AK Parti'nin velinimetleri

Altan Tan Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: Twitter

Anadolu esnafının dükkanlarının en görünür yerinde "Müşteri velinimetimizdir" levhası yazılıdır.

Türk Dil Kurumu'na göre 'velinimet'; 'Birine, etkisi yaşadıkça sürecek bir iyilik ve bağışta bulunan kimse' anlamına geliyor.

Bu anlamıyla müşteri esnaf için "nimeti ulaştıran", esnafın geçimini sağlayan kişi olması hasebiyle kültürümüzde çok önemli bir yere sahiptir ve her türlü saygıya layıktır.

Yegane velinimetin yalnızca Cenab-ı Allah olduğunu ileri sürerek bu sözü söyleyenleri şirkle itham eden bizim kuşağın ultra radikallerinin polemikleri ise ayrı bir tartışma konusudur! 

Amacımız 'velinimet' kavramı üzerinden epistomolojik ve akidevi bir tartışma yürütmek değil.

Bu işler 'ağır abilerin' işi

Sizin anlayacağınız bizim gibi fakir-i pür taksirlerin işi değil.

'Velinimet' meselesinde biz 'kişiye hayati önemde iyilik yapan ve bağışta bulunanlarla' ilgiliyiz.

Her neyse! 

Bu kadar girizgah yeter.

AK Parti'nin velinimeti de İYİ Parti'den, Babacan'a; Ahmet Davutoğlu'ndan, CHP'ye; Saadet Partisi'nden, HDP'ye kadar muhalifleri ve illa da CHP!

Muhaliflerin hepsi bir yana CHP bir yana!

AK Parti ne zaman dara düşse, ne zaman en yaman AK Parti yandaşları bile 'Bu kadar da olmaz, partimiz artık kendine bir çeki düzen vermek zorunda' dese; AK Parti kendi içinde çözülme emareleri gösterse; CHP, 155 imdat gibi anında yetişip AK Parti'ye ilk yardım müdahalesinde bulunarak hayati tehlikeyi atlatmasını sağlıyor.

CHP'yi yıllardır Türkiye'nin ihtiyacı olan gerçek anlamda sosyal demokrat ve hatta liberal demokrat bir parti haline getirebilmek için çırpınan Kılıçdaroğlu'nun bütün uğraşıları hak ile yeksan ve dahi berhava oluyor.

Türkçesi; yerle bir oluyor, havaya uçuyor!

Her ne olduysa son bir haftadır CHP'ye ait ilk yardım ambülansı (aslında ambülansları demek daha doğru) Aşk-u şevk ile 24 saat hizmette! 

AK Parti'nin önünden ayrılmıyorlar!

İlk önce İstanbul Büyük Şehir Belediyesi'nin bir Mevlana etkinliğinde 1930'larda kalmış 'Türkçe ezan ve Türkçe Kuran tartışmaları', arkasından yılların 'sosyal demokratı' Fikri Sağlar'ın nereden icap etti ve nereden aklına geldi ise başörtülü kadın hakimler hakkındaki 'vecizeleri', Can Ataklı'nın AK parti iktidarının ancak büyük bir ekonomik çöküş, ülkeyi yerle bir edecek bir deprem veya ağır bir yenilgiyle sonuçlanacak bir savaş sonrasında gidebileceği yönündeki 'çok derin' siyasi analizi ve en son olarak da İlker Başbuğ'un 'Menderes 25 Mayıs 1960'ta erken seçim kararı alsaydı 27 Mayıs darbesi olmazdı' açıklaması AK Parti'ye adeta ab-ı hayat gibi geldi.

Her zaman olduğu gibi bu 'Türk büyüklerinin' çok önemli açıklamalarının ardından bir yığın tartışma başladı ve yorumların bini bir paraya indi!

Bir zamanlar AK Parti nimetlerinden sonuna kadar faydalanan geçmişin muhafazakar demokrat, günümüzün çakma 'liberal demokratlarının'; "Aslında Can Ataklı öyle demedi", "Fikri Sağlar'ın kastı bu değildi", "Lav silahına soba borusu diyen İlker Başbuğ yanlış anlaşıldı" çırpınmaları da bir işe yaramadı.

'Kim ne dedi, nasıl dedi, meramını hangi cümlelerle ifade etti, başı ne, sonu ne, söyledikleri cımbızla mı çekildi, makasla mı kesildi' derdinde değilim!

Üstelik o kadar sabrım ve takatim de yok!

Benim 30 yıl önce Diyarbekir Çarçiya Şeviti'nin en eski esnaflarından rahmetli Hacı Sabri Özyaramış'tan aldığım bir ders var. 

Milli Nizam, Milli Selamet ve Refah Partisi'nin başı takkeli, ayağı şalvarlı en önde gelen çarıklı erkan-ı harplerinden olan rahmetli, her nasihatinde; "Ağzınızdan çıkanı kulağınız duysun! Siyasetin 'estağfurullahı' olmaz! Söz ağızdan bir kez çıkmaya görsün, bir çıktıktan sonra asla geri dönmez, ölene kadar o söz sizindir artık" derdi.

Evet! Siyasetin estağfurullahı olmaz!

Bilmem kaç dönem mebusluk ve nazırlık yapmış Fikri Sağlar, yılların anlı şanlı yazarı Can Ataklı ve Genel Kurmay Başkanlığı yapmış İlker Başbuğ keşke Hacı Sabri amcanın çeyreği kadar siyaset bilseydiler!

AK Parti'nin acilen tüm il, ilçe, belde teşkilatları ve dahi genel merkez binasının en görünür yerine en azından bir minnet ve şükran nişanesi olarak "Müşteri velinimetimizdir" levhası yerine üstünde "CHP velinimetimizdir" yazan 6 oklu birer CHP bayrağı asması gerekir!

Yıllar önce TBMM'de AK Parti'yi hukuk, ahlak, din ve İslam üzerinden eleştirirken; malum CHP'liler AK Parti'lilerden daha fazla bana sataşmada bulununca; AK Parti sıralarına hitaben;

"Ey AK Partililer! Ben sizi eleştiriyorum, bunlar bana laf atıyorlar!

Aha bu CHP'liler olduğu müddetçe kalkın evinize gidin, hiçbir çalışma yapmanıza gerek yok!

Daha bilmem kaç seçim iktidardasınız" demiştim.

O günden bu güne 'Şark cephesinde değişen bir şey yok!' 

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU