Doğu Kudüs'teki Şeyh Cerrah'ta Filistin mücadelesinin özünü görüyoruz

Mesajımız açık: Hiçbir yere gitmiyoruz. Anılar inşa etmeyi sürdürmek için kalmak istiyoruz

İsrail polisi, Şeyh Cerrah mahallesindeki bir Filistinlinin evinin önünde nöbet tutuyor (AP)

Filistinli ailelerin Şeyh Cerrah'tan tahliyesine yönelik planlar, mahalle sakinlerinin ve Filistinli aktivistlerin buradaki endişe verici son gelişmelere dair farkındalık oluşturmak amacıyla sosyal medyada yürüttüğü kampanya (#ŞeyhCerrahıKurtarın) sonrası küresel bir tepkiye yol açtı.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Benim gibi bazıları için, gelişen olaylar son derece kişisel: Ailem de zorunlu tahliyeyle karşı karşıya kalanlar arasında.

Gururlu Kudüslülerin kızı ve torunuyum. Ailemin hikayesi, milyonlarca Filistinlinin hikayesi, var olma öyküsüdür.

Büyükannem ve büyükbabam, (Filistinlilerin "felaket" diye adlandırdığı) 1948'deki Nekbe gününde sonradan Batı Kudüs'ü oluşturacak Baka mahallesindeki güzel evlerini terk etmeye zorlanarak mülteci oldu.

Kudüs'deki Eski Şehir'in hemen dışındaki alana, Şeyh Cerrah'a sığındılar.

Sevgi dolu bir yuva inşa ettiler. Toprağa kök salması için ağaçlar diktiler ve birbirine sıkı sıkıya bağlı bir topluluğun parçası oldular. Çocukken orada kendimizi güvende hissediyorduk. Şehrin kalbinde yaşayan gururlu Kudüslüler olarak büyüdük. Ancak tahliye edilme tehdidinin baş gösterdiğini de biliyorduk.

O zamanlar Filistinliler için Nekbe günü sadece bir etkinlikten ibaret değildi, varoluşumuzun süregelen bir koşuluydu. Ne zaman İsrail politikaları bizi evlerimizden atsa, bize ibadet yerlerimizde saldırsa, şehrimizdeki kültürel ve politik alanlara erişimimizi kısıtlasa bununla yüzleşiyoruz.

Nekbe günü hem kolektif hem de kişisel, sürekli karşılaştığımız yerinden sökülmeye karşın var oluşun bir koşulu. Bu, kendilerini şehirlerinden silmeyi hedefleyen bir sistemde yaşama yönünde sindirilmiş ve mecbur kılınmış yüz binlerce Kudüslünün hissi ve deneyimi.

Yeni bir mücadele değil, yerleşimci örgütle İsrail mahkemelerinde onlarca yıldır mücadele ediyoruz. Söz konusu mahkemelere hiçbir inancımız yok, ne de olsa nihayetinde ayrımcı yasaları uyguluyorlar. Mahkemeler bizim yanımızda değil. Bizi sadece evinde kalmak isteyen, adalet ve şehrinde yaşama hakkı isteyen eşit insanlar olarak görmüyorlar.

Filistinli Kudüslüler buna ek olarak inşaat izinleri, yerleşim genişletme, altyapı eksikliği ve Batı Şeria'nın geri kalanından tamamen ayrılmanın daha kötü hale getirdiği boğucu ekonomik durum sebebiyle bariz bir ayrımcılıkla karşı karşıya kalıyor. Aileler bölünmüş durumda, yerel kurumlar zayıfladı ve susturuldu, kentte yaşam katlanılamaz ve imkansız bir hal aldı.

Kudüs, Filistinli Kudüslülerin ruhunda bölünmüş değil. Evlerimize geri dönmekten sistematik olarak alıkonulduk ve orası sadece Yahudilerin yaşadığı bir bölge haline getirildi. Öte yandan Doğu Kudüs fiilen bir Filistinli alanı halini aldı. Ancak İsrail'in saldırganlığı ve yayılımacı politikaları bizi buradan da sistematik biçimde atıyor.
 


Şeyh Cerrah bu yüzden kritik ve merkezi bir mücadele. Kudus'ün kalbindeki yaşam alanı olan mahalle, geri kalan Filistinli Kudüs mahallelerini birleştiriyor, önemli kültürel ve politik kurumlara ev sahipliği yapıyor.

Şeyh Cerrah halkı karşı koymayı sürdürüyor, kararlılıkları mahcup edici. Kudüslüler ve tüm Filistin genelindeki Filistinliler birleşirken, son birkaç haftadaki cesaretlerine hepimiz şahit olduk.

Özellikle Kudüs'te, Ramazan boyunca Şam Kapısı civarında alınan diğer baskıcı önlemlere paralel biçimde, dayanışma ifadeleri İsrail güçlerinden sert müdahale gördü.

Bu yetmezmiş gibi geçen cuma Mescid-i Aksa yerleşkesi içinde 200'den fazla Filistinli yaralandı. Pazartesi günü yerleşkede ve Eski Şehir'de 300 civarı Filistinli yaralandı.

Kudüs'teki durum diğer günlerde de yatışmaktan çok uzak. Gözdağı, taciz, ev yıkımları, ayrımcılık ve tecrit Kudüslü aileler için norm halini aldı. Mücadele, günlük varoluşumuz.

Kudüslü bir yazar ve tahliye tehdidi altındaki sakinlerden biri olan Muhammed el Kürd'ün yazdığı üzere, "Şeyh Cerrah'ı çaldıkları takdirde" kentteki varlığımız ve kentin Arap kimliği son bulacak.

Herkesi Şeyh Cerrah'ın yanında durmaya çağırıyoruz. Dayanışmanız önemli. Aktivizminiz önemli. Adalet, özgürlük ve haysiyet için verdiğimiz ortak mücadele, evrensel bir mücadeledir. Mücadele etmeye, direnmeye, yazmaya, paylaşmaya, dilekçe vermeye ve Filistinlilerin sesini duyurmaya devam etmeliyiz.

Mesajımız açık: Hiçbir yere gitmiyoruz. Kalmak, anılar inşa etmek, çocuklarımızın büyümesini ve bizim gibi onların da evini ve şehrini bilmesini sağlamak istiyoruz. Bu bizim şehrimiz. Bunlar bizim evlerimiz. Silinmeyi reddediyoruz.

Dr. Muna Dajani Birleşik Krallık'ta akademisyen ve Filistin Politika Ağı Al-Shabaka'nın politika üyesidir



https://www.independent.co.uk/voices

Independent Türkçe için çeviren: Kerim Çelik

Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU