Dino Buzzati'den fantastik ötesi: Büyük Portre Büyük Sır

Mustafa Orman Independent Türkçe için yazdı

Dino Buzzati / Fotoğraf: El Correo

Edebiyatın kendi içinde türler belirlemesi, sınırlar çizmesi kaçınılmaz bir durumu işaret ederken edebi eserlerin özgül niteliğini de açıklar.

Nasıl hayvanlar, bitkiler, ağaçlar kendi içinde türlere ayrılıyorsa, edebi eserlerin de böyle bir yoldan geçtiğini görmemize bir örnek olurlar.

Her bir hayvanın, bitkinin, ağacın kişiliğe bürünmesi edebi eserlerin kişiliğine göndermede bulunur.  

Romanın, öykünün ya da şiirin gölgesiyle yorumlanan çıkış noktası, o türe yüklenen görevi açık ettiği gibi anlamın inşasını da götürür.

Tzvatan Todorov, Fantastik Edebi Türe Yapısal Bir Yaklaşım kitabında edebi türleri açıklarken "doğal bilimlerdeki" anlamıyla tür kavramını gündeme getirir.

Ama öne sürdüğü savın bir karşılık bulması için, kendi kurumsal dayanaklarının varolması gerektiği koşulunu belirtir. Tüm edebi metinlerle karşılaştırılması gerektiğine dikkat çeker.

Todorov, aynı zamanda sonradan piyasada yer bulan eserlerin daha önceden üretilen eserle bir bağ ya da benzerlik kurulamayacağı savının günümüz dünyasında artık imkansız olduğunu da söyler.

Eserler arası ilişkinin kaçınılmazlığı ortaya çıkar. Yine burada edebiyat alanına giren her bir metnin içeride ve dışarıda verdiği bilginin saf bir özgünlük taşımadığı, geçmiş zamanlarda üretilen eserlerle bir ilişki içinde olduğu noktasını es geçmemek gerekir.

Tzvatan Todorov, esere yönelim koşullarını ve sınırı şöyle belirler:

…her edebiyat incelemesinin, ister istemez, ikili bir hareket içerdiği söylenebilir; yapıttan edebiyata (ya da türe) ve edebiyattan (türden) yapıta; bu iki yönden birine (farklılık ya da benzerliğe) belli bir süreliğine ayrıcalık tanımak tümüyle meşru bir yaklaşımdır.


Esere olan yaklaşımı benzerlik ve farklılık üzerinden kuran Tzvaton Todorov, yorumlanmaya ve yönelmeye açık kapı bıraktığını, bu akrabalığı kurabilen herkesin kapıdan girebileceğini gösterir.

Esere deneyimle yüklenilen yönelim, böylece eserin özgünlük ve benzerlik sınırındaki yaklaşımın eserin rengini ortaya koyduğunu haber eder. 
 

 

Öte yandan Tzvatan Todorov, fantastiğin tanımını yaparken, tüm yasaları ve doğaüstü kuralları yerle bir ederek kendi varlığını gösteren bir yapıyı tarif eder.

Gerçek ve düşsel olanın yarattığı tanımlamada, doğaüstü olaylar karşısında tahrip olan gerçeklik algısını da dönüştürür.

Esere yüklenen türsel bakış, eserin yarattığı içsel ve dışsal öğelerden doğrudan ilintilidir. Böylece içinde bulunduğumuz dünyayı başka tasavvurlarla gösterip, şaşırtıcı deneyimleri sunmaya özgü bir amaç taşır fantastik eserler.

Ya da gizemin arasına gizlenmiş gerçekler olarak karşımıza çıkabilir. Bu noktada fantastiğin birden çok tanımı olmasına rağmen, net bir tanımla karşılaşamayacağımız gibi tarif edilenler üzerinden ancak bir ad verilebilir.

Fantastik eserlerde her şeyin birdenbireliği karşısında, verilen tepkilerin dönüşümündeki bakış tasnif edilerek sınırlar belirlenir.

Doğal dünya ile doğaüstü dünya arasındaki hakikat, bizleri ayrım yapmaya götürür. Okurun kararsızlığının fantastiğin ilk koşulu olduğunu söyler Tzvatan Todorov. Ama koşu yerine getirmeden de varolabilir fantastik, der: 

Doğaüstü öğeleri kapsayan anlatılar vardır ve okuyucu bunların ne olduğunu hiçbir zaman kendi kendine sormaz, çünkü bunların düzanlamına göre algılamaması gerektiğini bilir. Eğer hayvanlar konuşuyorsa, hiçbir kuşku düşmez aklımıza: Metin sözcüklerinin başka bir anlamda, alegorik anlamda anlaşılması gerektiğini biliriz.


Dino Buzzati: Büyük Portre Büyük Sır

Dino Buzzatti'nin Büyük Portre Büyük Sır kitabı İtalyan edebiyatının ilk bilimkurgu eseri olarak kabul edilir.

Bilimkurgu etiketi vurulan bu eser, öte yandan Dino Buzzati'nin edebi anlayışını bir çökmeye ya da anlamsızlığa itme tehlikesiyle karşı karşıya bırakabilir.

Büyük Portre Büyük Sır, okurun zihinsel yolculuğuyla buluştuğunda, Buzzati'nin diğer eserlerinde görülen öğelerin taşkınlığına rastlayabilir, onun edebiyatını yerinden sarsmayacak bu türsel ayrım gözönüne alınmayabilir.

Dino Buzzati'nin diğer metinlerinde gördüğümüz, insanın karşısına yine insanı dikmesi, bu yolla insanı en dibe çekerek derinliğini ölçmesi kaçınılmaz olana varmaya götürür.

O, ne insanı yalnız bırakır ne de insanladır. İnsan, Buzzati'nin evreninde sonsuz sayıda bir gezici rolüne bürünür, ama yalnızdır. Bu bilinçli terkediş ve yalnızlık insanın kendini bulmasındaki yegane kapı olarak açılır.
 

 

Büyük Portre Büyük Sır'da ise, iki kahramanın zıtlıklarının insan ruhunun derinliklerinde saklı atılımlarıyla birlikte bilimsel aktarımlarla yaşama doğru bir çağrı belirir.

Bu durum, romanın ilk bölümündeki elektronik profesörü Ermanno Ismani'ye devletin yaptığı çağrı ters bir örtüşmeyi de beraberinde getirir.

Buzzati, otorite karşısında kişiliği yarılan Ermanno Ismani'yi geniş bir biçimde tasvir eder. Hem fiziksel görünümü hem de ruhsal duruşu sayfaların aralarına bir bir düşmeye başlar.
 

Dino Buzzati.jpg
Dino Buzzati / Fotoğraf: El Correo

 

Korkunun yarattığı belirsizlik iklimi böylece Ismani'nin üzerinde görülmeye başlar. İnsana özgü korku benlikleri, soruların çoğalmasıyla bir çıkmazı da getirmesi sıkışmışlık halini yaratsa da, kendi kendine cevaplar bulmaya çalışan insanın çözüm odağını, ruha atıflar yaparak derinleştirir.

Kitabın bir diğer kahramanı olan Profesör Endriade, Ermanno Ismani'nin aksine çelişkilerini bir kenara bırakmış, insanoğlunun kurtuluşuyla varoluşu arasında bir amaç belirlemiş, dahiyane bir duruşla daha net bir duruş sergiler. Kurtuluş minvalinde amaçlar ortaya koyan Endriade, kainattaki her bir şeyi hesaba katar: 

Bir makine inşa etmekten bahsediyorum. Tabii başardık demiyorum ama bu artık sadece çaba, para, zaman meselesi. Algıları bizim gibi olan, bizim gibi akıl yürütebilen bir makine inşa etmekten neden korkalım ki? Bunu yapabilirsek, böyle bir ürünü kendiliğinden ortaya çıkarabilirsek, böyle elle tutulamayan bir şeyi... Düşünceden bahsediyorum...

Fikirlerin uykuda bile durup dinlenmeden üretilmesini sağlayabilirsek… hatta... hatta sadece düşünce üretmeyi değil, bir birey yapmayı, sağlam bir karakter yapmayı başarabilirsek kurşun gibi ağırlığıyla üzerimize çöken bu görünmez tümörü, yani ruhu, evet ruhu dindirebiliriz.

Bizimkinden farklı mı olur? Neden? Ruhun etten bir beden yerine metalin içinde olmasının ne önemi var? Taş da canlı değil mi sonuçta?


İnsan ruhunu yeniden yaratma amacındaki düşünce, derin bir yansıma ve geleceğe dair birçok yeni gelişmenin zemini olarak görünür.

Gizemin sık sıkı romanın sayfaları arasında görülmesi, gelecek zamana dair keşfi izler. Otoritenin yapay bir beyin yaratarak makinelere ruh verme işlemini hayata geçirme güdüsü, günün insanını devredışı bırakmaya yönelik bir iktidar kodunu açığa çıkarır.

Asla gerçekleşmeyecek arzularla donatılmış bu gizemli amaç, sıklıkla çevresini etki altına almaktadır. Bir çoğalma ya da eksilmeden öte, insanın yeniden keşfine giden yolda, yolun kendine has genişliğini, uzunluğunu çizen ve aynı zamanda endişeyi, soruları insanın benliğinde bir yapı olarak taşıtır.

Dino Buzzati, insanın endişesini, korkusunu, belirsizliklerini itmezken ama hayatın öngörülerini de yok saymaz. Gelecek zamana yayılacak sorunlar silsilesini yine insan ölçeğinde metnine taşır. 


Tzvatan Todorov'un değinip derinleştirdiği türsel tehlike Dino Buzzati'nin Büyük Portre Büyük Sır romanında da yer yer kendini göstermekte.

Bu tehlikeyi yine Buzzati evrenine hakim olan okur ancak ortadan kaldıracaktır. Çünkü Dino Buzzati, her ne kadar bilimkurguya yönelik bir pencere açmış olsa da Büyük Portre Büyük Sır kitabında, bir o kadar da bundan uzaklaşmaya yönelik çabaya da girişir. 

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU