Dünya artık abana acı veriyor.
1 milyar insan tüm dünyada ruh sağlığı rahatsızlığı çekiyor.
15 milyon insan ise Türkiye'de ruh sağlığında yaralı.
Dünyada 5 trilyon dolarlık bir harcamadan söz ediliyor.
Savaşlar, iklim faciaları, yıkımlar, ayrımlar, göçler…
Dünya acı veriyor bana…
Size biraz acıdan söz edeceğim.
Acı… Kimi zaman yaşam kaynağı... Kimi zaman yaşam sonu...
Kişinin psikolojisine göre zevk veren ya da zarar veren bi duygu!
Aslında bedenen ani zarar gördüğümüzü anlamamızı sağlayan uyarıcı istemin yarattığı sanal algıdır.
En çok verdiğimiz kadar alamadığımızda duyduğumuz haldir!
Eski çağlarda, ruhun kötülüklerinin karşılığı olduğuna inanılırdı.
Tanrının insandaki karşılığı aşksa eğer, bu aşkın bedeli yalnızca acı olabilirdi.
Yaşamda bir denge olduğuna inanırsan eğer, mutlulukların karşılığında acıların çekileceğini de bilirsin.
İçindeki boşluğu dışarı akıtmak için vücudunda açtığın her yaranın karşılığı bir parça acıdır ruhunda hissettiğin.
Acı çaresizliğin ikizidir. Kuytusu yoktur, gizlenemezsin.
Öylecene ortada kalırsın.
Sen saklansan da o peşini bırakmaz, yolda karşına çıkar, TV seyrederken, kitap okurken, sol üst köşede Cheshire kedisi gibi pis pis sırıtır.
Terbiyesizdir, kovalarsın gitmez. İçine sokulur, nefesine, ellerinin değdiği yerlere bulaşır.
Bazı acılarla ömür boyu yaşarsın, bazılarından ömür boyu kaçarsın.
Varlığı/yokluğu simüle edilemeyen bu hissi, yokken varlığı nasıldı hatırlayamazsın, istemezsin de hatırlamayı; varken de yokluğunu düşünemezsin, geçeceğini bilsen de geçtiği zaman nasıl olacağını hayal edemezsin.
Onun hakkında birkaç soru sorarsak;
Hiç acının olmadığı bir hayat nasıl olurdu?
Peki mutluluğun olmadığı bir hayat nasıl olurdu?
Bir soru daha: Acı olmadan mutluluk olabilir miydi?
Peki, fiziksel ya da ruhsal olması farketmeksizin bunun geçerli olduğunu söylesek?
Birçok nörogörüntüleme tekniği gösteriyor ki, acıya karşı salgılanan kimyasallar olumlu hisleri artırıyor.
Acıdan kaçmak, karmaşadan uzaklaşmak bizi daha mutlu kılarken, negatif düşünce ve üzüntü seviyemizi azaltıyor.
Bunun fiziksel bir açıklaması olabilir mi?
Acı ise ilginç bir şekilde keyfi hak ettiğimizi düşünmemizi sağlıyor.
Acı ile birlikte ağrı devreye girdiğinde kişinin kendini ödüllendirirken daha huzurlu olmasını da ortaya çıkarıyor.
Özellikle acı anında salgılanan opioidler beynin ağrı ve acı durumunda da salgılanma emrini verdiği maddeler olarak biliniyor.
Diğer taraftan acı, sosyal ilişkileri de güçlendiriyor.
Neredeyse tüm sosyal sorumluluk kampanyaları, hayırseverlik kampanyaları ve bu içerikli reklam kampanyalarının yarattığı etkinin temelinde bu var.
Mutluluğun acıyla iç içe olması durumu biraz da bu kontrast duyguların yakınlığı ile ilgilidir.
Mutluluk olduğu zaman otomatikmen, içinde acı, hüzün, panik duygusu, kaybetme korkusu oluyor.
Mutluluğun coşkusunu dopamin oluşturuyor.
İşin acı çekme kısmını da seratonin üstleniyor.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Acının bir başka özelliği yine beyindeki kimyasal aktiviteler nedeniyle dünyaya karşı algılarımızın daha belirgin hale gelmesidir.
Acı durumunda duyularımız daha açık ve keskin hale gelmiş oluyor.
Yine birçok nörogörüntüleme araştırmasında, acı hisseden beyinlerin eylemlerinde daha olumluya dönüşte daha çok keyif aldığı ortaya çıktı.
Acı, aslında olmayan bir histir.
Soğuk kadar vardır, karanlık kadar vardır, şeytan kadar vardır.
Ama acıdan doğar insan.
O nedenle hissedilmesi değil hissedilememesi korku vericidir.
Görünmeyen yaralarımızın dışa vurumudur.
Hele ki bazıları öyle yaralardır ki, bizde ne zaman iz bırakmıştır bilemeyiz.
O yaralar içimizde bir yerler kanar durur ve yüzümüzde, gözümüzde, çehremizde acı bir hare olup çıkar acı.
Lakin "acı insanın büyülü düş dünyasında yaşamasını sağlar. Bu dünyada sıradan gündelik şeyler bile şaşırtıcı heyecan verici, her zaman sıkıcı olmayan bir nitelik kazanır. Ruhla gerçeklik arasındaki boşluğun farkına varmamıza yardım eder. Bizi yükseltir. Gerçekliği ve kendi gövdemizi bizden uzak ve tuhaf şeyler olarak görmemizi sağlar."
Acı, yalnızlığın akrabasıdır ama itirafların da dilini çözendir.
Sadece bu kadar da değil: en derin, en tutkulu dileklerimiz acıdan doğar.
"Bu nedenledir ki acı mutluluk vericidir!"
Yine de söylüyorum; acı gerçek ama insanlar ilginç!
İnsanlar sonsuz derecede karmaşık ve ilginçtir!
Söylemek zorundayız: İnsanlar sonsuz biçimde ilginç ve karmaşık.
Karmaşanın kaynağı sanırız dünyayı nasıl algıladığımızla başlıyor.
Neden bazı insanlar muhteşem karar alıcılarken, bazıları hep beceriksizdir?
Neden bazı insanlar içgüdülerini dinleyip başarılı olurken bazıları tökezleyip durur ve hata yapar?
Beyinlerimiz gerçekte nasıl çalışır –ofiste, sınıfta, mutfakta ve yatak odasında?
Ve en iyi kararlar, neden başkalarına açıklamanın imkânsız olduğu kararlardır?
Tenis oyuncusunun, top rakete değmeden çift hata yapacağını bilen tenis antrenörüne ne demeli?
Ya sahte bir parçayı tek bir bakışta tanıyan antika uzmanı?
Sorun belki de dünyayı anlama şeklimizdedir! Malcom Gladwell'in ilham verici kitabı "Blink"te söylediği gibi;
Ya dünyayı göz açıp kapayana kadar bir zamanda anlıyorsak?
Aynı zamanda göz açıp kapayıncaya kadar verilmiş kararların sonucu olan bir hayatı yaşıyorsak?
Daha da ileri gidelim: Karar verme konusunda çok başarılı olanların en fazla bilgiyi işleyenler ya da düşünmeye en fazla zaman ayıranlar değil de, "ince dilimleme" sanatında ustalaşanlarsa?
Böyle bir yaklaşım bilim dünyasında doğrusu çok büyük bir taraftar toplamış durumda.
En iyi karar alıcılar, şaşırtıcı sayıda çok değişkeni filtreleyip bunlar arasında gerçekten önemli olan az sayıda etkeni belirleyebilenler gibi duruyor.
Dünyayı bir izleyelim bakalım n'olcak?
*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish