Savaş kışkırtıcılığına hayır! Halklara barış! Ukrayna'ya barış…

Celalettin Can Independent Türkçe için yazdı

Görsel: Twitter

Sovyetler Birliği dağılınca…

Savaşın Ukrayna topraklarında sürmesi, ABD ve Avrupa ile Rusya arasında sürdüğü gerçeğini değiştirmiyor.

32 yıl önce Sovyetler Birliği dağıtıldı ve dendi ki "Soğuk Savaş bitti. Şimdi demokrasi zamanı"

Soğuk Savaş biterken ABD'nin Rusya ile yaptığı 'yazılı olmayan' anlaşmalara göre NATO, Rusya aleyhine genişlemeyecekti.

Ancak ABD ve Batı Avrupa müttefikleri, Sovyetler Birliği'nin dağılmasını, Rusya'nın zayıf kalmasını fırsata çevirerek, NATO üzerinden doğuya doğru genişlediler.

32 yıl süresince Rusya defalarca verilen bu sözü hatırlattı; ama ABD ve Avrupa müttefikleri bunu ciddiye almadılar.

Estonya, Letonya, Litvanya, Polonya, Slovakya, Macaristan ve Romanya'dan Baltık ülkelerine kadar batıdan doğru Rusya kuşatıldı.

Adı geçen ülkeler siyasi tercihle AB'ye ve NATO'ya da alındılar.

ABD, Gürcistan üzerinden Kafkasya'da da yol almak isterken, Gürcistan'ın Abhazya'yı işgal etme tamahkarlığını kışkırtmıştı. Rusya kararlı durunca, ABD'nin oyunu ters tepmişti.

ABD ve müttefiklerinin on yıllardır Rusya'ya uyguladığı değişken bir kuşatma ve ambargo siyaseti buna eşlik etti.

Bütün bu olup bitenler batı basınında yer almadı.

 
Amaçları neydi?

ABD ve Batı müttefiklerinin, Ukrayna'yı da NATO'ya katmak, Rusya'yı da zamana yayarak parçalamak, dar bir alana hapsetmekti amaçları!  

Rusya, doğalgaz, petrol, hidroelektrik, nükleer güç, yenilebilir enerji gibi doğal kaynaklar bakımından son derece zengin, Ukrayna sınırından ve Baltıklardan Pasifik'e 17 milyon 300 bin kilometrekare gibi devasa topraklara sahip bir ülke.

Dünyada ise ciddi bir enerji krizi de var.

Yeltsin döneminde Rusya'nın borcu 100 milyar dolar iken, şimdilerde 600 milyar dolar döviz rezervine sahip bir ülke.

ABD ve müttefikleri bu kadar doğal zenginliği Rusya'ya fazla görüyor, amiyane deyimle "çökmek" istiyorlardı.  

Öte yandan konvansiyonel bakımdan Rusya ordusu güçlü. Askeri-teknolojik açıdan ABD ve NATO karşısında zayıf olsa da nükleer gücü var.

Bir nükleer savaş olacağını sanmıyorum ama yok edilme dayatıldığında, -gerçi ABD yetkilileri "blöf" diye bakıyor ama- Rusya, Putin'in şahsında duruş olarak "kullanırım" görüntüsü vermekten sakınmıyor.

 
ABD ve müttefiklerinin stratejik hedefi

ABD ve müttefiki Avrupa'nın; ama özellikle ABD'nin karşılarınd,a rekabet gücüne sahip güçlü devletler olsun istemezler.

Bilinen İngiliz taktiğidir… Sistemin istikrarı için mümkün olduğunca küçük ve birbiriyle sorunlu devletleri bölmek ve yönetmek isterler.  

Dünyada ise ABD ve müttefiklerinin önünde askeri, ekonomik rekabet güç potansiyeli güçlü iki önemli büyük ülke kaldı: Rusya Cumhuriyeti ve Çin Halk Cumhuriyeti

Aslında ABD ve müttefiklerinin asıl hedefi özellikle teknolojik/ekonomik olarak Çin…

Bundan dolayıdır ki ekonomik güç ilişkilerini ve kuşatmayı Doğu Avrupa ve Baltık ülkelerinden Pasifik'e kadar kaydırdı.

Ortadoğu'dan bir ölçüde çekilme sürecine girmesinin, bu bölgede Rusya ile bir biçimde "taktik-denge" siyaseti izlemesinin bir nedeni bu olmalıydı (Ukrayna hadisesinden Ortadoğu ilişkileri nasıl etkilenir izleyeceğiz).

Her ne olursa olsun Rusya'nın ekonomisi Çin'e göre zayıftı, içeride sorunlara boğularak, dışarıdan sıkıca kuşatılarak Rusya parça parça dar bir alana sıkıştırma amaçlanıyordu.

Sonrasında tek kalan Çin'i etkisizleştirmek kolaylaşırdı.

ABD ve Avrupa'daki müttefiklerinin dünya ölçeğinde stratejik hedefi bu idi.

Rusya'yı batıdan kuşatma ve Ukrayna'yı Rusya'ya karşı kışkırtma ve Rusya'yı Ukrayna üzerinden 'tuzağa çekme' oyunu bunun bir parçası idi.

Aslında Taliban'a öyle kolay Afganistan'ı bırakılmasının manasını anlama bakımından aşağıdaki Müslüman nüfus bileşiminin bir anlamı olmalı.

Rusya'da nüfus 145 milyon 900 bin. Bunun 9 milyon 400 bini Müslüman (yüzde 6,5).

Moskova nüfusu 12,5 milyon, Müslümanların sayısı 2 milyon.

Rusya'nın Suriye'ye gitmesinin ve IŞİD'e sert tutum almasının en önemli nedenlerinden biri bu, yani ülke güvenliği idi.

 
'Yeni Dünya Düzeni' bildirisinde, Rusya ve Çin'in yeni pozisyonu

2022 Pekin Kış Olimpiyatları sırasında görüşen Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, "Yeni Bir Döneme Giren Uluslararası İlişkiler ve Sürdürülebilir Küresel Kalkınma Hakkında Rusya Federasyonu'nun ve Çin Halk Cumhuriyeti'nin Ortak Bildirisi" adlı tarihi bir "ortak bildiri" üzerinden yeni dönemde atacakları adımlarda anlaştılar.    

Evet, anlaştılar ve bu bağlamda Çin-Rusya ittifakının kurulması kararlaştırıldı…  Kendilerini normalin ötesinde risk altında görüyor olmalılar ki "Rusya ile Çin devletleri arasındaki yeni tür ilişkilerin, Soğuk Savaş döneminin askeri-politik ittifaklarından daha üstün olduğunu teyit ediyor"; bu yeni tür ilişkiye Soğuk Savaş döneminin ittifaklarından daha fazla değer biçiyorlar.

Engelleri, özellikle sürdürülebilir kalkınmanın önündeki engellerle ilgili bildiride şunlar yazıyor:

  1. ABD'nin silah kontrolü anlaşmalarını feshetmesi, uluslararası ve bölgesel güvenlik ile istikrarı tehdit ediyor.
     
  2. ABD'nin küresel füze savunma sistemini geliştirmesi ve çeşitli bölgelere konuşlandırma planı yapması, dünyayı tehdit ediyor.

Bu iki madde, asıl tehlikenin ve aslında son Ukrayna krizinin ABD'nin izlediği politikalarla ilişkisini de açıklamış oluyorlar:

Bildiride Çin, Ukrayna krizi ile ilgili Rusya'ya tam destek veriyor. En önemlisi, "Çin tarafı, Avrupa'da uzun vadeli yasal olarak bağlayıcı güvenlik garantilerinin oluşturulması konusunda Rusya tarafından sunulan teklifleri anlayışla ele alıyor ve destekliyor" diyerek, Rusya'nın güvenlik garantisi istemesinin, Avrupa'nın da Ukrayna'nın da güvenliği anlamına geldiğini savunmuş oluyorlar.

Sonuç olarak, Çin ve Rusya ortaklığı, askeri olarak şu iki temel üzerinde kuruluyor:  

  1. Bir ülkenin güvenliği, başka bir ülkenin güvenliğine zarar vererek sağlanmaz.
    Barış ve istikrar, askeri oluşumları (NATO) güçlendirerek sağlanmaz.

Şi Çin'i pragmatist ise Putin Rusya'sı o oranda realist!

Sovyet sisteminin çökmesinin üzerinden 32 yıl geçti. Bu zaman zarfında Rusya zayıflıklarını aşma bakımından önemli adımlar attı. Derlendi, toparlandı diyebiliriz.

En önemlisi Sovyet sisteminin çözülüşünün ve çöküşünün başta gelen nedenlerinden olan Sovyet-Çin ayrılığı, kapitalizm altında Rusya-Çin ittifakı biçiminde yeniden kuruldu görüyor.  

Onların geçmişinde yenilgi pahasına ideallere dair ayrışma vardır, en azından biçim olarak…

Şimdi 'Kapitalizm altında vatanı koruma güdüsü birleştirdi', diyebilir miyiz?..

ABD ve müttefikleri Ukrayna vesilesiyle Avrupa'nın doğusu üzerinde ne kadar ısrar ederse Çin, Pasifik'te o oranda rahatlayacağından bundan memnun olur.

Buna karşın batıdan gelen tecrit ve ambargo kampanyasını Çin üzerinden dengeleme politikası Rusya'ya iyi gelir.

 
Ukrayna-Rusya krizi ve savaş…

24 Şubat 2013'te Pravi Sektör (neo-Nazi grupların kümelendiği faşist örgüt) Odesa'da bir sendika binasına yaptığı kanlı baskında 48 işçiyi katlediyor.

Aynı gün Putin'in yaptığı konuşmada "Hesabını soracağız" açıklaması kayıtlara geçiyor.  

Rusya'ya yakınlığı ile bilinen Ukrayna Cumhurbaşkanı Viktor Yanukoviç, 21 Kasım 2013'de Avrupa Birliği ile Ukrayna arasındaki anlaşmayı reddedince, 1 Aralık 2013'de halk sokağa dökülüyor.

Olayları başından itibaren sürükleyen var Pravi Sektör, giderek çok daha etkin oluyor.

8 Aralık 2013'de Kiev'de Lenin'in heykeli yıkılıyor.

ABD ve NATO füzeleriyle, ileri teknik ürünü silahlarıyla gelip Ukrayna'ya dayanıyor.

20 Şubat 2014'de Ukrayna'yı NATO'ya katmak için Cumhurbaşkanı Yanukoviç, Pravi Sektör ve benzeri faşist neo Nazi grupların etkin olduğu Amerikancı bir darbeyle devriliyor.


Kırım, Ukrayna'dan kopuyor

Buna karşın doğuda nüfusun ağılığını Rusların oluşturduğu Kırım, Donbas bölgesindeki Donetsk ve Luhansk darbeci hükümete karşı tavır alıyor...

Kırım bağımsızlığını ilan ederek, 16 Mart 2014'de referandumla Rusya'ya katılıyor.  

Referanduma katılım yüzde 83; Rusya'ya katılım Kırım'da yüzde 96,77, Sivastopol'da yüzde 95,6 oranında gerçekleşiyor.

 
Donetsk ve Luhansk'te direniş ve Minsk protokolü  

Neo-Nazi grupların kontrolünde ki hükümet güçleri Donetsk ve Luhansk'a saldırı başlatıyor.

Hükümetin Amerikancı, faşizan, neo-Nazi gruplarını gözeten ırkçı karakteri Rus etnik kökenli halkın tepkisini çekiyor, Ukrayna'nın muhtelif bölgelerinden ve Donetsk ve Luhansk'a bölgelerinden yeni hükûmete karşı ayaklanma başlıyor.

Olayların gelişmesi ve direniş 2015'te Minsk Anlaşması'yla Donetsk ve Luhansk'a "özel statü" verilmesini sağlıyor. 

Ancak neo-Nazi grupların kontrolünde olan Ukrayna hükümeti buna uymuyor.  

İmza atıldığında devlet başkanı olan Petro Poroşenko protokolün arkasında durmuyor.

Akabinde 2019'da devlet başkanı olan Zelenski'de aynı tutumu sürdürüyor.

Hükümet güçleri, Rusya'nın son harekâtına kadar tam sekiz yıldır Donetsk ve Luhansk bölgelerine saldırıyor ama 'özel statüleri' gasp edilmiş bu bölgelerin halkı direniyor.  

Batı medyası bunları yazmıyor ama bu süre zarfında bu bölgelerde toplamda 15 bin sivil öldürülüyor. On binlerce insan zorunlu olarak göç yollarına düşüyor.

Aslında öncesinde Rusya'da bu iki bölgenin Halk cumhuriyeti taleplerine soğuk bakıyordu.

Ancak Rusya başlattığı askerî harekâtın ilk yönelimi Donetsk ve Luhansk'a yapılan saldırıları durdurmak ve bu iki bölgenin "Halk Cumhuriyeti" taleplerini kabul etmek oldu.

 
Siyamlı ikizler gerçeği karartıyor

Rusya bu iki bölgeyle de yetinmemesi, köklü bir çözüm arayışıyla Ukrayna'nın diğer parçalarına yönelmesine katılmak elbette sorunlu, elbette kabul edilemez…

Buna karşın ABD ve Batı devletlerinin bir anda birleşmesi, topyekûn ambargo ve yasak görüntüleri, Biden'in 'Putin yanıldı, hazırlıklıydık'… açıklaması aslında savaşı kendilerinin hazırladığını, Putin'i savaş tuzağına çektiklerinin itirafı anlamına geldiği açık değil mi?

Açık olmasına açık da; ABD ve Batı Avrupa devletlerinden müteşekkil ittifaklarına ve NATO'ya toz kondurmayan Atlantikçiler ve liberallerin baskın tavrı gerçeği o kadar karartıyor ki…

Putin'in kaçınılmazlıklarını anlamak mümkün. Nitekim bu makale de buna özen gösterildi.

Ancak kendilerini ulusalcı ya da Avrasyacı olarak niteleyen kişi ve çevrelerin, Putin'in Ukrayna'nın egemenlik hakları gibi kaçınması gereken ve kaçınabileceği de kimi tutumları görmezlikten gelmesi, hatta savunması da gerçeği karartıyor.


Son bir cümle: 

Montrö Sözleşmesi'ni koruyalım.

Koruyalım ki Karadeniz savaş gölü olmasın. 

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU