Totem, tabu, kutsal ve karikatür

Dr. Ayça Ferda Kansu Independent Türkçe için yazdı

Kolaj: Independent Türkçe

Bugün yine sihirli sözcükler uçuşuyor memleket semalarında; "medeniyet", "saygı", "özgürlük", "gelişmişlik" vd…

Bunlar her kapıya uyan maymuncuk gibi, her duruma uyuyor.

Ve bu sözcüklerin anlam ağlarını kendilerine özel tahsis edilmiş, kurtarılmış bölge zanneden de bir tayfa var.

Kriz anında ya da beğenmedikleri bir şey duyduklarında hemen bu sözcüklerle tweetler döşenmeyi asli vazife edinmiş gibiler.

Gelişmiş ülkelerle Türkiye'yi, ülkesini aşağılayan bir yerden, kıyaslamak suretiyle başlayan cümlelerini özgürlüklere falan bağlayınca kendilerini muzaffer komutan sayıyorlar.  

Karikatür meselesinde de yine böyle oldu. Provokasyon muydu ifade özgürlüğü müydü tartışmalarıyla yine karıştı ortalık.

Kanımca çizerinin siparişle çalışıyor olma ihtimali kadar hiçbir art niyeti olmaması da mümkün; kara mizah yapmak istemiş olabilir, safîyâne bir yerden tüm dinler dostluğu barışı savunuyor olmasına rağmen, insanların hala savaşmasının acıklı halini hicvetmek istemiş olabilir.

Ancak yayın yönetmeninin hangi motivasyonla bunu yayınlamayı seçtiğini anlamak lazımdır, zira Charlie Hebdo olayı hafızalarda tazedir ve görülmüştür ki insanlar kutsal saydıkları şeylerin karikatürüne tahammüllü değildir.

Hele Müslümanlar için peygamber resmetmek kabul edilemez bir hatadır. 

Buna hak verip vermemek, böyle düşünüp düşünmemek, bunu doğru ya da yanlış bulmak değildir mevzu bahis olan; psikopolitik bir tahlille bakarsak, bu ülkede böyle bir şey yayınladığınızda olacakları akledip edemediğinizdir.

Akledebileceğiniz aşikâr olduğuna göre bile bile neden yaptığınızdır mesele.

Zamanlamasıdır, fonlanmasıdır…

Sanatçı/düşünür olarak bu tip tabuları boş ya da aptalca bulabilirsiniz ve bu görüşünüze saygı gösterilmelidir.

Tıpkı "kutsalımı karıştırma, bundan hoşlanmam" diyene saygı göstermemiz gerektiği gibi.

Söz konusu saygı ise eğer, daima karşılıklıdır. 

Psikolojide birilerinin başkalarının düşüncelerini, duygularını ya da davranışlarını kendi çıkarına uyacak şekilde o doğrultuda gizlice ya da dolaylı yollarla etkilemeye çalışmasına manipülasyon denir.

Manipulasyon genellikle açık bir zorlama ya da güç kullanımı olmadan, duyguları kışkırtma, bilgi çarpıtma, suçlu hissetirme gibi yollarla yapılır. 

  • Bilinçlidir: Manipulator kişi ne yaptığının farkındadır.
  • Dolaylıdır: Açıkça belirtmek yerine, ima, duyguların istismarı ya da kurban rolü oynanır.
  • Bir çıkara hizmet eder: Kendi çıkarı doğrultusunda karşı tarafı yönlendirmek ya da kontrol etmek gibi bir amaç vardır.
  • Empati eksikliği içerir: Karşı tarafın duygusal sınırlarına saygı gösterilmez.

Gelelim bu bir provokasyon muydu endişemize; provokasyon ile manipülasyon aynı şey olmamakla birlikte bazı durumlarda çok da örtüşebilir, birbirinin tetikleyeni olabilir.

Bu noktada sanırım esas korktuğumuz da bu tetiklenmelerdir.

Provokasyon kasıtlı olarak karşı tarafı öfkelendirmek suretiyle tepki vermeye zorlamaktır.

Amaç bir çatışmayı tetiklemek ya da karşı tarafın kontrolünü kaybetmesini sağlamaktır.

Şimdi siz bu ülkede ve bu konjonktürde bu karikatürü yayınlarken gerçekten sonuçlarını tahmin etmemiş olabilir misiniz, yoksa tam da tahmin ettiğiniz için mi böyle bir zamanlama ile yayınlamışsınızdır? 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Freud'u seversiniz sevmezsiniz ama inanları için peygamberleri kutsaldır 

Freud'un "Totem ve Tabu" adlı eseri, insanlık tarihindeki kültürel ve dini yapıları psikanalitik bir bakış açısıyla anlamaya çalışan öncü bir çalışmadır.

Freud, totemizmin ve tabuların, bireysel psikolojideki karmaşık baba figürü duygularının ve bastırılmış isyanların kolektif yansımaları olduğunu savunur.

Ona göre, bu kutsal sayılan yapılar insan topluluklarının hem aidiyet hem de düzen ihtiyacının simgesidir.

Ve kanımca Freud yaşasaydı en çok da, ironik bir biçimde tam da kendisinin ideolojik bir şıh haline getirilmiş olmasına kahrederdi herhalde.

Freud'un bu iddiaları antropoloji ve sosyoloji alanında önemli eleştirilerle karşılaşmıştır.

Modern araştırmalar, totem ve tabunun çok daha karmaşık, kültüre özgü ve sosyo-politik dinamiklerle şekillendiğini ortaya koyar.

Evrensel psikolojik modeller yerine, farklı toplumların kendi tarihi, ekonomik ve sosyal koşulları içinde gelişen kutsal ve yasak kavramlarını ön plana çıkarır.

Bugünün dünyasında, kutsal kabul edilen değerlerin ardında yatan anlamların çok katmanlı ve göreceli olduğu bilinmektedir.

Bu bağlamda, farklı inançlar veya kültürel normlar uğruna yapılan çatışmalar, Freud'un gösterdiği gibi sadece bireysel bastırılmış duygulara indirgenemeyecek kadar karmaşık ve çeşitlidir.

Fakat tam da bu çeşitlilik ve çoğulculuk çağında, kutsal değerlere dair mutlak ve evrensel iddialarla birbirini yok etmeye çalışmak, hem insan aklına hem de toplumsal barışa aykırıdır.  

Dolayısıyla, bir grubun kutsal ya da tabu saydığı şeyin, bir başkası için farklı ya da anlamsız olması doğaldır.

Bu durum, savaşları veya çatışmaları haklı çıkarmaz; aksine, farklılıkların diyalog ve anlayış yoluyla aşılmasını zorunlu kılar. 

Ve adınız aydın, sanatçı, düşünür, yazar-çizer  gibi unvanlarla anılıyorsa o şuurla davranmalı; duygusal oyunlarla manipulatif olmaktan da duygusal patlama yaratıp provakatif olmaktan da imtina etmelisinizdir…

Aksi takdirde kendinizi ha bire "orada kastedilen o değildi, şuydu" diye açıklama yaparken bulursunuz.

 

 

*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU