Bildiğiniz gibi bu köşede sıklıkla eleştirdiğim, Javier Milei'nin Arjantin'inde çocuk yoksulluğunun 2024 ile 2025 arasında 2,4 milyon çocuk için azaldığını duymak, itiraf edeyim, beni çok şaşırttı.
UNICEF'in son raporu, Milei'nin ekonomi politikalarının meyve verdiğini söylüyor.
2024'ün ikinci yarısında yoksulluk oranı yüzde 52,9'dan yüzde 38,1'e geriledi, bu da 1,7 milyon çocuğun yoksulluktan çıktığını gösteriyor.
Nihayetinde, kronik çocuk yoksulluğu yüzde 12'ye inerek 2016'dan bu yana en düşük seviyesine ulaştı.
Enflasyonun yüzde 25,5'ten yüzde 2,4'e düşmesi, reel ücretlerde yüzde 3'lük artış ve Evrensel Çocuk Yardımı gibi sosyal programların güçlendirilmesi bu tablonun temel taşları.
Ekonomi 2025'te yüzde 7,7 büyüdü ve iş gücü piyasasında 13,6 milyonluk rekor istihdam oranına ulaşıldı.
IMF, 2025 yılı üçüncü çeyreğinde yüzde 5,5'lik GSYİH büyümesi öngörüyor.
Milei'nin "motosierra" yaklaşımı (kamu harcamalarında yüzde 5 kesinti, deregülasyon ve para biriminin stabilizasyonu) bu rakamları mümkün kılmış gibi görünüyor.
Açık konuşayım, bu veriler etkileyici.
Milei'nin sert mali disiplini, yıllardır krizle boğuşan Arjantin'de enflasyonu dizginledi ve Evrensel Çocuk Yardımı programının reel değerinin artması, en yoksul ailelere nefes aldırdı.
Dolayısıyla bu durum, bu köşede sıklıkla eleştirdiğim bir lider için bile hakkını teslim etmeyi gerektiriyor.
Hani derler ya "Sezar'ın hakkı Sezar'a."
İşte bu konuda da, Milei'nin hakkını Milei'ye teslim etmek gerekiyor.
Ama işin bir de öteki yüzü var.
UNICEF'in raporu, bu iyileşmenin büyük şehirlerle sınırlı olduğunu söylüyor.
Mesela, kuzeydeki Concordia gibi bölgelerde çocuk yoksulluğu yüzde 68,4'ten yüzde 75'e yükseldi.
2024'te 4,3 milyon çocuk hâlâ yeterli gıdaya erişemedi ve gıda güvensizliği yüzde 14'ten yüzde 16'ya çıktı.
Milei'nin enerji sübvansiyonlarını kaldırması, düşük gelirli ailelerin faturalarını kabarttı.
Sağlık ve eğitimde erişim sorunları devam ediyor.
Zaten UNICEF, bu alanlarda uzun vadeli yatırımlara ihtiyaç olduğunu vurguluyor.
Hatta bazı ekonomistler, bu başarının kırılgan olduğunu düşünüyor.
Yüksek dış borç, ödemeler dengesi açığı ve 2025 Ekim'deki yasama seçimlerindeki belirsizlik, toparlanmayı riske atabilir.
Sokağa inildiğinde ise, çoğu Arjantinli, rakamların günlük hayatlarını tam yansıtmadığını söylüyor.
Evet, enflasyon düştü, ama pazar filesi hâlâ ağır.
Şu gerçek gayet bariz ki; Milei'nin liberal reçetesi, piyasaları canlandırırken sosyal maliyetler yaratıyor.
Çocuk yoksulluğundaki düşüş, inkâr edilemez bir adım. Ama bu bir mucize mi, yoksa geçici bir rahatlama mı?
Kırsal bölgelerdeki kötüleşme ve yapısal eşitsizlikler, bu ilerlemenin herkese ulaşmadığını gösteriyor.
Özgürlük vaadi kulağa hoş geliyor, ama özgürlüğün bedeli herkes için aynı değil.
Arjantin'in geleceği, bu rakamların ötesinde, sokaktaki insanın masasına ekmek koyup koyamayacağına bağlı.
Milei'nin testeresi şimdilik kesti.
Fakat kestiği dallar Arjantin'i taşıyacak mı, yoksa yere mi çakacak?
*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish