Kenya Su ve Sanitasyon Sivil Toplum Ağı (KEWASNET) ve Afrika Su ve Sanitasyon Sivil Toplum Ağı (ANEW) tarafından "Kibera, Kızlar ve Genç Kadınlar İçin Güvenli Alanların Teşviki" projesi kapsamında hazırlanan "Su Karşılığında Seks" raporuna göre, "kadınlar, bir bidon su için seks yapmaya zorlanıyor."
Bir yudum su, bir kadının onuru, felaketin kirli pazarlığı
BBC'nin belgeselinde "Sextortion", "su karşılığı seks" kavramıyla duyurulan gerçek, iklim felaketinin insan onurunu nasıl çaldığının en kirli kanıtı.
Kenya'nın bazı bölgelerinde su, özel bireyler tarafından kontrol ediliyor, su için seks mafyası oluşmuş durumda.
İklim felaketinin yıkıcı sonuçları en çok, ailenin gıda, hijyen sorumluluğunu taşıyan kadınları, çocukları etkiliyor.
Birileri su hortumlarıyla hobicilik oynarken pek çok Afrika ülkesinde ve diğer ülkelerdeki yoksul mahallelerde göç eden, geride kalan, kadınlar gerek gıda olarak gerekse hijyen amaçlı su için onurunu satmak zorunda kalıyor.
Sextortion, iklim felaketinin en sessiz tacizi
Rapor, birincil ve ikincil veriler, Kenya'nın Nairobi kentinin Kibra ve Embakasi bölgesinde bireysel görüşmeler, odak grup oturumları ve kilit bilgi kaynaklarıyla edinilen bilgilerle oluşturuldu.
Rapora göre;
Kadınlar saatlerce süren su kuyruklarında cinsel şantaj, istismara maruz kalmakta, günlük ortalama 4-5 saatlerini su bulmakla geçiriyor.
UNICEF'e göre, dünyada her gün 122 milyon kadın ve kız çocuğu su taşıyor.
Bölgedeki tuvaletler gündüzleri kısmen güvenli olsa da geceleri güvensiz, hijyenden uzak ve aşırı kalabalık.
Mahremiyet eksikliği, konutlardan çok uzakta olma gibi sorunlar var.
Bulgulara göre, "bölgede su için cinsel şantaj, taciz yaygın bir olgu. Durum bölge sakinleri tarafından bilinse de suyun kıtlığı kadınların konuşmasını engelliyor."
Temmuzda Yalova tek damla yağış görmedi
Suyun sessiz çığlığı dünyanın her yerinde, sefalet, eşitsizlik, yıkım getiriyor.
Meteroloji'ye göre Yalova'da yağmayan yağmur bitkileri kuruturken Rize'de fazlası çürüttü.
Sıcaklık 1,9 derece artınca, artı eksi bir derecelik Holosen elverişliliğinin ne demek olduğunu layıkıyla anladık.
Her bir derece akıllara zarar ziyanmış, üzüldük, yıkıldık.
Değişim için bir şey yaptık mı; hayır.
Bundan sonra her yıl daha sıcak, daha soğuk, daha yıkıcı
Meteoroloji'ye göre "son 65 yılın en kurak temmuz ayını yaşadık."
MGM 2025 Temmuz Raporu, gözleri tarımdaki kuraklığa çevirdi.
Gülben Ergen'e nispet yaparcasına, "unutmayın ki bize hiçbir şey olmaz, suyuma karışamazsın diyen" sosyal medyanın hakikat gevezeleri, marketten eli boş dönünce suyun pek kıymetli bir kritik hammadde olduğunu anladı, ancak iş işten geçmişti.
Ülke genelinde yağış miktarı yüzde 39 düştü, Marmara son 65 yılın en kurak temmuzunu yaşadı.
Dahası bunlar fragman, enlere doymayan antroposen seneye daha sıcağıyla sinsice bekliyor.
İstanbul, Bursa, Sakarya gibi bazı iller temmuzda sadece 1 gün yağmur aldı
Temmuzda yağışlı gün sayısı 2,8 güne düştü.
"Susuz Yaz" kayıplar yılının kâbusu.
2024 yı¬lına göre buğdayda yüzde 20, arpada yüzde 30, çeltikte yüzde 20 nohutta yüzde 30, mercimekte yüzde 30, pamukta yüzde 20, kanolada yüzde 30 verim kaybı bekleniyor.
Sadece meyvede 12 milyon tondan fazla kayıp var.
Mayısta Dünya Sert Kabuklu Yemişler Konseyi'nin Türkiye için 600 bin fındık rekoltesi 350 bin tonlara kadar geriledi.
Küresel tedarik zincirleri kopuyor
FAO Temmuz Gıda Fiyat Endeksi'ne göre, "gıda fiyatları temmuzda yüzde 1,6 artarak Şubat 2023'den beri en yüksek seviyeye ulaştı."
Et ve bitkisel yağlara olan ilgi fiyatlarını artırırken hububat fiyatları 5 yılın en düşük seviyesine geriledi.
Gıda fiyatları gezegendeki yıkımın son halkası, tüm taşlar yerinden oynarken tarım gıda ekosistemi yerle bir.
Küresel tedarik zincirleri artan lojistik maliyetler, çatışmalar, korumacı tarifeler, iklim bozulmaları etkisiyle kopuyor.
Toprağa, iklime, doğaya bağımlı beslenme modeli "yapay gıda" tartışmalarının ivedilikle etik bir çerçeve gerekliliğini ortaya koyuyor.
Doymayanlar, açlar, israfkarlar, çok bilmişler, bilim inkârcıları dört bir koldan uygarlığın altına dinamit koydular.
Çiftçide su travması oluştu
Daha kötüsü ne olabilir diye düşünen çiftçi her gün bir aşırılığı yaşıyor.
Suya ve finansmana erişememe hali üreticide uzun vadeli endişeleri tetikliyor, üretme iradesini yerle bir ediyor.
Türkiye'nin en güçlü kaslarından tarım, her yıl yeni bir afetle yoruluyor, operasyonel yetenekleri, finansal mukavemeti sınanıyor.
Damlaya damlaya çöl olur
Atalarımızın "Damlaya damlaya göl olur" atasözüne burun kıvırıp damlaya damlaya çöl olur basiretsizliğini deneyimledik.
Dubai, Arabistan gibi çok az yağış alan ülkeler, lıkır lıkır petrol akarken kasalarını doldurup teknolojiye yatırım yaptılar, gıda kırılganlığı sorununu çözdüler.
Yatayından, dikeyinden her türden meyve sebze bahçeleriyle kentlerin gıda kırılganlıklarını fildişi kulelerle koruyor, suya mücevher muamelesi yapıyorlar.
Çöl inovasyonuyla damlaya değer
Aklı başında ülkeler suyun her damlasını titizlikle kullanıyor, geri dönüştürüyor, katma değerli gıdalar üretiyor.
Biz ata tohumu marketingi yaparken onlar kuraklığa dayanıklı tohumlar geliştirmek için biyoteknolojiye yatırım yapıyor.
Suyun her bir damlasını tarıma, sanayiye, teknolojiye, yıkanmaya paklanmaya, aklanmaya ve doya doya içmeye, terzi titizliğinde paylaşıyorlar.
Tuzlusunu tuzsuzunu geri dönüştürmek için teknolojinin en alasına yatırım yapan Dubai çölde vahalar yaratıp "yağdır mevlam su" diyeceğine suya sabuna dokunup geleceği yeşertiyor.
2050'de kahve alanlarının yarısı yok olabilir
Günlük 2 milyar bardak kahve iklim tehdidi altında
Dünyanın en yaygın ve en çok ticareti yapılan tarımsal ürünü kahve iklimden en çok etkilenen ürünler arasında, o da suyun mağduru.
Arabica'da dâhil olmak üzere pek çok kahve çeşidi susuzluk, hastalık gibi nedenlerden ötürü yok olma riskiyle karşı karşıya.
Dünya Kahve Araştırmaları Kurumu, kuraklığa dayanıklı kahve tohumları geliştirmek için bilimsel çalışmalar yapıyor.
Çikolata, kahve, fındık tedarik zincirleri istikrarsız, maliyet baskısı yaşıyor
Arabica kahve fiyatı küresel piyasalarda 2024'e göre yüzde 26,6 artarak 7,18 dolara kadar yükseldi son aylarda 7,18 dolar seviyesine kadar düştü.
Trading Economics verilerine göre kahve fiyatları son yılda yüzde 34,7 arttı.
Fiyatları artsa da sabah mahmurluğunu atlatmanın, dostlarla gıybete tutuşmanın, Starbucks Milli kütüphanelerinde eğitim öğretim görmenin bedeli bardaklar dolusu kahve.
Bedeli susuzluk. Sadece Çin'de son yıllarda kahve pazarı yüzde 150 büyüdü.
Çikolata lüks
Kakao fiyatlarında da durum benzer, son 1 yılda yüzde 100'den fazla artarak 7,380 dolar seviyelerini gördü.
Aralık 2024'de tarihi 12 bin dolar zirvesinin etkileri piyasaları hala etkiliyor.
ABD'de çikolata fiyatları 2025'de yüzde 41 arttı, sevgililer gününde üzerine bir de yüzde 20 aşk zammı yansıdı.
CBS News'e göre kakao fiyatları son 5 yılda yüzde 73 arttı.
Türkiye'nin suyu buhar oluyor
Fao Direktörü Qu Dongyu'ya göre, "suyu dönüştürmek tercih değil, hayatta kalma zorunluluğu."
İklimin sirenleri çalarken ahali saçını taramaya devam ediyor.
2025 yılında Devlet Su İşlerine, "su kaynaklarının kullanımı" için 187,9 milyar TL ayrıldı.
Yıl içinde yapılacak çalışmalarla 5,4 milyar metreküp içme suyunun 5,7 milyar metreküpe çıkarılması hedefleniyor.
Su travması çiftçinin sorunu olmaktan çok öte, gıda sistemlerindeki kırılmanın simgesi.
Türkiye'nin içme suyunda kayıp oranı yüzde 33,5, Avrupa'da yüzde 15 düzeyinde.
2030'da tarımdaki su kaybını yüzde 40'a düşürmek var.
Hedefin cılızlığı mesafenin büyüklüğünün kanıtı.
Şimdiye kadar en onlarca su projesi yapıldı, sonuç giderek susuyoruz.
Türkiye'nin suyunun yüzde 35'i kayıp
DSİ'nin raporuna göre 24 milyon hektar ekilebilir arazinin, sulanabilir 8,5 milyon hektarının yüzde 81,9'unu suluyor.
Sulamanın yüzde 68'i vahşi sulama ile yapılıyor, suyun yüzde 72'si açık kanallarla taşınıyor, çoğu havaya gidiyor.
DSİ, her fırsatta, modern sulama sistemlerinin önemine değiniyor, "yağmurlama sulama ile yüzde 35, damlama sulama ile yüzde 65 su tasarrufu yapılabileceğini" açıklamasına rağmen katedilen yol bir arpa boyu.
Türkiye'nin su varlığının yüzde 70'i tarımda, tarımdaki suyun yarısı da havada.
Türkiye'nin suyunun yüzde 35'i israf ediliyor.
Yüzde 50 kayıp olmasa ek 8 milyon hektar arazi daha sulanabilir.
Küresel gıda üretiminin yüzde 60'ı yağmura dayalı alanlarda üretiliyor
Gıdaların yüzde 40'ı, toplam ekili alanların yüzde 20'sinde yapılan sulu tarımdan sağlanıyor.
Yer altı suyu tüm sulamanın yüzde 25'ini karşılıyor, kaynaklar bitmek üzere.
UNESCO'ya göre, "küresel su talebi her yıl yüzde 1 artıyor."
IFAD'a göre, "küçük çiftçiler öngörülemez hava koşullarına mahkûm, suya erişemiyor."
Çözüm, su hasadı, modern sulama yatırımları, kuraklığa dayanıklı çeşitler, risk finansmanı.
Doyuran yapay zekâma âşık oldum
Evren bilinmezlik, susuzluk ve çıkmazlarla sınanırken, homosapiens, yerle yeksan ettiği gezegendeki yaşam süresini uzatmak için Metaverse evreninde, yapay zekâ localarında sahte hazların peşine düşüyor, midesi yanında ruhunu da beslemeye çalışıyor.
İşin suyunu çıkarıyor.
Beslenmek artık hücrelerin ihtiyacı duyduğu vitaminleri, mineralleri, proteinleri sağlamaktan çok öte, tutkulara, egolara, hazlara hizmet fazında.
Kahve, çikolata ve benzerleri beslenmekten çok öte işlevlerin istilasında.
Küresel gıda alarmı, küresel ahlak iflası
Netflix'de yayımlanan My Holo isimli dizide, yapay zekâ hologramı Holo'nun âşık olması, kırılması ve insani bağlar kurması sonucu rasyonellikten uzaklaşması konu ediliyor.
İklim bozulması bireylerde sadece beslenme endişesi değil gezegenin sonunun geldiğine dair inancı da pekiştiriyor.
Etik, ahlak kavramlarını yerle bir ediyor.
Velhasıl, mevzu tarım, kuraklık, iklim, çatışma, susuzluk gibi gözükse de temelinde iktisada girişin "kıt kaynaklar sınırsız istekler" sorunsalı, doymayan sefil iştahımız, şeytani hırslarımız var.
Çağımızın utancı "şatafatlı su oyunlarına, tek damla su için rehin bırakılan insanlık onuru."
Elimizdeki son çare "Holo" gibi yapay zekâ aşkları.
İster dost, ister sevgili ister Cennet'te vadeliden Huri, isterse tüm açlıkları doyuracak mucizevi besin olarak tüketin.
Hepsi "Gılgamış'ın ölümsüzlük arayışındaki" faninin son çırpınışları, egoda, onursuzlukta son demler, damlalar.
*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish