"Sizinkiler yaptı, bize gerek kalmadı"

Celalettin Can Independent Türkçe için yazdı

46 yıl önce 1 Mayıs 1977'de Taksim Meydanı'nda toplanan yüzbinlerce işçi, emekçinin uğradığı saldırı sonucu 35 insanımız hayatını kaybetti.

Kazancı Yokuşu başında araba-panzer kıskacı eşliğinde yaratılan kitle paniği üst üste yığılmaya yol açtığı için insanların ezilmesi ve boğulması yanı sıra, Intercontinental Hotel, Taksim Sular İdaresi, beyaz Renault'tan ve meydanın başka değişik noktalarından açılan yaylım ateş sonucu ölümler ve yaralanmalar gerçekleşti.

46 yıl önce 1 Mayıs katliamını kimler yaptı?

Özellikle 78'liler Girişimi'nin tarihsel yürüyüşü 2000'li yılda başladıktan sonra, "kim ve kimler yaptı, neden yaptılar", bu soruların cevabı defalarca radyo ve televizyon programlarında açıklandı, gazetelerde, dergilerde, kitaplarda yazıldı. Ancak aradan geçen herhangi bir yargı girişimi olmadı. 

 
Darbe girişimi

12 Mart darbesi yarım kalmış, darbeye karşı direnişin bedeli ağır ödenmiş olsa da sol darbeden yenilgi psikolojisiyle çıkmamıştı.

Ordu kışlasına dönme gerçekliği ile yüz yüze gelmiş, hemen ardından toplumsal hareketliliğin doğal mecrasında bütün eğilimleriyle sol hareket akmaya başlamıştı. 

Sol hareketliliğin yükselişinden Ecevit'te payını almaya başlamış, tarihsel Şef İnönü'yü alaşağı edip CHP'nin genel başkanı olmuştu.

CHP 1973 genel seçimlerinden en güçlü partisi olarak çıkmış, akabinde CHP-MSP koalisyonu kurulmuştu. 

"Kıbrıs Fatihi" prestijini de kazanınca "ulusalcı-laik" çevrelerin de baskısı altında Demokratik Parti'nin attığı koalisyon oltasını yutan Ecevit muhalefete düşerken, komünizme karşı "Milliyetçi Cephe" kurulmuştu.

Parlamento ve bürokrasi Demirel'in, sokaklar Türkeş'in hareket sahası içinde olacak, çok geçmeyecek ülke kan gölüne dönmeye başlayacaktı.

Öte yandan devrimci gençlik ve solun bütün eğilimleri direnecek, artan ölçüde kitleselleşme sürecine girilecekti.

"Komünizm tehlikesi" orduda homurdanmalara yol açarken, 1. Ordu Komutanı Orgeneral Namık Kemal Ersun ile birlikte 200 subay "toplumsal şok" etkisi yaratacak bir katliamın yarattığı şaşkınlıktan yararlanarak darbe girişiminde bulundular.

Ancak 12 Mart darbe sürecinden yeni çıkılmıştı, 12 Mart toplum içinde darbelere tepkiye yol açmıştı.  

1 Mayıs 1977 katliamına karşı daha alanda başlayan direniş, Ecevit ile Demirel'in anlaşmasıyla üst üste düşünce darbeciler 5 Haziran 1977'de re'sen emekliye sevk edildiler.

Vahim sonuçlara yol açan darbe girişimini yapanlar açığa çıktıkları halde 1 Mayıs katliamları içindeki belirleyici rolleri ise kamuoyundan gizlendi. 

1 Mayıs katliamında rol alanlar arasında 1970'li yılların "kirli" bir üne sahip MİT'çi kadrolardan Hiram Abas, Mehmet Eymür, Nuri Gündeş, Orhan Kilercioğlu ve ayrıca "Alaattin" ön adlı bir MİT'çi olduğu iddiaları araştırılmadı, üstü örtüldü.

Konya'da yapılan darbe toplantılarına Sabancı Holding'in patronu Sakıp Sabancı, Türkiye İşverenler Sendikası Başkanı Halit Narin, MHP Genel Başkanı Alparslan Türkeş'inde katıldığı basına yansımıştı.

Gerçekten katıldılar mı, katıldılarsa neden katıldılar, darbeye hazırlık sürecinde rolleri ve katkıları ne oldu araştırılmadı, üstü örtüldü…

Sular İdaresi'nin üzerinden topluluğa ateş açan 20 kişilik "sivil" grubu tutuklanmaktan "ünlü" polis şefi Mete Altan ve o gün Sular İdaresi'nden sorumlu İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Metin Gür'ün kurtardığı iddia edildi.

İddiaya göre Metin Gür, Mete Altan ve grubu enterne eden Sular İdaresi bölgesinden sorumlu jandarma Üsteğmeni Abdullah Erim'den teslim alarak serbest bırakmıştı.

O gün benzeri şekilde Intercontinental (bugünkü The Marmara Hotel) sorumlusu olan İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Mehmet Akzambak'ın oteldeki polis güçleriyle, 5. ve 6. kattaki MİT mensupları ve Amerikalılarla oynadığı role ilişkin iddialar araştırılmadı, üstü örtüldü. 

Haziran 1986'da tanınmış bir gazetecimizin Ortadoğu ile ilgili bir konu nedeniyle Washington'da biraya geldiği, 1 Mayıs katliamı sırasında yukarıda adı geçen Intercontinental Hotel'deki 5. ve 6. katında bulunan Amerikalı iki terör uzmanına, "Bende 1 Mayıs 1977 katliamındaki rollerinizi öğrenmek isterim" diye sorduğunda cevapları; "Sizinkiler yaptı, bize gerek kalmadı" oldu. Her şey bu kadar açık!


1 Mayıs 1977 katliamı iddianamesinden

1 Mayıs Davası İddianamesi'ni hazırlayan 5 Toplum Suçları Savcısı Çetin Yetkin'in deyimiyle:

yurt ve insanlık düşmanı karanlık güçler ve emniyet mensuplarının da yarattığı panik, korku ve kusurlu davranışlar sonucunda 35 kişi öldürülmüş, 126'yı aşkın kişi de yaralanmıştır.


Dosya ve bilgi edinme yasası

Yurt ve insanlık düşmanı karanlık güçlerin kimler olduğunu, niçin ve hangi politik amaçlarla 1 Mayıs 1977 katliamını düzenlediklerini açığa çıkarmak ve hesaplaşmak için 78'liler girişimi olarak katliamdan 2006 yılında, katliamdan da 29 yıl sonra dosya açtık.

Karartılan 1 Mayıs 1977 katliamının aydınlatılması iç davanın avukatları, bir kısım sanıkları, mağdurları ve katılımcılarıyla birlikte, Bilgi Edinme Yasası çerçevesinde İçişleri Bakanlığı'na başvurarak katliam günü görevli olan tüm resmi- sivil güvenlik ve istihbarat görevlilerin kimliklerinin tarafımıza bildirilmesini istedik. Bilinen "sır" ile ilgili bize dönülmedi, bilgi verilmedi.


Bir devlet yönetim biçimi

Başvurumuzun arasından 17 yıl geçti. Gerçek şu ki, devleti yöneten asli güç, artık bu güç kim ve kimlerden oluşuyor bunu bilemiyoruz ama 1 Mayıs katliamının faillerine dokunulmadığına, faillerinin gizlendiğine ve koruduğuna biz tanığız, tarih tanıktır.

"Faili meçhul" görünen ama "faili belli" bütün benzeri katliamların, faillerine dokunulmadığına, gizlendiğine ve korunduğuna 78'liler tanıktır, tarih tanıktır.

Bizler 78 kuşağının yaşamış, görmüş, geçirmiş insanlarıyız!

Yıllar ve yıllardır Türkiye'nin toplumsal tarihinin korunan suç düzeninin muhatabı, sanığı ve tanığıyız biz!

Tecrübemiz bize katliamların toplumsal gelişmenin bir anında "devlet yönetim biçimi" olarak önünün açıldığı ve faillerinin de korunduğunu öğretiyor.

1970'li yıllarda yapılan 16 Mart öğrenci katliamından, Bahçelievler ve Maraş katliamına ve nihayet günümüze kadar olan ama bitmeyen katliamların arka planı bu!

Asıl yüzleşmemiz, hesaplaşmamız ve aşmamız gereken de bu!


Size sesleniyoruz duyun bizi!

Taksim'de, Kazancı yokuşunda,1 Mayıs 1977 'de son araştırmaların ortaya çıkardığı iddiaya göre 42, resmi araştırmalara göre 35 insanımız, arkadaşımız katil muktedirler ve cuntacı asker-sivil zümrenin kahrolası 'yüksek' politikalarının ihtiyacı gereği katledildiler.

Denebilir ki bu politikayı uygulayanların çoğu ölmüş; Evet, çoğu ölmüş olsa bile geç adalet de adalettir ve adalet her daim adaletsizlikten iyidir! İyileşmeyen yaralara iyi gelir.

"Derin" katilliğe özenen yeni katil adaylarını caydırma diye bir sonucu da vardır.

Ülke seçimlere gidiyor. Kaybedildiğinde ağır sonuçları olan, kazanıldığında toplumun bir nebze nefesleneceği son derece önemli ve kritik özellikler taşıyan seçimler üzerinden yeni bir zamana giriyor ülke.

1 Mayıs'ı "en güzel dünya" idealinin habercisi olarak gören biz 78'liler ve işçi emekçi yurttaşlar, 1 Mayıs kutlamalarında seçimlere katılan partilere ve özel olarak olası iktidar partisine/partilerine sesleniyoruz;

  • 1 Mayıs 1977 katliamının suçluları ve güçlüleri yargılansın! 
     
  • Katledilenlerin anısına Taksim 1 Mayıs alanı /Kazancı yokuşu başına bir anıt yapılsın!
     
  • Taksim Meydanı, 1 Mayıs Meydanı'dır, yasallaşsın!

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.  

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU