimi tarafından veriliyor. İşte Bafil'in en önemli avantajı da budur.

Bafil'in en önemli avantajı kurumların resmi atamalarla yönetilmesi ve IKB yönetiminde Kubad Talabani gibi bir faktörün yer alması. IKB hükümetindeki KYB ekibinin başında Kubad Talabani var. Kubad, Süleymaniye'deki önemli resmi kararların alınmasında kilit role sahip bir isim.

Kubad, Lahor ile Bafil arasındaki kavgada belki de ilk defa bu kadar net bir şekilde ortaya çıkıyor, tavır alıyor ve altın vuruşu yapıyor. Kubad olmadan Bafil'in KYB'deki dengeleri yönetmesi mümkün değildir. Kubad ve Bafil, KDP'nin desteğini alarak IKB yönetiminden çıkartıkları kararla Lahor'a ağır bir darbe vurdular.

Lahor'un aldığı darbenin "öldürücü" olup olmayacağını yakın dönemdeki gelişmeler belirleyecek. Lahor, Zanyari'nin başındaki Ala Talabani'nin kardeşi Tahsin Talabani ve Anti Terör biriminin müdürü kardeşi Polad Şeyh Cengi'nin görevden alınmasıyla büyük bir yara aldı. Bafil, bunların yerine Zanyari'ye Ejey Emin ve Anti Terör'e Vahab Halepçeyi'nin atanmasını sağladı.

Atama kararlarına direnen Lahor'un adamları göz altına alındı ve devir teslimden sonra serbest bırakıldılar.

Medyaya yansıyan kulis bilgilerine göre Bafil, bundan sonra KYB'yi tek başına yöneteceğini ve Lahor'un artık karar merci olamayacağını söyledi. Lahor ise bunu kabul etmeyeceğini bildirdi.

Bilgilere göre iki isim arasında arabuluculuk yapmak isteyen KYB yöneticileri, girişimlerinde başarılı olamadı.

Bafil, Zanyari ve Anti Terör'den sonra Süleymaniye polisi, Süleymaniye havalimanı ve sınır kapılarının da kontrolünü eline almaya hazırlanıyor. Havalimanı ve sınır kapılarının çok kritik olduğunu hatırlatmamız gerekiyor. Zira, İran'ın tüm kaçakçılık ve kara para aklama işlemleri bu hat üzerinden gerçekleşiyor.

KYB'deki iktidar savaşına ABD ve İran'ın da dahil olduğunu eklememiz lazım. Zanyari ve Anti Terör birimine yapılan atamalar esnasında ABD askeri yetkililerinden oluşan bir heyetin Süleymaniye'ye gittiği ve görüşmelerde bulunduğu belirtiliyor.

ABD'nin Bafil'i desteklediği ve IKB yönetiminin otoritesinin Süleymaniye'de yerleşmesi için Lahor'un çetevari hareketlerinin son bulmasını istediği ifade ediliyor.

ABD'nin olduğu yerde İran'ın olmaması mümkün mü? İran da olaylara müdahil ve Lahor'un etkisini kaybetmesini istemiyor. İran da iki kuzenin arasını bulmak için bölgeye heyet gönderdi.

İran, hem Bafil'a hem de IKB yönetimine yapılan atamaların iptal edilmesi için baskı yapıyor. Zira İran, Süleymaniye'yi hep sömürge bir bölge olarak görmüştür ve elinden kayıp gitmesine seyirci kalmayacaktır.

Bu noktada Kasım Süleymani'nin yokluğunun da Lahor için "büyük bir kayıp" olduğuna dikkati çekmek lazım. Bu tür kritik zamanlarda Süleymani mutlaka devreye girer ve KYB'deki dengeleri dizayn ederdi.

İran'ın bu vesileyle Süleymaniye'de eskisi kadar etkili olmadığını ve eskisi gibi burayı yönetemediğini ifade etmemiz gerekiyor.

Bafil, IKB resmi otoritesi ve IKB Parlamentosunun çıkardığı yasalar ile uyumlu hareket ettiği için şu an savaşı çok önde götürüyor. Eğer gelişmeler bu yönde devam ederse Bafil KYB'yi tek başına yönetme imkanına sahip olacak.

Tek başına yönetmesi demek hiç şüphesiz ki bu süreçte kurumsal kültürün yerleşmesi ve IKB'nin birliğinin daha güçlü temellere oturmasını sağlayacaktır.

Halihazirda KYB'nin ağır topları Kosret Resul, Mele Bahtiyar, Şanaz İbrahim ve elbetteki annesi Hero İbrahim Bafil'i destekliyor. Lahor ise bir iki etkisiz isim dışında kimseyi yanında göremezken partinin bazı diğer önemli isimleri de tarafsız durmayı tercih ediyor.

KYB'de suların durulması, mevcut tablonun iyice benimsenmesi ve Süleymaniye'de "ayrılıkçı" grubun etkisizleşmesi IKB yönetiminde büyük bir moral-motivasyon sağlayacaktır.

KDP ile KYB arasında, kritik ve büyük sorunların çözülmesi halinde Kerkük meselesi çözülmesi gereken tek gündem olarak masada duracaktır.

Şu hususu unutmamak gerekiyor: Kerkük, Peşmerge ile Haşdi Şabi arasındaki savaşta düşmedi. KYB Peşmergelerinin Kerkük'ü teslim etmesi sonucu Haşdi Şabi oraya girdi.

Şimdi de KYB ile KDP arasında stratejik anlaşmalara geri dönülmesi ve Süleymaniye parantezinin kapanması halinde Kerkük meselesi güçlü bir ittikafla gündemleştirilecektir...

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU