Sıcak savaş gölgesinde Mehmet Şimşek tarzı ekonomi tehlikede mi?

Prof. Dr. Mete Gündoğan Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: AA

Mehmet Şimşek'in göreve gelmesinden bu yana 2 yıl geçti.

2 yıl içerisinde her türlü politika seti kendisini belli eder. 

Maalesef göreve geldiği zamandaki ekonomik durumdan oldukça gerideyiz. 

Bu konuda özetle birkaç noktaya dikkatli bakarsak, şunları görüyoruz.
 


Ekonomide açıklanan bazı veriler ilk bakışta olumlu gibi görünse de gerçekte tablo oldukça endişe vericidir.

İşsizlik oranı düşmüş görünüyor ama dikkat edin:

İş aramaktan vazgeçen, umudunu yitiren 800 bin vatandaşımız artık bu hesaplamaya dahil bile edilmiyor! 

Genç nüfusumuz azalıyor.

Üretken çağda olan gençler ya işsiz ya da ümitsiz!

Bu, sadece ekonomik değil, aynı zamanda bir beka meselesidir.

Enflasyon yüksek, büyüme yavaşlıyor.

2024'te büyüme yüzde 3,2, 2025 ilk çeyreğinde ise yüzde 2.

Bu düşük büyümeye rağmen ithalatımız artıyor!

Sanayi küçülüyor, ama üst gelir grubu tüketmeye devam ediyor.

Bu bize gelir dağılımındaki adaletsizliği gösteriyor.

Tarım küçülüyor, sanayi geriliyor.

Büyüme, inşaat ve hizmet sektörlerine sıkışmış.

Halbuki bir ülke toprağından ve tezgâhından güç alır.

Merkez Bankası rezervleri eriyor.

Mayıs ayı itibarıyla, brüt rezerv 153 milyar dolar görünse de swaplar hariç net rezerv sadece 20 milyar dolar. 

Faiz ödemeleri ise devasa boyuta ulaştı.

2025'in ilk 4 ayında 724 milyar TL faiz ödedik, yani neredeyse her topladığımız paranın yarısı faize gidiyor!

Halk borçla yaşıyor.

Hanehalkı kredi borcu 4,4 trilyon TL'ye ulaşmış durumda.

Kredi kartları ve ihtiyaç kredileri patlamış.

İnsanımız arabaya, eve değil; beslenme ve temel ihtiyaçları için kredi çekiyor.

Bu tablo "millette para var" değil, "millet borçla ayakta duruyor" demektir.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Şimdi tekrar Mehmet Şimşek ekonomi politiğinin yapısını hatırlayalım.

Bu ekonomi politik ana hatları ile üçlü bir sacayağına sahip: 

  1. Ortodoks Para Politikası
    Burada yüksek faiz ve sıkı para uygulaması var. 
     
  2. Sermaye Girişi ve Dış Borçlanma Odaklı Büyüme
    Bu şekilde üreterek değil, sıcak parayla ayakta duruyoruz. 
     
  3. İhracatla Dış Dengeyi Sağlama Umudu
    Kur artışları ithalat maliyetini yükseltti ve iç piyasa fiyatlarını daha da bozdu. Sonuçta ihracatçı bile girdi maliyetlerinden zarar görmeye başladı.

Bu ekonomi politik yürümüyor.

Bunu daha önce de defalarca ifade ettik. 

Lakin artık bölgemizde başka bir ortam daha oluştu.

Esas o ortamı konuşmamız lazım. 

O da adım adım bizim de içine çekildiğimiz sıcak savaş ortamıdır. 


Esas konuşmamız gereken konu sıcak savaşların oluşturduğu ortamda Mehmet Şimşek politikalarının riskidir. 

Bu riskleri beş grup altında konuşmalıyız.

  1. Birincisi; dış finansmana aşırı bağımlık
    Savaş ortamında, küresel sermaye hemen geri çekilir. "Risk primleri" (CDS) hızla yükselir. Borçlanma maliyeti aniden patlar. Barış varken bile riskli olan bu sıcak para modeli, çatışma ortamında bir gecede felç olur.
     
  2. İkinci risk; rezervlerin yetersizliği ve kurun kırılganlığı
    Savaş ortamında, döviz talebi artar. Bazı kritik malların ithalatı, savunma harcamaları ve panik bunu körükler.
    MB bu durumda dövize müdahale etmek zorunda kalır. Bu da onun rezervlerini hızla eritir. 
    MB zaten son aylarda 25 milyar $ civarında rezerv harcadı. Bu gidişle manevra alanı daha da daralır.
     
  3. Üçüncü risk; ihracata dayalı model çöker
    Sıcak savaş ortamında, ticaret yolları, limanlar, sigorta sistemleri dağılır. Talep daralır, navlun fiyatları artar. İhracat siparişleri azalır.
     
  4. Dördüncü risk; yüksek faizin ekonomiyi bitirme riski
    Savaş döneminde devlet harcamaları hızla artar (savunma, yardım, güvenlik). Kamu maliyesi yüksek faiz yükünü taşıyamaz. Hazine'nin borçlanma maliyeti patlar.
     
  5. Beşinci risk; sosyal patlama riski
    Mevcut model zaten hali hazırda, zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapıyor. Aradaki uçurum daha da artar. Savaş gerilimi bu eşitsizliği katlar. Bu da sokak hareketlerini tetikler.

Sonuçta, Mehmet Şimşek Ekonomi Politiği savaş gerilimine dirençsizdir.

Böyle durumlarda farklı bir tarz ekonomi politik devreye sokulmalıdır.

Bu tarzın merkezinde borç değil; üretim ve milli kaynaklar olmalıdır. 

Türkiye, yüksek teknolojiye, katma değerli sanayiye ve verimli tarıma dayalı bir üretim düzeni kurmak zorundadır. 

Para ve maliye politikaları ise birbirinden kopuk şekilde değil, eşgüdüm içinde yönetilmelidir. 

Paranın sadece fiyat istikrarını değil, bizzat para istikrarını sağlayacak şekilde kurgulanması gerekir.

Türkiye'nin parasal sisteminde yapısal dönüşüm kaçınılmazdır. 

Faiz, mutlak araç olmaktan çıkarılmalı; üretimi destekleyen finansman modelleri devreye alınmalıdır.

Borçlanma politikası da kökten değişmelidir.

Dış borç minimuma indirilmeli, iç kaynaklar ortaklık ve kamu esaslı finansman harekete geçirilmelidir. 

Vergi politikası, bugünkü yük dağıtımındaki adaletsizliği sonlandıracak şekilde reforme edilmelidir. 

Asgari gelir garantisi sistemleriyle vatandaşların temel yaşam güvencesi de sağlanmalıdır.

Orta direk yeniden inşa edilmeli, toplumun dayanma kapasitesi yükseltilmelidir.

Çünkü mesele sadece ekonomik göstergeler değil; Türkiye'nin ekonomik egemenliği ve milli bağımsızlığı meselesidir. Hepimizi ilgilendirir.

 

 

*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU