G20 Liderler Zirvesi: Gözler Şi-Biden görüşmesinde

Gülru Gezer Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: Reuters

18 Temmuz 2022 tarihli yazımda; Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinden bu yana G20 toplantılarının ilginç görüntülere sahne olduğunu, ABD başta olmak üzere bazı G20 üyesi ülkelerinin toplantılara katılan Rus heyetine yönelik tepkisel hareketlerde bulunduklarını, üst düzey yetkililerin aynı karede gözükmemek için aile fotoğrafı geleneğinin durdurulduğunu, hatta ABD'nin Rusya'nın G20'den çıkartılması görüşünü dile getirdiğini, G20'nin dönem başkanlığını yürüten Endonezya'nın toplantıların başarılı bir şekilde düzenlenebilmesi ve Ukrayna krizinin gölgesinde kalmaması için devlet başkanı düzeyinde tüm taraflar arasında yoğun bir diplomasi trafiği yürüttüğünü ifade etmiştim. 

Yarın Endonezya'nın Bali adasında G20 Liderler Zirvesi düzenlenecek.

Zirve'nin ana gündem maddesi, "Birlikte Toparlanma-Daha Güçlü Toparlanma."

Bu çerçevede, "Gıda ve Enerji Güvenliği," "Sağlık" ve "Dijital Dönüşüm" başlıklı üç ayrı oturum düzenlenecek.

Ancak uluslararası basının gündeminde Rusya'nın yine protesto edilip edilmeyeceği, Rusya'nın Ukrayna'yı işgaline yönelik farklı tutum sergileyen ülkeler arasında gerginlik yaşanıp yaşanmayacağı ve son olarak da Çin ve ABD Devlet Başkanlarının zirve marjında yapacakları ilk yüz yüze görüşme var. 

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Zirve'ye katılmayacağı kesinlik kazandı. Rus heyetine Dışişleri Bakanı Lavrov'un başkanlık etmesi bekleniyor.

Ukrayna Devlet Başkanı Volodomir Zelenski'nin ise toplantıya videokonferansla katılarak G20 liderlerine hitap etmesi öngörülüyor.

Aile fotoğrafının yine olmayacağı basına yansıdı. Basında ayrıca, Birleşik Krallık ve AB'nin Lavrov'un konuşma yapacağı sırada müttefiklerine salondan ayrılma çağrısında bulundukları belirtildi.


Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın temasları 

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın zirve marjında liderlerle temaslarda bulunması sözkonusu.

Yazının yazıldığı gün itibarıyla Cumhurbaşkanı'nın hangi liderlerle görüşeceğiz netlik kazanmamıştır.

Yapılan resmi açıklamada sadece zirve öncesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Endonezya Cumhurbaşkanı Joko Widodo'yla biraraya geleceği belirtildi. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Başkan Biden'la yüzyüze görüşmesi her iki liderin de programının el vermesi halinde fevkalade yararlı olacaktır.

Türk-Yunan ilişkilerindeki gerilim, ABD'nin Türkiye'ye F-16 satışı, Ukrayna krizi ve Rusya ile Ukrayna arasında ateşkesin sağlanması için ortak diplomatik çabaların yürütülmesi ile İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyelikleri gibi birçok konunun liderler düzeyinde ele alınarak olası yanlış anlamaların giderilmesi ve ileriye yönelik somut adımların atılması Türkiye-ABD ilişkilerinde tansiyonun düşmesine yardımcı olacaktır.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ayrıca yeni seçilen Birleşik Krallık Başbakanı Rishi Sunak ve İtalya Başbakanı Georgia Meloni'yi kabul etmesi sözkonusu olabilir. 


Rusya'nın Türkiye'yle enerji işbirliği açıklaması 

Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Maria Zaharova geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamada, Rus heyetinin G20 toplantısında Türkiye ile gaz işbirliğinin geliştirilmesi, tahıl ve gübre tedarikinin organize edilmesiyle ilgili bir dizi özel girişimi duyurmayı planladığını açıkladı. 

Bu hafta, temmuzda imzalanan Tahıl Anlaşması'nın 120 günlük süresi doluyor.

Moskova, Rus gübresi ve tahılının dünya pazarlarına ulaşması önündeki engelin hala kaldırılmadığını savunuyor ve bu nedenle anlaşmanın otomatik uzamayabileceğine işaret ediyor.

Zaharova'nın beyanatlarından Rusya heyetinin G20 Zirvesi'nde konuya ilişkin açıklamalarda bulunabileceği anlaşılıyor.

Ukrayna Dışişleri Bakanı Dmitro Kuleba haftasonu yaptığı açıklamada, anlaşmanın uzatılması için Rusya'ya yönelik daha fazla baskı yapılması çağrısında bulundu.

Bölünmüş bir G20'de Rusya'nın yapacağı açıklamaların ne şekilde karşılık bulacağı ve Ukrayna'ya destek bağlamında ne mesajların verileceği büyük bir soru işareti olarak ortaya çıkıyor. 


Şi ve Biden görüşmesi

G20 Liderler Zirvesi'ne damgasını vuracak temas belki de Şi-Biden görüşmesi olacak.

İki lider Biden'ın başkan seçilmesinden bu yana ilk defa yüzyüze biraraya gelecek.

Beyaz Saray yetkilileri, ABD Başkanı Biden'ın görüşmede Çin'deki insan hakları durumunu, Tayvan meselesini ve iki ülke arasındaki ekonomik ve ticari ilişkileri gündeme getireceğini açıkladı.

Görüşmede; Ukrayna krizi ve Rusya-Çin ilişkileri, Kuzey Kore'nin füze denemeleri ve yarıiletkenler başta olmak üzere iki ülke arasındaki teknolojik rekabet gibi konuların da ele alınması kuvvetle muhtemel.

Daha da önemlisi iki lider birbirlerinin kırmızı çizgilerini öğrenmeye çalışacak. 

Nitekim ASEAN Zirvesi için Phnom Penh'de bulunan ABD Başkanı Joe Biden'a Şi Cinping'le yapacağı görüşme sorulduğunda; "Onunla konuştuğumda yapmak istediğim; her iki tarafın kırmızı çizgilerinin ne olduğunu ortaya koymak. Onun Çin'in ulusal çıkarları açısından kritik gördüğü şeyin ne olduğunu anlamak, benim ABD'nin ulusal çıkarları açısından kritik olduğuna inandıklarımı aktarmak ve sonunda bu ikisinin çatışıp çatışmadığına karşılıklı karar vermek" şeklinde yanıt verdi.

Başkan Biden iç siyasetteki sınamalara rağmen bilhassa ara seçimler neticesinde Senato'da partisinin çoğunluğu koruyabilmesi sayesinde Şi'nin karşısına daha güçlü bir vaziyette çıkmayı hedefliyor.

ABD Çin'i ana rakibi olarak görüyor. Son dönemde yayımlanan strateji belgelerinde (NATO Stratejik Konsepti, Biden Yönetimi'nin Ulusal Güvenlik Stratejisi) ve ABD merkezli düşünce kuruluşlarının raporlarında Çin ön planda yeralıyor.

21'inci yüzyılda hegemon güç olarak kalmayı sürdürmek isteyen ABD, Çin'in çok-taraflılık siyasetine karşı çıkıyor ve Çin'in sadece ekonomik bir güç olarak kendisine rakip olmasından değil aynı zamanda yakın gelecekte ciddi bir askeri rakip olmasından da büyük endişe duyuyor.

Yine ASEAN Zirvesi'ndeki konuşmasında Biden, ABD'nin Çin'le kuvvetli bir şekilde rekabet etmeye devam edeceğini, ancak sözkonusu rekabetin bir çatışmaya dönüşmemesi için de iletişim kanallarının açık tutulacağına vurgu yaptı.  

Çin Anayasası'na yapılan değişiklik sayesinde Çin Komünist Parti'nin 20'nci Ulusal Kongresi'nde üçüncü kez Parti Genel Sekreterliği'ne seçilen Şi parti içerisindeki konumunu ve gücünü konsolide etmiş oldu.

Diğer yandan Şi ülke içinde sıfır Kovid politikası, ekonomik büyümenin yavaşlaması ve buna bağlı olarak genç işsizliğin yüzde 20'lere varması gibi çeşitli sınamalarla karşı karşıya.

Bu Şi'nin dış politikada daha sert bir tutum benimsemesi kadar ABD'yle daha uzlaşmacı bir tutum içerisine girmesini de mümkün kılabilir. 


Parti Kongresi'nde yaptığı konuşmada Tayvan'a da değinen Şi, adanın anakarayla barışçıl birleşimi için çalışmaya devam edeceklerine, ancak güç kullanma seçeneğini de dışlamadıklarına vurgu yaparak, dış müdahalelerin kabul edilmeyeceğinin altını çizdi.

Söz konusu açıklama Çinli yetkililerin son dönemde yaptıkları açıklamalardan farklı değildi, ancak Şi'nin, Kongre'de yapılan güvenlik vurgusuna paralel olarak, geçtiğimiz hafta Çin Halk Ordusu'na hitaben "tüm enerjinizi savaş kazanmaya ve kazanma imkanını inşa etmeye harcayın" şeklindeki çağrısı endişelerin artmasına neden oldu. 

Ukrayna kriziyle ABD ve AB üyesi ülkeler Rusya'ya çok ağır yaptırımlar uygulamakta tereddüt etmedi.

Ancak Rusya ile Çin'in ekonomik gücü kıyas kabul etmez. Hem ABD'nin hem de Avrupa ülkelerinin Çin'le girift ekonomik ve ticari ilişkileri bulunuyor.

Dolayısıyla, bilhassa Avrupa, Çin'in II. Dünya Savaşı sonrasında inşa edilen dünya düzenine ve beraberinde gelen değerler manzumesine tehdit teşkil ettiğini kabul etmekle birlikte, dünyanın en büyük ikinci ekonomisini doğrudan karşısına almak istemiyor.

ABD de, küresel dengelerin değiştiği bir dönemde müttefikleri olmadan Çin'le tek başına rekabet edemeyeceğini biliyor.

Bu çerçevede, ABD'nin Ukrayna savaşını uzatarak, Rusya'yı askeri ve ekonomik olarak azamide zarara uğratmasını da Çin'i tek başına bırakmak ve küresel rekabette bir üstünlük kazanma stratejisinin bir parçası olarak da görmek mümkündür.     

Her hal ve karda, enerji ve gıda kriziyle mücadele veren dünyanın şu anda yeni sıcak çatışmalara ve ticaret savaşlarına ihtiyacı yok.

Bu nedenle, iki ülke liderinin farklılıklarını tespit ederek, ikili ve çok taraflı platformlarda işbirliği yapacakları alanlara ağırlık vermeleri ve bir kazan-kazan ilişkisi tesis etmeleri hala mümkündür.

İlerleyen yıllarda bu dengeyi kurmak ABD açısından daha zor olacaktır.

Dolayısıyla, dengeli bir ilişki kurulması için en elverişli zaman şu andır.  


Çatlakların daha da belirginleştiği zirve

Endonezya dönem başkanlığının G20'nin köprü vazifesi görmesi çabalarına rağmen Ukrayna krizinin yarattığı çatlaklar son aylarda daha da belirginleşti.

Bir yanda ABD, Avrupa ülkeleri, Avustralya ve Japonya, diğer yanda Rusya ve Çin.

Ayrıca Ukrayna krizinin başından bu yana daha bağımsız bir politika izlemeye çalışan Hindistan ile Suudi Arabistan ve bir de ABD-Çin geriliminden rahatsız olan ve kendisini sıkışmış hisseden Güney Kore ve Endonezya.

Bir de tüm bunların ortasında savaşın durdurulması için çaba harcayan Türkiye.

G20'nin bu mevcut haliyle dünyanın sorunlarına etkin çözümler bulması pek olası görünmüyor. Yine de diyalog ve diplomasiden ümit kesilmez. 

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU