Rusya ile Ukrayna arasında artan tansiyon tüm bölgeyi tehdit etmeye devam ediyor.
ABD Başkanı Joe Biden ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in telefon görüşmesinden hemen sonra ABD gemilerinin Karadeniz'den geçmesinin durdurulması olayı da "kriz aşıldı", "Karadeniz'de yumuşama sinyali" olarak yorumlanıyor.
Krizin aşıldığını söylemek şimdilik zor çünkü Ukrayna'ya ve Karadeniz'e dair gelişmelerin gidişatını, her iki liderin buluşmasında konuşulacak detaylar belirleyecek.
Yani bölgenin kaderi Biden ve Putin'in yüz yüze görüşmesine bağlı gibi.
Aslına bakarsanız "iç rahatlatan" diye düşünülen açıklama geçen hafta başında Kremlin sözcüsü Dimitriv Peskov'un Russiya-1 kanalına verdiği röportajda geldi.
Peskov'un, "Ukrayna ile savaşa girme niyetimiz yok. Bölgede savaş istemiyoruz" açıklaması, Rusya'yı geri duran pozisyonda algılatmıştı.
Peki, bu açıklama gerçekten bir niyet göstergesi miydi yoksa tehdit miydi?
İlk bakışta her iki türlü de yorumlanabilir işin açıkçası.
Neden?
Ukrayna'nın "bizi NATO'ya alın" çağrısının ardından, Rusya'nın verdiği sert tepki aşikar.
"İşler çok zora girer, NATO sen karışma" demişti Rusya.
Ukrayna'nın ABD'ye patriotları "buraya getirin" çağrısına karşılık Rusya'nın tonunu tekrar artırdığını gördük.
O tonunu arttıra dursun, Ukrayna Dışişleri Bakanı Dimitri Kuleba, hafta içinde Brüksel'deki NATO karargahını ziyaret etti, Genel Sekreter Stoltenberg ile görüştü.
Rusya'nın "savaş istemiyoruz, NATO sen karışma" çağrılarına Stoltenberg'in yanıtı, bölgeden Rus askerinin çekilmesi yönünde.
Üstelik bu açıklama bir uyarı niteliğinde.
Süreçte ABD Başkanı da sessiz kalmayıp, Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik olası saldırgan davranışlarının sonuçları olacağını açıklamıştı.
Öyle ki ABD savaş gemilerini Karadeniz'den geçirme kararı almıştı.
"Savaş istemiyoruz" diyen Rusya tarafı ne yapmıştı peki?
ABD gemileri gelmeden Rusya bölgedeki gemilerini arttırdı.
İrili ufaklı 15 savaş gemisi Karadeniz'e indirildi.
Sonuç itibarıyla şu anda içinde bulunulan durum 2014'te Kırım'ın ilhakından bu yana olan en büyük Rus askeri yığınağının bölgede olması.
"Savaş istemiyoruz" diye açıklama yapan Rusya'nın açıklaması işte bu nedenle niyet değil, tehdit olarak görülmeli.
Biden baktı ki bu işin gidişatı belli, en sonunda "katil" dediği Putin'i arama gereği duydu.
Çünkü felaketin başlangıcı tek bir top atışına bakar.
Biden her ne kadar Rusya'ya "askeri yığınaktan vazgeçin" diyorsa da Kiev yönetiminin yanında olduklarını da yineliyor.
Biden ve Putin arasındaki telefon görüşmesinden sonra ABD gemilerinin Karadeniz'den geçişinin durdurulmasıyla "Karadeniz'de olumlu hava" yorumlarına geçecek olursak…
O telefon görüşmesinde Putin'le üçüncü bir ülkede yüz yüze görüşmeyi de teklif etti Biden.
Hem böyle bir teklifte bulunup hem de gemilerini Karadeniz'den nasıl geçirecekti zaten?
Putin'den "hayır" yanıtı almak istemediği ve Putin de teklifi değerlendireceğini söylediği için gemilerin geçişini zaman kazanmak için durdurdu gibi görünüyor.
Gemilerin rotasını da Putin'in bu talebe olumlu yanıt verip vermeyeceği belirleyecek gibi.
Yani "kriz aşıldı" yorumları için henüz çok erken.
Peki, Biden ve Putin arasındaki görüşme nerede gerçekleşebilir?
Türkiye ihtimali neredeyse imkansız.
Putin bu yönde teklifte bulunsa bile, Biden'ın Türkiye tavrı net.
En olası ülke şimdilik Almanya gibi görünüyor.
Hafta içinde Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar da bölgedeki gelişmeleri yakından takip ettiklerini söyleyerek, "Karadeniz'deki gerginlik bitmeli" demişti.
Türkiye tarafının konuya bu kadar hassas yaklaşmasının nedeni gerginliğin Karadeniz kıyılarında yaşanıyor olması değil sadece.
Bir başka önemli konu da, ola ki Putin ve Biden görüşmesinde uzlaşı sağlanamaz ve tansiyon artmaya devam eder, NATO kuvvetleri Ukrayna'da görev üstlenirse, işte orada kara unsuru olarak Rusya'ya karşı Türk Ordusu karada savaşacak.
Çünkü geçtiğimiz yaz NATO bünyesinde kara unsuru komuta gücünü Türkiye devraldı.
Putin'in Biden'la yüz yüze görüşmeyi kabul etmesi ve görüşmeden uzlaşı kararları çıkması - ki Rusya tarafı yine 2015'te imzalanan Minsk anlaşmasının uygulanması konusunda diretecektir, Türkiye için işte bu nedenle son derece önemli.
Biden'ın politikalarına yönelik dikkat çekmek istediğim bir başka konu daha var.
Genelde Cumhuriyetçilerde gördüğümüz yüksek orandaki askeri harcama talebi, bu defa Demokratçı kanattan, Biden'dan geldi.
Biden'ın askeri harcama talebi Trump'tan daha fazla..
Donald Trump'ın bu yıl için belirlediği savunma bütçesi 740 milyar dolarken, Biden bütçeyi yukarı çekti.
Biden, önümüzdeki mali yıl için 715 milyarı Pentagon'a gitmesi planlanan 753 milyar dolarlık savunma bütçesi talep etti.
Hazırlanan yasa tasarısında bu paranın nereye harcanacağı da tam olarak belirtilmiyor.
Beyaz Saray'dan sadece genel bir açıklama yapıldı hafta içinde ve "bütçenin Savunma Bakanlığı'nın en büyük sorunu olarak Çin'den gelen tehdide karşı koymaya yönelik verildiği" belirtildi.
Rusya tarafı ise Biden'a, diğer demokratlara baktığı gibi "ılımlı demokrat" olarak bakmıyor.
Rusya'nın Karadeniz'e yönelik niyetlerinin değil, tehditlerinin ön planda tuttuğu anlaşılıyor.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish