Koronanın tehdit ettiği insanlığın geleceğidir!

Prof. Dr. Bilal Sambur Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: AFP

 

Dünya en kötü günlerini yaşıyor. Herkesin kendini karantinaya almak zorunda aldığı, dünya metropollerinin tenhalaştığı günlerden geçiyoruz.

Amerika’dan, İspanya’dan, İtalya’dan ve her yerden ölen insanların haberlerini seyrediyor ve üzücü bir şekilde gömülmelerini izliyoruz.

Koronavirüsün tarihteki önceki salgın hastalıklarla karşılaştırmak sağlıklı değildir. Korona öncesinde SARS gibi virüslerle karşılaşıldığı gibi, bundan sonraki süreçlerde de yeni ölümcül virüsler ve salgınlarla karşılaşılacaktır.

Koronavirüs, kara ölüm ve İspanyol gribi salgınlarının yarattığı yıkımdan daha fazla dünyada şok, travma ve sarsıntı yaratmıştır.

Korona, dünyanın bir daha normalleşmeyeceği bir geleceğe doğru gitmesine neden olmuştur.

Dünya, bugün çok farklı bir tehditle karşı karşıyadır. Görünmez bir düşman olarak insanlığın varlığını tehdit eden koronavirüs karşısında, insanlığın ulusal, bölgesel ve küresel kurumlarının işlevsiz kaldığını görüyoruz.

Birleşmiş Milletler (BM), Avrupa Birliği (AB), Afrika Birliği ve İslam İşbirliği Teşkilatı gibi uluslararası örgütler, korona karşısında etkisiz ve çaresiz kalmaktadırlar.

Koronavirüs karşısında AB’nin yetersizliği konuşulmasına rağmen, diğer uluslararası kuruluşların yeterince sorgulanmadığını ifade etmeliyiz.

Bugünlerde İslam İşbirliği Teşkilatı’nın esamesinin okunmaması çok önemlidir. Aslında koronavirüs gibi hayati bir tehdit karşısında bile, Müslüman ülkeler arasında bir ilişkinin ve işbirliğinin olmadığı gerçeği çıplak bir şekilde ortadadır.

Koronavirüs pandemisi, dünyanın sıra dışı şartları yaşamasına neden olmuştur. İnsanlık, koronavirüse karşı küresel bir işbirliği yolları ve araçları geliştirmeyen insanlık, bir bütün olarak başarısız olma haliyle karşı karşıyadır.

Dünya, hala koronavirüsle sahici anlamda mücadele etmemektedir. Ülkeler günü kurtarmaya çalışmakta, ortaya etkili önlem yolları geliştirememektedirler.

Devletler, bugün kendilerini korumaya alıp sadece ayakta kalmanın derdine düşmüşlerdir.

İnsanlık, aslında her açıdan yalnız kalmıştır. İnsanlığın korona yalnızlığı, karşımıza çok ağır bir insani tablo çıkaracaktır.

Koronavirüse karşı ancak küresel işbirliğiyle karşı çıkılabilir. Sağlık, iklim ve gıda gibi konularda uluslararası işbirliğini zorunlu tutan maddelerin, kurumların ve yolların uluslararası antlaşmalara eklenmesi gerekmektedir.

İşbirliğine, en çok korona pandemisi gibi olağanüstü dönemlerde ihtiyaç vardır.

Bugün uluslararası bir işbirliği söz konusu olmadığı için, her ülkeden farklı veriler ve değerlendirmeler gelmektedir.

İnsanlar, her yerden gelen verilere ve bilgilere maruz kaldıklarında hangisinin güvenilir, hangisinin uydurma olduğunu ayırd edememektedirler.

İnsanların küresel ölçekte korku ve panik duymasının önemli nedenlerinden birisi, güvenilir uluslararası kuruluşların ve bilimsel araştırma merkezlerinin yokluğudur.

İnsanlar, bugün otoritelerin ve kurumların yapmış oldukları açıklamalardan tatmin olmamakta, söylenilen her şeye şüphe ile yaklaşmaktadırlar.

Ülkeler, ekonomik açıdan büyük bir çöküş yaşamaktadırlar. Üretimin durduğu, temel ihtiyaçların zor karşılandığı, tarım ve gıda gibi sektörlerin ağır sorunlarla karşılaştığı, sayısız insanın işsiz ve gelirden mahrum olarak yaşadığı günlerden geçiyoruz.

Korona pandemisinin uzaması halinde küresel ölçekte insanlığın bir açlık ve sefalet durumuyla karşı karşıya kalacağını öngörebiliriz.

Bireysel yardım ve bağışlarla bu zor günlerin atlatılması zordur. Devletler, bütün kurumlarını ve kaynaklarını verimli bir şekilde harekete geçirerek bu zor günleri atlatmanın yollarını aramalıdırlar.

Ulusal ve uluslararası düzeyde koordineli işbirliği ve yardımlaşma,  bu dönemin olmazsa olmazıdır.

Koronavirüs pandemisi çoğu yerde insanların, eski milliyetçi, cinsiyetçi, ayırımcı ve yaşçı saplantılarına ve doğmalarına sarılmasına neden olmaktadır.

Toplumlarda milliyetçilik ve dinbazlık fırtınası estirilerek, insanlar hamaset ve hamakatle aptallaştırılmaktadır.

Koronavirüs pandemisi karşısında  bir toplumun tek başına yeterli olacağını vehmetmek, bir yanılsama ve efsanedir.

Ortak insanlık değerleri olan barış, özgürlük ve adalet çerçevesinde bir araya gelip bilim, araştırma ve akıl ışığında  yeni bakış açıları ve  yolları bulmalıyız.

Popülizmin her çeşidinden sakınmak, korona günlerinde sakınmamız gereken en önemli tehlikedir.

Beden ve ruh sağlığımız açısından kendimizi koronadan ve popülizmden korumalıyız.

İnsanlık, modern dönemde doğayı fethe girişmekle en büyük hatayı yapmıştır. Doğayı büyük ölçüde fetheden insan aslında, kendi altını oyduğunu, varlığını tükettiğinin farkında olmamıştır.

Doğa fethedildikçe, aslında insanın ayağının altındaki zemin kaymıştır. Doğayı fethetme hülyasıyla açılan savaşı kazandıkça insan, varlığını tehlikeye düşürmüştür.

Doğayı fethetme savaşının meyvesi olarak koronavirüs pandemisi karşımıza çıkmaktadır.

Doğayı ve çevreyi ya hep birlikte koruyacağımız ya da hep birlikte yok olacağımız günlere doğru yol alıyoruz.

Hiçbir ülkenin tek başına kurtulma lüksü ve imkanı bulunmamaktadır.

Koronavirüs salgınından öğrenilecek en önemli ders, insanlığın varlığını devam ettirmesi için bir bütün olarak davranmayı öğrenmesi, bunun için kapasitesini ve yeteneklerini geliştirmesidir.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.  

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU